Güncel
Müslümanların Zihninde Kürdistan...
IKBY’nin yaptığı ‘Bağımsızlık Referandumu’ birçok kişiyi/düşünceyi kendi iddiasından vuran bir turnusol kâğıdına dönüştü. Belki referandumun Kanada’dan Türkiye’ye kadar onca devleti bir şekilde ilgilendiriyor olması, kişilerin/düşüncelerin kendileriyle çelişiyor olmasının izahını da içinde barındırıyor. Bölge ideallerin vücut bulmasına değil, gerçeklerin dişe diş mücadele etmesine sebep olacak kadar stratejik öneme sahip.
Rusya ve Çin’in Referanduma iliÅŸkin açıklamaları Sosyalist zihnin temel kavramlarından ‘Halkların özgürlüğü’ kavramını, BM’nin çatısını oluÅŸturduÄŸu ABD, AB’nin aldığı pozisyon seküler zihnin ürettiÄŸi ‘Self determinasyon hakkı’ kavramını yok sayan, kendi düşünsel zemini ile çeliÅŸen eylemler. Ve evet bunu ilk kez yapmıyorlar, çıkarları için ideallerini çiÄŸnemelerine hiç birimiz hele biz Müslümanlar hiç ÅŸaşırmadık.
Beni en çok ÅŸaşırtan, hatta haddim olmadan sizi de ÅŸaşırtmasını beklediÄŸim husus ‘Müslüman Zihnin’ Kürdistan Referandumu ile ilgili aldığı pozisyon. “Kürtler bu referandumu yaparak Ãœmmet’i bölüyor” diyebilen düşünürlerimizin yazılarını ÅŸaÅŸkınlık içerisinde okudum. “Dillerimizin ve renklerimizin farklı olması O’nun ayetlerindendi” ama bir rengi görmekte, bir çığlığı iÅŸitmekte zorlanıyorduk, “birbirimizi kolayca tanıyalım diye bizi boylara ve kabilelere ayırmıştı” lakin “biz ateÅŸten, onlar çamurdan yaratılmıştı” ve bu sebeple bize tabi olmaları onların menfaatineydi. Birlikte Ãœmmettik tabi de Araplar 3 ÅŸeyden üstün, Türkler fıtraten lider, Kürtler de daim ‘maraba’ydı. Ä°ÅŸte bu fıtri! GerçeÄŸi atladığınız an Ãœmmet’in birliÄŸini de bozmuÅŸ oluyordunuz. Hem zaten onca Türk/Arap/Acem/Urdu vb halkı Müslüman devlet var, bozmamalı serencamı durduk yerde.
Türkiye’yi yöneten iktidarın yaklaÅŸan seçim öncesi siyasi müttefiki Milliyetçi düşünceyle ters düşmeme, oy kaybına uÄŸramama gayretini, bölgede yaÅŸayan Türkmenler adına takındığı hassasiyeti ya da OrtadoÄŸu’da oynanan oyunları merkeze koyarak konjonktürel pozisyon almak istemesini belli ölçüde anlamak mümkün. Muhafazakar / Mütedeyyin halkın bu siyaset çerçevesinde yapılan açıklamaların, hatta usulünce koklatılan Musul/Kerkük hayalinin peÅŸinden gitmesi de anlaşılır. Ama ‘Müslüman zihnin’ Kürt kardeÅŸinin fıtri hakkını görmemezlikten gelmesini, hele bunu ‘kusur’ olarak tanımlamasını anlamak mümkün deÄŸil.
Hele hele bunu Kürt kardeÅŸime anlatmak hiç mümkün deÄŸil; zira onun 2005 Irak anayasasından kaynaklanan haklarıyla (polis gücü, peÅŸmergesi (ordu), gümrüğü vb olan) oluÅŸturduÄŸu ve en ciddi resmi antlaÅŸmasını ‘petrol sevkiyatı’ konusunda Türkiye ile yaptığı sadece adı konmamış bir devleti var zaten. Dahası bu topraklar O’nun atalarının yüzyıllardır ektiÄŸi biçtiÄŸi topraklar, kimsenin toprağına/mülküne de konmuÅŸ deÄŸiller, devlet olmak Kürtlerin hakkı deÄŸilse hangi halkın hakkı?
Filistin’e özgürlük, Çeçenistan’a özgürlük, KeÅŸmir’e özgürlük, Açe’ye özgürlük hatta Kırım’a özgürlük sloganları attık ama Kürdistan’a özgürlük diyemiyoruz.
