Sosyal Medya

Söz ve Dua

Mübarek kılınmış şehir

Allah’ın mübarek kıldığı topraklar, mukaddes şehir: Kudüs... Tıpkı Mekke ve Medine’den söz ederken olduğu gibi, Kudüs’ten söz ederken de sadece maddi alemdeki bir şehirden değil, bir manevi iklimden de söz etmiş oluyoruz. Öyleyse, bu mübarek topraklarda yaşanan her şeyin de maneviyatına bakmak, bunun tefekkürüne dalmak gerekir.



Gökhan Özcan - Yeni Şafak
Allah’ın mübarek kıldığı topraklar, mukaddes ÅŸehir: Kudüs... Tıpkı Mekke ve Medine’den söz ederken olduÄŸu gibi, Kudüs’ten söz ederken de sadece maddi alemdeki bir ÅŸehirden deÄŸil, bir manevi iklimden de söz etmiÅŸ oluyoruz. Öyleyse, bu mübarek topraklarda yaÅŸanan her ÅŸeyin de maneviyatına bakmak, bunun tefekkürüne dalmak gerekir.
Milyarlarca Müslüman’ın bir Kudüs ÅŸehrini savunamaz hale geliÅŸinin maddi sebeplerini olduÄŸu kadar, manevi sebeplerini de anlamaya çalışmaz isek, Allah muhafaza, bir ilahi ikazın bize söylediÄŸini de tam iÅŸitememiÅŸ, idrak edememiÅŸ oluruz. Oysa ki, bu dünya hayatında sebepsiz bir yaprak bile dalından düşmez. Allah’ın mübarek kıldığı bir ÅŸehri zalimlerden korumak için bizim mecalsiz kollarımıza ihtiyacı mı var? HaÅŸa, o her ÅŸeye kadirdir, o ne dilerse o olur. O vakit, bütün bunların yaÅŸanmasından bir muradı vardır ki, bizler aklıselim sahibi olalım, kalbimize sığınalım, bizi o muradın idrakine, bu meselenin hakikatine götürecek bir yol, yordam arayalım.
Kudsiyeti ayetle sabit kılınmış o şehre saplanan hançer, elbette ki canımızı yakıyor. Ne zalimin zulmü yalan, ne Müslümanların zafiyetleri yalan, hepsi gerçek! Bir şey olmuş, bir musibet gelmişse başımıza, olanın mutlaka sebepleri var. Bunları tarihi perspektifleri ile birlikte düşünelim. Tepkimizi gösterelim, hissiyatımızı ortaya koyalım. Ama meseleyi anlamak konusunda daha fazla, daha derinliğine gayret göstermeyi de ihmal etmeyelim.
Hepimizin Kudüs’e dair içimizi acıtan cümleleri var. Åžiire, edebiyata, sanata ilham verecek zenginlikte bir ÅŸehir Kudüs. Eski ve yeni nice acıların da izlerini taşıyor. Elimizden uzun zamandır çok bir ÅŸey gelmediÄŸinden, bütün bu etkileyici cümleleri evirip çeviriyoruz kendi aramızda. Yapmayalım mümkünse bunu, utanılacak bir durumdayız madem, adam gibi utanalım. Süslü laflar etmeyelim, hamaset dillendirmeyelim, sükut edelim, başımızı öne eÄŸelim, Rabbimizden bizi bağışlamasını ve cümlemizi ÅŸu utanası ahvalden kurtaracak gayreti, basireti, gücü kuvveti ihsan etmesini halisane dileyelim, niyaz edelim.
İçinde bulunduğumuz bu hal, hesabı verilebilir bir hal değildir. Çok sebep zikredilebilir ama hepsinin aslı, esası, hülasası, ümmetin tevhid şuurundan uzaklaşmış olmasıdır. Bizi zalimin cüretini kurutacak kudretten noksan bırakan şey, hiç şüphe yok ki birbirimizle bir olamayışımız, nice parçalara ayrılarak esası tafsilata kurban edişimizdir.
Bir de şu var ki, zafer kime yakışırsa ona nasip olur. Biz şu halimizle haketmediğimiz bir zillet içinde olmasak gerektir. Zafer, kaçmaz yoksa, bırakınız takva sahipliğini, sadece muttakilerin yolundan gidenlerden bile.
Bir ÅŸehre ‘bizim’ diyeceksek, o ÅŸehre azıcık da olsa yakışan bir ahval içinde olmamız gerek. Mübarek kılınmış bir ÅŸehir, herhalde, hayatını iyi kötü bereketli kılanlardan, buna gayret edenlerden razı olur ancak. Biz onlardan isek, mesele yok. Ama iÅŸte her ÅŸey ortada, bir mesele var, çok canımızı yakan bir mesele var. Demek, durduÄŸumuz yerde yeterince kavi deÄŸiliz. Demek imanıyla güzelleÅŸenlerden, emanetinin hakkını verenlerden, sözüne tam manasıyla sadakat gösterenlerden deÄŸiliz.
Allah’ın mübarek kıldığı bir ÅŸehrin esareti mümkün deÄŸildir. Esaret altında olan Kudüs deÄŸil, biziz. Allahualem o mübarek ÅŸehrin fethi ve muhafazası, , hayatını hakikatle bereketlendiren insanlardan baÅŸkasına nasip olmayacaktır. Zafer, daha kılıçlar çekilmeden muzaffer olanların deÄŸil midir?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.