Sosyal Medya

Güncel

Akıncı davasında komik savunma: Zorla götürüldüm

Akıncı Üssü davasında darbe girişiminin kritik isimlerinden eski Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Bakanı Tümgeneral Mehmet Dişli savunma yaptı. Dişli, suçlamaları kabul etmediğini belirterek, "Sayın Genelkurmay Başkanı ile aynı akıbete uğrayarak, kendi iradem dışında silahlı tehditle Akıncı Üssü’ne götürüldüm" dedi. Dişli, Genelkurmay Başkanı Akar’ın aleyhine verdiği ifadeleri, "Olayın sisi-pusu altında bazı hususları yanlış değerlendirmiş, beni yanlış anlamış" dedi.



Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sincan Ceza Ä°nfaz Kurumu YerleÅŸkesi’ndeki mahkeme salonunda görülen duruÅŸmada, darbe gecesi Genelkurmay BaÅŸkanı Orgeneral Hulusi Akar’ı odasında derdest eden ekibin içinde yer aldığı iddia edilen ve Akar’la, aynı helikopterle Çankaya Köşkü’ne giden eski Genelkurmay BaÅŸkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Bakanı Tümgeneral Mehmet DiÅŸli savunma yaptı. Yargılandığı Genelkurmay Çatı Davası’ndaki savunmasına yakın bir savunma yapan DiÅŸli, sözlerine "Savunmama FETÖ’nün hiç bir kurumuna dahil olmadığımı, aksine bu örgütün hedefinde olduÄŸumu söyleyerek baÅŸlamak istiyorum" diyerek baÅŸladı.

"OKUDUÄžUM OKULLARIN HİÇ BÄ°RÄ°, FETÖ’NÃœN TOHUMLARINI ATTIÄžI OKULLAR DEĞİLDÄ°R"

Savunmasına, özgeçmişini anlatarak başlayan, FETÖ irtibatlı okul ve dershanelere gitmediğini, örgütün iletişim için kullandığı programları kullanmadığını belirten Mehmet Dişli, "Okuduğum okulların hiç biri terör örgütünün tohumlarının atıldığı okullar değildir, devlet okullarıdır" dedi.

"FETÖ ÜYESİ DEĞİL BU YAPININ MAĞDURUYUM"

1981 yılında Kara Harp Okulu’na girdiÄŸini 1985 yılında mezun olduÄŸunu ve 1987 yılında lise yıllarında tanıştığı eÅŸiyle evlendiÄŸini anlatan DiÅŸli, eÅŸi ve ailesinin de FETÖ ile irtibatlı kiÅŸiler olmadığını ileri sürdü. Kurmaylık eÄŸitiminin ardından Genelkurmay BaÅŸkanı Hulusi Akar ve Balyoz kumpası maÄŸduru Åžener EruyÄŸur gibi isimlerle çalıştığını ve onların taktirini aldığını dile getiren DiÅŸli, tüm baÅŸarılarına raÄŸmen FETÖ tarafından terfilerinin engellendiÄŸini ileri sürerek, "Ãœstün baÅŸarılarıma raÄŸmen örgüt tarafından terfi ettirilmedim. DeÄŸil FETÖ üyesi olmak, yıllardır bu yapının amansız bir ÅŸekilde hedefinde oldum. Dolayısıyla ben FETÖ üyesi deÄŸil, maÄŸdurlarından biriyim" diye konuÅŸtu.

"YÖNETİCİ VE KONSEY ÜYESİ BÖYLE BİR ORTAMDA EVİNE GİDER Mİ?"

15 Temmuz 2016 günü olaylardan habersiz Genelkurmay Karargahındaki odasında çalıştığını belirten DiÅŸli, "Darbenin fiilen baÅŸladığı saatten 5 dakika sonra da saat 20.07’de karargahtan ayrılıp evime gittim. Bu kamera kayıtlarıyla sabittir. Oysa darbede görev alanların örgütün görevlendirdiÄŸi yerlere giderek, kendilerine verilen görevleri yerine getirmeye çalıştıkları iddianamede yer almaktadır. Benim bu saatlerde darbe faaliyeti içinde olanlarla ne bir baÄŸlantım, ne bir iletiÅŸimim yoktur. Darbenin 03.00’da planlandığı Adil Öksüz’ün talimatıyla erkene çekildiÄŸi iddianamede yer almaktadır. Böyle kritik bir bilgiden haberi olmayan birisi örgütün yöneticisi ya da konsey üyesi olabilir mi? Yönetici ya da konsey üyesi böyle bir ortamda evine gider mi?" ifadelerini kullandı.

