Kürsü
'Cuma' mesajı diye El Kaide yöneticisinin mesajını gönderen siyasetçi kim?
Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, bugün köşesinde iktidara yakınlaşmak için şekilden şekile giren siyasetçi ve bürokratları yazdı.
AK Parti iktidarından sonra, Ankara’da mecburiyetten sakalını kestiÄŸini ve konuÅŸma dilini olabildiÄŸince ‘seküler’ hale getirdiÄŸini belirten Öztürk, "Ne de olsa, laik devletin, seküler baÅŸkentindeydik artık." diye yazdı.
Ancak Öztürk, eÅŸ zamanlı olarak mevcut statüko tarafından kendilerine doÄŸru bir evirilme yaÅŸandığını da dile getirdi ve "Mesela dinle, diyanetle iliÅŸkisi, benim Petrus ÅŸarabıyla alakam kadar uzak olan kiÅŸilerin, karşılaÅŸtığımızda, ‘Selamun Aleyküm’ demesi, üslubunda dini terminolojinin ağır basması dikkatimi çekiyordu." diye yazdı.
Yeni Şafak yazarı konuyla ilgili çarpıcı bir örnek de verdi.
İşte o köşe yazısı;
- Kültür dindarlığı Kültür Atatürkçülüğü Kültür mantarı
Bizim için sakal bir kimlik gibiydi o zamanlar. Ãœniversitede Atatürkçülüğü ile meÅŸhur hocam, sakallı ve Kanal 7’de çalıştığım için (ve tabi derslerine girmediÄŸim için) beni sınıfta bırakmakla tehdit etmiÅŸti. Sakallı olmak, “dinci, radikal Ä°slamcı, yobaz” gibi isimler çaÄŸrıştırıyordu zihninde.
Sakallı insanlar, dini ve politik kimliğin bir ifadesi olarak sakalını uzatırdı.
Ayrıca telefonu açarken, ‘Selamun Aleyküm’, kapatırkan ‘Allah’a emanet ol’ demek, cümlelerde ‘Allah razı olsun, hakkını helal et’ gibi kalıpları sık kullanmak, dindar kesimin alameti farikasıydı.
AK PARTÄ°’DEN SONRA ‘DÄ°NÄ° BÃœTÃœN’ OLANLAR
AK Parti iktidarından sonra, Ankara’da mecburiyetten (657 sayılı Devlet Memurları Kanunu gereÄŸi) sakalımızı kestik. Öyle Halk Bankası Genel Müdürü’nü ararken de, ‘Selamun Aleyküm’ diye aramıyorduk. KonuÅŸma dilimizi olabildiÄŸince ‘seküler’, görüntümüzü de mümkün olduÄŸu kadar ‘modern’ yapmak icap eder diye düşündük. Ne de olsa, laik devletin, seküler baÅŸkentindeydik artık.
Lakin, işin ilginci, biz o tarafa doğru görsel olarak evrilirken, o taraftan buraya da bir sembolik evirilme fark ettim.
Mesela dinle, diyanetle iliÅŸkisi, benim Petrus ÅŸarabıyla alakam kadar uzak olan kiÅŸilerin, karşılaÅŸtığımızda, ‘Selamun Aleyküm’ demesi, üslubunda dini terminolojinin ağır basması dikkatimi çekiyordu.
Her ne kadar, “kravatın ne kadar güzel hocam, Allah razı olsun,” diye yanlış yerde kullansa da bazı kavramları, bir kültürel deÄŸiÅŸim olduÄŸu aÅŸikardı.
Garibanların ‘sosyalleÅŸmek’ için Cuma’ya gitmeleri, namaz kılmaları ayrı bir eziyetti onlar için. Birisi, ‘namazda yanındakini taklit et, aÄŸzını kımıldat olur’ demiÅŸ sanırım. Yanındaki burnunu çekince, o da çekiyordu.
Her Cuma, her dini bayram ve kandilde gönderilen mesajlar bizi bile ÅŸaşırtıyordu. Sonradan anladık ki internetten copy-paste yapıyorlarmış. Aslında, bir siyasi, El Kaide’nin yöneticilerinden Zerkavi’den alıntı yaptığında şüphelenmiÅŸtim. İçinde ‘Allah, Müslüman’ kelimeleri geçiyor diye ilk gördüğü cümleyi göndermiÅŸ bana.
KÜLTÜR DİNDARLIĞININ YÜKSELİŞİ
DiyeceÄŸim, bürokrasi ve devletle iÅŸi olanlar arasında “kültür dindarlığı” dediÄŸimiz ÅŸey yaygınlaşıyordu. Yani kültür mantarı gibi, organik deÄŸil, doÄŸal deÄŸil, zemini ve iklimi sonradan oluÅŸturulmuÅŸ yapay mantar gibi, bir ÅŸeydi bu.
