Düşünce Platformu
Şeytanî Medya, Psikolojik Harp ve İtidal Dilimiz
Kanaatim o ki, şeytani odaklar, bu İslâm karşıtı psikolojik harp kampanyalarıiçin ciddi paralar harcıyorlar, uzmanlar istihdam ediyorlar; tüm hazırlıklarını tamamladıktan sonra da tek merkezden emir almışçasına yazılı, görsel ve sosyalmedyası ile aynı anda saldırıya geçerek adeta bir kaşık suda fırtına koparıyorlar, ortalığı toza-dumana katıyorlar. Dikkat edilirse, her seferinde yeni bir hocamız hedef seçiliyor, üç-beş hatta on yıl önceki kayıtlarından makaslananbirkaç cümle sanki daha yeni söylenmiş gibi piyasaya sürülüyor ve o hocamız hakkında söylenmedik söz bırakılmıyor; böylece o din adamının şahsında Din’in bizzat kendisi ve kutsal değerleri hırpalanıyor, yıpratılıyor…
Abdullah Yıldız - Yeni Akit
Åžu ülkede gün ya da hafta geçmez ki, yazılı ve görsel “ÅŸeytanî medya”; Ä°slâm’ı, Müslümanları ve dini deÄŸerleri/kutsalları yıpratmaya yönelik sinsi bir psikolojik harp kampanyası baÅŸlatmasın…
Bu ÅŸer kampanyada en sık baÅŸvurulan yöntem ise, bir din görevlisinin, ilahiyatçının, hocanın eski veya yeni bir konuÅŸmasının ‘kes yapıştır’ yöntemiyle makaslanarakpsikolojik harbe malzeme yapılmasıdır. Öyle anlaşılıyor ki, toplumda, özellikle de gençlik üzerinde etkili olan hocalarımızın etkinliÄŸini kırmak ve itibarını sarsmak için eski-yeni demeden bütün ses ve görüntü kayıtları, hatta yazıları mercek altına alınıyor, cımbızlanarak istismara elveriÅŸli hale getiriliyor ve ÅŸer odaklarca uygun görülen ve planlanan zamanda da piyasaya servis ediliyor.
Kanaatim o ki, ÅŸeytani odaklar, bu Ä°slâm karşıtı psikolojik harp kampanyalarıiçin ciddi paralar harcıyorlar, uzmanlar istihdam ediyorlar; tüm hazırlıklarını tamamladıktan sonra da tek merkezden emir almışçasına yazılı, görsel ve sosyalmedyası ile aynı anda saldırıya geçerek adeta bir kaşık suda fırtına koparıyorlar, ortalığı toza-dumana katıyorlar. Dikkat edilirse, her seferinde yeni bir hocamız hedef seçiliyor, üç-beÅŸ hatta on yıl önceki kayıtlarından makaslananbirkaç cümle sanki daha yeni söylenmiÅŸ gibi piyasaya sürülüyor ve o hocamız hakkında söylenmedik söz bırakılmıyor; böylece o din adamının ÅŸahsında Din’in bizzat kendisi ve kutsal deÄŸerleri hırpalanıyor, yıpratılıyor…
Peki, bu sinsi psikolojik harp kampanyaları karşısında insanımız, dindar ve muhafazakâr camia nasıl bir tavır sergiliyor? Maalesef, bu tür şeytanî linç kampanyaları karşısında doğru, adil ve makul bir duruş ortaya konulamıyor. Yazık ki, psikolojik harbe maruz kalan hocalarımızın kesilip-biçilmiş ve hatta üzerinde şeytanca çalışılıp yanlış anlaşılmaya hazır hale getirilmiş konuşmalarının ne zaman, hangi bağlamda yapıldığına, öncesine ve sonrasınabakılmaksızın genellikle şöyle söyleniyor:
-Yahu kardeşim, şimdi böyle konuşmanın zamanı mı? Hocalarımız da sözlerine dikkat etsinler!
Hocalarımızın baÄŸlı olduÄŸu resmi kurumların, bu ÅŸer odakların psikolojik baskıları altında ezilerek geliÅŸtirdikleri savunmacı tavır ise çok gariptir! Aylar veya yıllar önce yapılmış bir konuÅŸma gerekçe gösterilerek linç kampanyasına uÄŸratılan o kiÅŸi hakkında soruÅŸturma açma, açığa alma, görevden el çektirmegibi yöntemlerle ÅŸeytani çevreleri razı etme çabasına girilir, -masallardakine benzer tarzda- yedi baÅŸlı ejderhaya kurbanlar sunulur; ama ejderha doymaz, her seferinde yeni kurbanlar ister…
Bunları yazarken, bir yanlış anlamaya da meydan vermeyelim; ÅŸeytani medyanın psikolojik saldırılarına ve linç kampanyalarına maruz kalan hocalarımızı tamamen hatasız ve onların baÄŸlı olduÄŸu kurumları da bütünüyle haksız görüyor deÄŸiliz. Ebette hocalarımız konuÅŸmalarına çok, özellikle de kayıt altına alınan konuÅŸmalarına çok çok dikkat etmelidirler. Ağızlarından çıkan her cümlenin, her kelimenin kendileri ve de tebliÄŸ ve temsil ettikleri aziz Ä°slâm’a zarar vermek için kullanılabileceÄŸini unutmamalıdırlar. Ä°frat ve tefritifadeleri deÄŸil itidal diliniseçmelidirler. Elbette hatasız insan olmaz! Birkaç cümlesi çarpıtılarak kamuoyuna sunulmayacak kim vardır? Ama biz üzerimize düşeni yapalım; az ve öz konuÅŸan Peygamber’in (s.a) çok konuÅŸan varisleri olmayalım.
KadirÅŸinaslığın bir gereÄŸi olarak belirtelim ki, toplumda etkili olan ilim ve fikir insanlarımızkolay yetiÅŸmiyor. Onları, bir-iki hataları veya maksadı aÅŸan bir-iki cümleleri sebebiyle mahkûm edemeyiz ve mahkûm edilmelerine de göz yumamayız. Ancak, özellikle bu tür vesilelerle kolayca hedef tahtasına oturtulan Diyanet teÅŸkilatımızın hoyratça yıpratılmasına da izin veremeyiz. Yetkileri yasalarla sınırlı bir kurum olan Diyanet’in en zor zamanlarda bile dik durabildiÄŸini, mesela 28 Åžubat sürecinin baskılarına raÄŸmen ‘başörtüsü farzdır’fetvasından taviz vermediÄŸini unutmayalım…
Yazıyı tam bitirmiÅŸtim ki, Konya’dan Ali Küçük hocamızın vefat haberi geldi. Müminleri iç tartışmalara boÄŸacak konulara asla girmeyen, ömrü Ä°slâm’ıtebliÄŸle geçen, 1haftaya55Tefsir-Hadisdersi sığdıran gayret abidesi Ali hocama Rabbim gani gani rahmet, mekânını da Cennet eylesin. Âmin.
…
“Aşır Aşır Kur’ân” derslerimizi, her Cumartesi 07.00 – 07.50’de Akit TV’de izleyebilirsiniz.
Henüz yorum yapılmamış.