Sosyal Medya

Kürsü

Ahlak ve mutluluk eğitiminde bir kilometre taşı: İbn Miskeveyh

‘Nefse ve onu biçimlendirene, sonra da ona iyilik ve kötülük yapma kabiliyetlerini verene ant olsun ki, nefsini arıtan kurtuluşa ermiştir, onu kötülükle örten kimse de ziyana uğramıştır (Şems Suresi, 91:7-10)’



Ömer Lekesiz - Yeni Şafak
 

Yeni Åžafak okurları Ä°bn Miskeveyh’in adını biliyorlardır; en azından ahlak ve mutluluk konularında katıldıkları sohbetlerden aÅŸinadırlar onun adına ve kimi görüşlerine. 

Tam adı, Ebû Alî Ahmed b. Muhammed b. Ya‘kūb b. Miskeveyh el-Hâzin (v. 1030) olan Ä°bn Miskeveyh, ahlak alimi, tarihçi ve filozoftur. Ebu Hamid el-Gazzali’den hemen (d. 1058), Ä°bn Arabi’den (d. 1165) epey önce yaÅŸamıştır.

Adını bu iki zat ile birlikte anmamın nedeni, gerek nur gerekse vahdeti-i vücud metafiziÄŸinin, tasavvufi doktrinler olarak inÅŸasında onların öncülü sayılmasındandır. Dolayısıyla Ä°bn Miskeveyh’i okumak, el-Gazzali’nin, Ä°bn Arabi’nin görüşlerine doÄŸru bakılacak uygun pencere açmak demektir.

Ä°bn Miskeveyh’in en ünlü eseri,  Tehzîbü’l-ahlâk ve Tathüru’l-A’râk’tır. Türkçe'ye ilk kez 1982 yılında, Ahlaki OlgunlaÅŸtırma adıyla çevrilen bu eserin yeni basımı, Ahlak EÄŸitimi adıyla 2013 yılında Büyüyenay Yayınları tarafından yapıldı (Çev.: Abdulkadir Åžener, Ä°smail KayaoÄŸlu, Cihat Tunç.); onun ününün artmasını saÄŸlayan bir diÄŸer eseri de Haziran 2017’de Klasik Yayınları arasından Mutluluk ve Felsefeadıyla çıkan, Tertîbu’s-sa‘âdât ve Menazîlu’l-Ulûm adlı risalesidir.

Ä°bn Miskeveyh, Tehzîbü’l-ahlâk’ı yazma amacını (eserinin giriÅŸinde) şöyle iletmektedir:

“Bu kitabı yazmaktan amacımız, kendimiz için, bütün davranışlarımızın, iyi olmakla birlikte kolay, sade ve meÅŸakkatsiz olmasını saÄŸlayacak bir ahlaka ulaÅŸmaktır. Öyleyse bu ahlak, bir sanat ve öğretici bir düzenleme (yeni eÄŸitim) ile hasıl olur. Bunun yolu da, öncelikle nefislerimizin ne ve nasıl bir ÅŸey olduÄŸunu ve niçin yaratıldığını bilmemizdir. Yani nefislerimizin mükemmelliÄŸini, amacını ve gereÄŸi gibi kullandığımız takdirde bu yüksek dereceye ulaÅŸmamızı saÄŸlayan güç ve melekelerini, bu düzeye engel olan ÅŸeyleri, kurtuluÅŸa ermesi için nelerin nefislerimizi temizleyeceÄŸini, nelerin onları kötülükle örterek zarara sürükleyeceÄŸini bilmektir. Nitekim Ulu Tanrı şöyle buyurur:

‘Nefse ve onu biçimlendirene, sonra da ona iyilik ve kötülük yapma kabiliyetlerini verene ant olsun ki, nefsini arıtan kurtuluÅŸa ermiÅŸtir, onu kötülükle örten kimse de ziyana uÄŸramıştır (Åžems Suresi, 91:7-10)’

