Coğrafyamız
Gannuşi'den uzlaşı çağrısı
Tunus'un önde gelen siyasi partilerinden NAHDA Hareketi'nin lideri Raşid Gannuşi, ülke yönetimi, bölgesel gelişmeler ve NAHDA'nın şu anki siyasi konumuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Gannuşi, demokrasi yolunda kritik bir süreçten geçen Tunus'taki hükümeti kanunlara bağlı kalmaya çağırdı. Körfez'deki gerilime ilişkin de "uzlaşı şart" mesajını verdi.
Sayın Gannuşi; söyleşimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Bölgesel konularla başlayalım dilerseniz. Geçtiğimiz Haziran ayında Körfez ülkeleri arasında bir kriz yaşanmaya başladı. Bu konudaki görüşleriniz neler?
GannuÅŸi: YaÅŸananlar elbette üzüntü verici. Arap devletleri bir diÄŸer Arap devletine abluka uyguluyor. Aynı dine ve etnik yapıya mensup komÅŸu ülkelerin birbirlerine boykot ve abluka uygulaması gerçekten üzüntü verici. Tunus devletinin dış politikası bu ve benzeri durumlarda tarafsız kalmaktır. Bu tavır, Tunus’un geleneÄŸi hâline gelmiÅŸtir. Nahda da aynı çizgide bir harekettir. Çünkü üretilen politikalar tarafların uzlaÅŸmasına yönelik olmalıdır. KutuplaÅŸmaya ve karşı cepheler oluÅŸmasına sebebiyet verecek yapılanmalardan kaçınılmalıdır. Bütün dost ve kardeÅŸ ülkelere, özellikle de Körfez ülkelerine tavsiyem asıllarına dönmeleridir. KomÅŸuluk daimi bir durumdur. Körfez’de tarihleri, coÄŸrafyaları, kültürleri ve çıkarları aynı olan ülkeler arasında yaÅŸananları üzüntüyle takip ediyoruz. Ä°liÅŸkilerin doÄŸal seyrine dönmesi gerek.
Hatırlanacağı gibi bu krizden önce de Irak’la Kuveyt arasında sonu iÅŸgale varan bir kriz yaÅŸanmıştı. Bu süreçte Tunus, Irak’ın yanında yer aldı. YaÅŸananların birçok sonucu oldu. Åžu andaki krizin de siyasal Ä°slam’a yönelik netice ve yansımaları var. Bunları gözardı etmek mümkün mü? Zira bilindiÄŸi kadarıyla Nahda Hareketi siyasi düşünce olarak Katar’ın müttefiki durumunda. Buna yönelik deÄŸerlendirmeniz nedir?
GannuÅŸi: Tunus’u Irak savaşında maruz kaldığı pozisyona tekrar düşürmemek lazım. Aslında o süreçte Tunuslular da ikiye bölünmüştü. Bir grup Kuveyt’in tarafını diÄŸer grup ise Saddam’ı destekliyordu. Oysa Tunus, her durumda barışa davet eden bir duruÅŸ sergilemelidir. Dolayısıyla eskiden düştüğü hataları tekrarlamamalı.
Sözünüzü kesiyorum ama siyasal İslâm açısından bu durumu nasıl değerlendirdiğinizi merak ediyoruz. ABD, Suudi Arabistan tarafında saf tutmuş bir görünümde. Terör örgütleri listesinde ise birçok örgüt var. Nahda Hareketi bu meseleyi nasıl okuyor?
GannuÅŸi: Bizler aşırıcı, gerici bir hareket deÄŸiliz. Hatta sözünü ettiÄŸiniz siyasal Ä°slâm ile de bir ilgimiz yok. Biz kendimizi “demokrat Müslüman” olarak nitelendiriyoruz. Körfez’deki gerilimin Tunus’taki yansıması hakkında da ÅŸunu söyleyebilirim ki bu kriz Tunus’ta olumsuzluÄŸa yol açmadı. Zira Tunus’un bu meseleden bir çıkarı yok. Dolayısıyla iÅŸlerin yeniden yoluna girmesi, Katar’a uygulanan yaptırımların kalkması ve komÅŸu ülkeler arasındaki iliÅŸkilerin normale dönmesi gerekli. Kaldı ki bu ülkeler arasında sadece komÅŸuluk iliÅŸkisi yok. Aralarında kurdukları Körfez Ä°ÅŸbirliÄŸi Konseyi var. Bu Konsey’in tekrar çalışır hale gelmesi, kardeÅŸliÄŸin ve yardımlaÅŸmanın canlandırılması gerek.
