Sosyal Medya

Güncel

Kucaklayıcılık ve Kuşatıcılığın Sınırları

Doğu Perinçek ve Kemalist-Ergenekoncu çevreleriyle uyumlu olmayı keramet sayan Pelikan Yalısı trollerinin sözlerine bakarak Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Efkan Ala, Beşir Atalay, Ali Babacan veya Bülent Arınç gibi isimler sürgünde mi tutulacak ebediyyen?



Kenan Alpay - Yeni Akit

Mustafa AtaÅŸ kamuoyunda adı pek sık duyulmayan ama AK Parti açısından son derece önemli bir isim. Ä°stanbul Milletvekili olmanın yanı sıra hem Genel BaÅŸkan Yardımcısı hem de TeÅŸkilat BaÅŸkanı görevini yürüten Mustafa AtaÅŸ, 2019’da gerçekleÅŸecek seçimlere doÄŸru CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın en güvendiÄŸi isimlerden biri. Buna raÄŸmen geçtiÄŸimiz Mayıs ayındaki olaÄŸanüstü kongre sürecinde trol ve tetikçilerin öncelikli hedeflerinden biri de Mustafa AtaÅŸ’tı.

AkÅŸam Gazetesi’nden Pınar Işık Ardor’a uzun ve detaylı bir röportaj veren Mustafa AtaÅŸ’ın teÅŸkilatların yapısı, deÄŸiÅŸim süreci, geniÅŸ tabanlı istiÅŸare, kucaklayıcı siyaset, kutuplaÅŸma ve gençlik gibi konular üzerine uyguladıkları siyaseti izah ediyordu. Bazı sorulara verilen cevaplar kliÅŸe gibi dursa veya doyurucu olmasa da en yetkin isimlerden biri olarak AtaÅŸ, AK Parti’nin mevcut durumda önceliklerini ve perspektifini izhar ve ihsas ediyor. Kulislerden sızan dedikodu mahiyetindeki bilgilere veya troller marifetiyle sergilenen rezilliklere takılmadan önce AtaÅŸ’ın verdiÄŸi röportajın dikkatle okunması ve analiz edilmesi önem arz ediyor.

TeÅŸkilat; Ehliyet ve Emniyet

CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan söz konusu konuÅŸmaları yapmamış olsa bile kongreye giden süreçte AK Parti’nin kendi dinamizmini sürekli yenileyerek sürdürebilmesi için teÅŸkilatlarda deÄŸiÅŸimlerin olacağını özellikle vurguluyor AtaÅŸ. Bu vurgulara geniÅŸ tabanlı istiÅŸareyi öne çıkarırken ilkelerin altını çiziyor: “Adaletten sapma olmayacak, dürüstlükten taviz verilmeyecek, ahlaki yönden bir zafiyet olmayacak… Ehliyet, emniyet, liyakat ilkeleri çerçevesindeki kadrolarımızın yeni ekiplerin içerisinde yer almasına özen gösteriyoruz. Yöneticimiz; dürüst, ahlaklı, adil ve toplumun her kesimini kucaklayan yapıda insanlar olacak.” 

Dar bir kadro deÄŸil istiÅŸare ve tahayyülleri 55 milyon seçmeni kucaklayacak bir yapı ve siyasi hareket anlayışın çerçevesi çiziliyor. Ãœstüne “toplumun her kesimini daha iyi kimle kucaklayabiliriz?” kaygısıyla hareket ettiklerini beyan ettikten sonra “milletimizin güven zedeleyecek bir davranış gördüklerinde bizi uyarmalarını istiyoruz” ÅŸeklinde bir açık çek veriyor AtaÅŸ. Bu minvalde deÄŸerlendirme toplantılarından raporlara deÄŸin CumhurbaÅŸkanı’na arz edilen raporlar için harcanan emeÄŸe, kadrolara ve sabah namazlarına kadar süren yoÄŸunluÄŸa dikkat çekiliyor. Ancak bu esnada tam olarak sebebi ve hedefi belirtilmeyen bir sıkıntıya dikkat çekiliyor: “Toplumumuzda şöyle bir olay yaÅŸanıyor. Lütfen bundan uzak duralım. Sokakta duydukları duyumlarla hareket ediyorlar. Özellikle de tabanımıza söylüyorum. Sokakta duyduklarını gerçekmiÅŸ gibi kabul ederek insanlar hakkında hüküm veriyorlar. Bu doÄŸru deÄŸil… Kendi içimizde düşmanlığın bize bir faydası yok. Birbirimize kenetlenmemiz lazım.

