Güncel
Yıldıray Oğur: Güçlü ve büyük bir Türkiye için...
İran’ın uydusu olan bir Şii Irak’la mı yoksa güçlü ilişkilerinin olduğu, petrol bölgelerinin bir kısmına sahip sünni bir Kürt devleti ile komşu olmak mı Türkiye’nin çıkarınadır? Bölgede Türkiye’nin aleyhine kurulmuş Sykes Picot düzeninin çökmesi, Türkiye’nin aleyhine midir lehine mi?
Yıldıray Oğur - KARAR
16 Kasım 2013 günü Diyarbakır’da ErdoÄŸan, Barzani, Åživan Perwer ve Ä°brahim Tatlıses’in birlikte sahneye çıktığı tarihi buluÅŸma ertesi günkü gazetelerin manÅŸetlerinde coÅŸkulu baÅŸlıklarla yer almıştı.
“Çözüm Baharı”, “Tarihi mesaj”, “Biz KardeÅŸiz”, “Diyarbakır SözleÅŸmesi”“Megri Amed”
Dört yıl sonra Kürdistan bölgesel yönetiminin 25 Eylül’de yapacağını ilan ettiÄŸi bağımsızlık referandum yaklaşırken atılan baÅŸlıklara bakalım ÅŸimdi de:
“Barzani haddini aÅŸtı”, “Barzani’den küstah tehdit”, “Bedeli, ağır olur”, “Barzani durdurun” “Barzani-Mossad ortaklığı”
Tabii Türkiye’de biri hakkında fikirlerimizin deÄŸiÅŸmesi için dört yıl epey uzun bir süre sayılabilir.
Son üç yılda çeÅŸitli kriz zamanlarında FETÖ ve PKK’nın arkasındaki gücün kim olduÄŸuyla ilgili Rusya, Ä°ran, Ä°srail, tabii istikrarlı olarak ABD ve 200 yıllık planları olan Ä°ngiltere arasında gidip geldikten sonra son olarak Almanya’da karar kılındı. Darbenin arkasında oldukları, hatta PKK’yı Almanların kurduÄŸu bile yazıldı. Halbuki iki yıl önce Rus uçağını düşürdükten sonra aynı gazeteler “FETÖ’nün hamisi Putin” “PKK’nın silahları Ruslardan”” “Moskova’da PKK bürosu” baÅŸlıkları atılmıştı.
Yine de son beÅŸ yılın bütün kırılmalarında Türkiye’nin yanında durmuÅŸ, çok güçlü ekonomik, borusal baÄŸlar kurulan bölgedeki en istikrarlı müttefikimiz Barzani’ye karşı birden bire ortaya çıkan bu öfke epey tuhaf.
Tuhaf çünkü, referandumla ülkesi bölünmenin eÅŸiÄŸine gelecek Irak’ın baÅŸbakanı bile bizdeki bazıları kadar öfkeli deÄŸil.
***
Bundan bir sene kadar önce hakkında epey ağır konuÅŸtuÄŸumuz ama ÅŸimdi Barzani’ye karşı aynı yanyana geliverdiÄŸimiz, Irak BaÅŸbakanı Haydar Ä°badi’nin bugüne kadar aÄŸzından “anayasal deÄŸil, tanımayız” “doÄŸru bir adım deÄŸil,” “ülkemizi karanlık bir tünele sokar” gibi itidalli sözlerden fazlası çıkmadı.
Hadi diyelim İbadi ılımlı bir isim. Onun selefi olan, şahin, milliyetçi eski başbakan Maliki bile serinkanlılığını kaybetmedi:
“Kürt kardeÅŸlerin baÅŸvurduÄŸu referandum ve diÄŸer konuların anayasal bir çerçeveye ihtiyacı var. EÄŸer anayasal bir çerçeve saÄŸlanırsa atacakları adım kabul görür. Ancak anayasaya aykırı bir adım atılırsa hem kendileri hem de Irak için soruna yol açabilir. Sorun diline dönmek istemiyoruz. Gerekirse anayasa; referandum ve kendi kaderini tayin etme hakkını saÄŸlayacak ÅŸekilde gözden geçirilsin.”
