Sosyal Medya

Güncel

'Gülen bize işkence yapıyordu'

2014 yılında 6 FETÖ'cü generali, 'Sisi gibi darbe yapacaklar' diyerek şikayet eden İbrahim Ö. çarpıcı açıklamalarda bulundu. İbrahim Ö. askeri okulda okurken FETÖ'ye ait yurtta kaldığını ve teröristbaşı Fethullah Gülen'in kendilerine bizzat işkence yaptığını itiraf etti.



FETÖ’den ayrıldığı için baskı görerek 1996 yılında TSK’dan emekli olmak zorunda kalan ve örgüte bağlı 6 generali 15 Temmuz’dan 2 yıl önce BİMER kanalıyla devlete bildiren İbrahim Ö., yaşadıklarına ilişkin Yeni Şafak gazetesine önemli açıklamalar yaptı. Cuntacı generaller hakkında “Bunlar Sisi gibi darbe yapabilir” diyerek ilettiği şikayet, askeri yargıdaki FETÖ’cüler tarafından kapatılan İbrahim Ö., örgütle ortaokul yıllarında tanıştığını, lise 1’inci sınıfa dek (1978-1981 arası) FETÖ’nün İzmir Boztepe’deki Akyazılı Özel Yatılı Erkek Öğrenci Yurdu’nda kaldığını söyledi. Daha sonra Yamanlar Koleji’ne dönüştürülen yurdun 5. katında teröristbaşı Fetullah Gülen’in kaldığını ifade eden Ö., “Bu yurtta kalanların pek çoğu kara, hava ve deniz harp okullarına gitti” dedi. Ayrıca örgütün yayın organı Sızıntı dergisinin basıldığı matbaanın da yurda çok yakın olduğu ifade eden İbrahim Ö., “Hatta derginin mürekkeplerini bile biz taşıdık” diye konuştu. İşte İbrahim Ö.’nün açıklamalarından satır başları...

İŞKENCENİN TANIĞIYIM

“Babam beni güzel duygularla sözkonusu yurda göndermişti. Ancak işkenceye varan kötü muameleden dolayı lise 1’inci sınıftan yurttan ayrıldım. Burada Gülen’in işkencelerine şahit oldum. FETÖ elebaşıyla ben kahvaltı da yaptım. Her cuma zoraki olarak Bornova’daki sohbetlerine otobüslerle götürülüyorduk. Bu kadar yakınındaydık yani. Yakınındaki adamlarını filan çok şiddetli dövdüğünü duydum. Ceza olarak 500 rekat namaz kıldırılırdı. Bu cezaları veren de odur. Mesela bir gün yatarken yurdun sirenleri çaldı. Dışarıda yağmur yağıyordu. Aşağıya koşarken yurdun kapısının önünde elinde kırbaca benzer bir şeyle ayakta bekliyordu bu. Belli bir sürede aşağı inmeyenlerin ellerine bu kırbaçla vurdu. Elleri kızarıncaya kadar vurdu. Sonra ‘niye hepiniz aynı anda inmediniz’ diyerek o yağmurda bize şınav çektirdi.” “1984 yılında Kara Harp Okulu’na girdim. Beni örgüt evlerine, benle aynı sınıfta olan ve en son ‘tankçı albay’ olarak bildiğim İsrafil Turaç götürdü. Dışarıda sivil kıyafetlerimizi giydikten sonra Ankara’da Abidinpaşa ve Cebeci’de evlere gidip geliyorduk. Gittiğimiz evlerde bize o meşhur yemekleri olan maklubeyi yediriyorlardı. Dışarıdan tanımadığımız insanlar gelip, ‘kendinizi gizleyin, tedbir yapın, kendinizi açık etmeyin’ gibi telkinlerde bulunuyordu. Bu evlere gidip geldiğimiz ortaya çıkınca o dönem soruşturma geçirdik. Soruşturma bittikten sonra hiçbirimize bir şey olmadı.”

ÖRGÜTTEN DIŞLANDIM

“Bizi zeka seviyemize göre gruplara böldüler. Bu gruplarda eski Tuğgeneral Şener Topuç da vardı. Devrelerim ‘tedbir’ için Kara Harp Okulu’nda namaz kılmazdı. Ben ibadetimi açıktan yaptığımı için de kızarlardı. Bu kişiler 15 Temmuz sürecine kadar gizlenmeyi başardı ancak o dönem benimle birlikte mescide namaz kılmaya giden samimi insanların hepsi 28 Şubat döneminde ihraç edildi. Örgütün tutumu beni rahatsız ettiği için okuldayken kopmaya başladım, ancak derslerim iyi olduğu için kazanmaya da çok uğraştılar. 1987 yılında bunlardan tamamen ayrıldım. Ayrılınca bizim grupta bulunanlar bana selam vermeyi dahi kestiler, beni dışladılar.”