Kriz baÅŸladığında sorun bölgeseldi. Yani sadece Körfez ülkelerinin kendi aralarındaki bir meseleydi. Ancak kısa süre sonra ABD ve Avrupa ülkeleri devreye girdi. Bu ülkelerin Arap coÄŸrafyasındaki çıkarları çatıştı. Bunu Suriye’de ve Libya’da da gördük. Katar’ın Nahda’yı desteklediÄŸi ise Tunus’ta da çok konuÅŸuldu. Ardından Türkiye ve Ä°ran devreye girdi. BAE’nin ise siyasal Ä°slâm’a yönelik tutumunu biliyoruz. Denklemde bu ve benzeri birçok faktör var. Mesele sizin bahsettiÄŸiniz basitlikte görünmüyor.
Gannuşi: Her durumda doğal olan bu bölgenin toplumsal bileşenlerinin birbirlerini tanıması gerekliliği. Bölgenin siyasal bileşenlerinin de birbirlerini tanımaları gerekir. Hatta tanımakla kalmayıp birbirleriyle dayanışma halinde olmalılar.
Ancak bazı görüşlere göre Tunus, BAE ve Körfez ülkelerinin bir kısmının iliÅŸkilerindeki soÄŸukluÄŸun nedeni Nahda’nın hükümette yer almasının önünün açılmasının yansıması.
GannuÅŸi: Nahda’nın Hükümette yer alması normal bir durum. Asıl dışlanması anormal olurdu. Tunus 22 yıl boyunca, Zeynel Bin Abidin yönetimi altında bu dışlanmayı tecrübe etti. Herkes birbirini dışladı. Sonuçta devrim gerçekleÅŸti. Tarihten ders almak durumundayız. Tarih diyor ki doÄŸal durum herkesin birbirini tanıması ve kabullenmesidir. Ä°slâmi kesim bu toplumun bir cüzüdür, bileÅŸenidir. Bu bütün Arap Ä°slam âlemi için de geçerlidir. Ä°nsanları birleÅŸtiren esas vatandaÅŸlık bağıdır. VatandaÅŸlık, herkesin eÅŸit hakları sahip olması demektir. Herkesin vatandaÅŸ olarak tanınma hakkı vardır. Bu durumda dışlanma neden olsun? Tunus Devlet BaÅŸkanı, yürüttüğü bu siyasetle ayrı bir konuma sahiptir. Yani hangi taraf olursa olsun dışlamamak…
"NAHDA HİÇ BİR DEVLETİN KONTROLÜNDE DEĞİLDİR"
Aynı baÄŸlamda siyasal Ä°slâm ve demokratik Ä°slâm’ın Nahda’da yeni bir görünümle karşımıza çıkmasından bahsediyoruz. Bizler Nahda’yı nereye koyacağız? Yanımızda Nahda’nın tarihi lideri var. Hareketi nasıl konumlandıracağız?
Gannuşi: Demokratik, uzlaşmış, güç birliği yapmış ve geleceğe güvenle bakan bir Tunus istiyoruz. Tunus bugün istisnai bir örnek olarak duruyor. Bu örnekliğin temel dayanağı, dışlamayı ve şiddet kullanmayı reddetmek, herkesin birbirini vatandaş olarak tanımasıdır.
Kısa bir süre önce Nahda hareketi sert bir beyanda bulundu. Açıklama, Nahda’nın bazı dış devletler tarafından desteklendiÄŸi iddiasına cevap niteliÄŸindeydi.
