Güncel
Bugünkü dünya düzeninde güçlü olan haklı oluyor
Güç deyince bunun ilmî, siyasi, ekonomik, uluslararası ilişkilerde uygun örgütlenme ve örgütleri kullanma, lobicilik gibi çeşitleri de var elbette, ama zalimlerin taleplerini elde etmek ve önüne çıkan mazlumları bertaraf etmek için kullandıkları son güç silahlı güçtür.
Hayrettin Karaman - Yeni Åžafak
Başlıktan devam edeyim: Öyle ise İslam dünyası, diğer mazlum ve mağdur ülkeler ve özellikle biz de güçlü olmalı ve gücümüzü hakkın, hukukun, adaletin ve haklının yanına koymalıyız.
Güç deyince bunun ilmî, siyasi, ekonomik, uluslararası ilişkilerde uygun örgütlenme ve örgütleri kullanma, lobicilik gibi çeşitleri de var elbette, ama zalimlerin taleplerini elde etmek ve önüne çıkan mazlumları bertaraf etmek için kullandıkları son güç silahlı güçtür.
Bugün eÄŸer bir ülke nükleer silaha sahip ise birinci derecede, deÄŸilse ikinci derecede askeri güç sahibi demektir. Ä°kincisinin birincisi ile baÅŸetmesi mümkün deÄŸildir; ne kadar dirense, dik dursa, fedakârlık etse, cesaretle saldırsa ve savunsa, en ince strateji ve taktikleri uygulasa son sözü üstün silah söyler. Bu silahı da her zaman kullanmaya gerek yoktur, elinde bunu bulunduran ülke bundan mahrum olanlara karşı Demokles’in kılıcına sahip demektir; bu potansiyel tehdit bile yeterlidir.
Nükleer bombaları atabilmek ve hava savunmasını yapabilmek için de uygun füzelere ihtiyaç var.
Benim tezim bütün ülkelerin nükleer silahları yok etmesidir. Eğer bir ülkede bile bu silah var ise bütün ülkeler ne yapıp yapmalı onu da yok etmelidir. Eğer bir veya daha fazla ülkede bu silah olacaksa bu takdirde diğer ülkelerin de bunu yapma ve bulundurma hakları olur.
Türkiye hava savunması için Rusya’dan S-400 füzelerini satın almaya ve hatta ortak üretime karar verince ABD telaÅŸa kapıldı, NATO’yu filan da hatırlatarak endiÅŸe ettiÄŸini söyledi. Peki bu silah savunma için gerekli ve etkili ise, onu Türkiye’ye sen ve ortakların vermiyorsa Türkiye ne yapacak? ErdoÄŸan’dan önce olduÄŸu gibi boynunu büküp Ä°srail’e bile söz geçiremeyecek, güçlülerin verdikleri/artıkları ile yetinecek, meÅŸru haklarına bile göz dikemeyecek mi?
Evet ABD’nin ve Batı’nın istediÄŸi budur.
Bunun içindir ki, nüklleer silaha sahip olan Pakistan’ın yakasını bırakmıyor, Ä°ran da buna sahip olacak diye ödü kopuyor, tedbir üstüne tedbir alıyor.
Ama bizde iş değişti, şimdi lider Erdoğan var, o zalimlere dur demeye, mazlumların yanında olmaya karar vermiş bulunuyor. Bunu için de birinci sınıf askeri güç dahil her bakımdan güçlü olmak gerekiyor ve inşallah olacağız, olmalıyız.
Bu azim ve kararın bir önemli adımı da Rusya’dan alacağımız S-400 füzeleridir. Bu füzelerin bize kazandıracağı güç ve imkanı uzmanları şöyle açıklıyorlar:
“Alınacak sistem, sayısına da baÄŸlı olmak üzere, Türkiye ilk defa, hem de büyük bir alanda, modern bir uzun menzilli ve yüksek irtifa savunması kabiliyeti kazanacak. Ayrıca ilk defa balistik füze engelleme kabiliyetine kavuÅŸmuÅŸ olacağız.
ABD’nin endiÅŸe ettiÄŸi gibi S-400 sistem alımı NATO ile zıtlaÅŸma veya ani bir çıkış anlamına gelmese de önce kendi istediÄŸimiz sistemleri kurarak askeri kanatta çok etkili durumdaki mutlak NATO bağımlılığından kurtulmayı, ileride NATO’dan çıkmayı tercih edersek de en azından askeri açıdan imkansız olmamasını saÄŸlamayı hedeflemekteyiz. Sonuç olarak entegrasyon problemleri ve balistik füze engelleme yönündeki eksiklerine raÄŸmen, S-400, uzun menzilli bir hava savunma sistemi olarak tatmin edici olacaktır.”
Evet mazlum ve mağdurları zalimin gücü ezmesin diye hem nükleer güce, silaha, hem de hava savunma sistemlerine ve bu meyanda S-400 lere ihtiyacımız var; dünyayı soyup soğana çevirmek için değil, soygunculara dur demek için.
Allah muvaffak eylesin!
Henüz yorum yapılmamış.