Kültür Sanat
Kültür ve sanat, medeniyetimizin can damarlarıdır
Kültür ve sanat medeniyetimizin can damarlarıdır. Dolayısıyla medeniyetimize bir nevi hayatiyet kazandıran kültür ve sanat çalışmaları ve dahi politikaları akl-ı selim, tab-ı müstakim bir plan, program dâhilinde yürütülmelidir.
Yazımızın serlevhasında yer alan cümle Belkıs Ä°brahimhakkıoÄŸlu’na ait önemli bir tesbit. HakkıoÄŸlu, 2 Aralık Cumartesi günü Türkiye Yazarlar BirliÄŸi Ä°stanbul Åžubesi’nin düzenlediÄŸi Edebiyat Mevsimi/9. Edebiyat Festivali programının kapanış oturumunda ödül takdimi için sahneye davet edildiÄŸinde adet olduÄŸu üzere kürsüde birkaç kelâm etti. Ä°yi de yaptı. Edebiyat ve milli kültür alanlarında istikrarlı yürüyüşüne devam eden Belkıs Hanım’ın konuÅŸmasında vurguladığı “Kültür ve sanat medeniyetimizin can damarlarıdır” cümlesinin altını çizdim ve çerçeve içerisine aldım.
İçinde asliyet ve terkip şuuru bulunan tesbiti ehemmiyetine binaen bir kez daha tekrar edelim: Kültür ve sanat medeniyetimizin can damarlarıdır. Dolayısıyla medeniyetimize bir nevi hayatiyet kazandıran kültür ve sanat çalışmaları ve dahi politikaları akl-ı selim, tab-ı müstakim bir plan, program dâhilinde yürütülmelidir. Bu yazıda konuyla ilgili bazı tesbit ve önerilerimizi ilgililerin dikkatlerine arz etmek istiyorum.
MÄ°LLÄ° KÃœLTÃœR UNSURLARIMIZ MUHAFAZA EDÄ°LMELÄ°
Milli kültür unsurlarımıza ait zenginliklerimizin gelecek nesillere aktarılabilmesi için öncelikle korunması ve akabinde geliştirilmesi lazım geliyor. Bu konuda hemen herkesin üzerine düşen sorumluluklar var. Öncelikle sanatkâr dedelerimizden kalan eserlerin envanterinin tutulması gerekiyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, Kültür Bakanlığı, devlet bakanlıkları, kısaca kamu otoritesinin ve yerel yönetimlerin elinde bulunan eserlerin envanterinin çıkartılarak ortak bir veri tabanında birleştirilmesi önemli bir iş olarak karşımızda durmaktadır.
ÃœSTADLAR UNUTULMAMALI, UNUTTURULMAMALI
Mimari eserlerimize, irfan ve tevhid merkezlerine sahip çıkılır, vatandaşlarımız pekâlâ etrafındaki taşınabilir kültür varlıklarının korunmasına yardımcı olabilir, cami cemaati ibadethanelerini madden ve manen tezyin eden âlâ keyfiyeti haiz hatların birbiri ardına götürülmesine izin vermez, öz sanatlarımızın ustalarının isimleri, usullerini ve hatıralarını yaşatmak için kültür merkezlerine, yeni açılan geleneksel sanatlar fakültelerine verilebilir. Necmeddin Okyay, Hamid Aytaç, Süheyl Ünver, Mustafa Halim Efendi ve Mustafa Düzgünman, Muhsin Demironat ve Rikkat Kunt gibi müstesna kıymetlerimiz unutulmamalı, unutturulmamalı.
RESTORASYONLARA EL ATILMALI!
Ä°stanbul baÅŸta olmak üzere Türkiye’nin her tarafı kültürel miras hazinelerimizle müzeyyen. Lakin milli kültür mirasımızı korumaya yönelik olarak yapılmakta olan restorasyon faaliyetleri “yenileme” olarak algılanmakta; böylelikle kadim eserler bozularak ortaya yeni bir yapı grubu çıkmaktadır. Dolayısıyla özellikle mimari eserlerimizin aslına uygun bir ÅŸekilde korunmasını temin ve garanti edecek bir mekanizma mutlaka tesis edilmelidir.
