Güncel
Düşünce Mektebi yazarları referandumu değerlendiriyor
Düşünce Mektebi yazarları tüm dünyanın dikkatle takip ettiği Kuzey Irak referandumunu değerlendiriyor.
Referandumun GeleceÄŸi BelirleyeceÄŸini Bilmeliyiz / Abdulaziz Tantik
Referandum herkes kendince haklı olduğunu düşündüğü noktaları dile getiriyor. El hak bu anlaşılabilir bir şey... Ama dile getirdiklerimizin bizi taşıyacağı noktayı çoğu zaman göz ardı ediyoruz. Referandum sonucunda ümmetin bölünmesini dile getiren arkadaşlar, ümmet birlik içinde mi ki sorusunu sormuyorlar kendilerine. Müslüman kardeşliğine yapılan vurgu söz konusu olduğunda da şunu düşünmemiz gerekmez mi? Ya iyi de her ırkın bir devleti var ama bu Kürtler ne zaman devlet olmaya yöneldiğinde kardeşlik ve ümmet vurgusu yapılıyor. Peki diğerlerini ortadan kaldırmaya dönük bir teklif veya çaba var mı? Yok! O zaman hangi hakla bu söylemleri dile getiriyoruz. Daha önemlisi: her Müslüman bulunduğu devletin çıkar ve geleceğini dikkate alan bir politik tutumla siyasal beklentilerini oluşturuyor, sonra da iyi ama daha çok bölünüp parçalanacağız, bu da emperyalizme lokma olmamızı sağlayacak deniyor. Peki, bugün emperyalizm, içimizde kol gezerken, iktidarlarımız onlarsız adım atamazken bu cümlelerin bir karşılığı var mı? Belki de şunu denemeliyiz artık; bugün bir Müslüman olarak benim siyasal belirleyiciliğim yoksa o zaman ümmetin bütün renklerine eşit mesafede olurum ve sadece ümmetin temel çıkarlarını dikkate alan bir bakışı öncelerim, bunu da ancak tavsiye ederim...
Daha vicdanlı ve insaflı bir duyarlılık inÅŸa etmek ümmetin gelecekte birbirinin yüzüne bakabileceÄŸi bir vasatı inÅŸa etmek için elzemdir... Ãœmmetin birliÄŸini ve dirliÄŸini ulusal çıkarların üzerinde tutan bir bakışın egemen olmasını saÄŸlayacak düşünsel vasatlar inÅŸa etme zorunluluÄŸunu duymak elzem hale gelmiÅŸtir. Ãœmmetin beraberliÄŸini saÄŸlayacak siyasi, sosyal ve kültürel çabalar ortaya konulmalıdır ki bir ayrılık söz konusu olduÄŸunda bunu dile getirme ve söz söyleme hakkımız olsun… Gerisi sadece ulusal çıkarların dayatıldığı algısını oluÅŸturacağı için ümmetin birbirinden kopmasına vesile olacağını algılamamız kaçınılmaz olmalıdır.
Asıl tartışma bu referandum vesilesi ile kopartılan fırtınadan Kürtlerin Türklerden uzaklaşmasına neden olacak söylem ve siyasi yorumlardan uzak durmak olmalıdır. Çünkü Kürtler, Türkler, Araplar Ve Farisilerin tam göbeğinde durmaktadır. Ve onların küstürüldükleri ve uzaklaştırıldıkları ve yabancılaştırıldıkları bir zeminde normale dönmenin öyle kolay olmayacağını söylemek zor olmasa gerek! Bu yüzden sosyal medya ve politik oyuncuların söylemlerine dikkat kesilmesi ve ona göre hamle yapılması elzem olmalıdır.
Gözlemlerim, bu emperyalist güçlerin/gâvurların sürekli İslam coğrafyasını bir ikilemle karşı karşıya bırakarak hangi adımı atarsanız atın; yani tepkisel davrandığınızda her türlü kaybettiğinizi tescil edecek bir pozisyonu inşa ettikleridir. Bu yüzden bu komployu doğru algılayarak tepkisel davranma yerine kurulan oyunu bozma konusunda bir refleks ve siyasal bakış geliştirme yükümlülüğümüzü hatırlamamızdır.
