Sosyal Medya

Kürsü

Şimdi Dua Zamanı / Cafer Günaydın

'İnsanlık bilme, kabul etme, boyun eğme ve itaat etme hususunda Allah (c.c.)’ın varlığına ve birliğine iman etmekle birlikte, rasulü Hz. Muhammed (s.a.v)’i de kabul edip iman etmesi imanın olmazsa olmazlarının ilkini teşkil eder'



 

“…Bu nedenle, Elçi size (ondan) ne kadar verirse (gönülden) kabul edin ve size vermediÄŸi ÅŸey(i istemek)ten kaçının ve Allah'a karşı sorumluluÄŸunuzun bilincinde olun: çünkü Allah misillemesinde çetindir.”


Zira Allah (c.c.), O’nu “bütün âlemlere rahmet(in bir iÅŸareti) olarak gönder”di.

Resulullah (s.a.v)’in bizlere “rahmet” olabilmesi için, risaletinin gereÄŸi olan görevine karşı gelmemek esastır. Allah Rasûlü (s.a.v.)’nün görevine karşı gelenler Allah (c.c.)’ın rahmetinden mahrum olarak zillet içimde yaÅŸamaya mahkumdurlar. Abdullah b.Ömer (r.a.)’den rivayetle Allah Rasûlü Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

“ Ben, kıyamete doÄŸru ortağı (otoritesi)olmayan, bir olan Allah’a kulluk (itaat) edilinceye kadar kılıç(cihad)la gönderildim. Rızkım, mızrağımın gölgesi altında konulmuÅŸtur. Görevime karşı gelenlere alçalma ve maskaralık vurulmuÅŸtur. Kim bir kavme(milllete) benzerse o da onlardandır.”

Allah (c.c.)’a ve Rasûlü (s.a.v)’ne itaatsizlik zillet ve maskaralık, o zaman ÅŸeref, izzet ve üstünlük te Allah (c.c)’a ve Rasûlü (s.a.v.)’ne itaat edip hidayete erenlerin olacaktır:


“Öyleyse, cesaretinizi yitirmeyin ve üzülmeyin: EÄŸer (gerçekten) inanıyorsanız mutlaka (insanların) en üstünü olursunuz.”  

“…Ama asıl ÅŸeref, Allah'a, O'nun Elçisi'ne ve inananlara aittir:..”


“BÖYLECE, (adil bir dâvâ uÄŸrunda mücadele ettiÄŸinizde,) korkup gevÅŸemeyin ve barış için yalvarıp yakarmayın: Allah sizinle beraber olduÄŸuna göre (sonunda) mutlaka siz üstün geleceksiniz ve O, sizin (iyi ve güzel) fiillerinizi zayi etmeyecektir.”


“Ey Peygamber! Allah sana da yeter, sana uyan inanmış kimselere de!”


Kısaca insanlığın izzet, ÅŸeref ve zaferi Allah Rasûlü (s.a.v.)’ne itaatle elde edilebilecektir. Binaenaleyh, duasız bir inancın ve de inançsız bir duanın olamayacağını Allah Rasûlü (s.a.v.) dualarını hayatında yaÅŸayarak bize örnek olmuÅŸtur.


Dua, aslında dilemek diyebiliriz. Biz, Äžanî (zengin) olan yüce Rabbimizden kendimiz, Allah (cc) için sevdiklerimiz; hatta sevmediklerimiz hakkında “hayır”lı olanı dilemek deÄŸil midir dua? Gaybın tezahuru Âlimü’l-Mutlak olan Allah “Görülmeyeni ve görüleni bilendir.” Göklerde ve yerde, Allah'tan baÅŸka kimse gaybı bilmez” iken yaÅŸamın bize ayrılan zaman limitinde neyin “hayır” neyin “ÅŸer” olduÄŸunu bilemez bir haldeyken, herhalde aceleci oluÅŸumuzdan ve de cehaletimizden olsa gerek hemencecik o ÅŸeyin olmasını, gerçekleÅŸmesini temenni etmekteyiz.


“Yoksa insan, her arzu ettiÄŸi ÅŸeye sahip mi olacaktır? ” ilahi ikazını, insanoÄŸlu bilse de bilmese de bu tür davranışları sergiliyor. Neden mi? Çünkü duaya mecburuz. “(Resûlüm!) De ki: (Kulluk ve) yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye deÄŸer versin?” Bu durumumuz, bu eksikliÄŸimiz hep devam edecek. Bu bizim için zarar olabilirdi aslında, ama dualarımızla tüm noksanlıklardan münezzeh olana sığınarak kâra bile geçiyoruz. Nasıl mı? Biz isteyen, dilenen, fakir; O ise Ganî olan ve dilememizi gerçekleÅŸtirmek için hâzır ve nâzır olandır.