YURT DIŞINA KAÇIRILAN TAŞINABİLİR KÜLTÜR VARLIKLARIMIZ TEKRAR ÜLKEMİZE KAZANDIRILMADI
Yurtdışına çıkarılan/kaçırılan eserlerle ilgili de titiz bir çalışma yapılarak bu alanda envanter çalışması yapılmalıdır. Ä°ngiltere’de hemen her ay düzenlenen müzayedelerde Türkiye’den kaçırılan eserler yeni sahiplerini buluyor. Türkiye’den kaçırılan eserlerle Sharjah’ta Abdurrahman El Ãœveys Kaligrafi Koleksiyonu kuruluyor! Akabinde de merdi kipti ÅŸecaat arz ederken sirkatin söyler fehvasınca cürmün kitabı basılıyor. Ä°smi de Eternal Letters/Kalıcı harfler… Bir Allah’ın kulu çıkıp da aralarında Åžeyh Hamdullah’ın Mushaf-ı Åžerifi’nin, Yedikuleli Seyyif Abdullah Efendi’nin, Yesârizâde Mustafa Ä°zzet Efendi’nin yazıları nasıl olmuÅŸ da yurt dışına kaçırılmış diye sormuyor/soramıyor! Bu alanda Karakuşî hükümleri cârî. Parayı bastıran, tüccarını, simsarını, aracısını bulan “kalıcı harfler”e istediÄŸi gibi sahip olabiliyor.
Kültür Bakanlığı, İç İşleri Bakanlığı, Gümrük Bakanlığı, Dış İşleri Bakanlığı koordineli bir çalışma yaparak öncelikle sınır kapılarımızı/gümrükleri daha korunaklı bir hale getirmeli, yurtdışına kaçırılan eserlerimizin peşine düşülerek ülkemize kazandırılmalı, sanat eseri kaçakçılarıyla mücadele edip caydırıcı müeyyideler uygulanmalıdır.
OKUMA KÃœLTÃœRÃœMÃœZ GELÄ°ÅžTÄ°RÄ°LMELÄ°
Okuma kültürümüzün geliÅŸime ihtiyaç duyuyor. Okuma kültürümüzün geliÅŸtirilmesiyle de hemen herkes kendi imkânları nisbetinde mükelleftir. Ä°lkokul kitaplarımızın üzerinde “okuma kitabı” ibaresi yer alıyor. Buradan kitapların okunmaması gerektiÄŸi gibi bir anlam çıkartıyor olmalıyız ki her yüz kiÅŸiden 41’i kitabı eline hiç almıyor. Olcay Yazıcı merhumun ifadesiyle “Kitapsız Toplum”a doÄŸru sürükleniyoruz.
ÇOCUK KÜTÜPHANELERİNİN SAYISI ARTIRILMALI
Kitaplarla aÅŸinalık okuldan önce evde baÅŸlar. Çocuk, kitabı anne ve babasının elinde görürse sever, benimser. Okuma kültürünün yaygınlaÅŸtırılmasında devlet kadar STK’lara da önemli görevler düşüyor. Çocuk kütüphanelerinin sayılarının artırılması önemli bir baÅŸlangıç olabilir.
ÇOCUKLARA YÖNELİK ÇİZGİ FİLM VE ANİMASYONLARIN SAYILARI ARTIRILMALI
Çocuklarımız teknolojiye bağımlı hale geldi. Bilgisayar oyunları gençliÄŸimizi tehdit ediyor. Çocuklar için milli oyunlar geliÅŸtirilmeli, geleceÄŸimizin teminatı yavrularımıza yönelik milli kimlik ÅŸuurumuzla harmanlanmış animasyonlar, çizgi filmler, belgeseller hazırlanmalıdır. Burada üniversitelerle birlikte görev TRT’ye, Diyanet’e, Kültür Bakanlığı’na ve ilgili kurum ve kuruluÅŸlara düşüyor.
YAZMA ESERLER İVEDİLİKLE TOPLUMUN HİZMETİNE AÇILMALIDIR
Yazma eserlerimiz ivedilikle toplumun hizmetine sunulmalıdır. Yazma eserlerin ilgililerin, daha doÄŸrusu topumun tüm fertlerinin istifadesine sunulması lazım geliyor. Bugün hâlâ Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki, Topkapı Sarayı Müzesi’ndeki, TÄ°EM’deki tüm eserler dijital ortama aktarılmış deÄŸil. Oysa ABD ve Ä°ngiltere’deki üniversitelerin, müzelerin envanterlerinde bulunan ve ana yurdu Anadolu olan yazmalar ücretsiz olarak ilgililerin hizmetine sunulabiliyor.
GAZETELER EDEBÄ°YAT VE SANATA KÃœSKÃœN!
