İsrail geri adım atar mı?

İsmail Yaşa - Diriliş Postası

Önceki gece ajanslara ve haber sitelerine Mescid-i Aksa çevresinde yaÅŸanan gerginlik nedeniyle Ä°srail’in kapı tipi metal dedektörlerini kaldırma kararı aldığına ve Mescid-i Aksa’nın kapılarında aramaların polisler tarafından el dedektörleriyle yapılacağına dair bir haber düştü.

Bu haber “Ä°srail geri adım mı atıyor?” yorumlarına yol açtı.

Haberin doğruluğu şüpheli olsa da şu bir gerçek:

Netanyahu hükümeti gerginliği düşürmek için manevra yapıyor.

Ä°srail, Mescid-i Aksa’yı Yahudiler ve Müslümanlar arasında ikiye bölme planından vazgeçmiÅŸ deÄŸil.

Sadece o hedefe ilerlerken gerekli durumlarda “iki ileri bir geri” taktiÄŸiyle hareket ediyor.

Bu yazının yazıldığı saatlerde Mescid-i Aksa’nın kapılarına yerleÅŸtirilen kapı tipi metal dedektörler henüz kaldırılmış deÄŸildi.

Daha da ötesi dün sabah saatlerinde kapıların olduğu bölgelere yeni güvenlik kameraları yerleştirildi.

Kudüs’teki Ä°slami Vakıflar Dairesi BaÅŸkanı, Kudüs Müftüsü ve Yüksek Ä°slami Heyet BaÅŸkanı gibi Filistinli dini otoriteler yayınladıkları ortak bildiride, metal dedektörler gibi iÅŸgal rejiminin Mescid-i Aksa’ya yönelik tüm uygulamalarının kabul edilemez olduÄŸunu açıkladı.

Yani Ä°srail’in “Mescid-i Aksa’ya girenler kapı tipi metal dedektörler yerine polisler tarafından el dedektörleriyle aransın” önerisi de reddediliyor.

Filistinliler'in ve tüm Müslümanlar'ın halihazırdaki talepleri şöyle:

Metal dedektörler kaldırılsın ve güvenlik bahanesi ileri sürülerek başlatılan her türlü uygulamaya son verilsin.

Mescid-i Aksa’nın idaresi eskiden olduÄŸu gibi tamamen Ä°slami Vakıflar Dairesi’ne bırakılsın.

Müslümanlar Mescid-i Aksa’ya herhangi bir teftiÅŸe tabi tutulmadan özgürce girebilsin.

Yahudi yerleÅŸimcilerin iÅŸgal güçleri himayesinde Mescid-i Aksa’ya düzenledikleri baskınlara son verilsin.

İsrail geri adım atar ve bu talepleri kabul eder mi?

Zor da olsa bu imkânsız değil.

Ä°srail’i ihlallerine son vermeye ya da en azından bazı konularda geri adım atmaya zorlayabilecek birçok seçenek var.

Birincisi, uluslararası toplumun ve dünya kamuoyunun yoğun baskısı.

Ä°kincisi, Mısır ve Ãœrdün gibi Ä°srail’le iliÅŸkileri gayet iyi olan Arap ülkelerinin iliÅŸkileri gözden geçirme tehdidi.

Üçüncüsü, Filistin Yönetimi’nin iÅŸgal rejimiyle iÅŸ birliÄŸine gerçekten son vermesi.

Dördüncüsü ise Filistinlilerin işgalcilere yönelik eylemlerini tırmandırması.

Açıklama düzeyinde kalan tepkilerin ve kınamaların Tel Aviv nezdinde herhangi bir değeri yok.

İsrail, Ürdün ve Mısır ile iyi ilişkilerini feda etmeyi göze alamaz.

Fakat bu ülkelerin yönetimleri de işgal rejimiyle yaptıkları barış anlaşmalarını Mescid-i Aksa için riske atmaz.

O inançta ve bilinçte değiller.

Filistin Yönetimi ise dalavere peşinde.

Abbas, “Ä°srail ile tüm iliÅŸkilerimizi askıya aldık” dedi ama neyin askıya alındığı belli deÄŸil.

Çünkü Filistinliler ile işgal rejimi arasındaki müzakereler zaten askıda.

Batı Yaka’da iÅŸgal güçleriyle yürütülen güvenlik koordinasyonunun aynen devam edeceÄŸi Filistin Sivil Ä°ÅŸler Bakanı Hüseyin El Åžeyh tarafından yayınlanan genelgeyle ilan edildi.

Abbas, Mescid-i Aksa’yı savunma konusunda samimi olsaydı ilk yapacağı ÅŸey güvenlik koordinasyonuna son vermek, Batı Yaka’da direniÅŸin elini serbest bırakmak ve Gazze Åžeridi’ne uyguladığı yaptırımlardan vazgeçmek olurdu.

Dolayısıyla geriye bir tek Filistinlilerin direnişi tırmandırmaları seçeneği kalıyor.

İsrail geri adım atacaksa bunu yine hayatlarının baharında Mescid-i Aksa için can vermeyi göze alan yiğit delikanlılar sağlayacak.