Ahmet Taşgetiren: - Türkler... Kürtler... Duygular...

Ahmet taÅŸgetiren - STAR

Şunu söylemek mümkün:

- Bu coÄŸrafyada Kürtler'in en sıcak dostu Türklerdir. Hatta bu cümleyi kurmak bile, farklılıklardan bahsetmek anlamına gelebilir, Türkler'le Kürtler adeta “tek millet” olmuÅŸlardır.

Bu“tek millet olmuÅŸlardır” tezi, “Kürtlere de azınlık statüsü verilsin” tarzındaki Ä°ngiliz tezine karşılık Türk Temsilci Heyetinin Lozan'daki tezidir. Bu tezin altına da “Bin yıldır Ä°slam bayrağı altında yoÄŸrulmuÅŸlardır” tespiti konmuÅŸtur. Bu doÄŸrudur. Anadolu'da ya da Mezopotamya'da, bir tarih birlikte yazılmıştır. Bu, Çanakkale'de de yan yana dizilen ÅŸehit na'ÅŸları ile ete kemiÄŸe bürünür.

Bu tez, “Barış süreci”nde gerçekleÅŸen 2013 yılındaki Nevruz'da Ã–calan'ın mesajına bile yansımıştır.

Bizler İç Anadolu'da “Akil Ä°nsanlar” Ã§alışması yaparken Türkler ve Kürtlerin aile oldukları, ortak ticaret yaptıkları temasını “inanarak” iÅŸledik. DoÄŸruydu bu. Hatta EskiÅŸehir'de bir vatandaÅŸ “Benim annem Kürt, babam Türk, ayrılırsak ne olacak?” diye sormuÅŸtu da ben “Sizi ortadan ikiye keseriz, yarısını anneniz, yarısını babanız alır” demiÅŸtim.

Evet o dönem bir yara sarma dönemi idi.

Çünkü Lozan'daki yaklaşım Cumhuriyet dönemine intikal etmemiÅŸ, dolayısıyla “Türk etnisitesi”ne karşı “Kürt etnisitesi” Ã¼zerine siyasetin zemini doÄŸmuÅŸtu. Bu, Lozan'da “Kürt etnisitesi”ne oynayan odakların orada sona ermeyen politikalarını beslemiÅŸti.

Çözüm süreci ilerlemedi. Çünkü uluslar arası odaklar Suriye – Kobani oyunu ile, HDP'nin – Kandil'in aklını çeldi ve barış sürecine çomak soktu.

Türkiye bütün bu süreçte Kuzey Irak Kürt yönetimi ile sıcak iliÅŸkiler kurdu. Bunu bazen Amerika'ya raÄŸmen yaptı. İçerde Kandil'in – HDP'nin tahribatını Barzani ile onarmak istedi.

Bugün ilişkiler gergin.

Türkiye, Kürtler üzerinden coÄŸrafyanın yeniden tanzim edilmek istendiÄŸi ve bunun kendi güvenliÄŸini tehdit edeceÄŸi kanaatinde. Kuzey Irak – Kuzey Suriye ve ötesi... Hükümetin ve medyanın bu tehdidin geniÅŸ toplum kesimleri tarafından da algılanmasını saÄŸladığı söylenebilir.

Barzani ise “Kürtler'in 100 yıllık bağımsızlık hayalinin gerçekleÅŸme zamanının geldiÄŸi”düşüncesiyle hamle yapıyor.

Barzani'nin hamlesinin bütün Kürtler'de olduğu gibi, bizim ülkemizdeki Kürtler'de de heyecan uyandırdığında kuşku yok. Soru şu: Bizim Kürtlerimiz bu tehdit algısı konusunda ne düşünüyor?

 “Duygusal kopuÅŸ” teması öteden beri gündemde olan bir konu... 16 Nisan referandumunda Kürtler'in “Evet” oyu, HDP çizgisi ile ciddi bir ayrışmayı ortaya koydu. Orada Barzani sempatizanları da “Evetçi” idi.

Ya ÅŸimdi?

Ben diyorum ki “duygusal kopuÅŸ”a imkan verilmemeli. Araplarla duygusal kopuÅŸ kolay tamir edilmedi. Hala tortular vardır. Türkler – Kürtler, çok daha derin anlamda “akraba millet”tir. Ama etnik hesap yumuÅŸak karın haline getirilmek isteniyor.  

Dün Yeni Åžafak'ta Mehmet Acet yazmış.“Burada da bir 2019 hesabı var” diye. Acet, “...birileri(nin), AK Parti-MHP ittifakını akılda tutarak Ak Parti gövdesindeki Kürt oylarını yeniden HDP’ye doÄŸru kanalize etmeye çalıştığını” ifade ediyor.

Bu arada “Barzani yönetiminin Kuzey Irak’ta yapmayı planladığı bağımsızlık referandumu öncesi oluÅŸan iklim, neye ne kadar nüfuz ediyor?” diye de bir soru ortaya koyuyor.

2019 hesabı... Acaba 16 Nisan'da “Evet” oyu verenlerde bir duygusal kırılma oldu mu?

Zaman zaman CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'ın seslendirdiÄŸi bir söz var: Sırtımızda yumurta küfesi taşıyoruz, diye.

Tam da bu meseledir, diyorum sırtta yumurta küfesi taşınacak iş. Bence her halükarda beyanatlarda duygu boyutunu göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bu, tarihi akış açısından 2019 hesabından da daha önemlidir.

***

DÄ°PNOT:Kimseyle çamur yarışı yapamam. Yazacağımı yazdım. Herkes de durduÄŸu yeri sergiledi. Falanca grubun TV kanalında baÅŸlatılan “hakaret” yarışının Star'ın sayfalarında devam etmesi, baÅŸka yerlerde ÅŸebeke halinde çoÄŸaltılması dramatik mi, trajik mi, komik mi ona da okuyucu karar versin. Bir de “Siyasetin medya yüzü” diye bir meselesi olanlar...