Kürsü
Müslümanlar aklını terletmeli artık
Sağlık Eski Bakanı, Bursa Milletvekili Dr. Mehmet Müezzinoğlu, "Zenginimiz vizyonunu geliştirme adına okumalar yapmalı. Böylelikle hikmet sahibi, vizyon sahibi olmalı. Toplumumuzda hikmet sahibi zenginlerin sayısı artmalı ki sosyal doku daha sağlıklı hale gelsin.” dedi
Siyasetle uÄŸraÅŸan herkesin sadece siyasi faaliyetlerle meÅŸgul olduÄŸunu düşünmek gibi bir önyargımız var sanki. Åžimdilerde siyasi partilerin çeÅŸitli kademelerinde çalışan, Meclis’te milletvekili olarak görev yapan kiÅŸilerin siyaset dışında bir hayatları olduÄŸunu nedense ıskalarız çoÄŸu zaman.
Oysa akademisyeninden bilim adamına, hukukçusundan iş adamına kadar toplumun hemen her kesiminden meslek sahibi var siyasetin içinde ve üstelik bunlar, toplumla sürekli iç içe oldukları için toplumun sosyolojisini de bir sosyolog gibi okuyabilme becerisini kazanmaktadırlar zaman içinde.
Kendisini hep siyasetin içinde gördüğümüz Sağlık Eski Bakanı, Bursa Milletvekili Dr. Mehmet Müezzinoğlu da bunlardan biri. Hem medeniyet konusuna kafa yoran bir entelektüel kimliği var onun hem de toplumun sosyolojisini okuyan bir sosyolog kimliği.
Sohbetlerini dinlemiş olanlar bilecektir ki Müezzinoğlu hoş sohbet, kültürlü, toplumu gözlemleyen ve Türkçeyi iyi kullanan biridir.
Yoksullarımızın ve zenginlerimizin hali
29 Aralık Cuma gecesi, Birlik Vakfı Bursa Åžubesinin geleneksel Cuma Meclisine katılan MüezzinoÄŸlu, üstte andığımız yönlerinin ağır bastığı bir sohbet etti. Sohbetine, insanımızın hayata bakışıyla ilgili sözleriyle baÅŸlayan MüezzinoÄŸlu toplumun fotoÄŸrafını çekme adına sözlerini “ Her toplumda dilenmek zorunda kalan insanlar maalesef var. Ama bunların hayata bakışları aynı deÄŸil. Toplumdan topluma deÄŸiÅŸiyor. Mesela yurt dışındaki dilencilere baktığımızda, bunların çoÄŸunun ihtiyaç sahibi olduÄŸunu ve günlük ihtiyacını karşıladıktan sonra yeniden ihtiyaç duyana kadar dilenmeyi bıraktığını görürüz. Bizde ise çoÄŸunluk öyle deÄŸil. Dilenmeye meslek gözüyle bakılıyor.
Ä°slami ölçüye göre, günlük rızkını kazandıktan sonra dilenmeyi bırakması lazım ama günlük ihtiyacını karşıladıktan sonra dilenmeyi bırakmıyor yoksulumuz. Zengin oluncaya kadar dilenmeye devam ediyor. Zengin olduktan sonra, daha da çok zengin olmak için dilenmeye devam ediyor bu sefer de. Onlar böyle de, peki, zenginimiz ne durumda? Zenginimiz, sosyal projeye katılıyor. Annesinin babasının hayrına okul, cami yaptırıyor, bunlar çok güzel sosyal projeler. Ama ufkunu geniÅŸletmek, bilgi birikimini artırmak adına neler yapıyor? Zenginimiz de vizyonunu geliÅŸtirme adına okumalar yapmalı. Böylelikle hikmet sahibi, vizyon sahibi olmalı. Toplumumuzda hikmet sahibi zenginlerin sayısı artmalı ki sosyal doku daha saÄŸlıklı hale gelsin.” cümleleriyle sürdürdü.
Medeniyet inşasının hayalde kalmaması lazım
Türkiye’nin günümüzde yakaladığı kalkınma ivmesinin ve insanımızın kazandığı özgüvenin önemli olduÄŸunu ama bunun bir medeniyeti yeniden inÅŸa etmeye yetmeyeceÄŸini, bunun için farklı ÅŸeylere ihtiyaç olduÄŸunu ise “Sanayicimize, iÅŸ adamımıza, zenginimize bir ÅŸey demiyorum. Onlar iÅŸlerini yapıyorlar. Ama toplumda bilgi üretmesi gereken bilim adamlarımıza bir deÄŸinmek istiyorum. Medeniyet bilgiyle kurulur. Mensubu bulunduÄŸumuz medeniyeti kuranlara iyi bakmak gerek. Mesela Farabi gibi, Ä°bni Sina gibi medeniyetimizin önemli insanları, ne sadece doktor ne de sadece filozoftu. DiÄŸer medeniyet kurucu ilim adamlarımız da ne sadece astronom ne de sadece matematikçiydi. Hepsi, birçok meziyeti birden kuÅŸanmışlardı. Bilim adamlarımızı bu gözle yeniden keÅŸfetmeliyiz.” sözleriyle ve tarihten örneklerle açıkladı.
