Güncel
Afganistan işgali: Ölümcül hatanın 38. yıl dönümü
Follow @dusuncemektebi2
Modern bir komünist imparatorluk olan Sovyetler Birliği'nin tabutuna son çivi Afganistan'da çakıldı.
Mehmet Öztürk - AA
20. yüzyılın son çeyreÄŸi iki önemli geliÅŸmeye ÅŸahit oldu: Birisi Ä°ran’da gerçekleÅŸen Ä°ran 'Ä°slam Devrimi' ve Åžah’ın devrilip ülke dışına çıkarılması, diÄŸeri ise Afganistan’ın Sovyetler BirliÄŸi tarafından 38 yıl önce bugün iÅŸgali ve Afganlıların direniÅŸi sonunda yenilerek çekilmesi.
Her ikisinin de bölgesel ve uluslararası bazda uzun erimli etkileri oldu.
Afganistan aslında 19. yüzyılda da “Büyük Oyun” aktörleri arasında kalmıştı. Kuzeyden Çarlık Rusya’sı güneye doÄŸru inerken, güneyden de Ä°ngilizler kuzeye doÄŸru ilerliyordu. Afganlılar bağımsızlıklarını korumak için Ä°ngilizlerle savaÅŸmak durumunda kaldılar ve dönemin süper gücü Ä°ngilizleri barışa zorladılar. Ä°ngilizlerin 1947'de Hint Alt Kıtası'ndan çekilmelerinin ardından, güneydeki tehdit bitti ama kuzeydeki tehdit kabuk deÄŸiÅŸtirip Sovyetler BirliÄŸi'ne (1922-1991) dönüşerek devam etti.
Sovyetlerin baÅŸlangıçta iliÅŸkileri Afganistan ile dostça idi. Afganistan’ın bağımsızlığını tanımalarının arkasından birçok sahada yatırım yapmaya baÅŸladılar. 1950'li yıllarda Serdar Davut’un baÅŸbakanlığı döneminde iliÅŸkiler çok güçlendi, altyapıya çok yatırım yaptılar. Öyle ki bugün bile Afganistan’ın birçok yerinde o dönem altyapısı ayakta duruyor.
Serdar Davut’un Kral Zahir Åžah aleyhine, o yurtdışında iken gerçekleÅŸtirdiÄŸi darbe ile Sovyetler Afganistan’da güç koridorlarına daha yakın olmaya baÅŸladılar. Rusya Federasyonu Afganistan özel temsilcisi Zamir Kabulov, Davut darbesinin kendileri için de sürpriz olduÄŸunu söylüyor. Ancak onun etrafındaki subayların Sovyet yanlısı olduklarını kabul ediyor.
Daha sonra Davut’un Moskova yanlısı subayları etrafından uzaklaÅŸtırması Sovyetler tarafından “yeni bir uluslararası oyuna baÅŸlamak” olarak deÄŸerlendirildi. Yani Davut “SoÄŸuk SavaÅŸ” döneminde kamp deÄŸiÅŸtirmek istiyordu ve bu Sovyet yetiÅŸtirmesi askerler tarafından bir askeri darbe ile önlendi, Davut tüm ailesi ile birlikte yok edildi.
Ama sorun bitmedi; Sovyet yanlısı Afgan liderler kendi aralarında da çekiÅŸiyorlardı. Davut’a darbe yapan Nur Muhammed Taraki ve Hafizullah Emin bu çekiÅŸmelerde hayatlarını kaybettiler. Sovyetler BirliÄŸi 27 Aralık 1979’da Babrak Karmal’ı iÅŸbaşına getirirken fiili olarak da Afganistan’ı iÅŸgale baÅŸladı.
Afganistan iÅŸgalinin hedefleri
Sovyetlerin Afganistan’ı neden iÅŸgal ettiÄŸi çok tartışıldı. Sorunun en kolay cevabı Rusların asırlara sari hedefi “sıcak sulara inmek” idi. Bunu Güney Asya’daki ABD çevrelemesini yarmak olarak da okuyabiliriz. Ancak, Afganistan’da iÅŸlerin ters gitmesi ve bölgede meydana gelen jeopolitik ve stratejik geliÅŸmeleri de bu noktada yabana atmamak gerekiyor. Belki de Ruslar yeni bir “Büyük Oyunda” ön almak ve “önleyici” adımlar atmak istediler.