"KARARGAHA GENELKURMAY BAŞKANIMIZA YAPACAĞIM ARZ İÇİN GİTTİM"

Ä°ddianamede, darbeye iÅŸtirak edenlerin görev yerlerinden ayrılmadığı hatta izinli olanların çaÄŸrıldığının yer aldığını belirten DiÅŸli, "15 Temmuz akÅŸamı ben evimden tekrar karargaha Genelkurmay BaÅŸkanımıza yapacağım bir arz için gittim. Daha doÄŸrusu çaÄŸrıldım. Bu husus Sayın Genelkurmay BaÅŸkanımızın da bilgisi dahilindedir. Bunda olaÄŸandışı bir durum yoktur. Gün içinde bu arzı yapmak istediÄŸimi Genelkurmay BaÅŸkanımızın özel kalem müdürüne, emir subayına, baÅŸ danışmanına iletmiÅŸtim. Bu nedenle söz konusu saatte çaÄŸrılmam bende farklı bir düşünce oluÅŸturmadı. Sayın Genelkurmay BaÅŸkanımızın müsait olduÄŸunu, beni beklediÄŸini, saat 20.35’de baÅŸdanışmanı tarafından bildirilmesi üzerine, evimden ayrılarak özel aracımla saat 20.45’de karargaha gittim. Ve 3 dakika sonra da sayın Hulusi Akar’ın makamına, bulunduÄŸu kata çıktım. Bu kamera kayıtlarında da sabittir" dedi.

Ancak iddianamede saat 20.49’da karargaha geldiÄŸini ve oradan Orhan Yakılgan’ın odasına geçtiÄŸinin yer aldığını belirten DiÅŸli, "O anda baÅŸka bir yerde olduÄŸu kamera kayıtlarıyla sabit olan Mehmet Partigöç ve Ramazan Güzel’le birlikte bir dakikadan da az bir sürede o andan itibaren karargahta olacak tüm olayları organize ettiÄŸim iddia edilmektedir. Bunu taktirlerinize sunuyorum" diye konuÅŸtu.

"ÖNÜME BOŞ KART VE KALEM ATTILAR"

Karargaha gittiÄŸinde, geldiÄŸini Genelkurmay BaÅŸkanı Hulusi Akar’ın emir subayı Yarbay Levent Türkkan’a bildirip beklemeye baÅŸladığını iddia eden sanık DiÅŸli, "Komutanın odasına gitmek isterken silahla rehin alındım. Önüme boÅŸ kart ve kalem attılar. TSK’nın yönetime el koyduÄŸu, Yurtta Sulh Konseyi’nin kurulduÄŸu, bildirinin yakında okunacağı, karşı çıkanların etkisiz hale getirileceÄŸi, komutanın onlarla birlikte olmasını istediklerini ve bana, ’sizi tanır, size güvenir yoksa ikinizi de paketleyeceÄŸiz’ dediler. Bu talepleri kartlara not ettirdiler ve beni komutanın odasına soktular. Kartlara silah zoruyla yazdırdıkları notları komutana okudum. Komutan önce ciddiye almadı. Bu arada kışlada silah sesleri gelmeye baÅŸladı. Daha sonra ikinci baÅŸkan YaÅŸar Güler’in emir subayının vurulduÄŸunu öğrendik. GeliÅŸmeler vahim bir hal almıştı" diye konuÅŸtu.

