Alim
Hayredin Karaman: Biz Müslümanların hedefi batılılaşma değildir, Müslümanlaşmadır
Follow @dusuncemektebi2
Mümtaz Turhan, Ali Fuad Başgil, Osman Turan gibi düşünürlerimiz “kültür değişimi” maceramızı tahlil eden yazılarında şu teşhisi yapmışlardı: “Biz Batı’nın cevherini değil, cürufunu aldık; Batılılar da bu alış-verişin böyle olmasını istiyorlardı.”
Hayrettin Karaman - Yeni Åžafak
Yakın tarihimizden ibretli bir yaptak
Türkiye’nin ilk “Dünya Güzeli” olan ve Atatürk tarafından “Ece” soyadı ile ödüllendirilen Keriman Halis Ece Tamer 1913’te Ä°stanbul’da doÄŸdu. 3 Temmuz 1932’de Cumhuriyet gazetesinin düzenlediÄŸi yarışmada Türkiye Güzeli seçildi. Keriman Halis Türkiye’yi temsilen 31 Temmuz 1932’de Belçika’nın Spa kentinde 28 ülkenin katılımıyla yapılan yarışmada Dünya Güzellik Kraliçesi seçilmiÅŸti. Yarışmadan Türkiye’ye dönüşünde Sirkeci Garı’nda büyük bir kalabalık tarafından karşılanan Keriman Halis’e 30 bine yakın kutlama telgrafı gönderilmiÅŸti.
Gafil halkımızın bir kısmı bu hadiseyi kutlarken bizi “BatılılaÅŸtırmak” için yıllarca uÄŸraÅŸan batılılar da baÅŸarılarını kutluyorlardı ve onlara göre bizim batılılaÅŸmamız, toplumları güçlü kılan alanlarda batılılar gibi olmak deÄŸil, kendi deÄŸerlerimizi terk edip kiÅŸiliksiz olarak batının oyuncağı olmamızdı.
Ä°ÅŸte size bu iddiamızın bir ispat delili…
Jüri salona geçip puan değerlendirmesi yapmak istedi. Başkan kürsüye geçerek şöyle konuştu:
“Sayın jüri üyeleri, bugün Avrupa’nın, Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz. 600 senedir dünya üzerinde hâkimiyetini sürdüren Osmanlı artık bitmiÅŸtir. Onu Avrupa Hıristiyanları bitirmiÅŸtir. Elbette Amerika’nın ve Rusya’nın hakkını inkar edemeyiz. Neticede bu, Hıristiyanlığın zaferidir. Müslüman kadınlarının temsilcisi, Türk güzeli Keriman, mayo ile aramızdadır. Bu kızı zaferimizin tacı kabul edeceÄŸiz, onu kraliçe seçeceÄŸiz. Ondan daha güzeli varmış, yokmuÅŸ bu önemli deÄŸil. Bu sene güzellik kraliçesi seçmiyoruz. Bu sene Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz. Avrupa’nın zaferini kutluyoruz. Bir zamanlar Fransa’da oynanan dansa müdâhale eden Kanûnî Sultan Süleyman’ın torunu iÅŸte mayo ve sütyen ile önümüzdedir. Kendini bizlere beÄŸendirmek istemektedir. Biz de bize uyan bu kızı beÄŸendik, Müslümanların geleceÄŸinin böyle olması temennisiyle, Türk güzelini dünya güzeli olarak seçiyoruz. Fakat kadehlerimizi Avrupa’nın zaferi için kaldıracağız.”
Mümtaz Turhan, Ali Fuad BaÅŸgil, Osman Turan gibi düşünürlerimiz “kültür deÄŸiÅŸimi” maceramızı tahlil eden yazılarında ÅŸu teÅŸhisi yapmışlardı: “Biz Batı’nın cevherini deÄŸil, cürufunu aldık; Batılılar da bu alış-veriÅŸin böyle olmasını istiyorlardı.”
Yaklaşık yirmi yıl önce bu konudaki düşüncemi şöyle dile getirmiştim:
“…biz Müslümanların hedefi batılılaÅŸma deÄŸildir, MüslümanlaÅŸmadır; batılılaÅŸma ise meselelerimizin ve çıkmazlarımızın baÅŸ sebebi, aslî failidir. Çaremiz MüslümanlaÅŸmada, bu yoldaki kusurlarımızı gidermede, eksiklerimizi tamamlamadadır. Bu çaÄŸda gerekli bulunan ve ötekilerin icat ettikleri, ürettikleri bazı alet ve araçları kullanmak -hem seçmede, hem de kullanmada Ä°slam’ın ölçülerine ve hassasiyetlerine riayet etmek ÅŸartıyla- batılılaÅŸmak manasına gelmez ve MüslümanlaÅŸmaya da aykırı deÄŸildir. Hz. Peygamber (s.a.) de Cahiliyyeden gelen birçok aleti ve aracı kullanmıştır, ancak Cahiliyyeye (Ä°slam öncesine, Ä°slama göre ‘ötekine’) ait zihniyeti, inancı ve düzeni deÄŸiÅŸtirmiÅŸ, daha doÄŸrusu Allah’ın deÄŸiÅŸtirici hüküm ve buyruklarını tebliÄŸ ve tatbik etmiÅŸtir. Bugün Cahiliyye ve öteki ‘Batı’dır, onbeÅŸ asır önce Cahiliyyeye karşı takınılan tavır bugün Batı’ya karşı takınılacaktır” (Laik Düzende Dini YaÅŸamak I).
Henüz yorum yapılmamış.