Referandumun olduğu, bölünme riski olan ülkenin idarecileri bile böyle konuşurken, komşu ülkede bir milliyetçi muhalefet liderinin neden bu kadar hiddetlendiğini ise anlamak zor:
“Barzani çetesi 25 Eylül'de bağımsızlık referandumu yapacakmış. Bunun adı rezalet, melanet, ihanettir. Irak'ın toprak bütünlüğünün bozulmasının en ağır yankısı Türkiye'den hissedilecektir. Buna izin verilemez, buna göz yumulamaz."
MHP liderinin bu öfkesine en yakın tepki, bu referandumda yan yana düştüğü PKK’dan geldi.
Kürdistan İşçi Partisi, adını taşıyan bir örgütün Kürdistan referandumuna karşı çıkma gerekçelerini açıklamak gibi zor bir iÅŸe soyunan Duran Kalkan “Bu referanduma kim karar veriyor? Kürt toplumunun onayını almış mıdır? ‘Ben yaparım olur’ demek dar bir propaganda iÅŸine benziyor” dedi.
GüneydoÄŸu’daki ÅŸehirlerde özyönetim ilanlarıyla yıkıma neden olan DBP “25 Eylül’de yapılması planlanan referandumu Kürtlerin özgürlük ve statü talebini küçük bir ulus devletçik ile boÄŸma çabası olarak görüyoruz” derken, HDP, Salih Müslim “Saygı duyuyoruz” açıklamaları yaptı, DemirtaÅŸ ve Baydemir’den ise bir ton daha güçlü referanduma destek çaÄŸrıları geldi.
PKK’nın Irak Kürdistan’ındaki parti ve örgütleriyse peÅŸ peÅŸe yaptıkları açıklamalarla “aterkillikten”, feodalliÄŸi bir sürü tuhaf gerekçeyle referandumu eleÅŸtirdiler.
Aslında çok da tuhaf deÄŸil. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Barzani’ye karşı uzun süredir Ä°ran ve BaÄŸdat’la birlikte hareket eden gruplar bu referanduma da “hayır” diyorlar.
***
Ä°ran’ın proxy muhalefeti gibi çalışan Goran Hareketi, Ä°slamcı Kürt partisi Komel, her ne kadar Celal Talabani ve oÄŸlu Kubat “evet” dese de, partinin esas kurucusu olan Ä°brahim Ahmet’in kızı ve Celal Talabani’nin eÅŸi olan Hero Talabani’nin kontrol ettiÄŸi KYB hayırcı kanatta.
Ama Ä°ran’ın bölgedeki auroasına kapılmış olan artık sadece Kürt partiler deÄŸil.
1994’te Türkiye istihbaratının katkılarıyla kurulan Irak Türkmen Cephesi de bir süredir Ä°ran ve BaÄŸdat hattıyla birlikte hareket ediyor.
Yüzde 40’ı Åžii olan Irak Türkmenlerinin , Sünni ve Türkmen kimlikleri baskın olan çoÄŸunluÄŸunun Türkiye ile gönül baÄŸları devam etse de, bütün grupların silahlandığı, herkesin birbirine saldırdığı bir coÄŸrafyada gönül bağı karın doÄŸurmuyor artık. Onlar da Kerkük türküleri çalınan televizyon açmaktan fazlasını veremeyen Türkiye yerine, bölgede askeri ve istihbari olarak yerleÅŸik Ä°ran’la çalışmayı tercih ettiler.
Irak’ta sayıları 200 bine yaklaÅŸan Ä°ran’a baÄŸlı Åžii milis örgütü HaÅŸdi Åžabi’nin 16. BirliÄŸi Türkmenlerden oluÅŸuyor. Türkmen ÅŸehri olan Telafer’in IŞİD’den alınmasında Irak ordusu ve HaÅŸdi Åžabi saflarında 6 bin Türkmen de savaÅŸtı. Her ne kadar Telafer IŞİD’den kurtarıldıktan sonra ÅŸehirdeki bir parka mavi Türkmen bayrağının dikildiÄŸi görüntüleri Türkiye’ye servis edilse de, aslında Türkmen ÅŸehri Telafer artık tamamen Åžii-Arap milislerin kontrolünde.