Serdar Davut'a karşı 27 Nisan 1978 de yapılan ve “Sevr devrimi” olarak bilinen darbe sonrası Afganistan’da iÅŸbaşına gelen komünist rejim, halkın dini ve geleneksel dokusu ile radikal bir biçimde oynamaya kalkıştı. Bu halkın ayaÄŸa kalkmasına yetti. Ãœlke çapında isyanlar çıktı. Ä°dareyi ele alan komünist yönetim kendi içinde tasfiyelere baÅŸladı. Hafızullah Emin, Taraki’yi tasfiye etti, Sovyetler kendisine fazla da güvenmedikleri Emin’i, doÄŸrudan bir diÄŸer askeri darbe ile tasfiye edip Babrak Karmal'ı iÅŸbaşına getirdiler.
Aslına bakılırsa Sovyetler, Afganistan’a verdiÄŸi bunca emeÄŸin Taraki’nin radikal reformları ile berhava olmasını istemiyordu. Kabulov’a göre Musaddık darbesi sonrasında Afganistan, Ruslar için stratejik açıdan “çok daha önemli bir konuma” gelmiÅŸti. Bu yüzden Sovyetler, Afganistan’ın dostluÄŸunu kazanmak için yüklü yatırımlar yapmıştı. Taraki rejimi sonrası halkın ayaÄŸa kalkması ile birlikte tüm kazanımlar elleri arasından kayıp gitmekte idi. Belki de bu durum Sovyetlerin yüksek nüfuz altında tutma politikalarını iÅŸgale çevirmelerine sebep olmuÅŸtu.
Belki de “yenilmez” diye nitelenen “Kızıl Ordu”nun kısa sürede iÅŸleri yoluna koyacağına inanıyordu o dönemki Sovyet liderliÄŸi.
Afgan halkının direnişi planları bozdu
Ancak işler beklendiği ve umulduğu gibi gitmedi. Yerli komünistlere karşı ayağa kalkan Afganlılar yabancı asker postallarını topraklarında görmekten öteden beri hiç hazzetmezdiler. Güneyden kuzeye ve kuzeyden güneye istila yolu üzerinde bulunan Afganlılar bu duruma alışkın idiler. İstilacı ve işgalciler ne kadar güçlü olursa olsunlar kavgalarını zamana yayıp, düşmanlarını yıpratıp alt etmeyi bilirlerdi.
Sovyet işgali, halk kıyamını güçlendirdi, ayaklanma tüm ülkeyi sardı.
Bu arada başka bir faktör, katalizör görevi gördü:
Serdar Davud darbesi öncesinde üniversitelerde yeni yeni palazlanmaya baÅŸlayan “Müslüman Gençler” hareketi liderlerinin çoÄŸu darbe sonrasında komÅŸu genç Pakistan’a sığınmışlar, Pakistan da bu heyecanlı gençlerle birlikte sınır anlaÅŸmazlığı yüzünden zaman zaman savaşın eÅŸiÄŸine geldiÄŸi Afganistan için bir istikrarsızlaÅŸtırma enstrümanı elde etmiÅŸti. Hatta bu enstrümanı Davut aleyhine kullanmış ama baÅŸarısız olmuÅŸtu.
Ä°lerleyen dönemlerde Sovyet direniÅŸinin temel taÅŸları haline gelecek Hikmetyar, Rabbani, Mesut, Sayyaf gibi liderler ve Cemiyeti Ä°slami, Hizbi Ä°slami gibi örgütler, Pakistan istihbaratı ISI ve daha sonra da CIA için Afganistan’daki komünizm ve Sovyetler karşıtı ayaklanma büyük bir fırsat oldu.
