Kültür Sanat
Asırlık kilimler dünyaya anlatılacak
Ressam Fazilet Kendirci, 'Anadolu medeniyetlerini araştırabildiğim kadarıyla, bu kilimin sağına ve soluna eşit oranda ve aynı karakterlerde yazdım. Kilimin kenarındaki yazıları yazarken karakterlerinin ve renklerinin oldukça sade olmasına karar verdim' dedi.
Atık malzemeleri dönüştürerek yeniden sanat eserleri üreten ressam Fazilet Kendirci, ailesinden kalan asırlık kilimle dünyaya Anadolu'yu tanıtmayı amaçlıyor.
Kendirci, çocukluğundan beri resim sanatı ile ilgilendiğini, sosyolojik ve ekolojik meselelere her zaman sanatıyla dikkat çekmek istediğini söyledi.
Ailesinden kalan 100 yıllık bir kilimi yeniden tasarlayarak, bir sanat eserine çeviren Kendirci, "Anatolia- Anadolu" ismini verdiği 7.30'a 4 metre boyutlarındaki işi üzerinde yaklaşık 2 yıldır çalıştığını belirtti.
Kendirci, çalışmalarında atık malzemelerin kendisi için önemli bir yer tuttuğuna işaret ederek, "Yaşanmış eşyaların bir ruhu olduğunu, yıpranmışlıklarının bir zenginlik olduğunu düşünüyorum. Hepimizin doğaya bıraktığı, neredeyse fütursuzca harcadığımız bütün malzemelerin atıklarını fark etmiyor olmamız beni çok endişenlendiriyor." dedi.
ANADOLU'DA 32 TANE MEDENÄ°YET YAÅžAMIÅž
Kilim üzerinde çalışırken etrafındaki insanlardan şaşırtan yorumlar aldığını dile getiren Kendirci, "100 yıllık bu kilim o kadar yıpranmıştı ki gören insanlar 'ne yapacaksın bunu, at' dediler. Fakat ben yaşanmış eşyalara herhangi bir atık olarak bakmıyorum." diye konuştu.
Fazilet Kendirci, ilkokul yıllarında okul kitabında Hattiler'den Hattuşaş'ın fotoğrafını gördüğünde onu dedesi gibi hissettiğini anlatarak, "Bu işi yapmaya başladığımda da yıllardır zihnimin hep bir yerinde sakladığım, koruduğum şeyleri yeniden hatırlamaya başladım. Ben 13 yaşlarındayken Malatya doğumlu babaannem bana, 'evladım İstanbul'da 72 millet yaşıyor' demişti. Okula bile hiç gitmeyen bir Anadolu kadınının, Türkiye coğrafyasında bu 72 milleti görmesi ve kabul ederek, telaffuz etmesinin bir zenginlik olduğunu düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Eseri hazırlarken bir çok tarihi kaynaktan araştırmalar yaptığını kaydeden Kendirci, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hattiler'den, Osmanlı İmparatorluğu'na ve Türkiye Cumhuriyeti'ne kadar 32 tane Anadolu medeniyetinin yaşamış olduğunu öğrendim. Ama ben bir arkeolog, tarih bilimci, tarih profesörü veya uzmanı değilim. Ben her şeyden önce bir sanatçıyım ve bir sanatçı olarak Anadolu medeniyetlerini araştırabildiğim kadarıyla, bu kilimin sağına ve soluna eşit oranda ve aynı karakterlerde yazdım. Kilimin kenarındaki yazıları yazarken karakterlerinin ve renklerinin oldukça sade olmasına karar verdim. Çünkü kilim o kadar saygın bir nesneydi ki benim için, yapacağım herhangi bir darbe asla ve katiyen kilimin önüne geçmemeliydi. Önce kilim sözünü söylemeliydi, yazılar ise kenardan yan elemanlar olarak tamamlayıcı unsur olabilirlerdi."
