Sosyal Medya

Güncel

Kasabın ölümü

11 Mayıs 1932



Taha Kılıç - Yeni Şafak

Fransa’nın baÅŸkenti Paris yakınlarındaki Avicenne Hastanesi’nde, 27 Haziran Salı sabahı 85 yaşında bir adam hayata gözlerini yumdu. Onun ölümü, OrtadoÄŸu’nun yakın tarihindeki kanlı bir perdenin de kapanışıydı aslında. Dünya hayatında hesabı verilmemiÅŸ, üzeri örtülmüş ve geçiÅŸtirilmiÅŸ onlarca insanlık suçuyla eli kana bulanmış olan bu adam, General Mustafa Tlas’tı. Hâfız Esed’in yakın dostu, savunma bakanı ve iktidarı boyunca saÄŸ koluydu; onun bütün günahlarına da ortaktı.

11 Mayıs 1932’de, Humus yakınlarındaki Rastan kentinde Sünnî bir ailenin oÄŸlu olarak dünyaya gelen Mustafa Tlas, 1947’de Baas Partisi’ne üye oldu. 1963’te Baas’ın Suriye’de iktidarı ele geçirdiÄŸi darbeye aktif olarak katıldıktan sonra, ülkenin orta kesiminden sorumlu komutan olarak atandı. 1970’de Hâfız Esed’in gerçekleÅŸtirdiÄŸi parti içi darbede Esed’i destekleyen Tlas, 1972’de savunma bakanlığına getirildi, bu görevde 2004’e kadar tam 32 yıl boyunca kaldı. Suriye muhalefetinin kanlı biçimde bastırıldığı 1980 ve 1982 olaylarında aktif rol oynayan Mustafa Tlas, 2000 yılında BeÅŸÅŸar Esed’in devlet baÅŸkanlığı koltuÄŸuna oturmasında da birinci derecede etkili oldu. Tlas, oÄŸul Esed’in ordu ve bürokrasi nezdinde hüsn-ü kabul görmesini saÄŸladıktan ve kendi oÄŸlu Menaf’ı etkili bir pozisyona getirdikten sonra, kendi isteÄŸiyle emekliye ayrıldı.

2011 baharında Arap Baharı ayaklanmaları Suriye’ye sıçradıktan kısa bir süre sonra, Mustafa Tlas, Fransa’nın baÅŸkenti Paris’e giderek orada yaÅŸayan kızının yanına yerleÅŸti. Tlas’ın oÄŸulları Menaf ve Firas da açıktan rejime karşı çıktılar, hatta Menaf Tlas çocukluk arkadaşı BeÅŸÅŸar Esed aleyhine yaptığı konuÅŸmalarla Batı (ve Türk) basınında büyük ün kazandı. Dahası, Menaf Tlas, Esed sonrasında “Suriye’nin yeni lideri” olarak bile pazarlandı. Åžimdilerde adı yine “geçiÅŸ dönemi baÅŸkanlığı” için anılıyor.

Tlas ailesi, Suriyelilerin önemli bir kesiminin zihninde Baas ortaklığıyla, kan ve gözyaşıyla özdeÅŸleÅŸmiÅŸ iken, Menaf Tlas’ın lider adayı olarak meydana sürülmesi, Suriye meselesinde aslında ciddi bir çözümün istenmediÄŸinin de kanıtı. Mustafa Tlas’ın kendisi günahlarından kamu huzurunda tevbe ve rücu etmediÄŸi gibi, oÄŸullarının da ne derecede Esed rejiminden kopabildikleri meçhul. Menaf Tlas, yenilerde verdiÄŸi bir röportajda, “Babam, 1982 Hama olaylarından hiçbir ÅŸekilde sorumlu deÄŸildi” diyebilmiÅŸken üstelik.

