Sosyal Medya

Genel

Gergin miyiz?

Doğrudur; bir ülkede her on yılda bir darbe olursa; hakim sermaye-hakim bürokrasi-hakim kültür “öteki”ni sürekli horlayıp, baskı altında tutarsa o toplumda, barıştan hoşgörüden bahsetmek tutarlı olur mu?



Mustafa Kutlu - Yeni Åžafak

Yıllar önce Ajda Pekkan ile Cem Yılmaz’ın oynadığı bir reklam filmi vardı, hatırlarsınız. Ajda parkta sabah koÅŸusunu yaparken Cem’e rastlar, Cem gülerek ona “Ajda Hanım bugün biraz gerginsiniz galiba” der. Bu kinayeli esprinin ne mânâya geldiÄŸini anlamışsınızdır.

Şaka bir yana, fert olarak ve toplum olarak gergin olduğumuz; insanların hiç yoktan birbirine daldığı, birbirini incittiği bir atmosferde yaşadığımız söyleniyor.

DoÄŸrudur; bir ülkede her on yılda bir darbe olursa; hakim sermaye-hakim bürokrasi-hakim kültür “öteki”ni  sürekli horlayıp, baskı altında tutarsa o toplumda, barıştan hoÅŸgörüden bahsetmek tutarlı olur mu?

Hele terör, devletin kılcal damarlarına kadar girip, dış güçlerin güdümü ile kendi insanını kurşunlayıp, tanklar altında ezecek kadar gözü dönmüş olursa.

Şükredelim ki, bu ülkede sokakta çarptığı çocuÄŸu orada bırakıp arabasını sürüp kaçan ÅŸerefsizler olduÄŸu kadar; çocuÄŸu alıp derhal hastaneye koÅŸan hamiyet sahipleri de var. Bombalara, tanklara göğsünü siper edip darbecileri püskürten bir halkımız var. Ãœlkemiz bir uçurumun kenarından dönmüştür. TaÅŸların yerine oturması zaman alacak. Yine de modern hayatın her yanımıza bulaÅŸtırdığı “stres” ile, sebepleri konuÅŸulmalı.

Bakınız neredeyse otuz kırk yıldır yine dışarıdan pompalanan bir kalkışma ile asker ve polisimiz savaşıyor; hemen her gün albayraÄŸa sarılı ÅŸehit cenazeleri geliyor. SaÄŸda solda patlatılan bombalar insanımızı huzursuz ve tedirgin ediyor. Ãœlkemiz kendi ayakları üzerinde durmaya, bağımsız olarak kendi kararlarını vermeye kalkıştığında, OrtadoÄŸu’da bir yıldız gibi parladığında, istikrarı ve geliÅŸmeyi yakaladığında bunu bozmaya çalışanlar eksik olmuyor, olmayacak. Hakim zihniyet-hakim sermaye-hakim kültür uzun yıllar sürdürdüğü hakimiyeti, mevzileri kaybetmeye baÅŸladığında; medyası, muhalefeti, dış destekleri ile her fırsatta feryadı basarak felaket tellallığına soyunuyor; Meclis’te dahi tekmeli-yumruklu arbedeler yaÅŸanıyor.

Bu görüntünün yanında işportacı ile zabıta, minibüsçü ile trafik polisi, uyuşturucu baronları ile narkotik polisi, haraç çeteleri, kaçakçılar, rüşvetçiler arasında her geçen gün bir hadise çıkması kaçınılmazdır.

Vatandaş kavga edenleri ayırmaya çalışmaktan kaçınıyor; çünkü bu yolda can veren çok oluyor. Doktor, öğretmen, vergi memuru, tahsildar, hâkim-savcı, hasılı devlet memurları görevlerini yaparken hücuma uğruyor, darp ediliyor, hatta makamında öldürülüyor.

Siyaset kurumu gerginlik üzerine kurulup, medya ile birleÅŸerek incir çekirdeÄŸini doldurmayan meseleler üzerine günlerce tartışıyor; tarafların temsilcileri televizyonda kavga ediyorlar. Bu televizyon kavgaları; gıda, ÅŸehircilik, hukuk, eÄŸitim, kültür-sanat ve hemen her alana yayılıyor. Bu ülkede taÅŸ-taÅŸ üstüne koymayı becerememiÅŸ olanlar atılan her müspet adımı karalamak için yarışıyor.

Son çıkan ve önceki iletiÅŸim unsurlarının hepsini geride bırakarak toplum ve ferdin tüm hayatını ele geçiren “Sosyal Medya” bir tehdit, algı operasyonu, iftira ve linç aracına dönüşmüş durumda.

Elinde cep telefonu taşıyan herkes bu tehlikeye maruzdur, çirkef en beklemediği zamanda onun da üzerine sıçrayabilir.

Ä°ÅŸin en acıklı tarafı “Sosyal Medya”nın açtığı yara tedavi edilemez. Atılan çamurun izi kalır.

Büyük ÅŸehirlere “göç”ün önü alınamamıştır. Halli gereken pek çok meselenin temelinde bu yatmaktadır. Mesela “trafik”. Bana göre bu göç devam ettikçe ne köprüler ne tüneller trafiÄŸi selamete çıkaramaz.

Büyük resme bir bakalım.

Tarımı ihmal edilmiÅŸ bir ülkenin sanayisi olamaz. Olsa olsa ancak “montaj sanayi” olur. Bir ülkenin sosyal barışı, nüfus hareketleri tarıma baÄŸlıdır. Devlet bunu yeni fark etti ve “Milli Tarım” hamlesini baÅŸlattı.

Çok geç kaldı, çok.

Geç kaldığını ÅŸundan anlıyoruz. Türk-Ä°ÅŸ rakamlarına göre dört kiÅŸilik bir ailenin “Yoksulluk sınırı” 4.700 TL olmuÅŸ. Sendika bu rakamı ÅŸiÅŸirmiÅŸ olabilir ama yine de gelir farkı çok âşikâr.

Gerilim var mı? Evet var. Ama bu bizi ürkütmüyor. Korku ile umut arasında dimdik ayaktayız. Sıkıntı yok.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.