Sosyal Medya

Güncel

Fadime Åžahin haberleri ne zaman gelecek?

'Türkiye’de, bir kısım basının ve ona yoldaşlık eden sosyal medya mecralarının, toplumu kamplara bölmek umudu taşıyanlar için ne derece geniş imkânlar sağladığını defalarca tecrübe ettik.'



TURGAY BAKIRTAŞ - Gerçek Hayat

Türk-Kürt, sağcı-solcu, Alevi-Sünni, laik-muhafazakâr, göçmen-yerli gibi karşıtlıklar oluşturup bunlar üzerinden insanları galeyana getirmek, iç karışıklık yaratmak ve oluşacak atmosferde üzerinde sıkıca çalışılmış tasarıları gerçekleştirmek geçmişten beri birilerinin umudu oldu hep.

Toplumun doÄŸası gereÄŸi meydana çıkan gerilimlerle belirli bir plan dâhilinde oluÅŸturulan suni gündemleri birbirinden ayırmak zor deÄŸil. Yakın zamanda yaÅŸadığımız acı bir olay bunun ispatı oldu adeta. Bundan yaklaşık 5-6 ay önce, sanki bir toplantıdan çıkmış da alınan kararları uygular gibi, birçok gazeteci, sanatçı, siyasetçi ve akademisyen “Suriyeli göçmenlerin Türk toplumuna verdiÄŸi zararlar” üzerine yazıp çizmeye, konuÅŸmaya baÅŸladı; “Suriyeli tacizi”, “Suriyeli magandalığı” gibi baÅŸlıklardan önümüzü göremez olduk.

Mülteci haberleri bıçak gibi kesildi

Sertlik dozu günden güne artan tüm bu haber ve yorumlar, saÄŸduyulu insanların zihninde şöyle bir soru oluÅŸturdu: “Yaklaşık 5 yıldır birlikte yaÅŸadığımız bu insanlar neden bir anda canavar gibi gösterilmeye baÅŸlandı?” Hürriyet gazetesinden Sinan OÄŸan’a, kimlikleri belirsiz çok takipçili fenomen Twitter hesaplarından Demet Akalın’a kadar birçok ismin sesini kesen hadise Sakarya’da yaÅŸandı: Suriyeli genç bir anne olan Emani Al-Rahmun, biri henüz doÄŸmamış diÄŸeri de henüz yaşını doldurmamış iki bebeÄŸiyle birlikte vahÅŸice katledildi. Bu olay üzerine Suriyelilerle ilgili olumsuz haberler bıçak gibi kesildi. Madem bu sözde toplumsal bir mesele, madem halkın büyük kısmı güya Suriyelilerden rahatsız, neden artık buna dair tek bir haber bile göremiyoruz günlerdir?

Mültecileri suçlayan haberler kesildi ama baÅŸka bir karşıtlık, “laik-muhafazakâr” karşıtlığı tam gaz körükleniyor. Kimi televizyon ve gazeteler ile internet siteleri ve Twitter hesapları, gündelik hayatın içindeki adi suç vakalarını “toplumsal gerilimin patlama düzeyine ulaÅŸtığı” algısı yaratacak biçimde manipüle ediyor. 28 Åžubat sürecinden dolayı çok iyi bildiÄŸimiz bir oyun tekrar sahnelenmeye çalışılıyor.

Bir deli vurdu, bin akıllı köpürttü

12 Eylül 2016’da, Ä°stanbul Çekmeköy’de meydana gelen olayı, bu yeni sürecin miladı sayabiliriz. O tarihte, akli dengesi yerinde olmayan Abdullah ÇakıroÄŸlu isimli bir adam, aynı toplu taşıma aracında seyahat ettiÄŸi 23 yaşındaki AyÅŸegül Terzi’ye “ÅŸort giydiÄŸi” gerekçesiyle saldırmıştı. Ä°lgili adalet birimlerinin de hataları sebebiyle (ÇakıroÄŸlu birkaç defa gözaltına alınıp serbest bırakıldı), olay hızlıca toplumsal bir soruna dönüştürüldü. Kelimenin gerçek anlamıyla “delinin birinin” attığı tekme, “Türkiye’yi yobazlar cumhuriyetine döndürmek isteyen siyasal sistemin eyleme geçiÅŸi” olarak lanse edildi. Büyük bir medya ordusu bu olayı haftalarca gündemde tuttu, mahkeme sürecine kadar her bir detay sürekli gündemde tutuldu. AyÅŸegül Terzi böylece iki defa maÄŸdur edilmiÅŸ oldu: Önce bir deli tarafından tekmelenerek, sonra da muhtemel bir toplumsal çatışma arzulayanların emellerine alet edilerek.

‘Åžeriatçılar laikleri öldürüyor’ mu?