ÇoÄŸunluÄŸu Körfez ülkelerince saÄŸlanan paralarla Çin’den satın alınan silahlar ülkeye akmaya baÅŸladı. Durand Hattı olarak da bilinen 2 bin 430 kilometrelik engebeli bir coÄŸrafyaya sahip Afganistan-Pakistan sınırını kontrol etmek mümkün olmadığı için Sovyet-Afgan savaşı boyunca, her geçen yıl biraz daha da sofistike olarak silahlar girmeye devam etti.
Hatta ÅŸu da ifade edilebilir: O kadar çok silah akıyordu ki, Sovyetlerin çıkması artık belli olduktan sonra Afganistan’a sevk edilecek silahların depolandığı baÅŸkent Ä°slamabad’a yakın Uçri askeri kampına sabotaj yapıldı ve binlerce füze ikiz ÅŸehirler olarak bilinen Revalpindi ve baÅŸkent Ä°slamabad semalarında patladı. Yüzden fazla insan hayatını kaybetti. Resmi kaynaklar bir kaza oldu dediler ama soruÅŸturma raporları açıklanmadı, açıklayacağım diyen bir baÅŸbakan görevden alındı.
'Yenilemez Kızıl Ordu' batağa saplandı
Afganistan-Sovyet savaşı ile birlikte “Cihad” ve “Mücahid” kavramları uluslararası medyanın da büyük katkılarıyla dolaşıma girdi. Kavramlar Afgan halkının kendi kavramları idi ama “komünist” iÅŸgale karşı Ä°slam dünyasında farkındalık oluÅŸturabilmek için dolaşıma sokuldu. Sovyet iÅŸgalinin sona ermesinden sonra ise yine aynı uluslararası medya tarafından bu kavramlar ÅŸeytanlaÅŸtırıldı.
Sovyet iÅŸgalinin ne kadar süreceÄŸi ve sonuçlarının ne olacağı fazla kestirilemediÄŸinden olsa gerek Müslüman ülkelerden gençlerin Afganistan’a savaÅŸa gitmesi özellikle Körfez ve Arap ülkelerinde teÅŸvik edildi. Yüzlerce hatta binlerce genç Afgan Cihadına katıldılar.
Bu gençlerin bir kısmı Afganistan'da "şehit" oldu. Bir kısmı savaşın bitmesinin ardından ülkelerine döndü. Bir kısmı başka çatışma bölgelerine yönlendiler. Afganistan'da kalan büyük bir kısmı ise Taliban'ın ABD ve kuzey güçleri tarafından tasfiyesi esnasında, önde gelen Mücahit liderlerinden birinin ifadesiyle, kapana kıstırılıp imha edildiler.
Åžu da var ki, Afgan savaşına bu katılımlar daha sonra dünyada birçok noktada el-Kaide ve benzeri, hatta DEAÅž gibi örgütlerin kurulmasının tabanını oluÅŸturdu. Burada bir noktaya açıklık getirmekte fayda var: “Afgan Araplar” olarak bilinen gruplar, Afgan Cihadına katıldılar ama el-Kaide ve benzeri örgütlerin ortaya çıkması savaşın sonlarındadır. Hatta teÅŸkilatlanmalarını Sovyet çekilmesi sonrasında tamamlamışlardır.
Afgan-Sovyet savaşı 9 yıl bir buçuk ay devam etti. Ruslar ilk birkaç yılda Afganistan'da batağa saplandıklarını anlamışlardı. 1982 yılında Birleşmiş Milletler aracılığıyla Mücahitlerle dolaylı görüşmelere girdiler. "Yenilemez Kızıl Ordu" Hindikuş Dağlarında yıkıcı bir yenilgi almıştı. Uluslararası güçlerin de arabuluculuğu ile Sovyetler Afganistan'dan çekilmeye başladılar ve son Rus askeri 15 Şubat 1989 da Afganistan'dan çıktı.
Savaşın yol açtığı büyük tahribat
Dokuz yıldan birkaç ay fazla süren savaşın her iki tarafa için de korkunç yıkımları oldu. Sovyetler Birliği resmi rakamlarına göre Kızıl Ordu Afganistan'da Rus resmi rakamlarına göre 13 bin 621 asker kaybetti. Yani resmi rakamlara göre her gün 4 Rus askeri öldürülüyordu. Savaşta yaralanan, sakat kalan ve hasta olan asker sayısı ise 470 bin kişi civarında idi. On yıllık savaşta 620 bin Sovyet askeri Afganistan'a ayak basmıştı.