O zaman önceliÄŸimiz ümmetin birliÄŸi ve dirliÄŸi olmalıdır. Bütün ulusal yapıların geçici olduÄŸunu kabullenmek ama Ä°slam ümmetinin birliÄŸinin kalıcı olacağını beyan ederek yol alınmalı… Referanduma yönelik dili de Kürtleri aÅŸağılayarak, yok sayarak ve onları küçümseyerek deÄŸil! Kürtlerin de böyle bir haklarının olduÄŸunu ama bu projenin ümmetin birliÄŸini ve dirliÄŸini bozmaya yönelik olduÄŸu için karşı durulduÄŸunu belirtmeliyiz. Kürtlerin diÄŸer etnik unsurlar gibi bu ümmetin temel harcını oluÅŸturduÄŸunu temellendirmek ve hemen gecikmeden belki de buna yönelik siyasal hamleler geliÅŸtirerek mühendislik faaliyetinin dışında kalan Kürlerin hayatlarını diÄŸer kardeÅŸleri gibi kolaylaÅŸtıracak adımlar atmaya baÅŸlamalıyız. Yani sözümüz ve eylemimiz aynı olursa sorunu çözme konusunda hamle üstünlüğüne sahip olabiliriz. Yoksa gerisi hüzün ve hazan olacaktır.
Barzani Siyasi Varlık Savaşı Veriyor / Arif Arcan
Kuzey Irak’taki Irak Kürt Bölgesel Yönetiminin yapmakta olduÄŸu referandumu, bağımsız bir Kürt devletinin ayak sesleri olarak görmek mümkün deÄŸildir. Barzani’nin de çok iyi bildiÄŸi gibi;
a. Bölge etnik olarak çoklu bir yapı arz etmektedir. Referanduma Kürt etnisitesinin haricindeki bütün etnik unsurların karşı olduğu bilinen bir gerçektir. Diğer bir gerçeklik ise; PKK ve PKK güdümündeki Kürt unsurların da referanduma karşı olduklarıdır. Bu durum istikrar sorunu yaşayan bölgeyi daha da istikrarsızlaştıracaktır. İstikrarsız bir Kürt devletini başta Barzani istemeyecektir.
b. Bölgedeki iki tabii devlet olan Ä°ran ve Türkiye bağımsız bir Kürt devletini istemeyecektir. Ä°ran ve Türkiye’nin açıkça istemediÄŸi bağımsız -üniter bir Kürt devleti sürekli olarak beka ve meÅŸruluk sorunu yaÅŸayacaktır.
c. 20. Yüzyıl başında sömürgeci güçler tarafından oluşturulan haritalar anlamını yitirmiştir. Bu anlam yitimi bağlamında sömürgeci güçlerin yeni bir haritalama girişimi yerel dinamiklere rağmen mümkün değildir. Sömürgeci güçlerin her bakımdan irtifa kaybı yaşadığı süreçte bölgeyi etkileyebilme kapasiteleri sınırlıdır.
Mesud Barzani referandum yapmakta neden ısrarlı;
a. Mesud Barzani Irak’ın toprak bütünlüğünün ortadan kalkmış olduÄŸunu tescil etmek istemektedir.
b. Barzani bu tescilleme girişimi ile bağımsız Kürt devletine giden yolu açmak için değil, bölgesel sorunların çözümü için bölgesel dinamiklerin anlamlı ve tutarlı iradelerinin iyice açığa çıkmasını istemektedir. Barzani mevcut güç dengesini ve istikbalde oynayabileceği rolü test etmek istemektedir.
c. Bölge Ä°srail gibi güdümlü bir devletin varlığını güçlü bir ÅŸekilde reddedecektir. Barzani’nin zaten böyle bir arzusu bulunmamaktadır. KurulduÄŸundan beri Ä°srail’in yaÅŸamış olduÄŸu güvenlik ve beka sorun ve endiÅŸelerini en çok bölgedeki yerel siyasal unsurlar yakından bilmektedir. Süreç içerisinde Ä°srail’in gittikçe yalnızlaÅŸarak nihayetinde siyasal varlığının ortadan kalkacağı gerçeÄŸini baÅŸta Ä°srail olmak üzere bölgedeki bütün siyasal unsurlar tarafından bilinmektedir. Barzani referandum ile bir siyasal aktör olarak varlığını pekiÅŸtirmek istemektedir. Neticede bölgenin istikbalini bölge unsurları belirleyecektir. Barzani siyasal bir varlık savaşı vermektedir.
Bugün Ortadoğu işgal altındadır. / Veysel Ocak
Ortadoğu'nun halklarından kimisi bağımsızlık adı altında bir mücadele vermeye çalışırken kimileri ise kimlik ve varlıklarını inkar pahasına emperyalist güçlerin piyonu olarak yaşamaya razı olmuşlardır. Bağımsızlık mücadelesi verenlerin de verdikleri mücadelenin adına yakışır özelliğe ve özgürlüğe sahip olmadığını görüyoruz.
Hemen burada Ortadoğu halklarına bakış açımızı belirlemek durumundayız: halkların özgürlüğü, ilahi bir lütuftur ve bu ilahilik, hangi sebeple olursa olsun herhangi bir Otoritenin müdahalesini gayrimeşru yapar.
