Güncel
Kurban kesmenin metafizik ve psiko-sosyal temellerini görebilmek
“Hz. İbrahim’in (as) kurban olarak evladını seçmesi tesadüfi değildir. Bu seçişi sadece sevgi ile değerlendirmek de mümkün değildir. Çünkü insan pekâlâ ailesini de evladı kadar, belki de daha fazla sevebilir. Böyle olabileceği hâlde, Hz. İbrahim’in kendi öz evladını seçmesinde daha başka hikmetlerin var olacağı muhakkaktır.
Fethi Güngör - Diriliş Postası
Kurban ibadetinin mahiyeti ve ehemmiyeti, önceki dinlerde ve Ä°slamiyet’te kurbanın yeri, kurbanın fıkhı, hikmeti ve takva ile alakası hususlarını daha önce kaleme almış olduÄŸumuz “Kurban: Varlık HiyerarÅŸisindeki Yerimizi Bilmek” baÅŸlıklı makalemizde kısa kısa ele almıştık. Bu yazımızda kurban kesmenin metafizik ve psiko-sosyal temellerini merhum Ali Murat Daryal Hoca’dan iktibasla dikkatlerinize sunmak istedim:
“BilindiÄŸi gibi kurbanın tarihi Ä°slamiyet’te Hz. Ä°brahim’in, oÄŸlu Hz. Ä°smail’i kurban etme teÅŸebbüsü ile baÅŸlar. Sonra bu teÅŸebbüs, bizzat Allah tarafından Hz. Ä°smail’in yerine bir koç kurban edilmesi ÅŸekline çevrilir. Daha sonra da bizlerde koyun kurban etme ÅŸeklinde devam eder. Ä°slam’da kurban kesme vâkıasını, tarihî menÅŸeinden itibaren günümüze kadarki seyrinde üç merhaleye ayırmak mümkündür:
- Ä°brahim’in kendi oÄŸlunu Allah’a kurban etme teÅŸebbüsü.
- Bu teÅŸebbüsün yine bizzat Allah tarafından durdurularak Ä°smail’in yerine bir koçun gönderilmesi. Bu ikinci merhalede dikkat edilirse kurban eden aynı kalmış, fakat kurban edilen deÄŸiÅŸmiÅŸtir ki, bu da intikal devresidir.
- Son merhalede, yani bizlerde ise hem kurban eden deÄŸiÅŸmiÅŸtir ve hem de kurban edilen.”
İnsanlığı kurtaracak yegâne gücün Allah sevgisi ve saygısı olduğunu derinden hissedebilmek
“Hz. Ä°brahim’in (as) kurban olarak evladını seçmesi tesadüfi deÄŸildir. Bu seçiÅŸi sadece sevgi ile deÄŸerlendirmek de mümkün deÄŸildir. Çünkü insan pekâlâ ailesini de evladı kadar, belki de daha fazla sevebilir. Böyle olabileceÄŸi hâlde, Hz. Ä°brahim’in kendi öz evladını seçmesinde daha baÅŸka hikmetlerin var olacağı muhakkaktır.
Ana-baba ile evlat arasında sadece manevi bir baÄŸ olan “sevgi”den baÅŸka maddi bakımdan da kuvvetli bir baÄŸ mevcuttur. Zira evlat, ana-babanın maddi varlıklarının bir neticesi ve yine onların maddi ve manevi bir devamıdır. Hâl böyle olunca, baba ve ananın kendi manevi varlıklarının bir devamı olan evlatlarını kurban etmeye razı olmaları, bir bakıma kendilerini, kendi öz varlıklarını fedaya razı olmaları demektir.
Koç ile sahibi arasında da tamamen aynı münasebetler mevcuttur. Koyun madde, yani para karşılığı alınıp kesilmekte ve eti de bir kısmı evde bırakılmak üzere fakir-fukaraya, eşe-dosta hediye edilmektedir. Bir insanın zaman ve emek (yani güç ve enerji) olarak kendi ömründen bir parçasını teşkil eden, yani onun geçen ömründen bir kısmı demek olan para ile koyun alarak kesmeye razı olması, zaman ve emek sarf etmek suretiyle kendinden bir parça hâline gelen evladını kesmeye razı olması ve daha kısacası kendini kurban gibi feda etmeye razı olması manasına gelir.