Zayiatlar sadece bununla da sınırlı değildi. Yine resmi rakamlara göre Ruslar 451 helikopter ve uçak, 147 tank, 443 top ve diğer maddi zayiatlar Sovyetleri hem askeri ve hem de ekonomik olarak çökertti. Savaşın getirdiği milyarlarca dolarlık savaş yükü Sovyetlerin belini bükmüştü. Sovyetler Birliği bu savaşın ardından zaten fazla yaşamadı.
Can ve mal kaybı oldu ama Sovyetler Birliği'nin kaybettiği en önemli değer saygınlığı, prestiji oldu. Batı dünyasının korkulu rüyası, maddi ölçütlerle dünyanın en geri kalmış ülkelerinden biri olan Afganistan'da yenilgiye, hatta büyük bir hezimete uğramıştı. "Süper Güç" Afganistan'da kartondan bir aslana dönüşmüştü.
Mücahitler savaşı kazanmışlardı ama onların tarafındaki yıkım ise çok daha vahimdi. Bir milyon üzerinde "şehit", yüz binlerce dul ve yetim. Ülke nüfusunun üçte biri göçmen oldu. Altyapı tamamen bitti, zaten dünyanın en geri kalmış ülkelerinden biri olan ülke, büyük bir yıkıma maruz kaldı. En önemlisi de istikrar ve huzurun kaybolmasıydı. Sovyet işgali sonrası iç savaş, Taliban'ın ortaya çıkması ve el-Kaide ve bilahare 11 Eylül eylemlerini bahane ederek başka bir süper gücün Afganistan'ı işgali ile birlikte bu huzur ve istikrar zaten hiç geri gelmeyecekti.
Afganistan’da dönemin süper gücüne öldürücü bir darbe mesabesindeki savaşın nasıl kazanıldığı ile ilgili yaygın tartışmalar var.
Öncelikle savaşı kazanan Afgan halkının bizzat kendisidir. Canıyla ve kanıyla bu zafere imzasını atmıştır. Ülke nüfusunun neredeyse 15'te biri savaşta hayatını kaybetmiş, 3'te biri yurtdışında sığınmacı konumuna düşmüştür. Yüzbinlerce kişi sakat, yüzbinler dul ve yetim kalmıştır.
SavaÅŸ seyri içerisinde Amerika ve yandaÅŸlarının "Mücahitlere" maddi ve askeri yardımları yadsınamaz olsa da ABD’nin verdiÄŸi karadan havaya stinger füzeleri ile Sovyet savaşının kazanıldığı iddiası bir efsanedir. ABD uçaksavar füzeleri vermeye baÅŸladığında savaÅŸ zaten Afganlılarca kazanılmış durumdaydı. Stinger verilmesi, Sovyetlerin daha da fazla yıpratılması ve savaÅŸ parsasının toplanılmasına yönelikti.
Diğer taraftan Kızıl Ordu, stinger faktörünü göz önüne alarak savaş stratejisinde jetlerle füze menzili dışından havadan karaya füzelerle bombalamalar ve helikopterleri alçak uçurma gibi önemli değişikliklere girmişti.
Sovyet-Afgan savaşının önemli ve hatta devir değiştiren neticeleri oldu:
Sovyet-Afgan savaşı gibi görünen ama özünde İslam-Komünizm ideolojik kavgası olan savaşı, kapitalist dünyanın Komünistlere karşı Afganlılara güçlü desteğini göz ardı etmeden, İslam kazandı. Böylece, 20. yüzyılın son çeyreğinde "Soğuk Savaş"ın iki süper gücü de İslam'a karşı kaybettiler: Önce kapitalizmin temsilcisi ABD İran'da, sonra komünizmin temsilcisi Sovyetler Birliği Afganistan'da Müslümanlara karşı kaybetti.
