Sosyal Medya

Güncel

Duygusal tepkiler ve Allah'ın toplumsal yasaları - Cevdet Said

Duygusal tepkiler bizi Allah’ın toplumlar için vazetmiş olduğu yasalardan (sünnetullah) uzaklaştırmamalı. Bu olaylar teenni ile analiz edilmelidir. Heyecana kapılıp reaksiyoner tavırlar ortaya koymamalıyız. Yine onlara demiştim ki; tenha bir yerde İslam’ın ve enbiyanın getirmiş olduğu ilkeleri âfak ve enfüs âyetleri (iç ve dış dünyamızdaki gerçekler) çerçevesinde keşfetme çabası içindeki bir şahıs, bütün dünya gibi bizim de tekrar edip durduğumuz üzücü olaylarla meşgul olmaktan çok daha önemli bir misyon üstlenmiş demektir.



Cevdet Said

 

Mescid-i Aksa’nın kapılarının kapatılması sebebiyle Kudüs’te baÅŸlayan gösteriler anbean dünyanın dört bir yanında canlı olarak yayımlandı. Bunun üzerine Ä°slam dünyası ayaÄŸa kalktı ve Ä°srail’e saldırmaya çağıran kızgın sesler yükselmeye baÅŸladı.

Aynı ÅŸekilde 1956 yılında Mısır’da SüveyÅŸ Kanalı kamulaÅŸtırıldığında da Ä°slam dünyasında tepkiler zirveye ulaÅŸmıştı. Ben coÅŸmuÅŸ duygularla deÄŸil sakin bir düşünceyle olup biteni anlamaya ve olayları takip etmeye çalışıyordum. Bazı arkadaÅŸlarım Ä°slam ümmetinin yaÅŸadığı önemli olaylar karşısında pasif kaldığım yönünde görüş beyan ettiler. Ben de onlara demiÅŸtim ki:

Duygusal tepkiler bizi Allah’ın toplumlar için vazetmiÅŸ olduÄŸu yasalardan (sünnetullah) uzaklaÅŸtırmamalı. Bu olaylar teenni ile analiz edilmelidir. Heyecana kapılıp reaksiyoner tavırlar ortaya koymamalıyız. Yine onlara demiÅŸtim ki; tenha bir yerde Ä°slam’ın ve enbiyanın getirmiÅŸ olduÄŸu ilkeleri âfak ve enfüs âyetleri (iç ve dış dünyamızdaki gerçekler) çerçevesinde keÅŸfetme çabası içindeki bir ÅŸahıs, bütün dünya gibi bizim de tekrar edip durduÄŸumuz üzücü olaylarla meÅŸgul olmaktan çok daha önemli bir misyon üstlenmiÅŸ demektir.

Nitekim ilim adamları da bu tavrı benimser. Mesela, Rus asıllı davranışsal psikoloji bilgini Pavlov’un doÄŸal uyaranlar yerine yapay uyaranların etkili olup olmayacağını hayvanlar üzerinde denediÄŸi sırada süren savaÅŸ nedeniyle bir yardımcısı laboratuvara geç gelmiÅŸ. Niye geciktiÄŸini sorduÄŸunda adam cepheden önemli bir haber aldığını, bu yüzden geciktiÄŸini söylemiÅŸ. Pavlov ona ÅŸu cevabı vermiÅŸ:

“Bizim ÅŸu anda yaptığımızdan daha önemli bir mesele mi var?” Yani, ÅŸunu demek istiyordu: Biz insanın davranışını belirleyen etkenleri araÅŸtırıyoruz. Åžayet biz insan davranışlarının yasasını keÅŸfedersek, iÅŸte o zaman bu bilgiyi kullanarak insanoÄŸlunun yapısında var olan savaÅŸmaya/öldürmeye eÄŸilimli vasfını dilediÄŸimiz gibi yönlendirebiliriz!

Aynı şekilde Fransız asıllı Pastör laboratuvarında fermantasyonun yasasını ve mikroorganizmaların nasıl yer değiştirdiğini keşfetmeye çalışıyordu. Çünkü etrafında kuduz ve çiçek hastalıklarından kırılan insanları görüyordu. O da (devam eden savaş yüzünden) laboratuvarını terk etmeyip insanları tedavi etme azmini sürdürdü. İşinde sebat etti ve sonunda tüm dünyanın kuduz ve çiçek hastalıklarından kurtulmasına vesile oldu.

