Sosyal Medya

Güncel

Tiyatroyu görmek

Bu beş ismin, üstü açık araçla tören alanını boydan boya kat etmesi ve katılımcıları yan yana selamlaması, Ortadoğu’da kurulan yeni askeri-siyasi ittifakın da fotoğrafı gibiydi. Bahreyn ve Suudi Arabistan’ın kral düzeyinde değil de ‘temsilci’ göndermek suretiyle törene katılımı ise, ittifakın ana çatısını Mısır ve BAE’nin oluşturduğunu gösteriyordu.



Taha Kılınc - Yeni Şafak

GeçtiÄŸimiz cumartesi günü, Mısır’ın kuzeybatısındaki Mersâ Matrûh kenti yakınlarında “OrtadoÄŸu’nun en büyük askeri üssü” resmen kullanıma açıldı. 23 Temmuz 1952 askeri darbesinin önde gelen figürlerinden General Muhammed Necib’in ismini taşıyan üs, 1115 bina ve tesisten oluÅŸuyor. İçinde ve çevresindeki yolların uzunluÄŸu 72 kilometreyi bulan üste geniÅŸ tatbikat alanlarının yanı sıra, her türlü konforla spor ve eÄŸlence merkezleri de mevcut.

Mısır CumhurbaÅŸkanı Abdulfettah Sisi, üssün açılışında bölgedeki müttefikleriyle birlikte basının karşısındaydı. Geçit resminde bir yanına BirleÅŸik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zâyed’i alan Sisi’nin diÄŸer yanında Bahreyn Veliaht Prensi Selman bin Hamed vardı. Libya’nın tamamında egemenlik kurmaya çalışan General Halife Hafter, Muhammed bin Zâyed’in yanı başında dururken, törende Suudi Arabistan’ı Mekke Valisi ve Kral Selman’ın BaÅŸdanışmanı Prens Hâlid el Faysal temsil etti.

Bu beÅŸ ismin, üstü açık araçla tören alanını boydan boya kat etmesi ve katılımcıları yan yana selamlaması, OrtadoÄŸu’da kurulan yeni askeri-siyasi ittifakın da fotoÄŸrafı gibiydi. Bahreyn ve Suudi Arabistan’ın kral düzeyinde deÄŸil de ‘temsilci’ göndermek suretiyle törene katılımı ise, ittifakın ana çatısını Mısır ve BAE’nin oluÅŸturduÄŸunu gösteriyordu.

Arap basınında ayrıntılı ÅŸekilde yer alan ve Mısır basınını da yaklaşık bir hafta tamamen meÅŸgul eden tören vesilesiyle, elbette akla birkaç soru birden geldi: Muhammed Necib Ãœssü, neden ülkenin kuzeybatısında inÅŸa edilmiÅŸti? Arap dünyasının geleneksel düşmanı Ä°srail doÄŸuda yer aldığı halde, Mısır, en büyük üssünü tam aksi istikamette konuÅŸlandırarak “Artık önceliÄŸim Ä°srail deÄŸil” mi demek istiyordu? Ãœs, resmen Mısır’a ait olmasına raÄŸmen, BAE ve Rusya’nın Libya’daki operasyonları için mi tasarlanmıştı?

Tüm bu sorular, bölgede son aylarda yaÅŸanan baÅŸ döndürücü geliÅŸmeler ışığında elbette anlamlı ve hepsinin de içeriÄŸi dolu. Gerçekten de Mısır ve BAE öncülüğünde OrtadoÄŸu’da oluÅŸturulan yeni askeri-siyasi cephe, Libya’dan Yemen’e, Katar’dan Türkiye’ye yeni bir bölgesel dizayn peÅŸinde. Ä°srail’le ve Kudüs’te olan-bitenle ilgilenecek vakitleri de yok, istekleri de.