İslam alternatif bir ideoloji ve dünya görüşü olarak tüm dünyada gündeme geldi. Ancak, daha sonraki sürecin iyi yönetilememesi ve dışarıdan manipülasyonlar İslam'ın alternatif bir hayat tarzı olarak dünya insanının gündemine gelmesi şöyle dursun terörle birlikte anılması ve İslam düşmanlığını beraberinde getirdi.
Modern bir komünist imparatorluk olan Sovyetler Birliği'nin tabutuna son çivi Afganistan'da çakıldı. 1922'de Çarlık Rusyası'nın yerini alan Sovyetler Birliği 2. Dünya Savaşı sonrası oluşan "Soğuk Savaş" döneminin iki süper gücünden birisi oldu. Nükleer silahlar da dâhil dünyanın en büyük askeri gücü idi. Afgan savaşı sonrasında Sovyet Bloğu çöktü ve dağıldı. "Komünist İmparatorluk" egemenliği altındaki birçok ülke bağımsızlığını kazandı. Orta Asya cumhuriyetleri de bağımsızlıklarını kazandılar. En önemlisi "Soğuk Savaş" dönemi kapandı. Amerika tek süper güç olarak ortada kaldı.
Afgan halkının dramı halen sürüyor
İroniktir ama Sovyetlerle Afganlar savaşmış bundan en kazançlı çıkan Amerika olmuştu.
Bir devri kapayıp bir devri başlatan Sovyet-Afgan savaşının en trajik boyutu ise, canları ve kanları pahasına, ilkel imkânlarla dünyanın en büyük askeri gücüne kafa tutan, onu perişan eden ve çökerten Afgan halkının, bu savaştan hemen herkes istifade etmiş olmasına rağmen hemen hiç fayda görememiş, büyük zararlara uğramış olmasıdır.
Sovyet savaşı ile birlikte huzur ve istikrarını, dirlik ve düzenini, bir milyondan fazla insanını kaybetmiş olan Afgan halkının dramı hala sürmektedir.
Sovyetlerin çekilmesi ardından iç savaÅŸa tutuÅŸan, daha sonra Taliban’ın hakimiyeti altına giren ülke, 11 Eylül hadislerinin ardından ABD öncülüğünde NATO müdahalesine maruz kaldı ve an itibarıyla ABD’nin tarihinde kesintisiz süren en uzun savaÅŸ alanı konumuna geldi ve kısa bir sürede bitecek izlenimi vermiyor hatta yeni bir vekalet savaşının emarelerini taşıyor.
ABD’nin varlığından ve daha da önemlisi ABD'ye tam 9 askeri üs kurma hakkı veren Afganistan - ABD Ä°kili Güvenlik AnlaÅŸması'ndan rahatsız olan Ruslar, yeniden Afganistan’a ilgi duymaya baÅŸladı ve Taliban ile iliÅŸkilerini, ne düzeyde olduÄŸu hariç, gizleme gereÄŸi dahi duymuyorlar. Taliban'ı, “bugün geldiÄŸi nokta itibariyle büyük ölçüde yerel bir güç” olarak tanıyorlar.
Bugün 27 Aralık 2017, Sovyet Ä°ÅŸgalinin 38. yıl dönümü. GeçtiÄŸimiz yıl bugünlerde, Moskova’da Rusya Federasyonu'nun Afganistan özel temsilcisi Zamir Kabulov, AA'ya uzun bir mülakat vermiÅŸti. Kabulov, “Sovyetlerin Afganistan’ı iÅŸgali hata mıydı?” sorusuna “ Evet yanlış bir karardı, hem de iki kere yanlıştı. Birincisi, biz bunu yapmamalıydık, ikincisi ise girdikten sonra hemen çıkmalıydık” cevabını vermiÅŸti. [1]
Sonuçlarından da belli olduÄŸu üzere Sovyetler'in Afganistan’ı iÅŸgali büyük bir hata idi hatta ölümcül bir hata.
[1] http://aa.com.tr/tr/dunya/rusyanin-afganistan-ozel-temsilcisi-kabulov-aaya-konustu/716239
Henüz yorum yapılmamış.