Avrupa hizmetçi istiyor, şahsiyetli bir ortak değil!

Selahaddin E. Çakırgil - STAR

Avrupa bir coÄŸrafya olarak deÄŸil, orada merkezîleÅŸmiÅŸdünya görüşüitibariyle bizim inançdünyamızın daima en sistematik karşıkutbu durumunda olmuÅŸtur. Miladî-711’lerde  Ä°ber Yarımadası’ndan kuzeye doÄŸru ilerleyen Müslüman ordularıParis’in yakınlarındaki Puvatya’ya kadar dayanmışlar ve yaklaşık 800 yıl Hristiyanlık âleminin Avrupa’daki gövdesine, güneybatısından pençesini ciddîsûrette geçirmiÅŸlerdi.

***

Salahaddin Eyyubî’nin  HaçlıOrdularınıyenilgiye uÄŸratıp, Kudüs’ügeri almasıüzerinden 200 yıl geçmesine raÄŸmen Avrupa Hristiyanlığıo yenilginin psikolojik etkisinden hâlâda kurtulamamıştı.

Ama, artık Endülüs’deki Müslüman devletler ve beylikler zayıflamaya yüz tutup birbirleriyle cedelleÅŸmeye girdiÄŸi ve Papalık’ın bütün gücünüoraya yönelttiÄŸi sırada, bu kez de Müslüman orduları, o dünyayıBalkanlar’dan çevirmeye baÅŸlamışve miladî-1453’de DoÄŸu Roma Ä°mparatorluÄŸu, Bizans tarihin çöplüğüne atılmıştı. Ne var ki, Bizans’ın düşüşünden 40 sene sonra bu kez de Endülüsdüşüyordu.

Evet, 800 yıllık Endülüs maceramız acıbir şekilde sona ermişti.

***

Avrupa’da aslîsiperini kazmışolan dünyanın bizim dünyamıza olan husûmeti deriiin bir inançve kültür temeline dayanmaktadır.

Aslında iki zıd deÄŸerler dünyası, gizli-açık devamlıbir savaÅŸhalindedir. Mes’eleyi sadece maddîmenfaatlere veya iktidar güçleri arasındaki bir hesaplaÅŸmaya dayandıranlar, dünyaya materyalist bir bakışaçısıyla bakmanın sakatlığınıyaşıyanlardır.

Elbette, gerek savaÅŸta ve gerekse hazarda, ele geçirilen veya geçirilmesi öngörülen maslahat ve menfaatler, yerüstüve yeraltızenginlikleri ve jeo-politik ve stratejik üstünlük hesaplarıda vardır, ama bunlar neticedir. Asıl mes’ele, iki zıd deÄŸerler dünyasıarasındaki topyekûn bir gizli veya açık hesaplaÅŸmadı; bir güçyarışıdır, bir bilek güreÅŸidir.

***

1683’deki Ä°kinci Viyana KuÅŸatması’nın da baÅŸarısızlıkla sonuçlanmasıve 1699 yılında da Karlofça AndlaÅŸması’yla Osmanlı’nın bir yenilgiyi resmen kabullenip barışandlaÅŸmasıimzalaması, bir duraklama ve gerileme dönemine girmesi ve Lale Devridiye anılan  1730’larda artık elde edilen zenginliklerin tadınızevk’u safa içinde çıkarmaya baÅŸlayışlar.. İçinde yaÅŸanılan zamanı, üzerinde bulunulan dünyayıtanımaya özen göstermeyen bir manevîperiÅŸanlığıberaberinde getirdi.

***

Ve sonunda, kaybedilen vatan topraklarınıkurtarmakümidiyle girdiÄŸimiz 1. Dünya Savaşıise, ‘devlet-i ebed müddet’(sonsuz kadar yaÅŸayacak devlet)diye kutsanan 625 yıllık OsmanlıDevleti’nin tamamen buharlaÅŸmasıyla ve onun enkazıüzerinde kurulan yığınla devletçiklerin oluÅŸturulmasıyla ve her birinin ensesine de emperyalistlerin kabullendiÄŸi kiÅŸi veya kadroların yönetici olarak oturtulmasıyla noktalandı.

100 yıldır büyük ve korkunçbir travma yaşadık.

***

Hatırlayalım ki, 2003 yılında dönemin C. BaÅŸkanıA.N.Sezer, Lozan AndlaÅŸması’nın imzalanışının 80. Yıldönümünü‘kutlamak’için yayınladığımesajda, ‘laik cumhuriyetimizi kendisine borçlu olduÄŸumuzu’belirterek o andlaÅŸmanın bize neler getirdiÄŸini itiraf ediyordu.

Ve, 1953 yılında da, NATO dünyası, sadece kendisine hizmet ettirmek için Türkiye’yi lûtfen üyeliÄŸe kabul ediyordu. Avrupa BirliÄŸi’ne girmek için Aralık-1963’de Ankara AndlaÅŸması’nıimzalanırken ise.. Zamanın baÅŸbakanıİsmet Ä°nönü, ‘Biz bu andlaÅŸmayıimzalamakla, sadece ekonomik tercihlerimizi ortaya koymuyor, AvrupalılaÅŸmak yolundaki 200 yıllık hayal ve rüyalarmızın gerçekleÅŸmekte oluÅŸuna da imza atıyoruz..’diyordu.

Ve geçenlerde ölen eski Almanya BaÅŸbakanı Helmut Kohl, ‘Avrupa BirliÄŸi’ne girmek isteyenler bu medeniyetin kilise gölgesinde yeÅŸerdiÄŸini bilmelidirler.’diyordu. 

***

Anlaşılıyor mu ÅŸimdi Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’ye kırmızıkartgöstermesinin ve Tayyip ErdoÄŸan’ın bertaraf edilmesi Ã¶ldürülmesi içinçırpınmasının sebebi..