Hak ve adalet olmazsa hiçbiri olmaz
Zenginlik ve bilim üretmenin medeniyet kurmak için ÅŸart olduÄŸunu ama yeterli olmadığını söyleyen MüezzinoÄŸlu, insanlarda kuvvetli bir hak ve adalet duygusunun yer etmesinin, medeniyet inÅŸası için çok önemli olduÄŸunu ÅŸu sözlerle açıkladı: “ Her ÅŸey olmasa da olur ama hak ve adalet olmazsa hiçbir ÅŸey olmaz. Acaba günümüz Ä°slam dünyası hak ve adalette nerelerde? Åžeklimize, giyimimize verdiÄŸimiz önemi bir de hak ve adalete verdiÄŸimiz önemle karşılaÅŸtıralım. Bu konuda çok iyi ÅŸeyler söyleyemiyoruz yazık ki. Dünya kadar haksızlık, dünya kadar adaletsizlik ve bunları meÅŸru görebilme…
Bu konuda toplum olarak çok ciddi sıkıntılarımız var yazık ki. Hâlbuki Allah “Kul hakkı hariç her ÅŸeyi bağışlarım.” demiyor mu? Bunu hepimiz biliyor, hepimiz söylüyoruz ama uygulama noktasında sıkıntılarımız var. Åžimdi bizim hak ve adaleti önce kendi vicdanımızda masaya yatırmamız lazım. Bu muhasebeyi yaparken Müslümanın öncelikle sahip olması gereken ilim irfan ile hak ve adalet. Biz Endülüs’ten Abbasilere, Selçuklulardan Osmanlıya kadar bir medeniyet kurduk. Bu medeniyetlerin hepsinin ayaklarında hak ve adalet vardı. Ä°ÅŸte bu ikisi olduÄŸu için medeniyetlerimiz dört yüz yıl, beÅŸ yüz yıl sürdü. Bu ikisi zayıfladığı için duraklama ve çökme dönemleri yaÅŸadık. Bu ikisine yeniden sahip olabilirsek dünyanın beklediÄŸi o medeniyeti yeniden kurabiliriz.”
Batılılar bizim yerimize düşünüp aklediyor
MüezzinoÄŸlu, günümüzde ‘medeni dünya’ olarak isimlendirilen dünyayı ve Müslümanların bu dünya karşısındaki konumunu da “Günümüzde medeni dünya denen dünyaya baktığımızda onların hem ilim ve irfanda ve hem de milleti kandırdığı hak ve adalette bizden ilerde olduÄŸunu görüyoruz. Hele ilimde bizden çok öndeler. Pekâlâ, bizim kaybettiÄŸimiz ne? Bizim kaybettiÄŸimiz ise bizi biz yapan o ruh. Peki, biz hangi ruhu kaybettik? Neyi kaybettik? Bu, gözümüzün önünde duruyor aslında. Allah, Kur’an-ı Kerim’de hiç kimseyi ayırmadan “Hiç düşünmez misiniz, hiç akletmez misiniz?” diye soruyor. Biz düşünmeyi, akletmeyi yitirdik. Oysa Allah bize boÅŸ yere vermedi bunları. Bizim bunu öncelikle yeniden keÅŸfetmemiz lazım. Sanırım 1996 yılıydı, Aytuç Altındal’ın bir konuÅŸmasına davetliydim. KonuÅŸmaya gittim. Altındal’ın konuÅŸmasını hatırlıyorum. Biliyorsunuz, Aytunç Altındal dini duyarlılığı olan biri de deÄŸil. Aytunç Altındal “Size bir soru sorarak konuÅŸmama baÅŸlamak istiyorum. DiÄŸer semavi dinlerde olmayıp sadece Ä°slam’da olan ve sadece Müslümanlara verilmiÅŸ bir hak vardır. Bu hak nedir?” sorusunu bizlere sordu. Salonda bulunan hemen herkes Ä°slami kimliÄŸe sahipti ve hiçbirimiz buna cevap veremedik.