"KOMUTANIN ETKİSİZ HALE GETİRİLMESİ İÇİN BİR EMİR VERMEDİM"

Kısa bir süre sonra içeri silahlı bir grubun girdiğini söyleyen Dişli, "Genel Kurmay Başkanını etkisiz hale getirmeye çalıştılar. Ben komutanın etkisiz hale getirilmesi için bir emir vermedim. Benim ne öncesinde ne o esnada bu işleri yapanlarla bir iletişimim, bir irtibatım yoktur. Silah ve uçak sesleri yoğunlaşınca komutanın emin bir yere alınmasını önerdim. Bir süre sonra gelen helikopterle, komutan, ben ve iki üç özel kuvvetler personeli ile karargahtan ayrıldık" dedi.

"NE KARAGAHTA NE DE AKINCI’DA KOMUTANI Ä°KNA İÇİN BÄ°R TELKÄ°NÄ°M OLMADI"

Komutanla birlikte odadan nasıl çıkarıldıklarının kamera kayıtlarında tartışmasız bir ÅŸekilde sabit olduÄŸunu belirten DiÅŸli şöyle devam etti: "Yani Sayın Genelkurmay BaÅŸkanı ile aynı akıbete uÄŸrayarak, kendi iradem dışında silahlı tehditle Akıncı Ãœssü’ne götürüldüm. Biz karargahtan çıkartılırken nereye götürüldüğümüzü dahi bilmiyordum. Bu husus komutanın beyanlarında da vardır. Ä°ndikten sonra Akıncı’ya geldiÄŸimizi anladık. Rehin alındığım saat 21.00’dan Akıncı’ya gititiÄŸimiz saat 23.25 sıralarına karar hiç kimseyle iletiÅŸimim yoktur. Dolayısıyla Akıncı’da olan kiÅŸilerle irtibatlı oluÄŸum iddiası asılsızdır. Ne karargahta ne Akıncı’da Sayın Genelkurmay BaÅŸkanımızın darbeye katılması için benim herhangi bir telkinim, iknaya yönelik tek bir cümlem yoktur. Komutana söylediklerim; bana söylenenleri rapor etmek, askeri terimle vukuat tekmili vermektir."

"KOMUTAN, AKIN ÖZTÜRK PAŞADAN DARBECİLERİ İKNA ETMESİ İÇİN TALEPTE BULUNDU"

Akıncı’da kaldıkları sürede Hulusi Akar’ın darbecileri kararlarından vazgeçirmek için uÄŸraÅŸtığını belirten DiÅŸli, "Bunun için Akın Öztürk PaÅŸadan talepte bulundu. O da baÅŸaramadı. Ben komutana sekreterlik veya sekretaryalık yaptım. Zaman zaman karargah ile irtibat kurup onu bilgilendirdim. Komutanın taleplerini zaman zaman 143. Filo’da bulunanlara ilettim. Harekatı silahlı kuvvetlerin durdurması gerektiÄŸi, polis-asker çatışmasına mani olunmasını, komutanın CumhurbaÅŸkanı ve BaÅŸbakanla görüşerek, onları ikna etmesi imkanının tanınmasını, aksi halde inisiyatifini kullanmasına imkan kalmayacağını anlattım. DeÄŸerlendireceklerini söylediler. Bunun üzerine komutanla bir plan yaptık. Bu planlamaya göre karargaha gidecektik. TSK’ya duyuru yapılarak, emir komutanın devralındığı, birliklerin kışlalarına dönmelerini, Sayın CumhurbaÅŸkanı ve BaÅŸbakanımızın da polise emir vererek, geri çekilmelerini saÄŸlamalarını, idari, adli ve askeri iÅŸlemlerin devreye sokulmasının uygun olacağına karar verdik. Bu ÅŸartları oradakilere bildirdim. Bir ikisi itiraz etti ancak ben, ’bu son ÅŸans bize bir helikopter verin gidelim’ dedim" iddialarında bulundu.