Bu yılın hemen başında, yeni yıl kutlaması sırasında Reina eÄŸlence merkezine yapılan ve 39 cana mal olan terör saldırısı da detaylar netleÅŸene kadar birçok yerde “yaÅŸam tarzına saldırı” ÅŸeklinde sunuldu. Yapılış biçiminden dolayı daha ilk anda bir terör saldırısı olduÄŸu anlaşılan (ki çok geçmeden DEAÅž katliamı üstlendi) olay üzerinden yine bir “ÅŸeriatçılar laikleri öldürüyor” yaygarası koparıldı.

GeçmiÅŸten beri bu tür haberler için sabırsızlıkla beklenen Ramazan ayında da sözünü ettiÄŸimiz toplumsal çatışma ortamına uygun haberler üretildi. Bunlar içinde en dikkat çekici olanı, 1 Haziran günü Ankara Ãœniversitesi Cebeci Kampüsünde meydana gelen hadiseydi. BaÅŸta Kanal D ve Show TV olmak üzere birçok televizyon ile Cumhuriyet, BirGün, SoL, Evrensel gibi gazeteler ve Sputnik haber sitesi, 3 kiÅŸinin yaralandığı hadiseyi “oruç kavgası” ÅŸeklinde duyurdu. Güya bir grup öğrenci, baÅŸka bir grup öğrenciye “neden oruç tutmuyorsunuz” diyerek saldırmıştı. Ancak olayın aslı elbette baÅŸkaydı. Bir grup PKK yandaşı öğrenci, yakın zamanda helikopter kazasında ÅŸehit olanların isimlerinin yazılı olduÄŸu postere ve Türk bayrağına saldırmış, bu saldırıya duyarsız kalmayan diÄŸer öğrencilerde duruma müdahale etmiÅŸti.

Sabah Siverek, akşam Maçka

21 Haziran’da ise yine bir “ÅŸortlu kıza saldırı” vakasıyla karşılaÅŸtık. Pendik’te bir minibüste, Asena Melisa SaÄŸlam isimli genç kadın, çeÅŸitli suçlardan sabıkası bulunan Ercan KızılateÅŸ tarafından darp edildi. Ahlaksız bir suç makinasının bireysel eylemi olduÄŸu her halinden belli olan bu olayın ardından da yine “yaÅŸam tarzına müdahale” tartışmaları alevlendirildi. Gazeteciler, sanatçılar, siyasiler “kıyafetime karışma” sloganı etrafında birleÅŸerek, yaÅŸananları toplumsal bir kamplaÅŸmanın tetiklediÄŸi tehlikeli saldırılar kategorisine soktular.

Daha sonra, tam da bu “kıyafetime karışma” sloganı yaygınlaÅŸmaya baÅŸlamışken, eÅŸzamanlı iki hadiseyle daha karşılaÅŸtık. Önce, Åžanlıurfa’nın Siverek ilçesinde, sarıklı ve ÅŸalvarlı bir adam, “Dinimizde putperestliÄŸe yer yoktur” diye bağırarak Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan Atatürk heykeline elindeki orakla zarar vermeye kalkıştı. Aynı günün akÅŸamında, Ä°stanbul Maçka Parkında bir güvenlik görevlisinin “uygunsuz kıyafet giydiÄŸi dolayısıyla” bir kadına müdahale etmeye kalkıştığı haberiyle karşılaÅŸtık. Ä°lk haber DoÄŸan Haber Ajansı, ikincisiyse Hürriyet tarafından duyuruldu. Çok geçmeden, Siverek’teki saldırıyı gerçekleÅŸtiren 31 yaşındaki Mehmet Malbora’nın bir uyuÅŸturucu müptelası olduÄŸunu öğrendik. Eylemini gerçekleÅŸtirmek için neden bir basın mensubunu beklediÄŸini ise henüz öğrenemedik.

Aktörler değişti ama senaryo aynı

 

Burada bahsedemediklerimiz de dâhil olmak üzere tüm bu olayları bir arada düşününce, 28 Åžubat sürecini anımsamadan edemiyoruz. O yıllarda hemen her hafta bir “ÅŸeriat geliyor, kafamızı kör testereyle kesecekler” haberi gündemi iÅŸgal ediyor, yaklaÅŸan darbeye sayısız bahane uyduruluyordu. O günlerden aklımızda yer etmiÅŸ birçok ismin oyuncu, birçok hadisenin kurgu olduÄŸu sonraki yıllarda, planlar baÅŸarıyla uygulandıktan ve darbe gerçekleÅŸtikten sonra anlaşıldı. Umarız aynı senaryo ikinci kez aynı sonucu vermez ve bizler yeni bir Fadime Åžahin vakasıyla karşılaÅŸmadan önce bu tezgâhın arkasında kimlerin durduÄŸunu açığa çıkarabiliriz.

kaynak: gercekhayat.com

TURGAY BAKIRTAŞ - Gerçek Hayat

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.