Daha bitemedi durun.
Game of Thrones baÅŸladıktan sonra, bir de sakal modası baÅŸladı mı sana. SokaÄŸa bir çıktık, herkes dini bütün mümin gibi sakal bırakmış. Tıpkı bizim gibi, bildiÄŸin ‘Ä°slamcı sakalı’ hepsi. Ä°lk baÅŸlarda “Selamun Aleyküm kardeÅŸ” diye hitap edince, “hee, ne diyo panpa bu ya?” diye tepki alınca anladık, ‘yok bunlar Ä°slamcı deÄŸil’ dedik.
Biliyorsunuz, Ä°sveç’te bir grup Hipster, sakallarından dolayı IŞİD'CÄ° sanılmış tutuklanmıştı. Bizimki de öyleydi, her gördüğümüzü AK Partili, dindar sanıp sarılacağımız oluyordu.
Anlayacağınız, bir grup, AK Partili gibi görünmek için, bir grup da Jon Snow’a benzemek için sakal bırakmış, ortalık karışmıştı.
“EN HAKÄ°KÄ° DÄ°NDAR, Ä°SLAMCI, REÄ°SÇİ BÄ°ZÄ°Z”
Ancak kültür dindarlığının boyutları her tarafta görülüyordu ve garip bir hal alıyordu. Umre’ye giden sosyetenin ihramını Dolce Gabbanna’dan almaya kalkması, Abdülhamit güzellemesi yapacağım diye duvarına yanlışlıkla, Abdülmecit tablosu asması, Osmanlı bayrağı ile Tunus bayrağını karıştırması gibi sempatik kazalar oluyordu.
Bir manken hanım da Külliye’de tuvalete girip klozetin fotoÄŸrafını çekmiÅŸ, “vallahi altın deÄŸil” diye tivit atıp, CumhurbaÅŸkanı'na siyasi destek verme çabasına girmiÅŸti. Tuhaf bulunmuÅŸtu. Bu da ‘siyasi kazaydı’. Zaten sonradan o manken AK Parti’den ‘irtitad’ etti.
Yine de insanların dini inançları, ibadetleri bizi ilgilendirmez, nasıl istiyorlarsa öyle yapsınlar dedik. Lakin bir baktık, bu kültür dindarları mangalda kül bırakmıyorlar. Sonradan bunların ‘kültür Ä°slamcıları, kültür milliyetçileri’ de çıktı. Televizyon ekranlarında ‘en hakiki Reisçi benim, en hakiki Ä°slamcı benim, en hakiki milliyetçi benim’ diye bağırdılar. YetmezmiÅŸ gibi, bizim itikadımızı, inancımızı, fikrimizi ve ‘dava’ adamlığımızı sorguladılar, beÄŸenmediler. Kur’ân okumasını bilseler, kıraatimizi de beÄŸenmeyecekler. O kadar hızlılar.
Tam bunlarla ilgili ‘kültür dindarlığı’ diye yazı yazmaya hazırlanırken, bir baktım bizim cenahta bir Atatürkçülük rüzgârı esti ki, herkes o tarafa eÄŸildi.
KÜLTÜR ATATÜRKÇÜLÜĞÜ MODASI
Hayır, CumhurbaÅŸkanı’nın bu yönde bir talimatını da duymadım, neden bu kadar acil bir ÅŸekilde, ‘asıl Atatürkçü’ olduÄŸunu ispatlamaya baÅŸladı birileri ki? ‘Benim ninem de başörtülüydü’ diyenlerden sonra, ÅŸimdi de ‘benim dedem de Atatürk’ün silah arkadaşının oÄŸlunun torunuydu’ diyenler çıktı.
Åžuna çok güldüm, AK Parti’ye yaranmak için kültür mantarı gibi, birden ‘dindarlık’ rolü yapanlar, birden Atatürkçü moduna geçerken, anında gerçek dindarları ‘münafıklar’ diye suçlamasın mı?
Bunalıma giren hanımlar saçını kestirip, rengini deÄŸiÅŸtirirmiÅŸ derler. En baÅŸta liberal, sonra Kürtçü, sonra Ä°slamcı, sonra milliyetçi ve ÅŸimdi de Atatürkçü olan ama hep ‘Reisçi’ olduÄŸunu söyleyen bu tayfanın bunalımı, sanırım patolojik bir hale döndü. Yakında ÅŸizofren olup kim olduÄŸunu unutacaklar.
Demem o ki, ‘kültür dindarlığı’ gibi ÅŸimdi de ‘kültür Atatürkçülüğü’ çıktı başımıza. Ne memleket ya. Her gün ayrı bir romanı yazılır inanın.
Baktım olmadı, ben de Atatürkçü olurum artık!
Henüz yorum yapılmamış.