Türkiye sadece Türkiye olmadığı gibi, Almanya da sadece Almanya değildir

Selahaddin E. Çakırgil - STAR

Almanya ile tırmanan diplomatik sürtüşmenin nerede duracağını kestirmek zor ve bunun sadece seçim dönemleriyle sınırlı olduğu zannı da yanlış olsa gerek.

Rahatsızlığın temelindeki sembol isim, özellikle son 4-5 yıldır Tayyip ErdoÄŸan. Sebebi de, ülkesini beklenmeyen derecede güçlendirmesi. Ãœstelik, onda en rahatsız edici tarafı olarak gördükleri Ä°slamî kimliÄŸiyle…

Bu da tabiîdir. Çünkü, o, Almanya ve emsali ülkelerin siyasetçileri karşısında devamlı yalvaran, onlardan memur maaÅŸlarını ödemek için bile yardım dilenen bir ülkeden, artık ülkesinin başını dik hale getirmiÅŸ birisi.  Siz Almanya’nın yerinde olsanız, böyle bir liderden rahatsız olmaz mısınız?

***

Türkiye halkı, Almanya’nın ve müttefiklerinin hoÅŸnutluÄŸunu kazanmak istiyorsa, Tayyip ErdoÄŸan gibileri ülkelerinin yönetiminden uzaklaÅŸtırmalıdırlar.

Nitekim Almanya baÅŸbakanı Angela Merkel de tam da bunu ifade ediyor, açıkça.

Hatırlayalım, Türkiye’de kısmî anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi referandumu Ã¶ncesinde, sanki Almanya için bir deÄŸiÅŸiklik yapılıyormuşçasına, Almanya, Ä°sviçre ve Avusturya  medyası aylarca, gazetelerinde  Türkçe ve Almanca, Hollanda’da  da Flamanca olarak tam sahife ‘Hayır!’çaÄŸrıları yaptılar. Aynı ÅŸekilde, baÅŸta Merkel olmak üzere bütün siyasetçiler de ‘Hayır!’ denilmesi için yırtındılar.

Almanya, oradaki üç milyonu aÅŸkın Türkiye’lilere konuyu anlatmak isteyen muhalefet liderlerine olanca müzaheret gösterilirken, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın konuÅŸmasına bile izin verilmedi ve kiralanan kapalı salonlar bile Belediye’lerce uyduruk gerekçelerle kapatıldı. Buna raÄŸmen, referandum, yüzde 51,5’un  ‘Evet’iyle kabul edildi. Bu sonuç, Tayyib ErdoÄŸan’ı bertaraf etmek fırsatını, 15 Temmuz’dan sonra, bir kez daha kaçırdıklarını düşünenleri mutsuz etti.

***

Ama, mutsuz olmakla da kalmadılar ve Almanya baÅŸbakanı Merkel, geçen hafta, ‘Türkiye’de halkın yüzde 50’si ErdoÄŸan’a karşı. Bizim onlara karşı sorumluluklarımız var’  buyurdu.

Merkel’in bu kafa yapısı, o çok yücelttikleri demokrasi anlayışları açısından bile tutarsız. EÄŸer o mantığı esas alırsak, kendisi yüzde 38- 44’lerle Almanya’yı 12 yıldır yönetiyor. Bu durumda  ErdoÄŸan da, ‘Alman seçmeninin yüzde 55-60’ı  Merkel’e karşı. Bizim bu yüzde 55-60 karşısında sorumluluklarımız var.’ mı desin?

***

ErdoÄŸan da, 24 Eylûl’de yapılacak Almanya seçimlerinde oy kullanacak olan Türkiye kökenlilere, ‘Türkiye’ye düşmanlık yapanlara oy vermeyin.’  çaÄŸrısında bulununca, Alman Dışbakanı Sigmar Gabriel,  ‘ErdoÄŸan’ın sözlerinin, Almanya’nın egemenlik hakkına emsali görülmemiÅŸ bir saldırı olduÄŸunu’ söyledi.

Herr Gabriel  ve Frau Merkel zât-ı aliyyeleriniz Türkiye halkına telkınlerde bulunurken, nasıldı?

Diplomaside ‘mukabele-i bilmisl’i gösteremiyenler aÅŸağılanmayı kabul etmiÅŸler demektir.

***

ErdoÄŸan’ın, sayıları 1 milyonu aÅŸkın Türkiye kökenlilerden,  ‘Türkiye’ye düşmanlıklarını ortaya koyan partilere oy vermemeleri’  isteÄŸi yerine gelirse, bundan Merkel’in CDU’su (Hristiyan Demokrat BirliÄŸi), Gabriel’in SPD (Sosyal Demokrat Parti’si..) Ve Cem Özdemir’lerin ‘Grunnen (YeÅŸiller)’i, evet,  zarar görebilirler. Ve, yüzde 5 barajını aÅŸması mümkün olan,  ‘yabancı ve özellikle de Ä°slam düşmanı’ AFD, (Almanya için Alternatif), Link (Sol) Parti, neo-nazist ‘Nasyonalist Parti..’ ve FDP (Hür Demokrat Parti..) kârlı çıkabilirler, ama bunlardan belki sadece FDP tercih edilebilir.

Tabiatiyle mes’ele sadece bu ‘söz’  savaşından ibaret deÄŸil.  Bu zıdlaÅŸmaların elbette her iki tarafa da ödeteceÄŸi bedeller olur. Merkel, bazı ÅŸantajlara baÅŸvuruyor. AB’ye Türkiye’yle ilgili direktifler veriyor. Bizimkiler ise, Merkel’e,  ‘AB’ye emir mi veriyorsun?’ diyorlar.

Kendimizi kandırmayalım: AB demek, Almanya demektir ve Almanya olmazsa, AB buharlaÅŸabilir.

***

Bir nokta da ÅŸu: Türkiye yalnızca Türkiye deÄŸildir diyoruz. Bu kısmen doÄŸru da. Çünkü, dünyanın bütün Müslüman halkları, halkımızın deÄŸerlerine itibar eden yöneticilerine muhabbet besliyor.

Ama, Almanya da yalnız Almanya deÄŸildir. Onun arkasında da, mâlum bir dünya vardır.