Sosyal Medya

Güncel

Piyonlardan Åžaha...

Her ülke düşmanlarının az, dostlarının çok olmasını ister. Çünkü düşman demek tehdit demektir, güvenlik sorunu demektir, bu da insanınızın kaygı duymasına yol açar, kaygıları gidermek için de, ek savunma çabaları içine girersiniz.



Ahmed TaÅŸgetiren - STAR

 

Yazıya “Bu kadar çok düşmanı acaba nasıl ürettik?” ÅŸeklinde bir cümle ile girsem,tahmin ederim, kimi gönüllerde burukluk oluÅŸur. Çünkü biraz etrafımızda oluÅŸan düşmanlıkları “bizim ürettiÄŸimiz” gibi bir  muhteva var bu ifadede.

18 temmuz tarihli Sabah gazetesindeki Mehmet Barlas'ın yazısı bu baÅŸlığı taşıyordu.

Barlas'ın yazısı, sayın Cumhurbaşkanı'nın Meclis'te 15 Temmuz dolayısıyla yapılan toplantıdaki şu ifadeler üzerine kaleme alınmıştı:

“EÄŸer güçlü olmazsak bize bir tek gün bile yaÅŸama hakkı vermeyecek o kadar çok düşman pusuda bekliyor ki, isimlerini tek tek saysak çok ciddi uluslararası krizle karşılaşırız.”

Aslında sayın CumhurbaÅŸkanı'nın“isimlerini tek tek saysak” diye iÅŸaret ettiÄŸi“düşmanlar” bir yandan daTürkiye'nin dost, müttefik, stratejik ortak çerçevesine giriyordu.

Amerika orada, Avrupa'nın bir çok ülkesi (baÅŸta Almanya) oradaydı. “Ä°slam dünyası” kapsamına giriyor gözüken bir çok ülke “devÅŸirilmiÅŸ” durumdaydı.

Üstelik bunların içeriye doğru uzandığını ve Türkiye'yi tehdit ettiğini de biliyoruz. Cumhurbaşkanı'nın sözleri çok açık:

“FETO'nun yalnızca FETO olmadığını, PKK'nın yalnızca PKK olmadığını, DEAÅž'ın yalnızca DEAÅž olmadığını çok iyi biliyoruz. Bunların arkasında kimlerin olduÄŸunu da biliyoruz.”

“Düşmanları nasıl ürettik?” ya da“Neden düşman oldular?” 

Her ülke düşmanlarının az, dostlarının çok olmasını ister. Çünkü düşman demek tehdit demektir, güvenlik sorunu demektir, bu da insanınızın kaygı duymasına yol açar, kaygıları gidermek için de, ek savunma çabaları içine girersiniz.

Türkiye bir süredir güvenlik kaygısı taşıyor.

“Beka sorunu”diyoruz.

Milli Güvenlik Kurulumuzun en son toplantısında, “düşmanlıklara karşı kararlılık”duruÅŸu seslendirildi.

Devletin zirvelerinden, sokaktaki sade insana kadar işin ciddiyeti üzerine düşünmeyen yok gibi.

15 Temmuz'u, Milli Mücadele'den sonra yaşanan en büyük tehlike ve millet direnişi olarak görüyoruz.

Türkiye içerden vurulmak istendi.

Sayın Cumhurbaşkanı Meclis konuşmasında, bir, tehditlerin niteliğini tanımladı, iki, bu tehditlerle mücadelenin hedefini dile getirdi. Şöyle dedi:

“Piyonu ezip geçmeden kaleleri alamaz, Åžahı da mat edemeyiz. Onun için önce bu hainlerin kafasını kopartacağız.”

Biraz açalım bu sözü:

İçerdeki hainler piyonları oluşturuyor, onların arkalarında da onları kullananlar var, önce onların kafalarını kopartacağız, oradan da Şah'a varacağız.

Bir satrançtan söz ediyor sayın Cumhurbaşkanı. Satrançta piyonlar vardır, atlar, filler, vezirler, kaleler ve Şah vardır. Satrancı dikkatli oynamak lazımdır. Çünkü bazen alınanlar bilinerek verilmiş olabilir. Çünkü genelde önce piyonlar öne sürülür, onlar verilir, ama rakibin amacı, sizi bir şeyler kazandığınız duygusuyla oyalayıp, Şah'ınıza ulaşmaktır.

Sizin Şah'ınız kimdir, nedir?

Onların Şah'ı kimdir, nedir?

Eğer FETÖ, PKK, DAEŞ gibi örgütler ya da, bölgedeki kimi devlet(çikler) piyonsa, onları devreye süren Şah kimdir? Şah'ı koruyan kaleler, filler, atlar, vezirler kimdir? Biz şu ana kadar piyonların ötesinde onlardan etkili bir oyuncuyu alabildik mi? Biz savaşta hangi güçleri kullanabilir durumdayız?

Bir ara oyunu kazanıyor gibi bir hissi yaşadık, her şey iyi gidiyordu, içimizde sevinç kıpırtıları vardı. Şimdi düşman, düşman, düşman kaynıyor etrafta.

“Düvel-i muazzama – Büyük devletler”vardı, Birinci Dünya savaşı sonrasında. “7 Düvel”le boÄŸuÅŸmuÅŸ, Anadolu'yu kurtarmıştık aç kurtların elinden. BoÄŸuÅŸma büyüktü, ödediÄŸimiz bedel de büyüktü, Osmanlımız gitti, elimizde bu vatan parçası kaldı.

Zaman zaman dünya güçlerinin “Osmanlı ile hesaplaÅŸması bitmedi” gibi cümleler kuruluyor.

Kahramanlık destanı yazmak güzel. Ama vatanın bugün de orasından burasından didiklenmesi karşısında yüreğimizdeki tedirginlik de gitmiyor.

Tevekkeli eskiler “Bir düşman çok, bin dost az” sözünü boÅŸuna söylememiÅŸler. Düşmanların bizim aramızdan bile örgüt – devlet devÅŸirmesine bakınca oyunun baÅŸka türlü oynandığını ve çok da mertçe oynanmadığını görüyorsunuz. Dikkat gerekiyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.