ErÅŸat Salih liderliÄŸindeki Türkmen Cephesi, geçen yıl Kerkük’te de bir yürüyüş yaparak HaÅŸdi Åžabi milislerinin Kerkük’e de güvenliÄŸi saÄŸlamak için gelmesini istemiÅŸti.
http://www.kurdistan24.net/en/news/793b4961-7d68-4dd6-b402-d558eada0df9/
Son olarak Diyale’ye baÄŸlı Mendeli kasabasında resmi kurumlara Kürdistan bayrağı çekilmesini protesto eden Türkmen ve Arap aÅŸiretlerinin eylemleri üzerine kasabaya HaÅŸdi Åžabi’ye baÄŸlı Esaybi Ehli Hak militanları girdi ve bayrağı yırtıp, kasabada kontrolü saÄŸladı.
Bu haberi Türkmen Cephesi’nin sitesi ÅŸu baÅŸlıkla vermiÅŸ: “HaÅŸdi Åžabi, Kürdistancıları ambargo altına aldı”
Yine Türkmen Cephesini’nin sitesinden bir haber:
“Türkmeneli Milli Marşıyla baÅŸlayan protesto’da Kürdistancı bölücülere karşı BaÄŸdat Arapları ile birlikte Sözde bağımsızlık referandumuna “hayır” sloganları atıldı
http://www.turkmenelicephesi.com/bagdatta-turkmen-direnisi-yapildireferanduma-hayir.html
Türkmen Kalkınma Partisi ve bazı Türkmen aşiretleir ve siyasetçileri referandumda evet çizgisinde olsa da Irak Türkmen Cephesi, referanduma karşı Hayır için çalışıyor.
Bu güçlü kampanyanın referandum sonucu üzerinde etkisi neredeyse hiç yok ama Irak’tan çok Türkiye’de bir etkisi olduÄŸu açık.
Bu hafta içerisinde Türkmen Cephesi ve yakın dernekler Türkiye’de, Irak’taki referandumu protesto yürüyüşleri yapacaklar, ErÅŸat Salih, Türk medyasında sık sık çıkıyor, son olarak Türkmen Cephesi’nin Türkiye’deki kolunun baÅŸkanı referandumun arkasında ABD ve Ä°srail olduÄŸunu söyleyen açıklamalarıyla gazetelere manÅŸet oldu.
Irak’ta Åžii-Arap milislerle hareket eden Türkmenlerin, Kürt egemenliÄŸinden ÅŸikayet etmesi, Türkiye’de referanduma karşı milliyetçi refleksleri, Barzani karşıtı “AÅŸiret reisi” söylemini tetiklemeyi baÅŸarmış gözüküyor.
Ama Ä°ran, referanduma karşı Türkiye’yi “hayır”a zorlamak için sadece Türkmen kartını oynamıyor. Aynı zamanda doÄŸrudan Türkiye’ye de cazip teklifler sunuyor.
1979 devriminden sonra ilk kez bir Ä°ranlı Genelkurmay BaÅŸkanı’nın geçen haftalarda Ankara’ya gelmesi herhalde referandum takviminden bağımsız deÄŸil. Ä°ranlı Genelkurmay BaÅŸkanı’nın çantasındaki birinci gündemin Kürt referandumu olduÄŸu, daha sonra Ä°ranlı ajanslara yaptığı açıklamalardan anlaşılıyor.
http://www.irna.ir/tr/News/3509948
O vaatlerin içeriÄŸini ziyaretten hemen sonra CumhurbaÅŸkanı’nın yaptığı “Tehdit unsuru haline gelmiÅŸ olan terör örgütlerine karşı Ä°ran ile müşterek hareketin yapılması her an gündemde" açıklamasından öğrenmiÅŸtik. Ama hemen ardından Ä°ran Devrim Muhafızları Ordusu'ndan bir açıklama gelmiÅŸti "Biz, yurt dışında operasyon düzenlemiyoruz.”
Ä°ran’ın Türkiye’ye esas teklifinin “Siz Irak’ta Barzani’nin referandumuna karşı çıkın, biz de Suriye’de PYD’nin devletleÅŸmesine karşı çıkalım” olduÄŸu kolayca tahmin edilebilir. Özellikle de KDP’nin Ä°ran ayağının silahlı mücadele hazırlıkları yaptığı bir dönemde.
Ama Ä°ran, Kürdistan referandumu için Türkiye’den itiraz sesi çıkarmaya çalışırken, kendisi o kadar da bağırmıyor.
Sadece BaÄŸdat’taki Ä°ran büyükelçisinin açıklamalarından bile bu özen anlaşılabilir.