GannuÅŸi: Tunus’ta siyasi hayatı yozlaÅŸtıran baÅŸlıca ÅŸey mesnetsiz, dayanaksız suçlamalardır. Böyle mesnetsiz suçlamalara maruz kalındığında iki ÅŸeyden birini yaparsınız: Ya hakkınızı aramak için mahkemeye baÅŸvurursunuz ya da susarsınız. SuskunluÄŸunuz ithamların gerçek olduÄŸu kanısını uyandırır. Bunlar seçim sandığında baÅŸa çıkmakta aciz olduÄŸunuz siyasi rakibinize karşı erken baÅŸlatılmış bir seçim propagandasıdır. Bu bazen terör suçlamasıyla , bazen yabancılar tarafından desteklenme iddiasıyla, bazen de IŞİD ile iÅŸ birliÄŸi iftirasıyla yapılır. Bunların hepsi siyasi hayatı yozlaÅŸtırıyor. Ben herhangi bir siyasi partiyi suçlamak istemiyorum. Asıl sorun ucuz ithamlarla siyasal amaçlar güderek ortamı kirletmek. Siyasal mücadele seçim sandığındaki rekabetle yapılır. Tunus, kurumları olan bir ülke. Herhangi bir konuda şüphesi olan bu kurumlara baÅŸvurabilir. Ãœlkede denetleme organları var. Bizler her sene bütün hesaplarımızı yüksek denetleme kurumuna takdim ediyoruz. Partiler kendi haline bırakılmış yapılar deÄŸildir. Nahda hakkında sorunu veya şüphesi olan bu kuruma baÅŸvurabilir.
Partinizde bazı grupların grupları dışladığı veya reddedildiÄŸi öne sürülüyor. Sizin “demokratik Ä°slâm” olarak adlandırdığınız konumu kabul etmeyenler var. Açılımdan yana olmayan kapalı yöneliÅŸler mevcut…
GannuÅŸi: DoÄŸrudur, Nahda’nın içerisinde farklı yöneliÅŸler ve görüşler var. Ancak bunların hiç biri baÅŸkalarını dışlayıcı bir bakış açısına sahip deÄŸil. İçine kapanmış bir görüş yok. Yaklaşık bir sene önce kongre düzenledik. Birçok farklı görüş ortaya çıktı. Benim baÅŸkan olarak seçilmem yüzde 75-76 oyla gerçekleÅŸti. Tekrar baÅŸkan seçildim. Ancak bana oy vermeyen yüzde 25 arasında kesinlikle dışlayıcı bir oluÅŸum yoktu.
Buradan Nahda’nın hâlen birliÄŸini muhafaza ettiÄŸi sonucunu çıkartabilir miyiz? Zira sizin görüşlerinize hareket içerisinden itirazlar da var.
GannuÅŸi: Nahda birbirine kenetlenmiÅŸ bir hareket. Donuk oluÅŸum deÄŸil. DoÄŸal, dinamik ve demokratik bir özelliklere sahip çok sesli, kendi içerisinde tartışan bir partidir. Tam bir uzlaşı içinde alınan kararlarımız azdır. Ancak Åžura Meclisi’nin aldığı kararlar ve projeler ÅŸu ana kadar yürütme konseyi tarafından uygulandı.
Yani rejimin meşruiyetiyle ilgili fikriniz netleşti ve anayasayı tamamıyla onayladınız diyebilir miyiz?
Gannuşi: Elbette... Nahda Hareketi ezelden bu yana Tunuslu milli bir hareket olmuştur. Tunus anayasasını ve partiler kanununu her zaman ikrar etmiştir. Bütün karaları kurduğu komisyonlar tarafından alınır. Ülke dışında hiç bir devletin kontrolünde değildir.
"MÃœCADELE SIRASINDA KANUNLARA BAÄžLI KALINMALI"
Daha önce sık sık işaret ettiğiniz bir husus var: Ülkemiz siyasi uzlaşmayı seçti. İzin verirseniz insanlara bunu hatırlatalım. Cumhurbaşkanı makamına oturmadan önce bu uzlaşının genele yayılacağını vadetmişti. Cumhurbaşkanının meclise sunduğu tek kanun maddesi ulusal uzlaşı metniydi. Ancak bir türlü meclisten geçmedi.
GannuÅŸi: Unutmamamız gerekir ki bizler demokratikleÅŸme sürecini yaşıyoruz. Devletin kurumları arasındaki uyum henüz demokratik normlara uygun hâle getirilemedi. Yani bir demokratik geçiÅŸ dönemindeyiz. Yüzde 51 bir çoÄŸunluÄŸa ulaÅŸan bir iktidar demokrasilerde rahatlıkla yönetime gelip ülkeyi yönetebilir. Ancak biz henüz geliÅŸmekte olan bir demokrasiyiz. ÇoÄŸunluk yönetimi tecrübesi yaÅŸadık ancak toplumda ayrışmalar meydana geldi. GeçiÅŸ sürecinde toplumu ayrıştırmamak gerekir. Ä°nÅŸa etmek istediÄŸimiz bina başımıza çökebilir. Demokrasi binamız ayakta dursun istedik ve çekildik. Farklı bir demokrasi ortaya çıktı. Yani uzlaÅŸmacı demokrasi. Burada yöneten sadece yüzde 51 oya sahip bir taraf deÄŸil, aksine yüzde 70-80’leri bulan bir desteÄŸe sahip. Unutulmamalı ki bütün zorluklara raÄŸmen ÅŸu anda Tunus’u yönetmeye çalışıyor.
