Sosyal Medya

Düşünce Platformu

Gökhan Özcan: Dünya burada, ben neredeyim?

Bir de şunu düşünün; yıllar yıllar boyunca sadece yanından geçilip gidilen bir yalnız meşe ağacı ne hisseder?



Dünya burada, ben neredeyim?
 
Gökhan Özcan - Yeni Şafak
 
Uzak tepelerin eteklerini sis bulutları sarmış çepeçevre. Orada değilim. Sakin suların üstünde hafifçe sallanıyor sessiz tekneler. Orada değilim. Sabah alacasında uykudan başlarını kaldırıyor morlu, sarılı, kızıllı envai çeşit kır çiçeği. Orada değilim. Hafif bir rüzgar, dolaşıyor çölde göz alabildiğine uzanan kum tepelerini. Orada değilim. Upuzun taş bir köprüde telaşlı adımlarla yürüyen birkaç insan silueti. Orada değilim. Dünyanın uzağındaki bir dağ köyünde sessizliği bölüyor uzaktaki bir köpeğin sesi. Az dinlenmiş güzel bir şarkı, evin avlusunu geçip tenha sokağa taşıyor kendini. Orada değilim. Bir otobüs dolusu insan, olanca benzerlikleri ve benzemezlikleriyle dolduruyor yol kenarındaki gösterişsiz ve rutubetli mola yerini. Orada değilim. Durgun suya bir taş düşüyor, sanki dünyanın diğer ucuna kadar ulaşacakmış gibi neşeyle yayılıyor suda dalgalar. Orada değilim. Gözlerimi dakikalardır takılıp kaldığı uzak bir noktadan alamıyorum. Orada değilim.
 
 
“Nerede olduÄŸumuzu gerçekten bilseydik” dedi beyaz saçlı adam, “kaybolmaktan korkardık!”
 
“Bazen kimilerinin kullanmış oldukları sözcükleri ve bizzat o kiÅŸileri yeniden yakalayabilmek mümkün olsa keÅŸke diyesi geliyor insanın, bize tam olarak ne demek istemiÅŸ olduklarını sormak için... Ama giden gitmiÅŸ.....Kimse onlar hakkında hiçbir ÅŸey bilmiyor artık. Bu durumda gecenin içindeki yolculuÄŸunuzu tek başınıza sürdürmekten baÅŸka çare de kalmıyor. Gerçek yol arkadaÅŸlarımızı yitirmiÅŸiz. Ãœstelik henüz iÅŸ iÅŸten geçmeden, doÄŸru soruyu, esas soruyu da sormamışız onlara. Onların yanındayken bilememiÅŸiz. Yitik insan. Zaten her zaman geç kalmaz mıyız?” diyor Louis Ferdinand Celine, ‘Gecenin Sonuna Yolculuk’ta.
 
Küçük içten bir fısıltıydı eskiden bütün meselemiz, büyüdü koskoca bir yaygara oldu şimdi.
 
Sırf bir ÅŸey söylemiÅŸ olmak için, “Sizi bir yerden hatırlıyorum ama nereden?” diye girdi lafa ayaktaki. “Ben hatırlamadığınız bir yerden hatırladığınız biriyim, eÅŸleÅŸtirmekte hep güçlük çeker insanlar beni” dedi oturan istifini hiç bozmadan.
 
“AÄŸlayınca/ GökkuÅŸağına boÄŸulurdu isyankar delikanlılar/ Bense gülümseyip öperdim/ Yüzümle birlikte beliren sükuneti” diyor Hüseyin Atlansoy, ‘Yanlış Kalkan Bayrak’ta.
 
Meramını anlatamadan hoyratça bitirilmiş bir cümle gibiydi; hayat bir yumruk gibi öylece boğazında duruyordu.
 
“Åžu laf anlamaz tornavida başımı döndürüp duruyor” diye ÅŸikayetlendi vida. “Bir de çekici dene istersen” dedi gariban çivi, “başına vurdu mu güpegündüz bütün yıldızları görüyorsun!”
 
Bir de şunu düşünün; yıllar yıllar boyunca sadece yanından geçilip gidilen bir yalnız meşe ağacı ne hisseder?
 
“Ben gidiyorum” dedi dönerek ayaÄŸa kalkan. “Bu demek oluyor ki ben de kalıyorum” dedi oturan. Bazen bütün her ÅŸey sadece iki ihtimalden ibaret kalır. Hatta ilk seçen siz deÄŸilseniz o kadar bile deÄŸil!
 
Nerede küçücük bir susuzluk ihtimali varsa, oranın çeşmesi olmaya koşan insanlar da var.
 
“Kim ki susadı” dedi meczup, “demek sudan nasibi var"

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.