Yine insanın kendi maddi varlığından bir kısmını vererek kazandığı para ile arasında maddi baÄŸlantı olduÄŸu gibi aynı zamanda ömrünün bir kısmı demek olan para ile manevi bir baÄŸlantı, bir sevgi baÄŸlantısı da mevcuttur. Çünkü o para, o insanın ömrünün bir kısmını temsil etmektedir. Kısacası para, insanın evladı gibi hem maddi ve hem de manevi olmak üzere her iki tarafının da tamamlayıcısıdır ve onlar öldükten sonra da iyi veya kötü olarak tıpkı evlat gibi onların bir devamcısıdır. Bu gerekçeler iledir ki, Hz. Ä°brahim’in evladı Hz. Ä°smail’i (as) kurban etme teÅŸebbüsü bizlerde kendi alnımızın teri ile helâlinden kazandığımız para karşılığı aldığımız koyunu kurban etme ÅŸeklinde devam edegelmektedir.
Gerek Hz. Ä°brahim’in evladı Hz. Ä°smail’i kurban etme teÅŸebbüsü ve gerekse bizlerin koyun kurban etme gayretlerimiz, madde üstü olup manevi sahaya giren sevgiyi de kademelere ve merhalelere ayırmaktadır. Allah Teâlâ, Hz. Ä°brahim’in kıssasıyla Kendi sevgisinin insanlara saadet ve selamet getireceÄŸini ve ancak Kendi sevgisinin insanlığı düştüğü girdap ve felaketlerden kurtaracağını anlatmaktadır.
Evladı Hz. Ä°smail’i kurban etme teÅŸebbüsünde Hz. Ä°brahim’in hareket noktası Allah aÅŸkı idi. Allah aÅŸkının Hz. Ä°brahim’deki tezahür ve tecellisi idi. Allah aÅŸkıyla baÅŸlayan kurban kesme vâkıası, bizlerde Allah aÅŸkına yönelme ÅŸeklinde devam etmektedir.”
Kurbanın temel işlevinin Allah sevgini artırmak olduğunu idrak etmek
“Hz. Ä°brahim’in oÄŸlu Hz. Ä°smail ile olan münasebetine karşılık, bizlerin koyun ile olan münasebetimiz arasında ne gibi benzerlikler ve ne gibi bir ve aynı olan hususiyetler vardır?
Hz. Ä°brahim’in, evladı Hz. Ä°smail’i kurban etme teÅŸebbüsünde hareket noktası, kemâliyle sahip olduÄŸu ilahî sevgi idi. Ä°ÅŸte bunun için evladını kurban etmeye lüzum hâsıl olmadı ve bu aynı sevgi, bir kurtarıcı olarak tecelli etti. Buna karşılık bizlerde ise kurban; layığı veçhile sahip olmadığımız ilahî sevgiye nail olabilmek için para, mal, mülk gibi ikinci-üçüncü dereceden birtakım sevgilerimizi bu ilahî sevgiye feda edebilmek gayretinden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir.
Bu da pekâlâ göstermektedir ki, ikinci, üçüncü veya daha aÅŸağı dereceden de olsa herhangi bir sevginin gayret, çalışmak ve fedakârlık sonucu en üst sevgiye, ideal sevgiye, yani ilahî sevgiye inkılap edip dönüşeceÄŸini göstermektedir. Yoksa Allah Teâlâ, kestiÄŸimiz veya keseceÄŸimiz kurbanların kanından ve etinden müstaÄŸnidir. Bu kestiÄŸimiz kurbanların, Allah Teâlâ’ya karşı beslediÄŸimiz sevgi ve muhabbetin artmasına hizmet etmekten baÅŸka hiçbir deÄŸeri yoktur.
Bunlara ilaveten koyun hem bizzat kendi varlığıyla ve hem de alındığı karşılık itibariyle maddedir, maddeyi temsil etmektedir. Şöyle ki;
1- Onu almak için para kazanmak gayesiyle sarf ettiğimiz enerji-güç-kuvvet itibariyle maddedir.
2- Enerji karşılığında kazandığımız ve alırken de vermek mecburiyetinde olduÄŸumuz “para” itibariyle maddedir.
3- Ve nihayet sırf kendi varlığı itibariyle maddedir. Hâl böyle olunca, Kurban bayramının gelmesiyle, Allah rızası için kurban kesmemiz, maddeyi üç hâliyle, enerji-para-varlık olarak kendi nefsinde toplamış olan koyunu, yani maddeyi Allah rızasına, yani manaya tamamen feda etmemizden başka bir şey değildir.