***

Mustafa Tlas, Suriye’deki Ä°ran destekli Nusayrî azınlık iktidarının en zirvelerine kadar tırmanabilmiÅŸ az sayıda Sünnî’den biriydi. Seküler Baas zihniyetinde bir asker olduÄŸundan, aynı çizgideki Hâfız Esed’le çok iyi anlaÅŸan Tlas, Sünnilere yönelik askeri baskının uygulayıcısı olarak da sembol bir isimdi. Kendisi gibi Baas’la özdeÅŸleÅŸen diÄŸer Sünnî aktörler (bilhassa Faruk el Åžara ve Abdulhalim Haddâm), bu derecede öne çıkabilmiÅŸ ve nüfuz kazanabilmiÅŸ deÄŸildi.

Tlas’ın hikâyesi, bir yönüyle, Esed rejiminin Suriye’de nasıl tutunabildiÄŸinin de hikâyesiydi. Sünnî bir müftüye (Åžeyh Ahmed Kuftârû; 1964-2004 arasında görev yaptı), Sünnî bir karizmatik âlime (Saîd Ramazan el Bûtî; 2013’te Åžam’da öldürülene kadar Esed ailesinin en büyük destekçilerindendi) ve çok sayıda Sünnî iÅŸ adamına ve tüccara geniÅŸ bir alan açan rejim, Mustafa Tlas gibi askerleri de zirveye taşıyarak, Suriye içindeki sosyolojik tabanını oluÅŸturdu. Böylece çeÅŸitli dönemlerdeki halk ayaklanmaları ve siyasi isyanlar, hızla marjinalize edilip bastırılabildi. Rejim en vahÅŸi askeri yöntemleri kullandığında bile (1982’deki Hama Katliamı’nda en az 40 bin kiÅŸi öldürülmüştü örneÄŸin), Baas’ın Sünnî destekçileri Esed yönetiminden yana tavır aldılar. Mesela Saîd Ramazan el Bûtî, Hama’da baÅŸlayan ayaklanmayı “terör ve bozgunculuk” olarak tanımlayarak, rejime gerekli teorik ve dinî desteÄŸi saÄŸladı. Bûtî’nin, tâ Mısır’da tahsil gördüğü gençlik yıllarından beri Müslüman KardeÅŸler’e bu gözle baktığı zaten bilinen bir gerçekti.

2011’de Suriye’de halk ayaklanması yeniden patlak verdiÄŸinde, çok az kiÅŸi, rejimin üzerinde durduÄŸu bu sosyolojik temelleri görebiliyordu. “Zaten yüzde 10’luk bir azınlığa dayanan” ve bu nedenle “halk desteÄŸi olmayan” Esed’in “bir haftada” devrileceÄŸi yanılgısı da, iÅŸte bu sosyolojik ve dinî altyapıyı gözden kaçırınca doÄŸdu. Acıklı hikâyenin devamını zaten hep birlikte izledik, izliyoruz.

***

1940’lardan bu yana, Arap dünyasında iki temel gerilim sebebi var: Ä°srail ve Müslüman KardeÅŸler. Ä°srail, daha çok iç kamuoyunu oyalamaya yönelik bir “dış düşman” iken, Müslüman KardeÅŸler (ve onun türevleri), çoÄŸu defa gerçek çatışmaların kaynağı oldu. Sadece Suriye’nin deÄŸil, Mısır’ın, Cezayir’in, Tunus’un, Libya’nın, Sudan’ın, Yemen’in… yakın tarihlerinde bugün adına kabaca ‘Siyasal Ä°slâm’ denilen çizgiyle verilmiÅŸ sarsıcı kavgalar görülecektir. Åžimdilerde ÅŸahit olduÄŸumuz Katar ablukasının da temel nedeni, Doha yönetiminin bu çizgiye verdiÄŸi ciddi destektir. Ablukayı baÅŸlatan ve destekleyen ülkeler, bunu gizlemiyor zaten. 

Ortadoğu tarihinin bir de bu açıdan, yani İslâmî hareketlerle siyasal iktidarların ilişkilerinin seyri açısından yazılması gerekiyor. Böylece hem bu hareketlerin dönem dönem izlediği çizgiyi net olarak görebileceğiz, hem de Mustafa Tlas örneğinde olduğu gibi, ait olduğu sosyolojik ya da dinî sınıfın karşısında mücadele veren aktörleri daha yakından tanıyabileceğiz.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.