‘Devlet olmak Kürt halkının da hakkıdır’ derken Türkiye’nin endiÅŸelerini, açmazlarını görmezlikten gelelim demiyoruz elbette. Türkiye’nin ve Anadolu halklarının endiÅŸeleri ile Kürt halkının devlet olma talebi ayrı sepetlere konulması gereken yumurtalar. Bunu idrak edemediÄŸimizde Türkiye’nin göreceÄŸi zarar, Kürtler devlet olursa Türkiye’nin yaÅŸayacağı sıkıntılardan daha az mıdır acaba?
Türkiye siyasası kendi endiÅŸelerini ifade ederken; ‘Kürtlerin Devlet talebi Kürt halkının içselleÅŸtirdiÄŸi bir düşünce mi, yoksa sokma akıl mı’ sorusunu dürüstçe sormadan ‘Kürtler Siyonistler ve emperyaller tarafından kışkırtılıyor/kullanılıyor’ tezini hakikat olarak sunup zeminini meÅŸrulaÅŸtırıyor. Müslüman zihnin bulanıklığı da burada baÅŸlıyor sanıyorum; Bölgeye/Müslümanlara kan kusturan Ä°srail ve ABD öncülüğünde emperyal güçler bir sorunun içinde varsa sorunun kaynağı da onlardır mutlaka diye düşünüyoruz geçmiÅŸ tecrübelerimizden hareketle.
‘Kürt halkı gerçekte ne istiyor?’ sorusu ciddi manada sorulmuyor, tartışılmıyor, deÄŸerlendirilmiyor zira karşımıza çıkacak sonuç Türkiye’nin çıkarlarıyla çok örtüşecek bir sonuç olmayabilir.
Bir kitap fuarını dolaşırken ‘bilgisayarda çok zaman geçirmenin zararları’ konusunda bir kitap görüp oÄŸlumu o yöne doÄŸru çekmiÅŸtim, kitabı az karıştırıp stanttaki beye uzatarak “Abi siyonizmin oyunları bunlar” deyip hepimizi güldürmüştü. “Abi siyonizmin oyunu bu referandum” dediÄŸimizde, Siyonizm bunun dışında Kürtleri kullanmaya çalışmıyor yada bölge üzerinde hiçbir tasarrufta bulunmuyor diye mi kabul edeceÄŸiz? Nasıl bir ölçme deÄŸerlendirme ile Siyonizm’in Kürtler devlet olursa daha tehlikeli olacağı kararını verdik? Sallanan birkaç Ä°srail bayrağı üzerinden Türkiye halklarında oluÅŸturulan Kürt karşıtlığının bu süreçte Ä°srail’in en büyük kazancı olduÄŸunu görmek bu kadar zor mu? ( Bu arada referandumun yapıldığı bölgenin Fırat’ın doÄŸusunda kaldığını yani vaa’d edilen topraklarda olmadığını her haritada görebilirsiniz)
Evet Ä°srail akıllı hesaplar yapmış Kürt halkının özgürlük talebinin karşısında durulamayacağını gördüğü için ‘sizin tek dostunuz benim’ pozisyonunu çalmış, süreci kendi realitesi içinde en doÄŸru deÄŸerlendiren ve kendisi için en faydalı pozisyonu alan devlet olmuÅŸ, ve evet maalesef bunu yaparken Türkiye gibi Kürt halkının aÄŸabeyliÄŸini yapması gereken ülkeyi konturpiyede bırakmış ve sahanın dışına doÄŸru itmiÅŸtir.
Oysa bir sene öncesine kadar Ä°KBY ile Türkiye bölgenin en sıkı müttefikiydiler ve Kuzey Irak petrolünün dağıtılması/tahsilatı konusunda Dünya’dan birlikte veto yemiÅŸler, petrol yüklü gemiler okyanusta liman liman dolaÅŸmıştı.
