Sosyal Medya

Genel

İdeali iste ve gözet; amma, realiteyi de gör!

Denilir ki, Benî Umeyye (Emevîler) döneminin zulümlerine karşı çetin mücadeleler verenlerden bazı seçkin kişiler, Abbasîler iktidara gelince ideallerinin gerçekleşeceğini beklerken, aradan geçen birkaç yıla rağmen değişen bir şey olmadığını görüp, hayal kırıklıklarını Sultan’a arzederler: ‘-Efendimiz, ne güzel hayallerimiz vardı.. Ama, değişen bir şey yok..’ Sultan da der ki: ‘Aman efendim, bir dünya saltanatıdır, bize de ulaşmıştır. Bırakın, biraz da biz sürelim!’



Selahaddin E. Çakırgil - STAR

 

Ä°deal, kiÅŸinin  tefekkür veya tahayyül gücüyle zihninde ÅŸekillendirdiÄŸi ve gerçekleÅŸmesini istediÄŸi, arzu ettiÄŸi hedeflerdir. Ancak, ideal olan ÅŸey, gerçekleÅŸtiÄŸi zaman, artık ideal olmaktan çıkar . Çünkü, o artık  realiteye dönüşmüştür.  Hiç gerçekleÅŸmeyen ya da gerçekleÅŸmesi aklen de mümkün gözükmeyen  istek ve hedefler ise, ütopya olmaktan ileri geçemez. Ä°deallerinin utopyaya dönüştüğü zaman da, gerçekleÅŸip realiteye dönüştüğünde de, kiÅŸi, yeni idealler üretemezse, boÅŸlukta kalır.

Bizim de nice ideallerimiz vardı ki gençlik yıllarımızda, âdetâ  gökyüzünü fethe hazırlanıyorduk.

***

Kırk yıl öncelerde,  siyaset alanında bugüne göre küçük, ama, o zamana göre ilk adımlardan olması hasebiyle çok önemli bulduÄŸumuz  geliÅŸmeleri takiben, ülke çapında etkin bir takım idarî birim ve makamların bizim deÄŸerlerimize sahib insanların idaresine geçtiÄŸini gördüğümüzde nasıl memnun olurduk.  Ama, bunlarla yine de yetinmeyip, ideallerimize göre eleÅŸtiriler yaptığımızda, bazılarının, o makamları neredeyse kutsamaya baÅŸladığının dehÅŸetini yaÅŸardık.

Biraz gün görmüş olanlarımız ise, ‘Ä°deallerinizi gözetin, ama realiteleri de görünüz..’  derlerdi.

*

Bugün elbette 40 yıl öncelerdeki durumumuzla hayal bile edilemeyecek merhalelere ulaşılmıştır. Ama, bunlarla yetinilmeli midir?

Elbette, hayır!

***

Åžimdi ülke, son 15 senedir, Müslümanların içinden çıkmış ve hâlen de aslî kimliÄŸi olarak dünyada ‘müslüman’  kimliÄŸiyle temayüz etmiÅŸ bir lider ve yakın çalışma grubunun elinde..

Elbette, ideallerimiz açısından yığınla yapılamıyanlar ya da yanlışlıklar var. Bu ideallerden bazıları belki daha uzun zaman da gerçekleÅŸemiyecek.  Ama, buna bakarak umutsuz olmak  hakkımız yok.. Bizim ideallerimizin çoÄŸu, uzun soluklu mücadelelere ve uzun vâdeli bir zaman dilimine ihtiyaç duymaktadır.

Kaldı ki, her bir toplumda kaymak tabakasına göz diken menfaat grupları daima bulunur. Onlar hattâ, mevcud kanunlara göre suçlanamayacak ÅŸekilde,  ‘minareyi kılıfına uydurmak’  taktikleriyle geliÅŸtirilmiÅŸ yöntemlere de sahiptirler. Yani, iktidarın nimeti kadar, Ã¢fetleri de vardır.

Nitekim, nice idealist kiÅŸi ve kadroların,  ideallerini unuttukları da meçhul deÄŸildir.

***

Denilir ki, Benî Umeyye (Emevîler)  döneminin zulümlerine karşı çetin mücadeleler verenlerden bazı seçkin kiÅŸiler, Abbasîler iktidara gelince ideallerinin gerçekleÅŸeceÄŸini beklerken, aradan geçen birkaç yıla raÄŸmen deÄŸiÅŸen bir ÅŸey olmadığını görüp, hayal kırıklıklarını Sultan’a arzederler:

‘-Efendimiz, ne güzel hayallerimiz vardı.. Ama, deÄŸiÅŸen bir ÅŸey yok..’

Sultan da der ki:  ‘Aman efendim, bir dünya saltanatıdır, bize de ulaÅŸmıştır. Bırakın, biraz da biz sürelim!’

Bu söz, 1200 yıl öncelerde değil de, sanki bugün söylenmiş gibi kabul edilebilir.

Ama, unutmayalım, menfaatlerin üzerine açık veya gizli üşüşmeler hep olacaktır. Bunlara bakıp da, kenara çekilmek, durumun düzeltilmesine yardım etmiyecektir.

‘Bir testiyi bir pınara koysalar, kırk yıl orda dursa, kendi dolası deÄŸil..’

***

Mevcud sistem içinde ÅŸekillenmiÅŸ siyasî yapının temelden olumsuzlukları vardır. Çünkü bu lokomotifin üzerinde hareket ettiÄŸi raylar, milletin kendi kesin doÄŸru ölçülerine göre deÄŸil, uluslararası -emperyalist dayatmalara göre döşenmiÅŸtir.  Ve ÅŸef-tren’in eline de bir yol haritası / anayasa  tutuÅŸturulur.

 Ama, bugün bu lokomotifin ÅŸef treni, milletin aslî deÄŸerleri içinde yetiÅŸtiÄŸi deÄŸer ve ideallerden vazgeçmemiÅŸtir.  Zamanlamasını elbette kendisinin yapacağı ÅŸekilde, halkın ekseriyetinin iradesi açısından, hayal bile edilemeyecek mesafeler almıştır.

***

Ne var ki,  Uhud Gazvesi’nde  Hz. Peygamber (S),  ‘Okçular siperlerini terketmesinler ‘  dediÄŸi halde, müşriklerin yenilgiye uÄŸradığını görüp, ganimet dağılımında kendilerine bir ÅŸey kalmıyacağını düşünerek, niceleri mevzilerini  terkettiler ve sonra.. Ä°lk büyük yenilgimizi aldık.

O halde, asıl sorumluluk bizde..   ‘Siperlerini terketmeyen Uhud okçuları’  konumunda mıyız, deÄŸil miyiz; herbirimiz baÅŸkalarından önce kendimizi sorgulayalım. Ä°deallerimizi, ütopyaya dönüştürmeden..

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.