Güncel
'Erdoğan, belki iç temizliğe önce kendine yakın medyadan başlamalı!'
Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak'tan muhafazakar medyaya zehir zemberek eleştiriler...
AK Parti iktidarına yakın medyanın "ağabeyi" konumundaki Abdurrahman Dilipak'tan kendi mahallesine çok sert eleştiriler geldi.
Yazısında "Bu iÅŸ bir yerde patlar" uyarısında bulunan Dilipak, "Bakın Müslümanlar giderek laikleÅŸiyor, sekülerleÅŸiyor. Metodik anlamda Kemalist’leÅŸiyor. Ä°stediÄŸiniz kadar Kemalizm’i, laikliÄŸi eleÅŸtirin ama ayağınızın altındaki toprağın zemini bu vadiye doÄŸru kayıyor." diye yazdı.
Dilipak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da bir çağrıda bulunarak, "Erdoğan, belki iç temizliğe önce kendine yakın medyadan başlamalı" dedi.
İşte o köşe yazısı;
- Bizim medyanın gariplikleri üzerine
“Bizim medya” diye bir ÅŸey var mı? Kim onlar.. “Biz” kimiz bu arada..
Biz, Hakk’ın ve halkın gören gözü, iÅŸiten kulağı, haykıran sesi olacağız. Asıl misyonumuz bu.
Politik anlamda batıya karşı slogan söylemek, batıyla rekabet içinde olmak, her zaman batının dışında olduğumuz anlamına da gelmez.
Öte yandan; “DoÄŸu da, batı da Allah’ındır”. DoÄŸu ya da batı iyi ya da kötü ayırımı için yeterli deÄŸildir..
Ben yine de “Biz” diyeyim. Çünkü o yanlışı yapan da bir ÅŸekilde “bizim” çevremizden birileri.
Bakıyorum da, olayı analiz ederken kurguladıkları mantığın aslında “bizi biz yapan deÄŸerler” ile hiçbir ilgisi yok. “Rasyonalist”, “determinist”, “pragmatist” birileri çıkmış konuÅŸuyor.. “Şöyle olmasaydı böyle olmazdı”. “Şöyle olmadığı için bu böyle oldu”. “Åžunu şöyle yaparsanız, bu böyle olur”. “Milli menfaatlerimiz için şöyle yapmaya mecburuz”.
Birileri “Tanrıyı kıyamet zorlama”ya çalışırken, birileri de “Tanrıyı iktidara zorlama”ya çalışıyor.
Kimileri de (haÅŸa), Allah’ın yetmeyen gücüne güç, yetmeyen aklına akıl, yetmeyen parasına para yetirme derdinde. Hiç kimse Allah’ı bir ÅŸeye yapmaya mecbur edemez. Allah dilerse kuyudaki Yusuf’u Mısır’a sultan yapar. Åžeytanları mabedinin inÅŸasında çalışmaya mecbur bırakır.
Biz sadece imtihan oluyoruz. Görevimiz Allah’ın rızasının tecellisinin vesilesi olmak için çaba göstermek.
Elbette akıllı, dürüst, cesur olacağız. Elbette yaptığımız işin önünü-sonunu düşüneceğiz. Elbette bir faydayı gerçekleştirmeye çalışacağız. Ama her şeyin öncesinde ve sonrasında Allahlın rızasını gözeteceğiz.
Bu bizim medya akıl yürütmeleri ile insanımızın zihnini formatladı. Subliminal mesajlara gerek yok, adamlar doğrudan söylüyor.
Bakıyorum ekrana çıkanların/çıkartılanların çoğu hemen hemen hiçbir dini referans kullanmıyor. Tarihten de kendi fikri ve paralelinde kişi ve olayları örnek veriyor.
Bizim tarihi dizilerdeki karakterler de böyle. Bu akıl, belli bir gaye için sizi “siyaseten katl” anlayışına götürebilir. “KardeÅŸ katli”ne bile ikna olursunuz.
Kuşkusuz Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmez. İstişare ve şura yapmayanlar bu ihmallerin bedelini ağır bir şekilde öderler.
Şunu aklımızdan çıkartmayalım: Allah bizi mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir.. Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir..
Hz. Ömer, Halid b. Velid’i niye görevinden azletmiÅŸti. Çünkü bu zafer sarhoÅŸluÄŸu öyle bir noktaya gelmiÅŸti ki, birileri Allah’ı unutup, “Başımızda Halid gibi bir komutan varken bizi kim yenebilir” diye gururlanmaya baÅŸlamışlardı. Bunun üzerine Hz. Ömer, kendi kusuru olmamasına raÄŸmen, Müslümanların ona yükledikleri anlam sebebi ile Halid. B. Velid’i görevinden azletti. Bunu niye yaptığını soranlara “Müslümanlar zaferi nerede ise Allah’tan deÄŸil, Halid’den bekliyorlar olacaklardı. Onun için Halid b. Velid’i azlettim” dedi.