Ä°ÅŸte iman dolu gönüllerde teslimiyet, tevekkül ve iman baÄŸları böylece güçlenererek düğümlenir. Daha sonra, kul isteÄŸinin gerçekleÅŸmeyeceÄŸini bilse bile yine de istemelidir. Görülmeyeni ve görüleni bilene gönlündekini hak etse de etmese de, tam bir acziyyet, teslimiyet ve tevekülle itiraf etmelidir. Ä°ÅŸte o zaman kulluk makamına ermiÅŸ olur. Rasûlullah(sav) “Dua, ibadetin özüdür.” diye buyurmuÅŸtur.


YaÅŸamın iniÅŸli çıkışlı, çileli, ıstıraplı sarp yollarında gece gündüz ilerlerken bilerek ve de bilmeyerek isyanla, günahla, kendi benliÄŸine zulmeden, kendine yazık edip fâni dünyanın labirentlerinde kaybolan insan, aslında kuyuya bırakılan Yusuf (as) gibidir. Yusuf (as), ne zaman ki kuyuya sarkıtılan kırbanın ipine sımsıkı tutundu bu yolun sonunda Mısır’a melik oldu. Ä°ÅŸte insana dünya kuyusunda Rabb’inden kendisine uzatılan iptir dua


Duada, istenilenin oluÅŸması ya da gerçekleÅŸmesi önemli deÄŸildir. Asıl önemli olan her ÅŸekilde ve ÅŸartta O’nun hikmet-ine binaen her halde istemektir. Mucîbu’d-Dua, E’r Hamü’r-Râhimîn “…Bana dua edin, kabul edeyim…” buyurur.


Dua, Rabb’in kendisine dünyada vereceÄŸiyle veya vermeyeceÄŸiyle râzı olmaya davettir. Ä°nsan hayatında amaç ve hedeflerine çalışmasıyla ulaÅŸamayabilir. Ama dua eden bir mümin kulun amaç ve hedeflerine ulaÅŸamaması mümkün deÄŸildir. Bunu okuyan bir kardeÅŸimiz, belki ÅŸu anda hatırına “ama benim duam kabul olmamıştı?” gibi bir soru geldiyse; iyi bilsin ki, duanın başı da, ortası da sonucu da hayırlıdır. Bir mümin aslında, kimseye el açmadan sadece Rabb’ine iltica edip, iman-i kemal ile tam bir teslimiyet ve tevekkülle dile(n)diÄŸi için,  ÅŸÃ¼kretmelidir… O, kulunun dilemesini dilemeseydi kulu O’ndan bir ÅŸey dilenebilir miydi?  

 
 
Dip Notlar:
 
1 (59/HAÅžR/7)
2 (21/ENBÄ°YA/107)
3 Buhari, Cihad 88, Ebu Davud, Libas 4 (4031) ; Ahmed b.Hanbel, 250,92 kaynak hakkında bilgi için bkz.Ä°bn Kayyım e’l-Cevziyye, Fıkhu’s-
Sıyre, Karınca&Polen y.terc. Hanifi Akın, İstanbul, 2011
4 (3/AL-Ä° Ä°MRAN/139)
5 (63/MÃœNAFÄ°KUN/8)
6 (47/MUHAMMED/35)
7 (8/ENFAL/64)
8 (59/HAÅžR/22)
9 (27/NEML/65)
10 “- Ä°nsan hayrı istediÄŸi kadar ÅŸerri de ister. Ä°nsan pek acelecidir! ” (17/Ä°SRA/11)
11 “Biz emaneti, göklere, yere ve daÄŸlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluÄŸundan) korktular. Onu insan
yüklendi. DoÄŸrusu o çok zalim, çok cahildir.” (33/AHZAB/72)
12 (53/NECM/24)
13 (25/FURKAN/77)
14 (Tirmizi, “Dua”,1; Ä°bn Mâce “Dua” 1, Ahmet b.Hanbel,267,271,276)
15 “De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aÅŸan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar.
Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir. ” (39/ZÃœMER/53)
16 (40/MÃœMÄ°N/60)
17 “- Âlemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.” 81/TEKVÄ°R/29

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.