Sosyal Medya

Güncel

Neydi? Parçala, böl, yönet!

Economist'e soracak olursanız bugünün Türkiye'sinde mülteci kampları "Alevi" bölgelerinde inşa edilmekteymiş. Ve pek tabii ki bu kamplarda Suriye'den gelen "Sünni"ler kalıyormuş! Alın size çatışma! Coğrafya emrediyor, tarih emrediyor! Lafı eğip bükmeden söyleyelim, yazıyı okuyanların "bugün ya da yarın Türkiye'de bir iç savaş çıkması kaçınılmaz" sonucunu çıkarmaları amaçlanmış.



Fahrettin Altun - SABAH

"Türkiye Suriyelilere sahip çıkıyor, ancak onları entegre etmekte baÅŸarısız oluyor" Economist dergisinin bu haftaki sayısında böylesi bir hükme varılmış! Türkiye'deki Suriyeli mülteciler neden Economist'in ilgisini çekti acaba? Çünkü Suriyeli göçmenler konusu tam da istendiÄŸi gibi siyasallaÅŸmaya, Türkiye'yle ilgili bir siyasi mühendisliÄŸin ana unsurlarından birine dönüşmeye baÅŸlamış durumda. Dergide Batılı ülkelerin Suriyeli mültecilere iliÅŸkin tavrı, Türkiye'yi nasıl yalnız bıraktığı gibi konularla ilgili tek bir hüküm yok elbette.
Türkiye'deki Suriyeli mültecilerin sözde "Alevi- Sünni gerilimi"ne nasıl etki edeceği tartışılmış. 12 Eylül öncesi Türkiye'ye atıfta bulunulmuş. Maraş olaylarından bahsedilmiş.
(Editör dersine iyi çalışmamış, Sivas olaylarına hiç değinilmemiş!) 1978'de Maraş'ta "İslamcıların ve milliyetçilerin 100'den fazla 'Alevi'yi öldürdüğü" söylenmiş! Bir "tarihsel öfke"ye referansta bulunulmuş.
Tarih öfkeli de, coğrafya dingin mi?
Economist'e soracak olursanız bugünün Türkiye'sinde mülteci kampları "Alevi" bölgelerinde inşa edilmekteymiş. Ve pek tabii ki bu kamplarda Suriye'den gelen "Sünni"ler kalıyormuş!
Alın size çatışma! CoÄŸrafya emrediyor, tarih emrediyor! Lafı eÄŸip bükmeden söyleyelim, yazıyı okuyanların "bugün ya da yarın Türkiye'de bir iç savaÅŸ çıkması kaçınılmaz" sonucunu çıkarmaları amaçlanmış.

***

Şimdi bütün bunların üstüne CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Suriyeli mültecilerle ilgili konuşmalarını hatırlayın. Kılıçdaroğlu, 2012'den beri bu konuda konuşuyor. 26 Ağustos 2012'de mülteci kamplarını hedef almıştı.
"O kampta ne var? O kampta kimleri eğitiyorsunuz siz? O kampta Müslüman kanı dökülsün diye adam mı yetiştiriyorsunuz?" demişti.
Beyefendi bir süre bu konuda suskun kaldı.
15 Ekim 2014'te bu kez "esas ihanet 1.5 milyon Suriyeliyi Türkiye'ye almaktır" diyerek yeni bir ırkçı söylemin kapılarını açtı. Ondan 6 ay sonra "iktidar oldukları takdirde ülkelerindeki savaştan kaçarak Türkiye'ye gelen Suriyelileri geri gönderecekleri"ni belirtti.
Aynı yıl Al Monitor dergisine verdiÄŸi röportajda "pek çok ilde Suriyelilerle ilgili ciddi sıkıntılar var, artık Türkiye'de doÄŸan binlerce ikinci nesil Suriyeli var ve tablo giderek kötüleÅŸiyor" dedi. 12 Mart 2016'da "Suriyelilerin daha maliyetlerinin farkında deÄŸiliz. Yarın göreceksiniz, bu insanlardan yeraltı dünyasının önemli aktörleri çıkacak. Bütün düzenimiz bozulacak" diyerek korku yaymaya baÅŸladı.
Sonra KılıçdaroÄŸlu hedef büyüttü. Bu kez, "Suriyelilere yapılan yardımların kendi vatandaÅŸlarımıza yapılmadığı"nı söylemeye, Türk toplumunu Suriyelilere karşı kışkırtmaya baÅŸladı. "Bizim gençlerimiz Suriye için Suriye'de ÅŸehit oluyor. Anadolu'nun gariban çocukları. Onların gençleri Türkiye'de. Nasıl oluyor bu? Ãœstelik iÅŸ bulup çalışıyorlar. Bizim çocuklarımızın iÅŸi yok" diyerek yeni bir çatışma siyasetinin altyapısını oluÅŸturdu. 16 Nisan referandumuna giderken KılıçdaroÄŸlu daha da ileri gitti:
"Referandumdan 'Evet' oyu çıkması halinde 3 milyon Suriye uyruklu mülteciye vatandaÅŸlık verileceÄŸi, 'Hayır' Ã§Ä±kması halinde verilmeyeceÄŸi" yalanını dolaşıma soktu. Sonrası malum...

***

Kılıçdaroğlu bunları bir sonraki seçimde daha fazla oy toplamak için söylemedi, söylemiyor.
Toplumda uzun vadeli bir ayrışmanın tohumlarını atmaya çalışıyor. Bu süreçteSuriyeli mültecileri bir araç olarak, bir nefret nesnesi olarak kullanmak istiyor.
Kılıçdaroğlu'nun iki yıldır partisini mezhepçi bir siyasete hapsetmesi, parti yönetimini radikal mezhepçi bir siyaseti benimseyen aktörlerden oluşturması da bunun bir diğer veçhesi.
Kılıçdaroğlu'na bir rol verildi, oynuyor. Bu ülkeye, bu millete, bugünümüze, geleceğimize zarar verecek bir oyun. Hey gidi günler, hey! Bir zamanlar ne kolaydı bu türden oyunları oynamak!
Millet, kurulan kumpasların, örülen Ã§orapların farkında deÄŸilken... Tek kelimeyle hamdolsun, tek kelimeyle bu millete, bu milletin evlatlarına helal olsun...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.