Aytunç Altındal “DiÄŸer semavi dinlerde kıssalar, emirler, yasaklar, haramlar, helaller var. Ä°slamiyet’te de bunlar var. Ama diÄŸer dinlerin hiçbirinde “Hiç düşünmez misiniz? Hiç akletmez misiniz?” diye bir hitap yok. Bu, sadece Kur’an-ı Kerim’de var ve ÅŸimdi diyeceÄŸime hiç kızmayın Müslümanlar yüz elli yıldır düşünmeyi bıraktılar. O yüzden geri kaldılar. Ama Müslümanların yerine düşünüp onların yerine akledenler var. Siz ÅŸimdi hiç Batı’ya laf söyleyip kızmayın. Ne zaman ki Müslüman Allah’ın kendisine verdiÄŸi bu düşünüp akletme becerisini kullanacak veya kendisine verilen sorumlulukların gereÄŸini yerine getirecek, belki o zaman farklı bir ÅŸey yakalayabilir.” cümleleriyle bizi derinden sarstı. ArkadaÅŸlar, baÅŸkası bizi sarsmadan biz kendimizi sarsmalıyız.” sözleriyle belirtti.
Alın teri mi, akıl teri mi ?
Müslüman coÄŸrafyanın temel sorunlarına çarpıcı ÅŸekilde dikkat çekmeye devam eden Mehmet MüezzinoÄŸlu, alın terinin kutsal olduÄŸunu hepimizin bildiÄŸi ve bu cümleyi durmadan söylediÄŸimizi hatırlattıktan sonra “Alın teri kutsal da ya akıl teri nedir? O, kutsal deÄŸil midir? Bakın biz ARGE ile nispeten yeni tanıştık ama Batılılar her gün “ARGE çalışmalarımızla ÅŸunu bulduk, bunu bulduk.” deyip duruyorlar ve buldukları ÅŸeylerle de bizi kullanıp sömürüyorlar. Bizim sohbet eden hocalarımız bizi her konuda uyarıp bilgilendirmeye çalışıyor ama birilerinin kalkıp bize ‘Akıl teri, alın terinden daha kutsaldır.’ demesi lazım. Bizim de bunu fark edip gereÄŸini yerine getirmemiz lazım. Günümüzde Batılılar akıl terleriyle bizim alın terimizi sömürüyor. ‘Yok, ÅŸu yenilik var, yok bu yenilik var. Bunu alırsan mutlu olursun.’ vb. diyerek durmadan akıllarıyla öne geçip alnımızın terini sömürmeye devam ediyorlar. Onlara kızmak bizi bulunduÄŸumuz durumdan kurtarmaz.
Bize düşen kendi hatamızı görmek ve bu hataları nasıl telafi edeceÄŸimizi düşünmektir. Bu geri kalmışlık bizim suçumuzdur ve bu suçu biz vicdanımızda kendimize itiraf etmeliyiz önce. Suçu baÅŸkasında arayarak hiçbir yere varamayacağımızı kabul etmemiz gerek. ‘Osmanlı nerede ne hata yaptı da çöktü?’ diyerek bunu araÅŸtırmalıyız. Bu araÅŸtırmaya giriÅŸtiÄŸimiz zaman göreceÄŸiz ki karşımıza eÄŸitim sisteminde ve adalet sisteminde yapılan hatalar çıkacaktır. Demek ki bizim daha çok düşünüp akletmemiz, daha çok okuyup ilim öğrenmemiz ve mutlaka hak ve adaleti gözetmemiz gerekir. Ancak böyle yaparak bir basamak daha üste çıkarız. Bu üçü birbirinin ayrılmaz parçasıdır. Biri, diÄŸerinden önde deÄŸildir. Her biri kendi başına önemlidir ve bunlardan birinin yokluÄŸunda bizim bir ÅŸey yapabilmemiz mümkün deÄŸildir.” diyerek hem sorunu hem de sorunun çözümü için yapılması gerekenleri sıraladı.
Batı medeniyeti zulüm medeniyetidir
Mehmet MüezzinoÄŸlu, günümüz dünyasından, özellikle de birkaç yıldır daha yakıcı ÅŸekilde gündemimizde olan Irak, Suriye, Yemen, Myanmar gibi ülkelerin içinde bulunduÄŸu durumlardan örnekler vererek Batı’nın gerçekte bir hak ve adalet medeniyeti deÄŸil, bir zulüm ve sömürü medeniyeti olduÄŸunu söyledi. Mehmet MüezzinoÄŸlu, geçmiÅŸte dünyanın çeÅŸitli coÄŸrafyalarında medeniyet kurabilmiÅŸ Müslümanların, yitirdikleri deÄŸerlere yeniden sahip olarak ve durmadan akıl teri dökerek bir hak ve adalet medeniyeti kurmalarının tüm dünyanın selameti için ÅŸart olduÄŸunu, bu noktada bize büyük sorumluluk düştüğünü söyleyerek sohbetini bitirdi.
Ahmet Serin
Henüz yorum yapılmamış.