"KOMUTAN BAÅžINI BANA DOÄžRU ÇEVÄ°RÄ°P, ’SAÄžOL EVLAT’ DEDÄ°"

Darbecilerin bir süre sonra teklifi kabul ettiklerini anlatan DiÅŸli, "Bu arada Sayın CumhurbaÅŸkanı, BaÅŸbakan ve MÄ°T müsteÅŸarını arayarak komutanla görüştürdüm. Sayın CumhurbaÅŸkanımıza ulaÅŸamadık. Karargaha gidiÅŸi koordine ettim. BaÅŸbakanın özel kalem müdürü Murat Bey'e bilgi verip hava güvenliÄŸini temin etmesini istedim. O da güvenliÄŸin saÄŸlandığını, daha sonra da Karargaha deÄŸil, Çankaya Köşkü’ne gelmemizi söyledi" dedi. Akar’ın helikoptere bindikten sonra yorgun bir ÅŸekilde arkasına yaslanarak oturduÄŸunu belirten DiÅŸli, "Başını bana doÄŸru çevirip, ’SaÄŸol evlat’ dedi. Bir süre sonra da ’hazırlık yaptın mı? Ne diyeceÄŸiz?" dedi. Ben de, ’Komutanım her ÅŸeyi olduÄŸu gibi anlatacağız. Olanlar sizin gözünüzün önünde oldu. Bunları olduÄŸu gibi anlatacağız’ dedim. Helikopter çalıştığı için daha fazla konuÅŸamadık. Dolayısıyla benim Akıncı’dan komutanla birlikte ayrılmam, komutanın emirleri doÄŸrultusundadır. Bu konuda iddianamede çok sayıda görgü tanığının ifadeleri de mevcuttur. Helikopterde yaptığım görüşmeler rota deÄŸiÅŸikliÄŸi ile ilgilidir" ÅŸeklinde konuÅŸtu.

"MADEM BEN ŞÜPHELİYDİM NEDEN TSK BİRİMLERİNE EMİR İLETMEME MÜSADE ETTİ?"

16 Temmuz Çankaya Köşkü’ne indikleri saat 09.00’dan gözaltına alındığı saate kadar kriz masasında görev aldığını, bu sırada rehinelerin kurtarılması ve darbecilerin teslim olma süreçlerini yönettiÄŸini söyleyen DiÅŸli ÅŸunları şöyledi: "Sayın BaÅŸkan madem ben şüpheliydim, neden Sayın Genelkurmay BaÅŸkanı, hükümet üyelerinin de önünde, yedi saatten fazla bir süre içinde, bu olayın en kritik aÅŸaması olan sonlandırma safhasında, uçakların ateÅŸ ettirilmesi, ateÅŸlerin kestirilmesi dahil, çok sayıda kritik konuda, silahlı kuvvetlerin birimlerine onca emri iletmeme müsaade etmiÅŸtir. Benim 15-16 Temmuz tarihlerinde bu olayların baÅŸlamasından bitimine kadar HTS raporlarına yansıyan 71 adet irtibatım var. Bunların irtibatın 58’i yani yüzde 82’si bizzat bu krizin sonlandırılması aÅŸamasında, çoÄŸu da Çankaya Köşkü’nde yapılmış. Bu husus benim bu hain giriÅŸimin neresinde olduÄŸumun en somut delilidir."

"DEVLETİN BİLMEDİĞİNİ BEN NEREDEN BİLEYİM"

DiÅŸli, Genelkurmay tarafından hazırlanan tahkikat raporunda baÅŸkanlığını yaptığı dairedeki 20 kurmay subaydan 18’inin meslekten ihraç edilmesi nedeniyle örgüt yöneticisi olarak suçlandığını belirterek, "Bu nedenle terör örgütü yöneticisi sayılıyorsam, Türkiye’de devlette görevli herkesin silahlı terör örgütü yöneticisi olarak soruÅŸturmaya ve kovuÅŸturmaya tabi tutulması gerekir. Ayrıca bu husus benim deÄŸil, devletin, silahlı kuvvetlerin sorunudur. Silahlı kuvvetlerde kimsenin istediÄŸi kiÅŸiyle çalışma lüksü yoktur. Bu ÅŸahısları ben atamadım. Bu kiÅŸileri kim atadıysa onlardan hesap sorulmalıdır. Devletin bilmediÄŸini ben nereden bileyim" dedi.

