Sosyal Medya

Hür Düşünce

İsmail Kılıçarslan - Maturidilik ya da bir yüzleşme çağrısı

Maturidi zihin yapısının son derece önemsediğim ilk kavramı ‘etkileşim’dir. Ne demek bu? Karşılaştığı herhangi bir duruma, olaya, gelişmeye, bilgiye kendini kapatmamak. Durumla, olayla, gelişimle, bilgiyle ilişki kurmaktan çekinmemek, bundan geri durmamak. Bilgisayar tabiriyle ‘upgrade olmaya’ uygun durumda tutmak kendini.



İsmail Kılıçarslan - Yeni Şafak

Ne denmiÅŸti: ‘Neye inandığın çok önemlidir. Ancak neye inandığın kadar önemli olan bir baÅŸka ÅŸey de inancının seni nasıl bir insan haline getirdiÄŸi, inancının ne iÅŸe yaradığıdır.’

Bu, burada bir dursun.

GeçtiÄŸimiz Cumartesi günkü yazımda Maturidi zihin hakkında yazmaya çabalamıştım. Yani dünyaya Selçuklu ve Osmanlı baÅŸta olmak üzere pek çok önemli siyasi ve kültürel ada armaÄŸan eden düşünsel gelenekten bahis açmıştım. Oradan devam etmek isterim. 

Maturidi zihin yapısının son derece önemsediÄŸim ilk kavramı ‘etkileÅŸim’dir. Ne demek bu? KarşılaÅŸtığı herhangi bir duruma, olaya, geliÅŸmeye, bilgiye kendini kapatmamak. Durumla, olayla, geliÅŸimle, bilgiyle iliÅŸki kurmaktan çekinmemek, bundan geri durmamak. Bilgisayar tabiriyle ‘upgrade olmaya’ uygun durumda tutmak kendini.

Bu etkileÅŸim bir insanı, bir toplumu, bir devleti ‘güncel’ tutan temel yaklaşımdır. DonmuÅŸ, an’dan kopuk, ÅŸimdide yaÅŸamayan deÄŸil; canlı; an’ı ve onun getirdiklerini önemseyen bir toplumsal yapı ortaya çıkar Maturidi zihinle. Bununla aynı zamanda ‘Maturidilik kesin olarak muhafazakarlığa, mevcut durumu muhafaza etmek için yırtınmaya karşıdır. Mevcut durumu sürekli geliÅŸtirmekten yanadır’ da demiÅŸ oluruz.

Bence ikinci önemli kavram ise ‘açık iliÅŸki/açık toplum’ kavramıdır. Yine bilgisayar kavramıyla örneklemek gerekirse Maturidi zihin ‘open source/açık kaynak’ bir zihindir.

Zaman zaman bir ilke olarak dile getirdiÄŸimiz ama anlamı üzerine çok düşünmediÄŸimiz altın deÄŸerinde bir cümle serdedelim burada: ‘Biz Sünniyiz, biz zahire göre hükmederiz.’ Maturidi zihnin toplum tasavvuru tam da bu ‘zahire hükmetme’ fikri üzerinden ‘açık toplum’dur. Görüneni ve kendisine uygulanan davranışı dikkate alır Sünni-Maturidi zihin. Görünenin arkasıyla, tecessüsle, ‘acaba’ ile amel eylemez. Bu da toplumsal yapıyı ‘açık’ hale getirir.

‘Açık iliÅŸki’ ise bir baÅŸka ilkeyle, yani ‘liyakat’ ilkesiyle geliÅŸir. Bir iÅŸi yapanın kim olduÄŸuyla deÄŸil, iÅŸi yapma biçimiyle ilgilenmek. Ä°ÅŸin sırrı buradadır. Böyle olunca çeviri ofisinin başına bir Yahudi’yi, hazine yönetiminin başına bir Hıristiyan’ı, tıp okulunun başına bir Nasturi’yi, yaptıracağı camiin mimarbaşılığına bir Ermeni’yi getirmekte hiçbir beis görmez. Zira bilir ki ‘eylerken’ asıl mesele eyleyenin kim olduÄŸu deÄŸil, nasıl eylediÄŸidir.

Aslında bütün bunları yapabilmenin kilidini açan anahtar kavramsa ‘ötekiyle özgüvene dayalı iliÅŸki’ kavramıdır.

Öteki ile iliÅŸkide klasik üç yol vardır malum. Birincisi ‘etkiye kapalı iletiÅŸim’, ikincisi ‘etkilenmeye açık iletiÅŸim’, üçüncüsü ise ‘etkilemeye dayalı iletiÅŸim.’

Bidayetinden beri Müslümanların, özelde ise Maturidilerin tüm ötekilerle kurduÄŸu iliÅŸki, bu üç yolun da dışında geliÅŸmiÅŸtir. Müslümanlar, ‘özgüvene dayalı iliÅŸki’yi geliÅŸtirmiÅŸlerdir ötekiyle iletiÅŸimde. Hem etkilemeye hem de kendi seçtiÄŸi alanlarda etkilenmeye hiç karşı deÄŸildir.    

Burada da bir duralım. Bugün kurduÄŸumuz topluluklarda, toplumlarda, ülkelerde bu temel kavramların yansımaları nasıldır? Özgüvenimiz ne durumdadır? Liyakat yaklaşımımız nedir? Bilgiye eriÅŸim konusunda bakışımız nedir? Ötekiyle kurduÄŸumuz iliÅŸki bir özgüven iliÅŸkisi midir yoksa bir kompleks iliÅŸkisi mi? Dahası bugün ‘öteki’ bizi korku-hayranlık dengesinde birer kuklaya çevirmiÅŸ durumda mıdır? GeliÅŸime açıklığımız ne düzeydedir?

Ve belki de en önemli soru şudur: Bu sorulara dürüstçe vereceğimiz cevaplarla yüzleşmeye hazır mıyız?

Bugün donan, donmuşluğuyla canımızı sıkan, gelişimimizi durduran ne varsa onun nedeni İslam, Sünnilik, Maturidilik, Hanefilik değildir. Bu dört kavrama bakışımızdaki ciddi problemlerdir.

Diğer Müslüman cemaatin yayınladığı kitabı dahi okumaktan korkan insanlar Sünni, Henefi, Maturidi falan değillerdir. Sadece donmuş bir muhafazakarlığın askerleri, çürümüş bir iktidar duygusunun kölesidirler.

Derdim, Allah biliyor ya, böyle deve dişi gibi meselelerde üstelik kısıtlı bilgim ve kısıtlı yerimle söz alıp artislik etmek değildir. Derdim, sorunlarımızla yüzleşecek cesarete, meselelerimizi halledecek dürüstlüğe başta kendim olmak üzere herkesi çağırmaktır. Yani inancımın bir işe yaramasını sağlamaktır. Bir gram fazlası değil.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.