Bu yılın başında BaÄŸdat’ a elçi olarak atanan Ä°rec Mescidi, Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin saÄŸ kolu olmasının yanı sıra 30 yıldır Kürt meselesiyle ilgilenen, KDP ile KYB’yi barıştıran Kürt dostu bir isim olarak biliniyor. O yüzden her gün onun referandum krizini çözmek için yaptığı görüşme haberleri çıkıyor Kürt medyasında.
Ama BaÄŸdat’ta kıldığı bayram namazından sonra referandumla ilgili sözleri oldukça dikkat çekiciydi: “Ä°nÅŸallah baÅŸarılı olurlar. Halk kendi kaderini tayin etme konusunda özgürdür. Erbil ile BaÄŸdat arasında yapılan her türlü anlaÅŸmayı destekliyoruz. Bizim için Kerkük, Basra, Erbil ve Musul arasında fark yoktur. Hepsi kardeÅŸimizdir”
Aynı bayram namazından sonra Ankara’da Bahçeli ise şöyle demiÅŸti:
“Barzani inatçı bir üslup kullanıyor. ABD'den aldığı destekle hareket ediyor. Barzani Ä°ngiltere'yi bilir, Amerika'yı bilir ama Türkleri bilmez, yarın bir gün nasıl bir tokat yiyeceÄŸini de bilemez."
Neyse ki 2019’a kadar Bahçeli’yi fazla kızdırmadan gitmek isteyen hükümet, referandum konusunda ilk günkü sert çıkışları bıraktı ve dikkatli bir dile döndü. Son Kazakistan ziyaretinden dönüşte referandum ve Barzani karşıtı bir cevap vermesi için sorulmuÅŸ soruya CumhurbaÅŸkanı “Duygusal çıkışlar yanlış olur” diyerek cevap verdi.
http://www.rudaw.net/turkish/middleeast/turkey/120920171
Türkiye’nin Ä°ran’ın tekliflerine hemen tav olmayacak kadar bir tecrübesi de var.
Türkiye’de bir zamanlar Rus tehlikesi gibi emperyal korkuları, Turan gibi hedefleri olan milliyetçiÄŸin, çok uzun süredir epey vites küçültüp Kürt tehlikesi ve bölünme korkusunu kendisine kurucu ötekisi olarak seçtiÄŸi malum.
Ama “Irak’ta Kürdistan kurulursa, buradaki Kürtlerin de canı çeker” diye özetlenebilecek bir korkunun, Türkiye gibi Kürt meselesinde çok yol almış bir ülkeye yakışmayacağı açık. Kendi vatandaÅŸlarıyla baÄŸlarını güçlendirmeyen bir ülke için o tehlike komÅŸuda bir Kürt devleti olmasa da hep var çünkü.
IŞİD’in Erbil’i kuÅŸattığı sırada, askeri olarak yardıma gidemeyen ve bunu Ä°ran’a bırakan Türkiye aynı yanlışı yapmamalı.
Ayrıca, siyaseten de yanlış bir tercih olacaktır bu. Kobani politikasıyla, kendisine oy veren Kürtlerin çok önemli bir kısmını “Kürtlerin tüm kazanımlarına karşı bunlar”a ikna eden AK Parti’nin, Barzani gibi tarihi ve muhafazakar kimliÄŸiyle AK Parti seçmeni olan Kürtler arasında da çok popüler olan bir figüre aynı muameleyi yapmasının hayal kırıklığı daha büyük olur.
Türkiye için referandumla ilgili görüşünü belirlerken verirken cevabını arayacağı sorular belli;
Ä°ran’ın uydusu olan bir Åžii Irak’la mı yoksa güçlü iliÅŸkilerinin olduÄŸu, petrol bölgelerinin bir kısmına sahip sünni bir Kürt devleti ile komÅŸu olmak mı Türkiye’nin çıkarınadır? Bölgede Türkiye’nin aleyhine kurulmuÅŸ Sykes Picot düzeninin çökmesi, Türkiye’nin aleyhine midir lehine mi?
Tabii bu sorulara cesurca cevap vermek için Türkiye’nin kendi içinde özgüvenini, iç barışını saÄŸlaması, vatandaÅŸlarıyla baÄŸlarını güçlendirmesi gerekli.
Eğer bundan korkacak bir şey yoksa, güçlü bir Türkiye için bu referanduma, yüksek sesle olmasa da ne deneceği belli.
Henüz yorum yapılmamış.