Güncel
Hakan Albayrak: Dil ve üsluba dikkat
İş icabı Erbil’de ikamet eden bir vatandaşımız, “Buradaki ahalinin yüzde 85-90’ı Türkiye’ye büyük sevgi duyar ve güvenir. Türkiye’nin referandumla ilgili sert tavrı karşısında çok şaşkınlar” diyor. Bu şaşkınlığın husumete dönüşmesine yol açılmamalı.
Hakan Albayrak - KARAR
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) bağımsızlık referandumu düzenlemekte ısrar eden Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni (IKBY) bundan vazgeçirmek için somut yaptırım tehditlerinde bulunacak diye bekleniyordu ama 22 Eylül’deki MGK toplantısında öyle bir karar alınmadı. “Tüm ikazlarımıza raÄŸmen bu referandumun yapılması halinde Türkiye ikili ve uluslararası anlaÅŸmalardan doÄŸan haklarını mahfuz tutar” ikazıyla yetindi MGK.
Neticede bağımsızlık referandumu planlandığı gibi 25 Eylül’de gerçekleÅŸtirildi (Katılım oranı yüzde 70’in, ‘Evet’ oyları yüzde 90’ın üzerinde). Ankara, referandumun gerçekleÅŸtiÄŸi saatlerde bile ‘Åžu ÅŸu yaptırımları uygulayacağız’ demekten geri durdu.
Hal böyle olunca ‘Tamam’ dedik, ‘saÄŸduyu galip geldi. IKBY ile iyi münasebetlerin stratejik önemini gözeten siyasette köklü bir deÄŸiÅŸiklik olmayacak.’
Derken, devletin zirvesinde, IKBY ahalisini en temel ihtiyaçlarından bile mahrum etmeye kadar varan yaptırımlar telaffuz edilmeye başladı.
Üzücü.
Ama medyadaki -ve hele sosyal medyadaki- egemen hava ile kıyasladığımızda ‘Bu gene iyi’ dememiz gerekiyor.
Savaş naralarının bini bir para.
BaÅŸta ‘bizim’ yayın
organlarımızda.
***
Ä°ÅŸ icabı Erbil’de ikamet eden bir vatandaşımız, “Buradaki ahalinin yüzde 85-90’ı Türkiye’ye büyük sevgi duyar ve güvenir. Türkiye’nin referandumla ilgili sert tavrı karşısında çok ÅŸaÅŸkınlar” diyor. Bu ÅŸaÅŸkınlığın husumete dönüşmesine yol açılmamalı.
Öte yandan, IKBY’ye gösterilen bazı tepkilerdeki dil ve üslubun ancak Kürtleri ‘ötekileÅŸtirme’ ile izah edilebileceÄŸi, Irak Kürtlerinin Irak Türkmenleri gibi ‘bizden’ kabul edilmediÄŸi, kardeÅŸlikte ayrımcılık yapıldığı intibaına kapılan Türkiyeli pek çok Kürt’ün gönlü kırılıyor. Bunun da önüne geçilmeli.
Türkiye’ye baÄŸlı, üstelik AK Parti iktidarını da sahiplenen Kürtlere bile ‘Nereye düştük böyle?’ dedirtebilen, son senelerde büyük ölçüde yıktığımız psikolojik duvarı ‘ihya’ edip Kürtler ile devlet ve Türk kardeÅŸleri arasındaki bağı gevÅŸetebilecek olan atmosferin bir an evvel dağıtılması lazım.
Diyebilirsiniz ki, “Ne varmış bu atmosferde? Türkiye’nin bütünlüğü ve Iraklı Türkmenlerin esenliÄŸi nâmına Barzani’ye haddi bildiriliyor. Türkiye’nin Kürtleri bunu niye üzerlerine alınsınlar?”
Böyle deyip geçmeyin. Şöyle bir durup, etrafınızdaki Kürtlerin kalplerini yoklayın. Var böyle bir durum.
“Varsa var. Gereksiz bir alınganlık” deyip geçmeniz de uygun olmaz. “Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız” diyenlerdenseniz, kırılan gönülleri önemsemeli ve dilinize, üslubunuza dikkat etmelisiniz.
(Ne münasebet! Ben Kürt’üm ve bu atmosferden gayet memnunum. Bütün Kürtler adına konuÅŸma!” diyenler çıkabilir. Yok, bütün Kürtler için söylemiyorum.)
***
Buradaki tek mesele Kürtlerin gönüllerinin kırılması değil.
BaÅŸka ırklara mensup kimseler, bilhassa “Ä°slamcı” kimseler arasındaki rahatsızlığın yeterince yaygın olmaması da bir mesele. Belki daha büyük mesele.
Biz böyle bir camia değildik.
Ben de “Nereye düştük böyle?” diyorum vesselam.
Henüz yorum yapılmamış.