Sosyal Medya

Alim

Cemâat(ler)

Geleneğimizde bu iki cemaat dışındaki ilim, ibadet, terbiye, yardımlaşma gibi maksatlarla bir araya gelmiş müminlere cemaat denmez, yaptıkları işlerle anılırlar. Nefis terbiyesi, ahlak ağitimi ve insan-ı kâmil inşası için bir mürşidin yönetiminde bir araya gelmiş müminler ise “ehl-i tarik”tir, yollarının adı tarikattır, mekanlarının adı da (en yaygın olanı) “tekke”dir.



Hayretin Karaman - Yeni Åžafak

Gülen hareketinin içyüzü hakkında çok önceden bilgi sahibi olduklarını ve bunu açıkladıklarını duyuranlar bulunmakla beraber o tarihlerde örgüt kendini suret-i haktan göstermeyi becerebildiÄŸi, ithamları da bir ÅŸekilde etkisiz kılabildiÄŸi için genel olarak faydası zararından çok olarak kabul edildi ve ÅŸakirt olmayan Müslümanlar tarafından da fayda yönünden desteklendi. Ä°yi niyetle destekleyenler arasında zamanın devlet baÅŸkanından temizlik işçisine kadar pek çok insanımız vardır. Muhalefetin ikide birde “siyasi ayak”tan bahsetmeleri bu bakımdan anlamlı deÄŸildir; elbette o tarihlerde destekçiler arasında bazı siyasetçiler de vardır ve bu normaldir.

Destekçilerin suçlu, hatalı kusurlu sayılmalarının sağlam bir tarihini ortaya koymak gerekiyor. Resmi ve adlî açıklamalar 17 ve 25 Aralık operasyon teşebbüslerini işaret ediyor. Şu halde bu tarihten itibaren desteğini çekmeyenlerin, sonu darbe teşebbüsü ile biten gidişte etkili oldukları ve suça iştirakleri söz konusudur; tahkiki ve gerçek suçluların cezalandırılması işi ise yargıya aittir.

Bu bir siyasi ve dini harekettir. Bu harekete “cemaat” deyince birçok problem ortaya çıkıyor:

Bizim geleneÄŸimizde böyle hareketlere ve cereyanlara “cemaat” denmiyor. Yaygın terim “fırka”dır.

GeleneÄŸimizde iki topluluÄŸa cemaat denir: 1. “Ehl-i sünnet ve cemâ’at” terkibindeki cemaat. 2. Cami cemaati.

Fırka anayoldan (Ehl-i sünnet topluluÄŸundan), ümmetin cumhurundan  ayrılan, ümmeti bölen, ümmetin bey’at ettiÄŸi  baÅŸkanı tanımayan ve ona  isyan eden sapkın grubun adıdır. Ehl-i sünnet ve cemaat terkibindeki cemaat ise ÅŸartlarını taşıyan bir halifeye bey’at etmiÅŸ, Peygamberimiz (s.a.) ve ashabının açıklayarak ve yaÅŸayarak emanet ettiÄŸi Ä°slam’ı benimsemiÅŸ ümmet çoÄŸunluÄŸudur.

Cami cemaati, yukarıdaki terkipte yer alan “cemaat”in alternatifi, rakibi, bölücüsü, ayrı baÅŸ çekeni deÄŸil, yüzbinlerce camide (cami de toplayan demektir) aynı kıbleye yönelerek, aynı Ä°slam akidesini paylaÅŸarak, aynı siyasi otoriteyi tanıyarak ve itaat ederek ibadet eden ümmet parçalarıdır, büyük cemaatin farklı mekanlardaki mütemmim cüzleridir.

GeleneÄŸimizde bu iki cemaat dışındaki ilim, ibadet, terbiye, yardımlaÅŸma gibi  maksatlarla bir araya gelmiÅŸ müminlere cemaat denmez, yaptıkları iÅŸlerle anılırlar. Nefis terbiyesi, ahlak aÄŸitimi ve insan-ı kâmil inÅŸası için bir mürÅŸidin yönetiminde bir araya gelmiÅŸ müminler ise “ehl-i tarik”tir, yollarının adı tarikattır, mekanlarının adı da (en yaygın olanı) “tekke”dir.

Ülkemizde Cumhuriyet devrimi tekkeleri kapattığı için tarikat eğitimi gizli ve örtülü örgütlenmeler şeklinde devam edegelmiştir.

Hasılı bugün ne yazık ki, iç ve dış bölücülerin şeytani etkileriyle bölünüp parçalanmış, birbirine düşmüş, birlik ve beraberlikleri sözde kalmış bir ümmet var (buna cemaat demek mümkün müdür bilemem). Bir de cami cemaatleri var.

Gülen hareketi açıkça yoldan çıkınca devlet onların yakasına yapıştı ve hak ettiklerini yapıyor. Bazı yazarlar ve konuÅŸmacılar hem onlara hem de mesela tarikatlara ve stk’lara, bence yanlış yere cemaat dedikleri için endiÅŸeye kapılıyor, “Onlar masum, onlara dokunmayın, dokunursanız Ä°slam’a dokunmuÅŸ olursunuz…” diyorlar.

Peki bu endişe haklı mı, gerçekçi mi?

Cevabı gelecek yazıda.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.