"DÜNYAYI GEZSİN VE KENDİNİ GÖSTEREREK SÖZÜNÜ DİNLESİN"
Malatya doğumlu Kendirci, Anadolu çocuğu olmanın inanılmaz bir zenginlik ve aynı zamanda bir sorumluluk gerektirdiğine dikkati çekerek, "32 millete ulaşabildiysem bu medeniyetler içerisinde kimler vardı, kimler hangi adlarla anılıyorlardı diye bir araştırma yaptım. Gerçekten bir arkeolojik kazı gibi başarabildiğim kadar pek çok farklı etnik kimliklere ulaştım. Mesela Pomaklar, Karaçay-Balkarları, Karakalpakları ya da Kıpçakları hiç duymamıştım." dedi.
83 farklı inancın ve çok sayıda etkin kimliğe sahip toplumların oluşturduğu farklı kültürlerin Anadolu'da yaşadığını söyleyen sanatçı, "Bu inanılmaz heyecan verici bir şey. Yaşadığınız coğrafyanın ne kadar zengin olduğunu görüyorsunuz. Aslında biz o kadar zengin bir coğrafyada dünyaya gelmişiz ki bunu farketmemiz gerektiğini düşündüğüm için ben bu eseri hazırlamaya kalkıştım." açıklamasında bulundu.
Eserde kilimin ana karakter olduğuna vurgu yapan Fazilet Kendirci, asırlık kilimin sanatın ana nesnesi olarak algılanmasını istediğinin altını çizerek, "Kilimle yazdığım medeniyetler öylesine örtüşüyorlar ki. Etrafındaki yazılara o kadar dikkat ettim ki, hiç kimsenin kimseden farkı olmadığını anlatabilmek için hepsini aynı oranda yazdım. Bu esere bakanlar eğer yapabiliyorsa 'bu kilimin bana söyleyecek çok sözü var. Ben bu kilimi dinleyebilecek miyim' derlerse çok memnun olurum. Çünkü kilim kendi içindeki desenleriyle, dokusuyla, katmanlar ve yıpranmışlıklarıyla bir çok şeyi anlatıyor." ifadelerini kullandı.
Kendirci, eserini ilk olarak sokakta yapmaya başladığını söyleyerek, şunları aktardı:
"Ne yazık ki atölyem bu koşullarda işi olacak teknik ölçülere sahip değildi. Sokakta da olmadı kediler, çocuklar üzerinde koşuyordu. Sonra mahalledeki bir okulun koridorunda yapmaya başladım ama okullar açılınca okuldan da ayrılmak zorunda kaldım. Sonra Mehmet Kutman'ın (Global Holding mekanını) bana tahsis etmesiyle, ona inanılmaz müteşekkirim, bu mekana getirdiğimde eseri şöyle hissettim. Bir annesiniz, doğum yapacaksınız ve kendinize hastane bulamıyorsunuz. O nedenle Mehmet Kutman inanılmaz bir olanak sağladı bana."
Eserin önce Türkiye'de daha sonra dünyanın pek çok ülkesinde önemli sanat bienallerine katılmasını temenni eden Kendirci, "Örneğin Japonya'daki bir çocuk Anadolu diye bir yerden habersiz olabilir. Milattan 2 bin 500 yıl önceki medeniyetlerin varlığından haberi olmayabilir. Bu eser dünyayı gezsin, kendini göstererek sözünü söylesin ama sonra bu coğrafyaya geri dönerek, genç nesillerimize kalsın. Umarım bu eser benden sonra bir 100 yıl daha yaşar." şeklinde konuştu.
50 yaşında Yıldız Teknik Üniversitesi Seramik, Cam ve Çinicilik bölümünden mezun olan Kendirci, 25 yıl boyunca çocuklara sanat dersleri verdi.
Seramik sanatçısı Fazilet Kendirci resim alanında farklı projelerle çalışmalarını sürdürüyor.
Henüz yorum yapılmamış.