Kürsü
Bir Kasabın Vejeteryanlık Adına Yürümesi
'Bir kasap vejetaryenlik adına yürümesi ne derece samimiyse, Kılıçdaroğlu’nun adalet adına yürümesi de o kadar samimi…'
Tarık Åžimal - DüÅŸünce Mektebi
KılıçdaroÄŸlu’nun yürüyüÅŸü dün nihayete erdi. Her ne kadar birçok CHP’li milletvekili kendi mitingleri ile Ak Parti’nin KazlıçeÅŸme mitinginin fotoÄŸraflarını karıştıracak kadar “zafer sarhoÅŸu” olsa da Maltepe’de hatırı sayılır bir kalabalık olduÄŸu gerçek. Muhtemeldir ki KılıçdaroÄŸlu 'Demokrasi ve Åžehitler Mitingi' dışında belki de hayatında ilk defa bu kadar büyük bir kalabalığa seslenme imkânı buldu. Ama ben yürüyüÅŸün ve mitingin kantitatif analizini bir kenara bırakacağım. Ayrıca son günlerin en moda akımlarından olan Süleyman Demirel güzellemeleri yaparak “yollar yürümekle aşınmaz” temalı çıkarımlar da yapacak deÄŸilim. Ben daha ziyade yürüyüÅŸün ve mitingin içerdiÄŸi bazı paradoksal yönleri, KılıçdaroÄŸlu’nun sıcak asfaltta yürümekten terlemiÅŸ alnına deÄŸdireceÄŸim “samimiyet turnusolü” ile tahlil edeceÄŸim. Çünkü “adalet” öyle bir taleptir ki, talepte bulunanın geçmiÅŸini ister istemez akıllara getirir. Özellikle bu kiÅŸi her fırsatta geçmiÅŸiyle övündüÄŸünü vurguluyorsa…
Åžimdi farklı olaylar üzerinden, KılıçdaroÄŸlu’nun adalet algısına yine kendi yaklaşımları üzerinden deÄŸinip konuyu hızlıca bugüne getirelim.
BilindiÄŸi üzere KılıçdaroÄŸlu hem CHP Genel BaÅŸkanı hem Tunceli’li hem de bir Alevî. Böylesi bir kesiÅŸim kümesi elbette akıllara Dersim katliamı ile alakalı kendisinin bugüne kadar adalet talep edip etmediÄŸini, etmemiÅŸ olsa bile bu vak’ayı nasıl deÄŸerlendirdiÄŸini getirir. KılıçdaroÄŸlu katıldığı bir programda aynen ÅŸöyle diyor: “Konu özür dileyip dilememek meselesi deÄŸil. Bu olayı (Dersim katliamını) öyle Cumhuriyet tarihinin çok derin ve karanlık bir olayı olarak algılamamak gerekiyor”. Yani adalet talep etmek ÅŸöyle dursun, özür dilemek ÅŸöyle dursun, “hatadır” diyebilmek ÅŸöyle dursun, meseleyi “karanlık ve derin” olarak bile görmüyor kendileri. Meseleyi vak’a-î adiyeden görünce de adalet talebi akıllara dahi gelmiyor tabi. Kendisine sormak lazım Dersim katliamını adalet talep etmeye layık görmeyen kendisi, bugün hangi daha ağır olabilecek gayrî-adil kararlar için adalet istiyor olabilir ki… Dolayısıyla KılıçdaroÄŸlu 1. testten sınıfta kalıyor.
Bir diÄŸer samimiyet testini de “türban yasağı” üzerinden yapalım. Hakkını yemeyelim, bu konuda KılıçdaroÄŸlu adalet dağıtıcılarının kapısını bir hayli aşındırıp “adalet” talep etmiÅŸti. Åžöyle ki, türban üzerindeki her türlü yasağın kalkması için elinden geleni yapan iktidarın aldığı kararların iptali için, CHP’li ve DSP’li milletvekillerinin imzasıyla hazırlanan dava dilekçesini Anayasa Mahkemesine KılıçdaroÄŸlu’nun bizzat kendisi sunmuÅŸtu. Yani bayağı bayağı “adalet” talep etmiÅŸti. Durun! Kendisinin türban hakkındaki adalet talepleri daha bitmedi. Adalet yürüyüÅŸü için en büyük motivasyon olarak sunduÄŸu Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın baÅŸlarına gelenin aynısını KılıçdaroÄŸlu zamanında türbanlı çalışanlarına bizzat yaÅŸatmıştı. SSK Genel MüdürlüÄŸü yıllarında kurumun avukatlığını yapan türbanlı avukatların türbanı örtecek ÅŸekilde peruk takmasına bile tahammül edemeyen KılıçdaroÄŸlu, kendi avukatları olan Öznur ToptaÅŸ, Nadire Boyalı Zengin, Åžengül Kara, Zeynep Ümit Altınsay ve Züheyde BoncukoÄŸlu için bu defa “kurum içi adalet” talep etmiÅŸ ve kendileri için disiplin soruÅŸturması talimatı vermiÅŸti. Bu noktada Kemal AlemdaroÄŸlu ile Kemal KılıçdaroÄŸlu’nun adalet yürüyüÅŸünde yan yana gelmelerini de kaderin trajikomik bir cilvesi olarak görmek lazım. Vel hasıl-ı kelâm, yıllar sonra konjonktüre yenik düÅŸüp “Türkiye’de baÅŸörtüsünün teminatı biziz” diyecek olan KılıçdaroÄŸlu adalet talebi noktasındaki 2. samimiyet testinde de böylece baÅŸarısız oluyor.
Yazıyı uzatarak örnekleri artırmak iÅŸten bile deÄŸil. 28 Åžubat’ta hapis yatan gazeteciler, meslekten atılan akademisyenler için bugüne kadar hiç bir adalet talebinde bulunmayışı, yine o dönemde baskı altında yayın hayatına devam etmeye çalışan medya kuruluÅŸlarının çektiÄŸi sıkıntılar adına adalet kavramının bugüne kadar hatırına hiç gelmeyiÅŸi aslında Ankara-Ä°stanbul arasında atılan her bir adımın samimiyetten ne kadar uzak olduÄŸunun ayrı ayrı birer kanıtı.
Yazıyı yine yazının kendi başlığına atıf yaparak bitirelim.
Bir kasap vejetaryenlik adına yürümesi ne derece samimiyse, KılıçdaroÄŸlu’nun adalet adına yürümesi de o kadar samimi…
Henüz yorum yapılmamış.