1991 yılında Tepe Edebiyat Sanat mecmuasında Süleyman HasanoÄŸlu müstearıyla kaleme aldığım bir yazının serlevhası “Gazeteler edebiyat ve sanata küskün” ÅŸeklindeydi. Bugün de aynı yerdeyiz, hatta gerileme söz konusu. Gazeteler hoÅŸ kokulu sahifelerinde sporu, ekonomiyi, politikayı ve magazini misafir etmeyi seviyor. Birkaç gazeteyi hariç tutarsak ulusal bazda yayın yapan gazetelerde edebiyat, sanat, kültür sayfaları bulunmuyor.
TV’LER KÃœLTÃœR SANATI GÖRMEZDEN GELÄ°YOR!
Aynı durum TV’lerde de geçerli. Türk televizyonlarında kültür sanat programlarının sayıları oldukça yetersiz olmasına raÄŸmen her ne hikmetse tek tük arz-ı enam endam eden kültür sanat programlarının ömürleri uzun olmuyor. TV’lerde yayınlanmakta kültür sanat programları birbiri ardına tarihin nisyan karanlığına sürükleniyor.
SN. RECEP TAYYÄ°P ERDOÄžAN: KÃœLTÃœR SANATTA SINIFTA KALDIK
Oysa Sn. CumhurbaÅŸkanımız Recep Tayyip ErdoÄŸan, geçtiÄŸimiz yıl kültür sanat büyük ödüllerini takdim ederken kültür sanatta sınıfta kaldığımızdan yakınıyordu. Bu cümleler Reis-i Cumhurumuza ait: “Kendimizi bir cam fanusun içine hapsedemeyiz. Tarihin bir noktasında dondurup bırakamayız. Karşılıklı etkileÅŸim mutlaka olacaktır. DiÄŸer alanlarla birlikte kültür sanatta da sadece kopya çektik, taklit ettik. Onları da kötü bir ÅŸekilde yaptık. Kendimize ait olanları geliÅŸtirmek şöyle dursun, mevcuda dahi sahip çıkamadık. Bu sürecin sonunda ise ne özü, ne ÅŸekli itibariyle dünyaya söyleyecek sözü olmayan bir ülke, toplum haline dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya kaldık. Bu demek deÄŸildir ki hiçbir ÅŸey yapılmamıştır. Elbette çok takdire ÅŸayan kültür sanat eserleri ortaya konmuÅŸ, ancak bunlar sınırlı bir alanda kalmış, kendi toplumumuza dahi ulaÅŸmakta zorlanmıştır.”
KÃœLTÃœR VE SANAT TOPLUMUN TUTUNDUÄžU DALDIR
Öz sanatlarımızın toplumumuzun tüm bireylerine ulaştırılması için birkaç program yetmez. Pek çok yeni program yapılmalı, kapatılan programlar ise ivedilikle tekrar devreye alınmalı, mevcutlara da gerekli özen ve hassasiyet gösterilmeli Devriâlem ve Kültür Sanat Dünyası gibi gündeminde sadece estetik kaygılar, kültür ve öz sanatlarımız olan programlarının sayıları artırılmalı, kapatılanlar ivedilikle tekrar açılmalı.
KÃœLTÃœR VE SANAT MÄ°LLETÄ°MÄ°ZÄ°N YURDUDUR
Belkıs Ä°brahimhakkıoÄŸlu’nun tesbiti iÅŸte bu yüzden mühim. Kültür ve sanat medeniyetimizin can damarlarıdır. Çünkü kültür-sanat, toplumumuzun tutunduÄŸu daldır. Medeniyet bu iki özel umdenin üzerine inÅŸa edilir ki bu ikiliye edep eklendiÄŸinde bu kez karşımıza irfan çıkar.
Kültür ve sanat faaliyetlerinin toplumun tüm kesimlerine ulaştırılması hizmetinin milletin/ümmetin ortak değerler etrafında toplumsal beraberlik ve dayanışmasının güçlenmesini temin edeceği hakikati göz ardı edilmemelidir.
Tarih gibi kültür ve sanat da milletimizin yurdudur. TV’lerdeki kültür ve sanat programları reyting kaygılarına ve sair mülahazalara kurban edilmeyip milletlerin ve dahi medeniyetlerin kültür-sanat deÄŸer ve eserlerinin üzerine inÅŸa edildiÄŸi gerçeÄŸi unutulmamalıdır.
Kaynak: Dünya bülteni
Henüz yorum yapılmamış.