Türkiye ve Ä°ran’ın sınırları içerisinde bulunan Kürt nüfusun iki ülke için parçalanma kaygısına sebep olduÄŸu su götürmez bir hakikat. Bu kaygıyı oluÅŸturan baÅŸat faktör geçmiÅŸte bu iki ülkenin Kürt realitesini doÄŸru yönetememiÅŸ olması. Bölgeyi elinde tutmak isteyen güçler için de bu hata tarihi bir fırsattı, ezilen horlanan 20 milyonun üzerinde bir Kürt nüfus vardı ve bir devletleri dahi yoktu. Devlet vaadi her dönem seküler yada mütedeyyin Kürdü etkileyen, ABD’nin Kürt nüfusu ilk dönem Barzani son dönemde PYD üzerinden kullanmak için kullandığı temel argümanlardan biriydi. ABD’nin referandum için ‘daha erken’ nitelemesini bu hususla birlikte deÄŸerlendirdiÄŸimiz zaman Kürt Devleti’nin varlığının diÄŸer ülkelerde var olan Kürt nüfusu olumsuz deÄŸil olumlu manada tetikleyeceÄŸini görmek zor deÄŸil.
Düz ifade etmek gerekirse Kürtlere bir Devlet lazım, Kürtler her ayak bastıkları toprağın o devletin parçası olması gerektiÄŸini düşünmeyecek kadar aklı başındalar. Bu yönde kışkırtmalar olacak mı elbette olacak, o dönem geldiÄŸinde Kürtlerin bağımsızlığı hususunda pozitif pozisyon alan ülkeler nispeten daha rahat olacaklar. Genel olarak Kürtlerin bağımsızlıktan sonra diÄŸer ülkelerin toprak bütünlüğünü tehdit etmeleri en çok ‘kendi varlıklarını tehdit anlamına geleceÄŸinden’ Türkiye ve Ä°ran parçalanma konusunda en rahat dönemlerini yaÅŸayacaklar diye düşünmek daha doÄŸru.
En sorunlu görünen husus şüphesiz güvenlik; Barzani’nin herhalde en ciddi imtihanı Türkiye sınırının bölücü örgütlerden muhafaza edilmesi, Kürt bölgesinde yaÅŸayan Türkmenlerin/Arapların güvenliÄŸinin saÄŸlanması ve Arap/Türkmen nüfusun yoÄŸun olduÄŸu yerlerde demografik yapının muhafaza edilmesi olacak. Barzani kamuoyunun güvenini sarsacak bir tek adım attığında karşı tarafın bütün argümanlarını haklı hale getireceÄŸini görüyor. Barzani’nin hem insani olmayan hem de kardeÅŸlik hukukuna sığmayacak böyle bir adımı atmasını güç görenlerdenim. Bölgenin en eski siyasilerinden Barzani böyle fahiÅŸ bir hatayı yapmaz/yapmamalı.
Irak’ın toprak bütünlüğü ninnisi artık hiç kimseyi uyutmuyor; fiilen savaÅŸan Sünni ve Åžii Irak halkının zihninde birlikte bir devlet tasavvuru yok, ortak gelecek tasavvuru olmadan toprak bütünlüğünden bahsetmek sadece komedi.
Kürt halkının haklı bağımsızlık talebi karşısında çıkarılan her gürültü , oluÅŸturulan her çatışma ortamı sadece Kürt halkına deÄŸil bölge halklarının/devletlerinin tamamına hasar verir. Kürt halkının bağımsızlık talebini silahla bastırmak Türkiye ve Ä°ran’ın bölgede alabileceÄŸi en büyük risk. Türkiye Kürt halkının dünyaya açılan kardeÅŸ kapısıdır, her ÅŸartta açık olmalıdır/olacaktır diye umuyorum. Muhtemelen 2019 seçimlerinden sonraki süreçte Türkiye bölge ile ilgili referandum öncesi var olan gerçekçi pozisyonuna dönmüş olacak.
Ãœmmetin birliÄŸinin; yaradılıştaki çeÅŸitliliÄŸin Allah’ın sünneti olduÄŸu gerçeÄŸini es geçmeden, adem-i merkezi yapıların kendi toprağını yönettiÄŸi, o yapıların bir araya gelerek belli kriterlerle oluÅŸturacağı birliklerden geçtiÄŸini görmek durumundayız. Bu kadar büyük bir coÄŸrafyada 2 Milyar nüfusla Ãœmmet dediÄŸimizde zihnimizde K.Kore benzeri tek tip yaÅŸamın hüküm sürdüğü bir resim beliriyorsa vay ki vay halimize.
Artık birbirimize güvenmenin, birbirimize yaslanmanın zamanı geldi geçiyor. Ä°zin verelim Kürt kardeÅŸlerimiz sırtlarını Türkiye’ye yaslasın…
HASAN SAÄžIR
Henüz yorum yapılmamış.