Kürdistan dendiğinde bugün ilk akla gelen örgütler ve örgütlerin sürdürdüğü mücadele akla gelmektedir. Coğrafyanın diğer halklarının düşüncelerini, bu örgütlerin yaptıkları oluşturmaktadır. Bütün düşüncelerimiz, Mazlum halkı baskılayan örgütler üzerinden oluşmaktadır. Devletler, halklarını örgütlerle kurduğu ilişkiler üzerinden enforme etmektedir. Oysa burada söz konusu olan Mazlum Mağdur ve Coğrafi olarak Meşru bir halktır.
O coğrafyada tarihsel olarak herkesten daha fazla Mukim olan bir halk yaşamaktadır ve halk olmanın koşullarını arzulamak gibi insani talepleri vardır.
Zulüm insani olanı yok sayarsanız başlar.
Halkları temsil etmeyen ama Egemen Güçler tarafından meşru kabul edilen örgütler üzerinden sürdürülen özgürlük ve bağımsızlık talepleri, halkın genelinin fıtri davranışlarına aykırı olan Milliyet temelleri üzerinden yapılmaktadır. Örgütlerin sürdürdüğü Milliyet Temelli özgürlük arayışları ne kadar marazlı olursa olsun, özellikle coğrafyanın diğer ülkeleri tarafından bu meşru talepler doğru zeminde konuşulamadığı için çatışmanın tarafı olmaktan başka bir sonuç ortaya çıkarmamaktadır.
Milliyet Temelli arayışların gayrimeşru gerekçesini küresel dengede bazı ülkelerin desteğini almak olduğunu bilsek de, öncelikli yapılması gerekenin taleplerin doğru zeminde konuşulmasını sağlamak olmalıdır. Şurası çok net ve açıktır ki Kürt halkının asla temsilcisi olamayacak örgütler, Başarılarını, dünyadaki egemen güçlerin mücadelelerine verecekleri desteye bağlanmışlardır. Egemen güçlerle ilişkilerini de bu desteğin oranları belirlemektedir. Bugün ön plana çıkan Barzani ve aşireti, tam da bu tehlikeli ateşe yaslanmaktadır. Yani Mazlum Kürt halkını yine mağduriyetler ve Hüsran beklemektedir.
Coğrafyanın Türkiye dahil diğer ülkelerinin gösterdiği tepkinin ana temasını bir halkın talepleri değil, örgütlerin talepleri olarak görülmekte ve örgütlerin Egemen güçlerle kurduğu ilişkiler üzerinden değerlendirilme yapıldığı için, Bu coğrafyada ekonomik dengelerin kendi aleyhlerinde bozulmasının/ bozulma ihtimalinin oluşturduğu tepkidir.
Bu referandum Ortadoğu'da ne siyasi ne de Coğrafi olarak hiçbir değişikliğe sebep olmayacağı gibi, bir özgürlük ve yeni bir devlet ortaya çıkaramayacaktır.
Bu referandum sadece bu coğrafyada orta vade de Bundan böyle ekonomik dengenin nereye evrileceğini gösterecektir.
Uzun vadeli sonuç ise Türkiye İran Suriye'nin nasıl hareket edebileceği ne bağlıdır.
Tüm Mazlum ve mağdur halkların emperyalizme karşı ilahi bir cihat ile bağımsız ve özgürlüğüne kavuşmasını temenni ediyorum.
Referandum Bir Haktır / Veysel Tepeli
Referandum bir haktır; başka kişilerin/etnik unsurların hakları gasp edilmedikten sonra çıkacak karara saygı duymak gerekir.
Türkiye’nin bu referanduma karşı çıkması bana göre çok mantıklı deÄŸil.
“Referandumdan bağımsızlık kararı çıkar da Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt Devleti kurulursa, Türkiye’deki Kürtler de bağımsızlık ister” düşüncesi/iddiası çok gerçekçi deÄŸil.
Türkiye’de yaklaşık 5 milyon Arap vatandaşımız var ve güneyimizde 2 ayrı Arap devleti var. Åžimdiye kadar “bağımsız bir Arap Devleti istiyoruz” diyen vatandaşımızı duydunuz mu?
Türkiye akıllı bir siyaset izleyebilse, bırakın Türkiye’deki Kürtlerin ayrılmasını tersine Irak ve Suriye’deki Kürtleri bile kendine ilhak etmesi uzak bir ihtimal deÄŸildir.
Türkiye’nin “Kürt Fobisi” var ve bu fobi Türkiye’nin ayağında bir prangadır. Türkiye’nin PKK ve PYD teröründen kurtuluÅŸu Barzani ile iÅŸbirliÄŸinden geçer.