Bir yanda bunlar olurken, coÄŸrafyanın diÄŸer yanında Ä°ran da kendi hegemonyası için çalışmalarını son sürat devam ettiriyor. Bu baÄŸlamda, Ä°ran’la Irak arasında yine geçen hafta imzalanan askeri iÅŸbirliÄŸi ve savunma anlaÅŸmasına dikkat kesilmek gerekiyor. AnlaÅŸmayla birlikte, zaten fiilen Irak üzerinde hâkimiyet kurmuÅŸ bulunan Ä°ran, komÅŸusuna aşırı ilgisini resmiyete ve teorik bir çerçeveye de kavuÅŸturmuÅŸ oldu.

Mısır-BAE blokunun Ä°ran’la ciddi bir sıkıntısı görünmüyor. Ä°ran baÅŸlığı her ne kadar Katar’a uygulanan kuÅŸatmanın maddelerinden biri olarak zikredilse de, Mısır’ın da BAE’nin de Ä°ran’la çeÅŸitli seviyelerde iliÅŸkileri sürdürdüğü biliniyor. Mısır yönetimi, Suudi Arabistan’la ters düşme pahasına Suriye rejimiyle diyalog kanalını açık tutarken, BAE de Ä°ran’la ticari münasebetlerine devam ediyor. Bu ülkelerin Tahran’daki diplomatik temsilcilikleri de açık ve faaliyette.

***

Bundan altı yıl önce, “Arap Baharı” denilen dev elektrik süpürgesi büyük bir gürültüyle çalışmaya baÅŸladığında, Ä°srail’in yok oluÅŸuna giden sürecin baÅŸladığı ÅŸeklinde bir tahmin vardı. Bölge ülkelerinde arka arkaya Ä°slâmî devrimler olacak, Müslümanlar birlik-beraberlik halinde hareket ederek Ä°srail’in köküne kibrit suyunu dökeceklerdi. Ancak fazla zaman geçmeden, bu tahminin, herhangi bir somut dayanağı bulunmayan fazla iyimser bir temenniden ibaret olduÄŸu ortaya çıktı.

Ä°srail, Arap Baharı’yla birlikte yok olmak şöyle dursun, bölgedeki kaos ve karmaÅŸadan faydalanarak iÅŸgali daha da yaygınlaÅŸtırıp derinleÅŸtirdi. Mısır ve Ãœrdün’le kendisini emniyete alıp, Arap dünyasındaki gayrı resmi dostlarıyla da dirsek temasını sıklaÅŸtıran Tel Aviv, OrtadoÄŸu cenahından kendisine herhangi bir müdahalenin gelmeyeceÄŸinin rahatlığıyla hareket ediyor.

Åžiî-ulus devlet ideallerini “Kudüs” sloganlarıyla perdeleyen Ä°ran ise, seçkin özel harekâtçılardan oluÅŸan “Kudüs Gücü”nü Suriye ve Irak’ı dizayn etmekte kullanıyor. Kudüs Gücü Komutanı General Kâsım Süleymanî, sahada “Åžiî Hilâli” projesinin ikmaliyle meÅŸgul. “Kudüs Gücü”nün en az ilgi gösterdiÄŸi konu, ismini aldığı Kudüs ÅŸehri ve Ä°srail’in Filistin politikaları.

Bölgedeki çoÄŸu ülke de farklı motivasyon ve gerekçelerle, Ä°srail’i durdurma noktasında adım atmakta oldukça isteksiz. Herkes adeta, “Åžu iÅŸ bana bulaÅŸmadan hallolup bitse, başım derde girmese” düşüncesinde.

***

Ortadoğu, aynı zamanda bir sloganlar coğrafyası. İsrail konusu, birçok hükümet tarafından kendi politikalarının meşrulaştırılması ve halkın gazının alınması için bir malzeme olarak kullanılıyor. Öfkeli söylemler perde arkasında sıcak tokalaşmalarla dengelenirken, kitleler dönem dönem hamaset patlamalarıyla rehabilite edilip rahatlatılıyor.

Aklı başında bireylere düşen, sahnelenen tiyatroyu görüp, küçük ama istikrarlı adımlarla kendi çalışmalarına yoğunlaşmak. Siyasetteki dalgalanmalara göre tavır almaya çalışmak insanı hem yoruyor, hem de ümitsizliğe düşürüyor çünkü.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.