Bahsettiğiniz bu hükümet yolsuzlukla mücadele adını verdiği bir eylem plânı gerçekleştiriyordu. Ancak bu mücadele başarısızlıkla sonuçlandı.
Gannuşi: Çünkü yolsuzluk da tıpkı herkes gibi özgürlüklerden faydalandı. Ekonomik hayatımızda gevşemeler oldu. Mali disiplinden uzaklaştık. Dengeyi kaybettik. Medyada ve siyasi hayatımızda sapmalar gerçekleşti. Şu anda 205 siyasi partimiz var. Ancak Tunus halkını idare edecek 205 projemiz yok. Dediğim gibi, bu sadece bir geçiş dönemi... Şu an bir sıçrama gerçekleşeceğini sanmıyorum. Her şey doğal sürecinde ilerleyecek. Yolsuzlukla mücadele sürüyor. Çünkü özgürlüklerden faydalanan bir yolsuzluk şebekesi var. Bütün gevşemenin sebebi bu. Devletin kurumları disipline girme yolunda çaba sarfediyor. Zannediyorum yakın bir zamanda kanunların hakim olduğu bir yönetime kavuşacağız. Biz yolsuzluğa karşı verilen mücadeleyi sonuna kadar destekliyoruz. Ancak kanuni çerçevede yürütülmesini istiyoruz.
Åžu anda yolsuzlukla mücadele kanuni çerçeveden çıkmış durumda mı? Nahda’nın açıklamasında bu mücadelenin insan hakları kurallarına ve kanunlara uygun yürütülmesi gerektiÄŸi yönünde bir açıklama var...
Gannuşi: Her mücadelenin kontrolden çıkma ihtimali var. Ekonomik mücadele olsun, askeri mücadele olsun kontrolden çıkma tehlikesi her zaman vardır. Savaş sırasında kendinize hakim olamayıp kontrolden çıkabilirsiniz. Kızgınlık ve öfke insanın en büyük zaafıdır. Bunun için akıl sahibi insanlar mücadele esnasında kanunlara bağlı kalınması gerektiğini hatırlatırlar.
Hükümet kontrolden çıktı mı diyorsunuz?
Gannuşi: Hayır hayır, biz sadece hükümeti uyarıyoruz. Ayrıca biz de hükümetin bir parçasıyız ve yolsuzlukla mücadeleyi yürüten ekipte yer alıyoruz. Hükümete tavsiyelerde bulunuyoruz ve yapılan hataları dillendiriyoruz. Kontrollü davranmalılar ve fevri hareket etmemeliler. Biz bunu diyoruz. İnsanların canı ve malı kanunların himayesindedir. Dolayısıyla kanunların çerçevesinde davranılmalı. Mahkeme kararı olmadan insanların mallarına el uzatmak, bununla ilgili kararlar almak doğru değildir.
Ancak bugün istisnai bir hukuk uygulanıyor. Kanunları tatbik etmek mümkün mü ?
GannuÅŸi: Tekrar ediyorum… Mahkeme kararı olmadan, kanunlar iÅŸletilmeden insanların mallarına el koyamazsınız. Ä°nsanların malları ve canları kanunlarla güvence altındadır.
Haklısınız ama ÅŸu anda tehlikeli bir süreçten geçiyoruz. Ä°nsan haklarına aykırı durumlar olabilir…
Gannuşi: Ülkede yolsuzluk var. Çok geniş bir alana yayılmış.. Bununla mücadele etmek gerekir Fesatçılara karşı, ülkeyi soyanlara karşı direnmek ve mücadele etmek devletin görevidir. Ama bunu hukuku pas geçerek değil aksine mahkemeleri devreye sokarak yapmak lazım. Kastımız budur. Bu ülkede hukukun üstünlüğü var. Bunu ihlâl etmemek lazım. Hükümetin kanun dışı herhangi bir icraat veya uygulamasına mahkemeler tarafından müdahale edilebilir. Vatandaşların hakları garanti altındadır.
Kaynak: Neesma Televizyonu
Henüz yorum yapılmamış.