Burada, potansiyel hâlindeki enerjiyi harekete geçirip ona istikamet ve ÅŸekil veren Allah rızası ve sevgisidir. Canı et isteyen bir kimsenin bir koyun alıp kesip yediÄŸini düşünelim. Burada ilk hareket noktası olan et ihtiyacı fizyolojik (bedenle ilgili), yani maddi bir ihtiyaçtır. Koyunu alıp kesip yemekle de bu ihtiyaç giderilmiÅŸtir.”
Maddenin Dar Kalıplarından Kurtulup Onu Manaya Feda Edebilmek
“Hâlbuki kurban vâkıasında durum hiç de böyle deÄŸildir. BaÅŸlayış ve bitiÅŸ madde deÄŸildir, bilakis madde üstüdür. Maddenin manaya feda ediliÅŸi, zannedildiÄŸinden çok daha fazla deÄŸer taşımaktadır. Zira Ä°slam’dan önce müşrikler, putları uÄŸruna yaptıkları kurbanları putlarının dibinde keserlerdi. Böylece her ikisi de maddenin birer temsilcisi olarak bu insanların beÅŸ duygusuna hitap ederdi. Fakat bu insanlar, maddeyi kendi aralarında kademelere, sıralamalara ayırdıklarından, madde olan kurbanın yine madde olan puta kurban ediliÅŸinde hiçbir fevkaladelik görmezlerdi. Ä°ÅŸte Ä°slam’ın gelmesiyle, bu maddeden kurtuluÅŸ bir anda gerçekleÅŸmiÅŸ ve insanlar maddenin dar sınırını bir anda aÅŸabilmiÅŸlerdir.
Ä°slam’dan çok önce, daha binlerce yıl önce, insanları maddenin dar sınırlarından ve belirli kalıplarından kurtarıp onları fikren ve ruhen yepyeni ufuklara yöneltmek için en büyük atılımı, insanı dehÅŸete düşüren en büyük fedakârlığı, insanların bu hususa dikkatini çekmek için Hz. Ä°brahim (as) ve onun saygıdeÄŸer oÄŸlu Hz. Ä°smail (as) yapmıştır. Yapılan bu fedakârlık, insanları gözün dar zaviyesinden kurtarmış ve insanları daha büyük âlemler aramaya teÅŸvik etmiÅŸtir. Bu da birçok yeni keÅŸiflerin, yeni buluÅŸların ve modern ilmin nüvesini teÅŸkil etmiÅŸtir.”
İlahî sevginin her yerde ve herkese mahza iyilik getirdiğini görebilmek
“Bunlardan baÅŸka yine bu kurban vâkıasının cemiyet içerisinde pek çok tarafı vardır. Etinden ve yününden konu komÅŸunun, fakir fukaranın istifade etmesi gibi. Göze ilk bakışta cüz’î gibi görünen bu kurban etinden fakir fukaranın istifade etmesi meselesi, ciddi olarak hesaplanırsa, hiç de küçümsenmeyecek neticelerin alınacağı muhakkaktır. Ä°ÅŸte bu küçücük bir vâkıa bile, ilahî sevginin her yerde herkese iyilikten baÅŸka hiçbir ÅŸey getirmeyeceÄŸini gösterir. Nitekim canı et istediÄŸi için bir koyun alıp da kesen bir kimsenin bu koyunun etini kendi boÄŸazından keserek fakir fukaraya dağıttığı pek görülmüş hadiselerden deÄŸildir. Bu kimsenin hareket noktası fizyolojik ihtiyaçtır. Hâlbuki kurban kesen bir kimsenin hareket noktası Allah sevgisidir.
Sabahleyin evinden çıkıp işine giden ve işinde akşama kadar bıkmadan usanmadan çalışan ve bu emeği karşılığında aldığı para ile satın aldığı koyunun etini akrabalarına gönderen bu kimse, onları hatırlamış, onlara olan sevgi ve bağlılığını ispat etmiş ve nihayet onları ziyaret etmiş durumdadır.
Ä°slam’da sıla-i rahim, akrabaları ziyaret esası vardır. Burada dikkat edilecek olursa, gerek akrabalarını ziyaret eden kimse ve gerekse onlara kurban eti gönderen kimsenin tâbi oldukları formüller aynıdır. Yani, bu iki çeÅŸit insan da akrabalarına aynı ÅŸeyleri vermiÅŸlerdir.
