Güncel
Kardeşliğe saplanan hançer: Gıybet
Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan bu haftanın cuma hutbesi yayımlandı. Bu haftaki cuma hutbesinin konusu "Kardeşliğe saplanan hançer: Gıybet" olacak.
Diyanet İşleri Başkanılığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü bu haftanın cuma hutbesi yayımlandı. Bu haftaki cuma hutbesinin konusu "Kardeşliğe saplanan hançer: Gıybet"
KARDEŞLİĞE SAPLANAN HANÇER: GIYBET
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler!
Bir gün Peygamberimiz (s.a.s)’in eÅŸi AiÅŸe validemiz, Safiyye validemizin boyunun kısa olduÄŸunu ima etmiÅŸti. Bunun üzerine Allah’ın Resûlü ÅŸu ikazıyla gıybetin ne kadar kötü bir tutum olduÄŸuna dikkat çekti: “Ey AiÅŸe! Sen öyle bir söz söyledin ki, o söz denize karışsaydı denizin suyunu bile kirletirdi.”[1]
Aziz Müminler!
Gıybet, bir kardeÅŸimizi hoÅŸ olmayan sözlerle anmaktır. YokluÄŸunda onun onur ve haysiyetini zedelemektir. Kul hakkına girmektir. Gıybet, güven ve samimiyete, huzur ve muhabbete, birlik ve beraberliÄŸe, hâsılı kardeÅŸliÄŸe saplanan bir hançerdir. Ä°nsanlıkla baÄŸdaÅŸmayan, mümine yakışmayan, bireyi ve toplumu sarsan çirkin bir tutum ve davranıştır. Bu yüzden Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurarak gıybeti haram kılmıştır: “Ey iman edenler! Zannın çoÄŸundan kaçının. Çünkü öyle zanlar vardır ki günahtır. Birbirinizin özelini araÅŸtırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Biriniz ölmüş bir kardeÅŸinin etini yemekten hiç hoÅŸlanır mı? Bundan tiksindiniz deÄŸil mi? O hâlde Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul edendir, çok merhametlidir.”[2]
KardeÅŸlerim!
Bizler, birbirine iman kardeÅŸliÄŸi ile baÄŸlı müminleriz. Bu kardeÅŸlik, bir binanın birbirine kenetlenmiÅŸ yapı taÅŸları gibi sapasaÄŸlam bir kardeÅŸliktir. Bu kardeÅŸlikte kardeÅŸler birbirine emanettir. KardeÅŸimizin canı bizim canımızdır. Onur ve haysiyeti bizim onur ve haysiyetimizdir. Birbirimizi en ufak bir îma ile dahi incitmemek bu kardeÅŸliÄŸin bir gereÄŸidir. Gönül erlerinden birinin ÅŸu sözü bu gerçeÄŸi ne de veciz ifade etmektedir: “Sakın incitme bir canı. Yıkarsın arÅŸ-ı Rahmân’ı.”
Aziz KardeÅŸlerim!
Günlük hayatımızda zihinlerimiz türlü haberlerle yorgun düşmektedir. Kulaklarımız, arzu edilen edilmeyen nice sözler iÅŸitmektedir. Özellikle kitle iletiÅŸim araçları ve sosyal medyada çoÄŸu zaman dedikodu, yalan, iftira gibi çirkin sözler, ilgi ve merak uyandıracak ÅŸekilde sunulabilmektedir. Zaman zaman sorumsuz ve ÅŸuursuzca yayınlanan asılsız haber ve yorumlarla insanların onur ve haysiyeti hedef alınabilmektedir. Oysa Peygamberimiz (s.a.s), Müslümanı “elinden ve dilinden emin olunan insan”[3] diye tanımlamıştır.
KardeÅŸlerim!
Resûlullah (s.a.s), ÅŸu hadisiyle gıybet, dedikodu, su-i zan ve özel halleri araÅŸtırma gibi mümine yakışmayan durumlardan uzak durmayı emretmiÅŸtir: “Birbirinizin gıybetini yapmayın. Gizli hâllerinizi araÅŸtırmayın. Çünkü her kim insanların gizli hâllerini araÅŸtırırsa Allah da onun gizli hâlini araÅŸtırır. Ve neticede onu evinde bile olsa rezil eder.”[4]
Resûl-i Ekrem Efendimiz, “Allah’a ve ahiret gününe iman eden ya hayır konuÅŸsun ya da sussun.”[5] buyurmuÅŸtur. Her duyduÄŸunu söylemesinin, kiÅŸiye günah olarak yeteceÄŸini bildirmiÅŸtir.[6]
Heyhât! Gelin görün ki bugün bir sektör haline gelen yalan, iftira, gıybet ve dedikodu ile kimilerince algı operasyonları yürütülmektedir. Bu tür olumsuzluklarla, birey ve toplumun huzur ve sükûnetine büyük zararlar verilmektedir.
DeÄŸerli KardeÅŸlerim!
Dilimiz, fitne ve fesat için değil; her daim güven ve itimat, huzur ve sükûnet için dönsün. Sözlerimiz, gıybet ve dedikodu, iftira ve yalan için değil; sadakat ve doğruluk için dökülsün. Kelamımız, kin, nefret ve düşmanlığa değil; ülfet, muhabbet ve kardeşliğe vesile olsun. Unutmayalım ki, o büyük gün ebedi nimetlere kavuşacak olanlar, zihnine, gönlüne, diline, eline, hâsılı bütün bedenine sahip çıkan ve hayata mümince bakanlardır.
Hutbemizi Peygamberimiz (s.a.s)’in ÅŸu duasıyla bitirmek istiyorum:
"Allah’ım! Kulağımın, gözümün ve dilimin ÅŸerrinden, kalbimin kötülüğünden sana sığınırım."[7]
[1] Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 51; Ebû Dâvûd, Edeb, 35.
[2] Hucurât, 49/12.
[3] Buhârî, Îmân, 4.
[4] Ebû Dâvûd, Edeb, 35.
[5] Buhârî, Rikâk, 23.
[6] Ebû Dâvûd, Edeb, 80.
[7] Tirmizî, Daavât, 74; Ebû Dâvûd, Vitir, 32.
Henüz yorum yapılmamış.