Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Ersin Çelik, Yahudi profesörün Mursi hakkında söylediklerini hatırlattı...

Ersin Çelik Gerçek Hayat'a yazdı...



- Mursi’yi Kudüs için devirdiler

Iraklı Arap bir Yahudi olan ama anti-Siyonist kimliÄŸi ile ön plana çıkan Prof. Avi Shlaim ile iki yıl önce Gerçek Hayat için yaptığımız söyleÅŸide, Mısır’da yapılan askeri darbenin siyasi sonuçlarını da konuÅŸmuÅŸtuk.

Prof. Shlaim’in ÅŸu tespitinin ne kadar yerinde olduÄŸunu son 20 gün içindeki Kudüs gündemi üzerinden aÅŸama aÅŸama gördük: “OrtadoÄŸu’daki kaos ile Suriye içinde gerçekleÅŸen güç mücadelesi ve Mursi’nin devrilmesi, bunların tamamı Ä°srail’in yararınadır. ABD’nin OrtadoÄŸu’daki düzeni iki ülkeye dayanıyordu: Ä°srail ve Mısır. BaÅŸkan Mübarek ise Amerika’nın tüm bölgeyi kontrolü altına alma planının bir parçasıydı, çünkü ABD ile Ä°srail’in kendisinden istedikleri her ÅŸeyi yaptı. Dolayısıyla Mübarek, ABD ile Ä°srail’in OrtadoÄŸu’da güvenliÄŸi için bir taÅŸeron görevi görüyordu. Müslüman KardeÅŸler’in iktidara gelmesi bu düzeni bozdu ve darbe yapıldı.”

Bir yıl önce yaÅŸanan halk devriminin ardından yapılan ilk demokratik seçimle iÅŸbaşına gelen Muhammed Mursi’nin kanlı bir darbe ile iktidardan indirilmesini Mısır’ın iç sorunu olarak görmek, tüm OrtadoÄŸu’da yaÅŸananlara ve yaÅŸanacaklara göz yummak olurdu. Mursi’nin iktidardan indirilip hapse atılmasının uzun vadeli ve Ä°slam dünyasının bütününü kapsayan büyük bir planın parçası olduÄŸunu ÅŸimdilerde çok daha iyi anlamamız gerekiyor.

Bölgenin en büyük sorunu da bu algı körlüğü deÄŸil mi zaten. Hemen dibinde delicesine yanan ateÅŸi görmezden gelip, ses çıkarmamak kronik bir hastalık gibi ülkeden ülkeye yayıldı. Arap Baharı’nın domino etkisinin bir halk hareketi olmaktan çıkıp, yeni jenerasyon diktatörlere alan açmak ve yeni uzun vadeli iktidar alanları oluÅŸturmak için kurgulandığını da çok geç anladık.

Al Jazeera AraÅŸtırma Birimi, Hüsnü Mübarek döneminde Mısır ile Ä°srail arasında yapılan ve Sisi tarafından devam ettirilmesi istenen gizli enerji anlaÅŸmalarını ortaya çıkarmıştı. Muhammed Mursi, ülkesinin kaynaklarını Ä°srail’e peÅŸkeÅŸ çekmiyordu. Bütün anlaÅŸmalar aksamıştı. Muhasara altındaki Gazze’nin tek nefes borusu olan Refah sınır kapısını kapalı tutmuyordu. Mursi göreve geldiÄŸi günden darbe ile makamından indirilene kadar Ä°srail’e kafa tutuyordu. Hatırlayalım…

O dönem baÅŸbakan olan Recep Tayyip ErdoÄŸan, Ä°srail’in 14 Kasım 2012’de Gazze’ye baÅŸlattığı saldırılar sırasında Mısır’a gitmiÅŸti. Bir hafta süren saldırının sonunda Türkiye-Mısır-Katar üçlüsünün çabaları sonucunda ateÅŸkes saÄŸlandı. Bu üç lider de daha sonra darbe giriÅŸimine maruz kaldı. Mursi 2013’te devrildi, ErdoÄŸan 15 Temmuz’da halkı ile direnip ülkesini teslim etmedi, Katar ise Suudi Arabistan ve BirleÅŸik Arap Emirlikleri (BAE) öncülüğünde ablukaya alındı.

Bir hatırlatma daha yapalım… Ä°srail saldırılarının sürdüğü 18 Kasım 2012 günü ortak bir basın toplantısı düzenleyen BaÅŸbakan ErdoÄŸan ve Mısır CumhurbaÅŸkanı Muhammed Mursi tarihe geçecek açıklamalarda bulunmuÅŸlardı. ErdoÄŸan, “Kan üzerine, ölüm üzerine barışı bina etmek mümkün deÄŸil” sözleriyle Ä°srail’e yüklenirken, Mursi, Ä°srail’in Filistin’de iÅŸgalci bir güç olduÄŸuna iÅŸaret ederek, “Ancak Ä°srail ÅŸunu çok iyi bilmelidir ki, artık bölge ülkeleri eski bölge ülkeleri deÄŸil, bölge liderleri de eski bölge liderleri deÄŸil” demiÅŸti.

Artık Türkiye ve Mısır, Ä°srail saldırılarına ortak tepki veriyor, masaya yumruÄŸunu vuruyor ve kameraların önünde artık o eski liderler yok diyordu. Bu hiç alışık olmadığımız bir durumdu. Mursi, hemen dibindeki Ä°srail’in korkulu rüyası olmuÅŸtu.