"GENELKURMAY BAÅžKANIMIZLA BU MENFUR OLAYIN EN BAÅžINDAN SONUNA KADAR BERABERDÄ°K"

Hakkında ifade veren kiÅŸilerin birilerinin talimatıyla ifade verdiÄŸini, bazı kiÅŸilerin de iÅŸkence altında serbest iradesiyle ifade vermediÄŸini iddia eden DiÅŸli, Genelkurmay BaÅŸkanı Hulusi Akar’ın hakkında verdiÄŸi ifadeleri de şöyle deÄŸerlendirdi: "Sayın Genelkurmay BaÅŸkanımızla bu menfur olayın en başından sonuna kadar beraberdik. Akıncı’dan Çankaya Köşkü’ne giderken helikopterde geçen telefon görüşmeleri gibi, olayın sisi pusu altında bazı hususları yanlış deÄŸerlendirmiÅŸ olabilir. Sayın Komutanımız yaÅŸadığı travmatik olayların etkisiyle beni yanlış anlamış, gayretlerimi yanlış deÄŸerlendirmiÅŸ olabilir. Geçen süre içinde yaÅŸadığımız olayları çok daha mantıklı, makul olarak deÄŸerlendireceÄŸine inanıyorum. Kuranda ’fitne öldürmekten kötüdür’ mealinde bir ayet vardır. Sanırım 16 Temmuz saat 16.00’dan sonra ve izleyen günlerde o kargaÅŸa ortamında bir fitneye maruz kaldık. O gece karargahta ve Akıncı’da neler yaÅŸandığını, kendisi ile neler konuÅŸtuÄŸumuzu en iyi Sayın Hulusi Akar bilmektedir. Bununla birlikte çabalarım, ona nasıl destek olduÄŸum Çatı Davası ile bu davada birçok sanığın beyanlarında yer almış ve kayıtlara geçmiÅŸtir."

"MAĞDURUM, MASUMİYETİMİ İSPAT ETMEYE ÇALIŞIYORUM"

DiÅŸli, savunmasını ÅŸu sözlerle tamamladı: "Sayın baÅŸkan sonuç olarak ben bu olayda şüpheli konumda deÄŸilim. Ben bu olayın maÄŸduru pozisyonundayım. Olayların başından sonuna kadar Hulusi Akar’la, aynı ortamda, aynı ÅŸartlar altındaydım. O hangi konumda ise benimde aynı konumda olmam gerekir. Bu giriÅŸimin ne planlaması ne koordinasyonu, ne sevk ve idaresinde rolüm ve etkinliÄŸim yoktur. Tek etkinliÄŸim sonlandırma safhasındadır. Genelkurmay BaÅŸkanından baÅŸka kimseden emir almadım. Kimseye emir vermedim. MaÄŸdurum. Masumiyetimi ispatlamaya çalışıyorum."

"KRİPTOCU FETÖ'CÜ"

Savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçilen Mehmet DiÅŸli, Mahkeme BaÅŸkanı Selfet Giray’ın sorularına yanıt verdi.

"Akıncı Ãœssü’nde bulunduÄŸu sürece FETÖ’nün sivil imamlarını görüp görmediÄŸi" yönündeki soruya DiÅŸli, "Bahsedilen sivil imamları görmedim. Siviller vardı ancak bunlar askerdi" cevabını verdi. Darbenin yönetim merkezi olan 143. Filodaki görüntülerini kabul eden DiÅŸli, aleyhine ifade veren Genelkurmay Basın Ä°letiÅŸim ve Halka Ä°liÅŸkileri Daire BaÅŸkanı ErtuÄŸrul Gazi Özkürkçü için, "Kamera kayıtlarını kabul ediyorum. Akıncı da Karargahta yöneticilik yapacak durumda deÄŸildim. Genelkurmay BaÅŸkanı ile birlikte tutukluydum. Samimi olarak ErtuÄŸrul Gazi Özkürkçü’nün davranışları kriptocu FETÖ’cülerin davranışlarıyla örtüşmektedir" deÄŸerlendirmesinde bulundu.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.