Sosyal Medya

Hür Düşünce

Müslüman dünyasının son kalesi

İsrail’in hedefi Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’yı Müslümanlara kapatıp, Yahudilerin kontrolü altına almak. Ancak ABD Başkanlarının bile kongrede aldıkları kararı uygulayamadıklarını gören İsrail bir noktada Mescid-i Aksa’yı Ayasofya ile aynı statüye getirip Müslümanların ibadetine kapatmak istiyor. Günümüze kadar Batı’nın ve küresel güçlerin çeşitli ayak oyunlarıyla bir araya gelemeyen İslam ülkeleri ve Müslümanları bekleyen en önemli görev Mescid-i Aksa için bir araya gelerek İslam birliğini sağlamak olmalıdır. Bu durumda en büyük görev Cumhurbaşkanımıza ve ümmete düşmektedir.



Bülent Orakoğlu - Yeni Şafak

1948-1973 yılları arasındaki süreklilik gösteren Arap-Ä°srail arasındaki sorunlar 4 kez büyük çapta savaÅŸlara yol açmıştı. Özellikle 1967 savaşı baÅŸta olmak üzere tüm muharebeler Ä°srail’in kesin üstünlüğü ile sonuçlanmıştı. Ä°lk defa Ekim 1973 yılında Enver Sedat’ın komutasındaki Mısır ordusu SüveyÅŸ Kanalı'nı geçerek Ä°srail’e karşı nisbi bir baÅŸarı kazanmıştı. Bu durum Nasır sonrası 1970 yıllarında iktidara gelen Enver Sedat’a Mısır’da büyük bir itibar kazandırarak iktidarını saÄŸlamlaÅŸtırmıştı. GeçmiÅŸten günümüze Müslüman Arap ülkelerinin Ä°srail’e karşı kazandıkları tek galibiyet bu küçük zafer olmuÅŸtu. Ä°srail’in arkasındaki küresel emperyalist güçlerin OrtadoÄŸu’da Ä°srail’in güvenliÄŸini ön plana çıkaran dış politika stratejileri izlemeleri Ä°srail’in Müslüman Arap ülkelerine karşı kazandığı savaÅŸların en büyük nedeni olmuÅŸtu. Batı dünyası Müslüman ülkeler arasında mezhep çatışmaları baÅŸta olmak üzere gerilim yaratarak, kışkırtarak provokasyon ve dezenformasyon faaliyetlerini halen OrtadoÄŸu ve UzakdoÄŸu’da uygulamaya devam ediyorlar. Gizli askeri ve ekonomik anlaÅŸmalar ile Müslüman ülkelerin içine sokulmuÅŸ ‘Truva Atı’ iÅŸlevi gören bazı Ä°slam ülkeleri, Ä°slam iÅŸbirliÄŸi ve beraberliÄŸini engelleyerek, Ä°srail’in OrtadoÄŸu’daki güvenliÄŸinin teminatı ve operasyonlarının maÅŸası olma alçaklığını deÅŸifre olmalarına raÄŸmen devam ettirmekte bir beis görmüyorlar. Örnek verecek olursak, ABD’nin garantörlüğünde 1978 yılında Ä°srail ve Mısır arasında imzalanan Camp-David AnlaÅŸması'yla ABD, Ä°srail’in güvenliÄŸini saÄŸlarken, her yıl Mısır ordusuna 1 milyar dolar askeri yardımda bulunmayı taahhüt ediyordu. Mısır’da Mursi’yi deviren darbeci Sisi’nin darbeden 1 hafta öncesine kadar Pentagon’da misafir edilmesi bu anlaÅŸmanın halen devam ettiÄŸinin açık bir göstergesi sanırım. 2012 yılında ABD’de Ä°srail BaÅŸbakanı Netanyahu ve BAE DışiÅŸleri Bakanı arasında yapılan gizli toplantı sonuçlarının yıllar içinde sahada önemli krizlere yol açtığı ne kadar gerçekse BAE’nin Ä°slam dünyası içine sokulmuÅŸ bir Truva atı olduÄŸu da o kadar gerçek sanırım. 15 Temmuz kalkışmasını gerçekleÅŸtirmek isteyen darbeci FETÖ’cülere BAE tarafından 3 milyar dolar finans saÄŸlanması, suni olarak yaratılan Katar krizinin arka planı hakkında yeterli ipuçlarını gözler önüne seriyor zannımca. Washington Post tarafından ABD istihbarat servislerine dayandırılarak verilen haberde, Katar’a karşı abluka hareketlerinin baÅŸlatılmasına delil oluÅŸturmak için, Katar Emiri Åžeyh Tamim Bin Hamad Essani’nin ifadeleriymiÅŸ gibi göstermek amacıyla Katar hükümetinin haber ajansı ve sosyal medya sitelerine siber saldırıyı BirleÅŸik Arap Emirlikleri’nin (BAE) gerçekleÅŸtirdiÄŸi kaydedildi. 15 Temmuz’da Türkiye’yi hedef alan BAE’nin bazı körfez ülkeleriyle birlikte Katar’ı terör örgütlerine yardım ediyor ÅŸeklinde asparagas yöntemlerle suçlaması iki açıdan Ä°srail’in menfaatleriyle birleÅŸiyor. Körfezde Müslüman ülkeler arasında kriz kaos ve istikrarsızlık yaratarak birlik ve beraberliÄŸin saÄŸlanamaması, Ä°srail’in hukuk dışı operasyonlarına tepki verilememesine neden olunurken, Ä°srail’in terör tehdidi altında maÄŸdur olduÄŸuna yönelik gerçek olmayan bir algı yaratılmak suretiyle hukuk dışı operasyonlara meÅŸruiyet saÄŸlanıyor. 