Türkiye’nin Referanduma karşı takındığı olumsuz tavrın Kürtler üzerindeki kırıcı/itici etkisinin kimse farkında deÄŸil. Daha önce de takınılan kırıcı ve aÅŸağılayıcı tavır birkaç ayda bitecek PKK’nın bu günlere ve bu güce gelmesine sebebiyet verdi.
Referanduma karşı değilim lakin şuan gelinen noktada mevcut refrandumun Kürtlere de bölge ülkelerine de bir faydası olmayacak. Referandum yapılsa da yapılmasa da şimdiden kazananı İsrail ve Batı oldu.
Bugün dünyada bir üst akıl, sıcak çatışma ihtimali gördüğü her yerde üstüne benzin döküyor. Görünen o ki dünyadaki egemen güçler 3. Dünya savaşı istiyorlar. Ä°srail’in referanduma destek vermesini de böyle okumak lazım.
Kürtler referandum kararına saygı duyuyorum ama bağımsızlığa gittiklerini sanırken Ä°srail ve ABD’ye daha bağımlı hale geldiklerini fark etmiyorlar.
Türkler, Kürtler, Farslar ve Araplar bir masa etrafında oturup akıl ve saÄŸduyuyla meselelere çözüm aradıklarında OrtadoÄŸu’daki kan ve gözyaşı dinecektir. Ama inat edip çatışmaya devam ettikçe ağıtlar Türkçe, Kürtçe, Arapça ve Farsça olurken, zafer çığlıkları Ä°branice ve Ä°ngilizce olacaktır.
Sonuç; referanduma ve olası bağımsız bir Kürt Devletine saygı duyarım. ABD ve İsrail güdümündeki hiçbir devlete/guruba ise saygı duymam.
Şeytanlar Çetesinin Son Hamlesi / Mustafa Öner
Etnik kibrin ve ırkçılığın her an yüksek sesle dillendirildiği bir dünyada, Kürtlerin kendi adlarına devlet arayışına laf edilmesi adil olmasa gerek!
Ve fakat sürecin hakikatine dikkat kesildiÄŸimizde hiçte masum bir bağımsızlık referandumu olmadığını görmemek büyük saflık olur. Yeryüzünü ifsada boÄŸan mekanizmalar ile iÅŸ tutmanın sonucunda Mekke, Medine ve nihayet Kudüs iÅŸgal edilmiÅŸtir. Paramparça olmayı becerebilmiÅŸ Ä°slam ümmetinden olduÄŸunu iddia eden Araplara,Acemlere, Kürtlere, Türklere son darbenin indirileceÄŸi günlere erdik sanırım. Kuzey Irak’ta ki referandum bunun ilanı ve de meydan okumasıdır.
Referandum sonucu ne olursa olsun Barzanilerin geleceÄŸi meçhul gözükmektedir. Suriye’nin kuzeyinde organize edilen (PKK/PYD) mekanizma Suriye-Irak Kürdistanına dair ÅŸeytani bir projedir deÄŸerlendirmesi yabana atılacak bir yorum olmasa gerek! Ä°ran ve Türkiye’nin kendi reel politikleri ile sürece kanlı müdahalelerinin dışında müdahil olabilecekleri bir alan kalmamış olduÄŸu acı bir gerçektir. Åžeytanlar çetesi, Kürtlerin içerisinden uzun yıllardır müslümanları tasfiye etme planları nihai hedefe ulaÅŸma noktasına gelmiÅŸ olup, kültürel olarak müslüman olduklarını varsaysak dahi sapmış Kürtlerce küfür ehli ile kurulan ittifak halen devam eden kanlı çatışmaların büyük ÅŸeytanın esmer yüzü Obama’nın dediÄŸi gibi onlarca yıl devam edeceÄŸini göstermektedir.
Åžeytanlar çetesinin gösterdiÄŸi pencereden olaylara dahil olmak ateÅŸe koÅŸarak gitmek olacaktır. Sonucundan maddi kazanımlar gözükse dahi verili dünya gözüyle, Kabil’e komÅŸu olunacağı bir gerçektir. Yerin ve göğün sahibi Allah’ın bakın dediÄŸi yerden baktığımızda, peygamberlerin kutlu yürüyüşlerine dahil olduÄŸumuzda, kınayıcıların kınamasından korkmadan, verili dünyaya tamah etmediÄŸimizde Allah bizlerin elleri ile ÅŸeytanlar çetesini cezalandıracak, Habil’e komÅŸu edecektir.
*** İÇERİK GÜNCELLENİYOR***
Henüz yorum yapılmamış.