Sosyal Medya

Güncel

Taha Kılınç / Bir gözlük, bir mushaf

Hapishane yönetimi, Muhammed Mehdî Âkif’ten kalan son eşyaları da cenazeden sonra ailesine teslim etti. Geriye kalan, bir gözlükle kenarları yıpranmış bir mushaftı sadece.



Taha Kılınç - Yeni Şafak
 
“Elimizdeki bilgilere göre, kendisi cuma akÅŸamı vefat etti. Ömrünün son günlerini geçirdiÄŸi Kasru’l-Aynî Hastanesi’ndeki oda, vefatından sonra sıkı bir güvenlik çemberine alındı. Odanın içinde hareket etmek bile izne tabiydi. Avukat arkadaÅŸlarımızdan biri, yine özel izinle, yıkama ve defin iÅŸlemleriyle ilgili resmi prosedürü tamamladı. Yıkama iÅŸlemi, hastanenin morgunda gerçekleÅŸti. Emniyet yetkilileri, yıkama sırasında ailesinden sadece bir kiÅŸinin, yeÄŸeninin eÅŸinin bulunmasına müsaade etti. Cenaze namazı da yine hastanenin içindeki mescitte kılındı. Cenaze namazı sırasında mescitte beÅŸ erkek ve dört kadın vardı. Erkekler: YeÄŸeninin kocası, bir avukat ve üç emniyet yetkilisi. Kadınlar: EÅŸi Vefâ Ä°zzet, kızı Alyâ ve iki kiÅŸi daha… Cenazede hazır bulunanlar bunlardan ibaretti. EÅŸi ve kızı da dahil olmak üzere, cenazesine kimsenin dokunmasına ve yaklaÅŸmasına müsaade edilmedi.”
 
Hapishanede saÄŸlık durumunun kötüleÅŸmesinin ardından kaldırıldığı Kahire’deki askeri hastanede geçtiÄŸimiz cuma günü vefat eden Müslüman KardeÅŸler TeÅŸkilâtı (Ä°hvân) eski mürÅŸitlerinden (genel sekreter) Muhammed Mehdî Âkif’in uÄŸurlanışı böyle oldu. Anlatım, kendisinin savunma heyetinde yer alan avukatlardan Faysal Seyyid Mahmud’a ait. 
 
Âkif’in savunma heyetinin baÅŸkanlığını yapan Avukat Abdulmunim Abdulmaksut da, Kahire’nin doÄŸusundaki el-Vefa ve’l-Emel Mezarlığı’nda yapılan defin merasimini ÅŸu sözlerle aktardı:
 
“Cuma akÅŸamı geç saatlerde hastanede kılınan cenaze namazının ardından, Âkif’in naaşı kabristana getirildi. Gece yarısından sonra saat tam 01.00’de, hazırlanan mezara defnedildi. Polis, mezarlık çevresinde güvenlik kordonu oluÅŸturdu. Cenaze törenine katılmak için yalnızca dört kiÅŸiye izin verildi: Ben, eÅŸi, kızı ve torunu. Az sayıda akraba ise, defin sırasında mezarlığın kapısında bekletildi.”
 
Yine avukatlarının verdiÄŸi bilgiye göre, Muhammed Mehdî Âkif’in, Ä°hvân eski mürÅŸitlerinden Ömer Tilmsânî’nin yakınlarına defnedilme vasiyeti ise yerine getirilebildi. Âkif; Muhammed Hâmid Ebu’n-Nasr, Mustafa MeÅŸhûr ve Me’mûn Hudaybî’den sonra cuma günü vefat eden dördüncü Ä°hvân mürÅŸidi oldu.
 
Hapishane yönetimi, Muhammed Mehdî Âkif’ten kalan son eÅŸyaları da cenazeden sonra ailesine teslim etti. Geriye kalan, bir gözlükle kenarları yıpranmış bir mushaftı sadece.
 