Pek kıymetli okur kardeÅŸim, deÄŸiÅŸimi baÅŸkalarında aramayacağız. DeÄŸiÅŸimi bizzat kendimizde baÅŸlatmalıyız. Evet, deÄŸiÅŸim öncelikle bende ve sende baÅŸlamalıdır. Çünkü sünnetullah böyledir, Allah’ın beÅŸer topluluklarına koyduÄŸu yasa budur. KeÅŸfetmekte ve yasasına uygun davranmakta zorlandığımız mesele iÅŸte budur.

Bazı okuyucuların bana öncelikleri anlayamadığımı düşünerek müşfik bakışlar yönelttiÄŸini görür gibiyim. Sanki şöyle diyorlar: Biz Filistin davasıyla, Ä°slam’ın kalbi Kudüs ile meÅŸgulüz. Mescid-i Aksa kuÅŸatma altında, düşman acımasız, en küçük nefrete katbekat büyüğüyle karşılık veriyor, taÅŸa füzeyle cevap veriyor, mukaddesatımızı kirletiyor, bizi yerimizden yurdumuzdan sürüyor! Sen de kalkmış ne biçim düşünüyorsun öyle? DoÄŸruluktan/dürüstlükten, kutsal cihattan, en kutsal bir mekândaki savaÅŸtan uzak duruyorsun!

Evet kardeşim, yerden göğe kadar hakkın var. Ancak ben problemi başka bir açıdan ve başka bir hareket noktasından ele alıp üzerinde düşünmeyi tercih ediyorum. Daha önce birçok kez olduğu gibi tüm dünyayı kurtardığımız varsayalım. Sonra ne yapacağız? Problem bizden kaynaklanıyor. Asıl büyük engel düşmanın yok edilmesi değildir:

“(Fakat Ä°srailoÄŸulları:) “Biz, sen gelmeden önce de çok eziyet çektik, geldikten sonra da!” dediler. (Musa cevaben): “Belki de, Rabbiniz düşmanınızı yok edip yeryüzüne sizi varis kılacak: Ve sonra sizin nasıl (ve neler) yaptığınıza bakacak!...” (A’râf 7:129).

Sorun bizdedir. Ä°srailliler, hilafet kurumu yıkıldıktan ve Ä°slam dünyası çözüldükten sonra Filistin’de güçlenebildiler. Bugün de Mescid-i Aksa’yı ele geçirmeye yeltenebiliyorlar, çünkü Müslümanlar birbirlerini öldürmekle ve birbirini boÄŸazlamakla meÅŸgul! Ä°srail’i Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’da namaz kılanların mahremiyetini çiÄŸnemeye cesaretlendiren ÅŸey bizim cahilliÄŸimiz, geri kalmışlığımız ve yaÅŸadığımız kaostur!

Nefret ve kibir dolu ruh yapısı hem bizim hem Amerika’nın hem de Ä°srail’in ortak problemidir. Esasen bütün bir dünyanın temel problemi karşılıklı nefret ve korkudur. Çünkü insanlık olarak hâlâ müstekbirler ya da müstazaflar toplumu olmaktan çıkamadık! Oysa baÅŸka bir toplum modeli daha var: Nebiler toplumu, rahmet toplumu, ezen güçlüler ya da ezilen zayıflar deÄŸil eÅŸitler toplumu… Ezilenler toplumu olmaktan çıkıp olayları net bir ÅŸekilde anlamaya baÅŸladığımızda baskısız toplumu baskı olmadan oluÅŸturabilme imkânı elde edeceÄŸiz.

Bu yaklaşımımı anlayan ve uygulayan bir tek Ä°slam ülkesi bulunmaktadır. Baskı ve zorbalığın olmadığı toplumu inÅŸa edebilirse tüm dünyada zirveyi yakalayacak ve zorbalığın hükümran olmadığı bir dünya kurabilecektir. Bu toplum iyilikte ve en güzel davranışı ortaya koymakta yarışmaktadır…                                                                  

Çeviri: Fethi Güngör

kaynak: Diriliş Postası

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.