Uluslararası Rabia Platformu Koordinatörü Cihangir Ä°ÅŸbilir, Ä°slam dünyasının, özellikle mazlum coÄŸrafyalarda yaÅŸayanların Türkiye’yi adım adım takip ettiÄŸini belirterek, “Dünya Müslümanları Türkiye’yi son kale, güvenli liman olarak görüyor. Türkiye’nin yakalamış olduÄŸu, kalkınma ve istikrarı gelecek nesiller için sigorta olarak deÄŸerlendiriyorlar” açıklaması Türkiye’nin gerçek anlamda Ä°slam ülkelerinde yaÅŸayan Müslümanların tartışmasız lideri olduÄŸunu ortaya koyuyor. Bu yazının kaleme alındığı gecenin ilerleyen saatlerinde,  Ä°srail’in son olarak Mescid-i Aksa krizinde geri adım attığı yönünde haberler geliyorsa da Ä°srail’in iki ileri bir geri taktiÄŸini unutmayalım. Haydut devlet Ä°srail ve arkasındaki terör hamisi ABD, 1995 yılında kongrede aldığı bir kararla Kudüs’ü Ä°srail’in baÅŸkenti olarak tanıyan bir yasayı kabul etmiÅŸti. Ancak bu tarihten sonra görev yapan ABD BaÅŸkanlarının tamamı ülke çıkarlarını gerekçe göstererek büyükelçiliÄŸi Tel Aviv’de tutmuÅŸlardı.

Ä°srail’in hedefi Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’yı Müslümanlara kapatıp, Yahudilerin kontrolü altına almak. Ancak ABD BaÅŸkanlarının bile kongrede aldıkları kararı uygulayamadıklarını gören Ä°srail bir noktada Mescid-i Aksa’yı Ayasofya ile aynı statüye getirip Müslümanların ibadetine kapatmak istiyor. Günümüze kadar Batı’nın ve küresel güçlerin çeÅŸitli ayak oyunlarıyla bir araya gelemeyen Ä°slam ülkeleri ve Müslümanları bekleyen en önemli görev Mescid-i Aksa için bir araya gelerek Ä°slam birliÄŸini saÄŸlamak olmalıdır. Bu durumda en büyük görev CumhurbaÅŸkanımıza ve ümmete düşmektedir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.