Her mesleÄŸin dayandığı ilkeler vardır ve o bunlarla varlık kazanır. Bu ilkeler de baÅŸka bir sanattan elde edilir. Oysa bu sanatlardan hiçbiri kendi ilkelerini açıklamamaktadır. Bunun içindir ki, o sanat ilkelerini amacımız bu olmadığı halde, kısaca ve toplu olarak belirtmek zorunda kaldığımız için okuyucunun (bizi) hoÅŸ karşılamasını dileriz. Dolayısıyla araÅŸtırmamızın amacı üstün ahlakı elde etmektir. Bu da mal, mülk, zenginlik, iktidar, baÅŸkasına egemen olma kavgası ya da barış ve antlaÅŸma ile elde edilen gelip geçici, temelsiz bir ÅŸerefi deÄŸil, gerçek asıl ÅŸerefi kazandırır. Burada Tanrı’nın yardımıyla, bizde, ne cisim, ne cismin bir parçası, ne araz, ne de var oluÅŸunda maddi bir güce muhtaç olan, duyularla algılanamayan yalın bir cevherin bulunduÄŸunu açıklayacağız. Sonra da yaratılışımız ve yönetiliÅŸimizin amacını bildireceÄŸiz.”

Bunlardan bakıldığında Ä°bn Miskeveyh’in, el-Muhâsibî’nin (v. 857) aynı zamanda tasavvuf metafiziÄŸinin temellendirilmesi planında baÅŸlattığı ahlak terbiyesi yazımını (bkz.: er-Riâye / Nefis Muhasebesinin Temelleri, çev.: Åžahin Filiz – Hülya Küçük, Ä°nsan Yayınları, 1998) izleyerek, onu müstakil bir çalışma (eser verme) alanına dönüştürdüğü görülebilmektedir.

Bu manada Ä°bn Miskeveyh, El Kindî (v. 873) ile baÅŸlayıp, Ebû Bekir Râzî (v. 930) Farabi (v. 950), Yahya Ä°bn Adî (v. 974), el-Gazzali,  Ä°bn Arabî ve Adudüddîn el-ÃŽcî’nin (v.1355) ÅŸerh yazma geleneÄŸini de üreten el-Ahlâku’l-Adudiyye’siyle ÅŸekillenerek, Ä°slamî zihniyetin ahlak olarak suretini oluÅŸturan namlı isimler arasındaki en muhkem köprülerinden birisidir.

Ä°bn Miskeveyh’in Mutluluk ve Felsefe’sinin neÅŸir, tercüme ve incelemesi Hümeyra Özturan tarafından yapılmış.

Kitabın ilk kırk dört sayfasında yazarı ve eseri konusunda detaylı bir inceleme yer alıyor. Meraklılarının gerekli bilgiler için bu metne baÅŸvurmalarını salık verirken, ben oradan –hazır Kurban bayramının da eli kulağındayken- ÅŸu küçük bölümü alıntılamakla yetiniyorum:

Hususi Mutluluk: Tek tek insan olmaları bakımından her bir insana özgü olan mutluluÄŸa gelince o, ilim veya erdemli meslek  (sınâ’at) sahibine özgü olandır. Onlar, ilim ve mesleklerdeki mertebeleri ölçüsünce, fiillerinden düşünce (re’y) ve ayırt etmenin gerektirdiÄŸi ÅŸeye göre sâdır olan hallerden dolayı bu erdemlerde farklılaşırlar. Muhakkak ki zenginin ve fakirin mutluluÄŸu, durumlarına göre farklı farklı olsa da, fiillerin düzenlenmesinde müttefiktirler. Bu suretle, zenginin mutluluÄŸu vermede ve malı vermek için ayırmasında ortaya çıkar. Yani bununla (malın) gerektiÄŸi yere, gerektiÄŸi ÅŸekilde, gereken kiÅŸiye sarf edilmesini kastediyorum.”

Bir ahlak terbiyecisi olarak Ä°bn Miskeveyh’i okuyalım. Çünkü geçmiÅŸteki has düşünceleri iyi bilmeyen, kendi zamanına mahsus iyi düşünceleri kuramaz.

kaynak: yenisafak.com

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.