Sosyal Medya

Güncel

Sıradan bir Müslüman'ın sıradan hikayesi...

Yeni Şafak yazarı Mehmet Şeker, Tayyip Üsküplü'nün vefat haberini okurları ile paylaşan ve hikayesini aktardı



Türkiye, 15 Temmuz'un birinci yıldönümü yaklaşırken FETÖ'cü hain darbe girişiminin neden olduğu acı anılarla bir kez daha yüzleşiyor.

Diğer yandan, medyada, Suriye ve Irak sınırında yaşanan gelişmeler ile muhalefetin "adalet" yürüyüşünün yankıları sürüyor.

Tüm bu tozun dumanın arasında, gazeteler de gündemdeki sıcak gelişmelere odaklandı.

O ezberi bozan ise Yeni Åžafak yazarı Mehmet Åžeker oldu.

Mehmet Şeker, gazete manşetlerinin büyük puntoları arasında, kendisine ayrılan köşeden büyük bir hikaye için alan açtı.

Tayyip Üsküplü'nün vefat haberini okurları ile paylaşan ve hikayesini aktaran Mehmet Şeker, okurlarına, "Hâlbuki var hâlâ öyleleri..." diye seslendi.

İşte o köşe yazısı;

- Bir Müslüman ki...

Nerede o eski adamlar… Meziyetleri hep anlatılır da dinleyene efsane gibi gelir.

Temiz, dürüst, efendi… Sözü senet. Kendini ilgilendirmeyen konularla hiç ilgilenmez, dedikodu yapmaz.

Her şeyde hayır olduğunu bilir.

Daima güler yüzlü, yardımsever, cömert…

Onların hep eskilerde kaldığı zannedilir.

Hâlbuki var hâlâ öyleleri.

Biri, dün aramızdan ayrıldı.

Tayyip Üsküplü ağabeyimizi kaybettik.

*

Elli yıllık Kapalıçarşı esnafıydı.

Müslümanı, Yahudisi, Rumu, Ermenisi hepsinin sevdiÄŸi, güvendiÄŸi, “Hacı Abi” dediÄŸi biri.

Oğlunun nikâh töreninde, sevenlerini gözü yaşlı bırakıp aniden gitti.

Kalp krizi.

*

Hekimoğlu Ali Paşa, Ramazan Efendi ve Sümbül Efendi camileri onun mekânıydı.

Fakir fukarayı bilir, emekli maaşının tamamını aldığı gün taksim ederdi.

Taziye sırasında “O hayra devam edelim” dedi bir arkadaÅŸ, fakat tanımıyoruz kimlerdi onlar.

Tayyip ağabey, ne kimse hakkında kötü konuşur, ne de onun hakkında kötü konuşacak biri bulunur.

Yaptığı iyilikleri de kimseye söylemezdi elbette.

Öteki elinin bile haberi olmazdı verilenden.

Ancak yakından takip edilirse anlaşılabilirdi.

*

Yazmacı Tayyip Efendi, Kapalıçarşı’daki dükkânında sattığı her ürünün üstüne fiyat etiketini iliÅŸtirirdi.

Gelen müşteriye göre rastgele fiyat verenlerden değildi.

Bir gün yoldan geçenlerden biri oradaki fiyatları görünce, “Biz dükkânımızda satmak için toptancıdan bu fiyata alıyoruz” demiÅŸti.

Hiçbir zaman yüksek fiyata satmaz, daima en uygun fiyat ondaydı.

Eski usul emanet geleneÄŸi de onda devam ederdi.

Elinde bir miktar parası olup da bankaya yatırmak istemeyen, getirir ona teslim eder, ihtiyacı olunca geri alırdı.

*

Bir gün oğlu Ahmet, okulu bırakacağını söylemiş.

Niyeti ticarete devam etmek.

“Sen bilirsin” demiÅŸ.

Birkaç gün sonra, dükkâna gelip “Bıraktım okulu” dediÄŸinde, Tayyip AÄŸabey ondan akbilini istemiÅŸ.

Kendi cebindeki akbili vermiÅŸ.

“Sen artık öğrenci deÄŸilsin. Ä°ndirimli kullanamazsın.”

Oğlundan aldığını da bir öğrenciye hediye etmiştir mutlaka.

Buna şahitlik eden Mevlana İdris anlattı.

Kaç kişide var böyle bir hassasiyet?

*

Çok zor, çok sıkıntılı dönemleri de oldu.

Yaşadığı ne kadar ağır olsa da onun tavrı değişmezdi.

“Olur, olur… Hayırlısı Allah’tan.”

Öyle bir Müslüman ki, hassasiyeti gökleri titretir, her konuda.

Her konuda ölçülü, edepli davranırdı.

Haddini aşmaktan titizlikle kaçınırdı.

Ömrünü de haddi aşmadan tamamladı.

O konuda da sünnete uymak nasip oldu.

Allah rahmet eylesin, mekânı Cennet olsun.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.