Âkif’in gece yarısı, adeta gözlerden kaçırılarak, gizlice defnedilmesi, akıllara Ä°hvân’ın kurucu mürÅŸidi Hasan el Bennâ’nın akıbetini getirdi. 12 Åžubat 1949’da Kahire’de Mısır gizli servisi tarafından düzenlenen bir suikasta kurban giden Bennâ’nın cenazesi, tıpkı Muhammed Mehdî Âkif gibi, çok az sayıda insanın katılabildiÄŸi gizli bir merasimle defnedilmiÅŸti. Babası Ahmed el Bennâ tarafından yıkanıp kefenlenen 43 yaşındaki kurucu liderin naaşı, cenaze törenine katılmalarına izin verilen ailesindeki hanımlar tarafından mezarlığına taşınmış, yine babası ve diÄŸer kadınlar tarafından kabre indirilmiÅŸti.
 
***
 
89 yaşında hayata gözlerini yuman Muhammed Mehdî Âkif, Mısır’da mevcut Ä°hvân yöneticileri içindeki en tecrübeli isimdi. Görev süresinin dolduÄŸu 2010’da yeniden aday olmayacağını açıklayarak, hareket içinde bir ilki gerçekleÅŸtiren Âkif, kendisinden önceki bütün mürÅŸitler vefatlarına kadar görev yaptığı için, yaÅŸarken “eski mürÅŸit” unvanını kazanan tek isimdi aynı zamanda.
 
Formasyonu profesyonel sporculuk olan Âkif, 12 yaşından itibaren içinde yer aldığı Ä°hvân hareketinin her kademesindeki insanlarla rahat ÅŸekilde diyalog kurabilmesiyle tanınıyordu. Ä°leri yaşına raÄŸmen, Ä°hvân içinde yenilenme taraftarı bir çizgi izleyen, bu çerçevede 2004’te hareketin manifestosunu yenileyen Âkif, genç kadrolar tarafından da çok seviliyordu.   
 
Mısır’ın geçtiÄŸimiz yüzyılındaki bütün iktidarlar tarafından hedefe koyulan Âkif, sırasıyla Kral Faruk, Cemal Abdunnâsır, Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek iktidarlarında siyasi nedenlerle yıllarca hapis yatmıştı. Arap Baharı’ndan önce görevini çoktan bırakmış olmasına raÄŸmen, 2013’teki askeri darbenin ardından hemen tutuklanan Âkif, hakkında sadece tek bir suçlama bulunmasına raÄŸmen, saÄŸlık durumunun kötüleÅŸmesine raÄŸmen serbest bırakılmamıştı.
 
Âkif’in vefatıyla, Ä°hvân’ın hapisteki kadroları içinden en üst düzey isim, tıbbî ihmaller ve kısıtlamalar nedeniyle hayatını kaybetmiÅŸ oldu. Ä°hvân’ın son mürÅŸidi Muhammed Bediî ve Mısır’ın özgür biçimde seçilmiÅŸ ilk CumhurbaÅŸkanı Muhammed Mursi’nin de ciddi saÄŸlık sorunları yaÅŸadığı biliniyor. Âkif’in vefatına Ä°slâm dünyasından gösterilen cılız reaksiyona bakıldığında, yukarıdaki isimlerin de benzer bir akıbete uÄŸraması durumunda, bunların da minik öfkecikler yaratarak geçiÅŸtirileceÄŸi tahmin edilebilir. Mısır yönetimi, Âkif’in kasten ölüme gönderilmesiyle, belki de bunun sınamasını yaptı.
 
***
 
Son bir not da, “Çevremizde onca sıcak ÅŸey olurken, kenarda-köşede kalmış mevzuları yazmak neden?” diye düşünebilecek okurlar için:
 
YaÅŸadığımız bölge ve Ä°slâm dünyasının içinden geçtiÄŸi zor dönem, birçok konuya aynı anda ve aynı derecede odaklanmayı gerektiriyor. Bizi ilgilendiren hiçbir konu tali ya da önemsiz deÄŸil. Bu köşede okuduklarınızı, herkesin bakışlarını belli noktalara çevirdiÄŸi bir zamanda, diÄŸer ayrıntıları da unutturmama çabası olarak görün. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.