Bizim zaferimizin sırrı bu imanda gizli. Evet, komutanımız ehliyet ve liyakat sahibi olacak, kılıcımızın suyu sert olacak, ama bizi asıl zafere ulaÅŸtıracak olan takvamız ve ilahi irade olduÄŸunu bileceÄŸiz. Halid b. Velid’i yenilmez yapan Allah, Allah’ın arslanı, ilmin kapısı, ehlibeytin kaynağı Hz. Ali’ye kamil bir iktidar vermedi. Hz. Davud’a Zebur’u verdi, ama kılıcındaki kan kurumadı. Hz. Süleyman’ın ise altın ve elmaslarla süslü kılıcına neredeyse kan deÄŸmedi.
Bizim medyacılarımızın aklı, mantığı, tasavvuru bu bilgi ve hikmetle bakmıyor olaylara ve bu değerlere göre çözüm üretmiyor. Bu büyük bir felaket.. Bu akıl, laik ve seküler bir akıl. Ve bu akıl kendini üst ve merkez bir yerde konumlandırıyor, diğerlerini ötekileştiriyor.
Bakın hiç kimse kendini vazgeçilmez zannetmesin. Bu dünya onlar yokken de vardı, onlar yok olduklarında da varolmaya devam edecek. Onun için gitmesi gereken bürokrat, politikacı, belediyeci her kimse gitmeli. Kimse milletin iradesine ipotek koymaya kalkışmamalı.
Bakın Müslümanlar giderek laikleÅŸiyor, sekülerleÅŸiyor. Metodik anlamda Kemalist’leÅŸiyor. Ä°stediÄŸiniz kadar Kemalizm’i, laikliÄŸi eleÅŸtirin ama ayağınızın altındaki toprağın zemini bu vadiye doÄŸru kayıyor.
KardeÅŸlikten, istiÅŸareden söz ediyoruz da, baÅŸkalarına öğütleyip durduÄŸumuz ÅŸeylerle ilgili kendimizde bir çaba var mı? STK’sı da aynı, medyası da. Hani istiÅŸare ve ÅŸura yapacaktık.
Bunda siyasilerin de, sermayenin de büyük vebali var. Her şeyi siyasallaştırdık, siyaset, sermaye, STK ve medya arasında bir menfaat ilişkisi kuruldu. Bu bir felaket. Herkes birbiri ile pazarlık içinde, eğer taraflar istediklerini alamıyorsa restleşmeye hazır. Her kesimde bu karakterde bir takım adamlar türedi.
Bu çevreler ikili üçlü gruplar oluşturup birbirlerine racon kesmeye kalkıyorlar bazen.
Bakın bu yapı ahlaki, hukuki, meşru değil. Bu iş bir yerde patlar.
Şimdilik herkes bu işten memnun, al gülüm-ver gülüm gidiyor. Ama bu böyle gitmez. Faturası ağır olur. Kiralık kalemlerle medeniyet inşa edilmez..
Günübirlik politikaların pazarlanmasında birilerini bulur, verirsiniz parasını konuşturursunuz, ama dökme su ile değirmen dönmez.
Siyasetçisi, medya mensubu giderek aynı dili konuÅŸuyorlar. “Kaderi deÄŸiÅŸtirmek”ten söz ediyorlar. Bazı olumsuz ÅŸeylerin kaderimiz olmadığını söylüyorlar. Amentü’deki o “Ve bil kaderi hayrihi ve ÅŸerrihi” ne oluyor?
Bizim gücümüzün ve yenilmezliÄŸimizin sırrı imanımızda gizli. DeÄŸil mi ki, Allah “bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek” istiyor.
Erdoğan, belki iç temizliğe önce kendine yakın medyadan başlamalı. Ve dilimizi gözden geçirmekle başlamalıyız işe. Kendi medeniyetimizin kavram ve kurumları ile konuşmayı öğrenmeliyiz.
Bugünkü medyanın, edebiyatın, bakış, algılayış, düşünüş, davranış, yorumlayış şekli bizim medeniyetimizin dayandığı değerlerden ilham almıyor. Ödünç kavramlarla medeniyet inşa edilmez.
Selam ve dua ile.
Henüz yorum yapılmamış.