Henüz Gazze saldırıları baÅŸlamadan önce, “Gazze’de yaÅŸananlar karşısında elimiz kolumuz baÄŸlı duramayız” açıklamasını yapan da Muhammed Mursi’ydi. 2012 yılında Ä°srail’deki Mısır Büyükelçisi Atıf Salim’i geri çağıran CumhurbaÅŸkanı Mursi, görevde kaldığı süre boyunca Ä°srail’e elçi göndermemiÅŸti.

FotoÄŸrafı biraz daha netleÅŸtirelim. Kanlı darbeyle iÅŸ başına gelen cunta lideri Sisi’nin ilk icraatlarından biri 3 yıl aradan sonra Ä°srail’e büyükelçi atamak oldu. Bu manevra üzerine yazılı açıklama yapan Ä°srail BaÅŸbakanı Benyamin Netanyahu, Sisi’yi tebrik ederek “Bu karar iki ülke arasındaki iliÅŸkiyi güçlendirir” ifadelerini kullanmıştı.

Artık Mursi iktidarda deÄŸildi ve Ä°srail-Mısır iliÅŸkilerinin yolunda olmaması için hiçbir sebep yoktu. Åžalom gazetesinde yer alan “Darbe öncesi ve sonrasında Ä°srail-Mısır iliÅŸkileri” isimli makale de tam olarak bundan bahsediyor aslında. 3 Temmuz darbesinden sonra geliÅŸen Ä°srail-Mısır iliÅŸkilerini, “Mısır’daki darbenin sonuçlarından biri Kahire ile Kudüs’ün bağının güçlenmesi oldu” ÅŸeklinde yorumlayan makalede, açık açık darbeye verilen destek de belirtiliyor. “Ä°srail ve ABD’deki Yahudi kuruluÅŸları, Mısır Genelkurmay BaÅŸkanı Abdülfettah El Sisi’nin yönetimi ele geçirmesinin ABD tarafından ‘darbe’ olarak nitelendirilmemesi için çok çaba sarf etti” cümlesinin altını çizmeden geçmeyelim zaten.

3 Temmuz 2013 tarihinde gerçekleÅŸen ve seçilmiÅŸ Mursi iktidarına düzenlenen darbenin en büyük destekçisinin Amerika ve Ä°srail olduÄŸu çok net ortada. Darbeye “darbe” demedikleri de. 15 Temmuz 2016’da Türkiye’de yaÅŸanan darbe giriÅŸimi baÅŸarıya ulaÅŸsa Mısır’dakinden çok farklı bir tablo oluÅŸmayacaktı ülkemizde. Darbe sonrası Sisi’yi fonlayan Suud ve BAE’nin, Kudüs’ü Ä°srail ve Amerika’ya peÅŸkeÅŸ çekmesini de ekleyelim bu halkaya. Aynı BAE’nin 15 Temmuz’daki rolü de çıkacak ortaya.

Düşünmesi bile çok zor ama hayal edin, Trump’ın skandal Kudüs kararı açıklandığında devletin başında Recep Tayyip ErdoÄŸan olmasa neler yaÅŸanırdı? Merkezi, “Ä°srail’le savaÅŸmak caiz deÄŸil” fetvasının verildiÄŸi Suudi Arabistan’da olan Ä°slam Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilatı acil toplanıp somut bir karar ortaya çıkarabilecek miydi? Bu kadar lider Kudüs gündemi ile bir araya gelebilecek miydi? Hangi lider çıkıp da dünyaya “Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir” diyebilecekti? BM’yi Türkiye’den baÅŸka hangi ülke harekete geçirecekti? Amerika tarihinin en yalnız ve yenilmiÅŸ görüntüsünün verilmesine hangi lider imza atacaktı? Bu sorularının yanıtlarını dileyen dilediÄŸi gibi verebilir.

Fakat Muhammed Mursi eÄŸer Temmuz darbesiyle devrilmeseydi tüm bu süreçler boyunca ErdoÄŸan’ın tam yanında halkını arkasına almış güçlü bir Müslüman lider daha olacaktı. Öncelikli bunu baÅŸardılar. Sonraki aÅŸama ise 15 Temmuz’du. EÄŸer 15 Temmuz darbesi gerçekleÅŸseydi, belki de Ä°slam dünyası Kudüs’ü Ä°srail’e teslim etmiÅŸ olacaktı. Allah korusun, Türkiye’nin Sisi benzeri bir darbeci tarafından yönetilmesi de en çok bugün kafa tutup denklemlerini alt üst ettiÄŸimiz Amerika ve Ä°srail’in iÅŸine gelecekti.

FotoÄŸrafı biraz daha büyütüp son kez netleÅŸtirelim; Kudüs’ün iÅŸgali Mursi’ye darbe yapılmasıyla fiiliyata geçirilmiÅŸtir, 15 Temmuz darbesine direniÅŸ ile de bu iÅŸgale karşı konulmuÅŸtur. 15 Temmuz’un sadece Türkiye’nin deÄŸil tüm bölgenin ve de Ä°slam dünyasının kader günü olduÄŸunu da bilmemiz gerekiyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.