Netice olarak şunu söyleyebiliriz ki; bir koyun satın alarak bunun üçte birini akrabalarına hediye eden bir kimse ömründen en az beş gününü zaman ve enerji olarak onlara adamış, onlara feda etmiş, dolayısıyla kendi varlığından onlara bir şeyler vermiş ve böylece hem onları hatırlamış hem onlara sevgi ve bağlılığını göstermiş ve hem de onları ziyaret etmiş, onları yoklamış ve bir sıkıntıya düşerlerse onlara elinden gelen yardımı yapacağını, her fedakârlığı göstereceğini ima yoluyla hissettirmiş durumundadır.
Fakir fukaraya dağıtılan son üçte bire gelince: Böyle bir kimse, bu son üçte bir için de yine yukarıda anlatıldığı gibi, bütünüyle ömrünün tam beş gününü bu fakir fukaraya adamış, feda etmiş durumdadır. İnsanlar hizmet ettikleri varlıklara tepeden bakamazlar. Bunu isteseler de yapamazlar, daha doğrusu beceremezler. Zira hizmet sevgi getirir, yoksa boş bir gurur değil.
Bunlardan başka, bu fakir fukaraya dağıtılan bu etlerin onların gıdaları, beslenmeleri ve geçimleri üzerinde de fazlasıyla müspet yönden tesirli olacağını ve birçok faydalar sağlayacağını belirtmek kurbanın diğer faydalarını görmek açısından herhâlde kâfi gelecektir.
Yine bu kurbanın gelişigüzel olmayıp senenin muayyen günlerinde kesilmesi de diğer ibadetlerde olduğu gibi bu ibadette de Müslümanlar arası birlik ve beraberlik içinde olmanın lüzumunu göstermektedir.
İslamiyet, bütün canlılara karşı bizlere daima şefkat ve merhameti emreder. Kurban, dikkatimizi şefkat ve merhamet üzerine daha fazla çeker ve bu hususta bizlere daha fazla tavsiyelerde bulunur. Bu da bizlere açıkça göstermektedir ki, canlı varlıklar ve hattâ cansız varlıklar gayeleri kadar değerlidirler.
Nitekim gerek eti için ve gerekse kurban için olsun, her iki hâlde de koyun kesilmektedir. Yalnız bunları birbirinden ayıran ve birini diÄŸerinden daha üstün kılan ÅŸey, kesiliÅŸlerindeki gayedir. Kaldı ki, bu gaye de koyunun bizatihi kendinden gelmemektedir. Bilakis insanların niyetleri bu kendi malları olan koyunlar üzerinde bu kadar farklılık doÄŸurursa, bu niyetleri taşıyan insanların bizzat kendilerinde ne derece farklılık doÄŸuracağını bu küçücük misalden hesap edip çıkarmak herhâlde mümkündür ve yine de bu misalden hareket ederek kendi niyetlerimiz üzerine eÄŸilerek, onlara en mükemmel ÅŸeklini vermeye çalışmamız da herhâlde ÅŸarttır…”
Ä°badetlerin felsefesi, psikolojisi ve sosyolojisi üzerine uzun yıllar kafa yoran ve bu alanda bizlere kıymetli eserler bırakan merhum Ali Murat Daryal Hoca’ya Allah’tan gani gani rahmet, siz muhterem okurlara huzur dolu bayram günleri ve dâreyn saadeti dilerim. Yüce Rabbimiz kurbanımız, haccımız ve namazlarımız baÅŸta olmak üzere tüm ibadetlerimizi kabul buyursun…
Kaynaklar:
- GÃœNGÖR, Fethi; “Kurban: Varlık HiyerarÅŸisindeki Yerimizi Bilmek”, http://fethigungor.net/dirilis-postasi/kurban-varlik-hiyerarsisindeki-yerimizi-bilmek/, 21.09.2015.
- DARYAL, Ali Murat; Kurban Kesmenin Psikolojik ve Metafizik Temelleri, M.Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, İstanbul 2009, 507 s.
- DARYAL, Ali Murat; Dinî Hayatın Psiko-Sosyal Temelleri, M.Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, İstanbul 2009, 336 s.
- https://tr-tr.facebook.com/alimuratdaryal/posts/572940862780226, 15.03.2017.
Henüz yorum yapılmamış.