Bu gibi ifadeler esasen AK Parti tabanında epey zamandır yaÅŸanan birtakım sıkıntı, ayrışma ve çatışmalara da iÅŸaret ediyor. “Ayrıştırıcı deÄŸil birleÅŸtirici siyaset” söylemi bırakalım diÄŸer siyasi görüşleri ne yazık ki bizzat parti teÅŸkilatı ve tabanında tatmin edici bir karşılık bulamıyor. Adalet, dürüstlük ve ahlak vurgularının en üst deÄŸer olarak tutulduÄŸu bir siyaset tarzı kabul edelim ki bir özlem, bir sitem ve giderek artan bir hayal kırıklığı olarak dile getiriliyor. Dar klik, keskin hizip ve menfaat ÅŸebekeleri siyasetine dönüşen bir siyasal hareketin söylemleri neticede toplum nezdinde geçerliliÄŸini yittirip alay konusu olmaya baÅŸlar. Oysa dürüst, ahlaklı ve adil kadroları tekrar organize ederek mezhebi, meÅŸrebi ve ideolojik fanatizm ve düşmanlıkların önünü almak mümkündür. Bu hem siyasi kadrolar için hem de bürokratik kadrolar için böyledir. Vaat edilen toplumsal adalet ve refah, liyakat ve sadakatin hasmı deÄŸil mütemmim cüzüdür çünkü.

Haklı Olmak KuÅŸatıcı Olmaya Engel mi? 

Bütün bir toplumu değilse bile kahir ekseriyetini kucaklayacak ve kuşatacak bir anlayışla siyaset yapmak üzere her şeyden önce serbest tartışmanın önünü olabildiğince açmak gerekir. Eşzamanlı olarak tetikçi, trol ve troliçe gibi sosyal medyada örgütlenen haysiyet cellatlarının da önünü kesmek hatta gayrı meşru olduklarını ilan etmek gerekir. Bu yol ve yöntem, bu teamül ve örgütlenme biçimi münafık ve fasık çetecilerle çalışmayı mecbur kıldığı için buralardan sadece fitne, fesat, düşmanlık ve çatışma tezahür edecektir. Marjinal söylem ve örnekler üzerinden güç devşiren bu yöntem ve şebekeler değil toplumun geniş kesimlerini kuşatıp kucaklamaya parti tabanı ve teşkilatlarında dahi çatırdama ve kırılmalara sebep oluyorlar.

2019 yılında yapılacak bu seçimler Türkiye’nin gelecek 100 yılını ÅŸekillendirecek bir dönüm noktası” olarak tanımlanıyor resmen. Peki, Milliyetçi Hareket Partisi ve lideri Devlet Bahçeli’yle yakın durma ve mümkün olduÄŸu kadar beraber siyaset üretmeyi zaruret gören AK Parti kendi kurucu kadrolarından daha ne kadar uzak duracak? Özellikle TSK ve Yüksek Yargıiçerisindeki ağırlığı sebebiyle sürekli DoÄŸu Perinçek ve Kemalist-Ergenekoncuçevreleriyle uyumlu olmayı keramet sayan Pelikan Yalısı trollerinin sözlerine bakarak Abdullah Gül, Ahmet DavutoÄŸlu, Efkan Ala, BeÅŸir Atalay, Ali Babacan veya Bülent Arınç gibi isimler sürgünde mi tutulacak ebediyyen? 

Siyasi mücadelede ayrışma ve çatışmalar kimi zaman kaçınılmazdır. Ancak maharet ve maslahat bu ayrışma ve çatışmaları savuÅŸturup kadroları ana siyasi çizgide tahkim etmektedir. Devlet Bahçeli ve MHP’nin duruÅŸuyla, DoÄŸu Perinçek ve Kemalist-Ergenekoncu kadroların duruÅŸuyla AK Parti’nin sayılan isimlerini kıyas etmek dahi züldür, akla mantığa aykırıdır ve alenen zarar ziyandır. Kucaklama ve kuÅŸatmaya AK Parti kendi içinden, kurucu kadrolarından ve bir döneme damgasını vurmuÅŸ siyasi aktörlerinden baÅŸlamalıdır. Daha düne kadar Fethullahçı Cunta’nın Taraf’ında Ahmet Altan’la, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfıyöneticileriyle, FETÖ’nün istihbarat ve operasyon elemanlarıyla al takke ver külah oynamış tiplerin sürekli tedavülde tuttuÄŸu “Hocacı-Gülcü” isnad ve iftiralarını hükümsüz ve gayri meÅŸru ilan etmek en hayırlı yoldur. Bunlar fitneden, fesattan ve çatışmadan besleniyorlar ama AK Parti ancak kendi içinde birlik, beraberlik ve dayanışma sergileyerek toplumu daha güçlü bir biçimde kucaklayabilir. 

Kendi parti teÅŸkilatı ve tabanını dahi kontrol edemeyen Bahçeli’ye veya toplumun en marjinal ve kriminal Perinçek-Ergenekon kliÄŸine AK Parti neden mecbur ve mahkûm olsun ki? KucaklaÅŸma ve kuÅŸatıcılık en yakınlardan baÅŸlar en uçlara doÄŸru uzanır, bu süreç hiçbir yerde tersine iÅŸlemez ve iÅŸletilemez.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.