LİSTEYİ GÖRÜNCE...

“17-25 Aralık darbe girişiminden sonra benim içimde birtakım şüpheliler uyanmaya başladı ve 2014 Ağustos’taki YAŞ kararlarına baktım. Daha sonra yaptığım araştırmada, FETÖ’cü olduğunu bildiğim ve Kara Harp Okulu’ndayken soruşturma geçirdiğim arkadaşların hepsinin 2013-2014 yıllarında general olduğunu gördüm. Ben mesleğimi bile devam ettirememişken, bunlar Akademi’yi kazanmışlar ve general olmuşlar. Beynimde şimşek çaktı, ‘bu işin içinde bir iş var’ dedim. Mısır’daki Sisi darbesini de canlı canlı izlediğimiz için bunların da ileride devlet için tehlikeli olabileceğini değerlendirdim. ‘Bu arkadaşlar bu kadar gizlenmeyi başardıysa bunların yapabilme potansiyeli var’ diye düşündüm ve bunun üzerine de BİMER’e yazmaya karar vererek 6 generali şikayet ettim.”

EN TEHLİKELİSİ TOPUÇ

“Şikayet ettiğim cuntacı generaller Murat Aygün, Hidayet Arı, Eyyüp Gürler, Mehmet Nuri Başol ve Fatih Celalettin Sağır’ın, Şener Topuç’un aksine kapasiteleri düşüktür. Bırakın general olmayı Akademi’yi kazanacak kapasitede bile değiller. Gülen’e bağlılıkları benden kat kat daha önde olan bu kişilere Akademi sorularının verilmiş olabileceğini tahmin ediyorum. Öte yandan Şener Topuç ise en kıymetlileridir. FETÖ, Topuç’u korumak için 2015’ten sonra Afganistan’a özel olarak tayin ettirdi. Topuç’u ‘temiz’ tutmaya çalıştılar. Darbe girişiminde bunun isminin geçmesini istemediler. Olay kesintiye uğrarsa kaldıkları yerden devam etmek için böyle bir plan kurdular. En tehlikelisi Şener Topuç’tur. Çünkü diğerlerinden çok daha zeki ve içten pazarlıklıdır. Kara Hap Okulu’dayken ‘Geleceğin Genelkurmay Başkanı’ olarak bakıyordu ve bütün arkadaşlar ona saygı duyardı.” 

O dosyayı arşivden çalmışlar

İbrahim Ö., 6 generali BİMER’e şikayet ettiği 2014 Kasım'ında İstanbul’da Genelkurmay Başkanlığı İKK Güvenlik Dairesi Başkanı Tuğgeneral A.G. ile görüştüğünü ve 18 sayfa ifade verdiğini anlattı. A.G.’nin kendisine “Murat Aygün’ün FETÖ’cü olduğundan emin misin? Ya biz aynı dönemde Akademi’de okuduk. Benim de eşim açık, lakin bu Aygün’ün eşi öyle bir açık ki ben bakmaya utanıyorum” dediğini aktardı. “Bunlar üst seviye takiye yapmışlar resmen” diyen Ö., 1986 yılında Kara Harp Okulu’ndayken geçirdikleri soruşturma dosyasının da okul arşivinden ‘kaybolduğuna’ dikkat çekti. A.G.’nin “Kara Harp Okulu’nun arşivini taradık. Ancak o yıl yapılan soruşturmaya ilişkin hiçbir kayıt ve evrak bulamadık” dediğini aktaran Ö., “Evrak nasıl kaybolabilir aklım almıyor. Ama 1990’lı yıllardan sonra okulları tamamen ele geçirdiler. İmha etmişlerdir evrakları” diye konuştu.

‘Sana para mı verdiler?’

2014 Kasım ayında BİMER’e yaptığı şikayetin ardından Genelkurmay’da açılan soruşturmayı 2015’te kapatan askeri hakim Kurtuluş Kaya’nın, kendisini ifadeye çağırıp tehdit ettiğini anlatan İbrahim Ö., “2015 yılı nisan ayında bana ‘bu cesareti nereden buluyorsun, sana birileri para mı verdi, sana kim yardım ediyor?’ gibi sorular sordu. Sonra da şikayet ettiğim kişilerin tazminat davası açabileceğini belirterek beni tehdit etti. Hatta beni gizli tanık yapmayacağını, korumayacağını, ifademi de karşı tarafın avukatlarına vereceğini söyledi. Ben de bu durum karşısında korktum ve ifademi değiştirmek zorunda kaldım. Daha sonra ise ‘dostane’ bir tavırla yaklaşarak beni öğle yemeğine çıkardı. Bu sefer de tavsiyelerde bulundu” dedi.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.