Düşünce Platformu
Din elden giderse!
Din elden giderse devlet de gider. Devletinizi kaybederseniz ne millet, ne memleket kalır, ne de bir düzen.. Sadece öbür dünyada Cehenneme gitmezsiniz, bu dünyanız da Cehenneme döner..
Abdurrahman Dilipak - Yeni Akit
Bu milletin tarihi, kültürü, geleneÄŸi, “üs-sül esası” din-i Mübin-i Ä°slam’dır.
Din elden giderse devlet de gider. Devletinizi kaybederseniz ne millet, ne memleket kalır, ne de bir düzen.. Sadece öbür dünyada Cehenneme gitmezsiniz, bu dünyanız da Cehenneme döner..
Bu sadece Müslümanlar için deÄŸil. Bu memlekette solcularınız, liberalleriniz, sekülerleriniz de kültürel aidiyet olarak “Müslüman”dırlar. Bu dini bir deÄŸer ifade etmese de böyledir.. Hristiyanlar, Marksistler bile öyle..
Türkiye’deki Ortodoksların ibadetleri, duaları, müzikleri, kültürleri büyük ölçüde Ä°slam’dan etkilenmiÅŸtir.
Öbür taraftan baktığınızda, İslam düşmanlarının eline düşerseniz, Alevi- Sünni, Şii-Selefi diye bakmaz. Adına bakar, doğum yerine bakar. Nereden geldiğine bakar ve sizi affetmez. Bugün onları tabii müttefikleri gibi görseler de, yarın ellerine düştüklerinde ne olacağını görürler..
Türkiye düşerse Suriye’den beter oluruz ve son piÅŸmanlık fayda vermez..
Hemen böyle bir tehlike yok. Ben 15 Temmuz gibi bir silkiniş ve uyanışlarla bütün bu oyunların tersyüz edileceğini düşünüyorum.. Bir silkinişle, ölü toprağını, cehennem küllerini üstümüzden atabiliriz..
Önce ÅŸunu itiraf edelim: Ä°nni küntü minezzalimin (Biz zalimlerden olduk). Başımızda gelen felaketler, Åžeytanın ve düşmanlarımızın hilelerinin sonucu deÄŸil, bizim zaaf ve yanlışlarımızın sonucudur. Åžeytan ve onun askerleri, Allah’ın müttaki kullarına hiçbir zarar veremez. Biz “Allah’ın ipi”ni bıraktık, Allah da bizim ipimizi bıraktı. Ve biz kendi hakkımızdaki hükmümüzü deÄŸiÅŸtirmeden Allah bizim hakkımızdaki hükmünü deÄŸiÅŸtirmeyecek..
Biz bu noktaya nasıl geldik ona bakın. Doğru ve güzel şeyler de yaptık, yanlışlar da yaptık.
Bakın 28 Åžubat’ta zulüm vardır ve direndik. Ama bugün iktidar ve servet bizi şımarttı. Gücümüz ve servetimiz aklımız ve imanımızın önüne geçti. Sabrı ve şükrü bırakıp dünya malı, makamı için birbirimizle didiÅŸmeye baÅŸladık.. Hızla dünyevileÅŸiyoruz.
Bakın Graham Fuller, 12 Mart sonrası bunun farkına varmıştı. Servet ve iktidarın Müslümanlar üzerindeki dönüştürücü gücünü görmüştü. Fetullah Gülen bu projenin ürünü olarak hayat buldu.
Evet “servet ve iktidar dönüştürücüdür”. Biz bu gücü, toplumu ve devleti, kendi inanç, tarih ve geleneÄŸimiz doÄŸrultusunda dönüştürmek için istedik. Ama bu güç, önce kendine sahip olanları dönüştürmeye baÅŸladı. Farkına varmadan dönüşüyor / dönüştürülüyoruz.
Ä°ktidar ve servet bizim “Ä°smailimiz” olabilecek mi? Ä°ÅŸte asıl mesele bu.. Aklımız ve imanımız mı servet ve gücümüze yön verecek, yoksa servet ve gücümüz mü aklımız ve imanımıza yön verecek..
Gelenek ve kültür ile din aynı şeyler değil. Elbette birbirini destekler ya da dejenere edebilir, etkileyebilir, etkilenebilir ama aynı şey değil..
Elbette servet ve iktidara ihtiyacımız var, ama din, bunlara ulaşmanın basamağı olmamalı. Dini hedeflere varmak için bunlar basamak olmalı. Önceliklerimiz yer değiştirmemeli..
Bu işlere girerkenki düşüncelerimiz, bakış açımızla, bugün geldiğimiz yer aynı mı? Bana göre aynı değil.
Çile’yi yüceltiyorduk, ÅŸimdi “Haz”ı, dün “Tevazu”yu yüceltiyorduk, ÅŸimdi “kibir”le tanışıyoruz, dün “veriyorduk”, ÅŸimdi almaya çalışıyoruz. Dün ölümü ve ötesini düşünüyorduk, ÅŸimdi yaÅŸamanın hazzı ve keyfini düşlüyoruz.. Müstekbirleri taÅŸlarken, gün gelip bizim müstekbirleÅŸeceÄŸimizi hiç düşünmemiÅŸtik.. Kimi radikallerimize baksanıza nasıl savruluverdiler. Sorun ÅŸu: Bu sayı artarak devam ediyor. Bunu durdurmamız, geri çevirmemiz gerek.
Aslında burada da temelde bir terslik yok. Bilmediğimiz, beklemediğimiz bir dünya ile karşılaştık. Zaten biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz. Dünyada her şey çok farklı gelişiyor. Bilim, teknoloji, media, sanat, eğitim, internet, devlet, düzen hepsi çok farklılaştı. Herkes birbirinden etkileniyor. Şeytanın hileleri bugün daha keskin. Ekonomik, sosyal, siyasal şartlar çok da olumlu değil.. Bir kırılma yaşanacaktı, yaşıyoruz.
Kimimiz din büyüklerimizi Ä°lah ve Rab edindik.. Peygamberlerin bile sahip olmadıkları güçleri onlarda vehmetmeye baÅŸladık.. Åžeytan’ın bizleri Allah’la aldatmaması için Kur’an-ı Kerim bizi uyarmıştı ama yine aldandık. Bizden öncekilerin düştükleri çukura biz de düştük. Åžimdi düşünüp bu yoldan uzaklaÅŸmamız gerek..
Ä°ÅŸin aslı ÅŸu: Kur’an-ı Kerim’in bize bir teklifi var, atalarımızın dininden Allah’ın dinine dönmek! Åžunu görelim, Allah’ın dini yeri göğü, ölümü veya hayatı açıklar, bizim kimilerimizin yaÅŸadığı din karı ile koca arasındaki ihtilafı bile çözmüyor. Allah’ın dini bizi kardeÅŸ yapar, ama öbür taraftan yaÅŸanan dini bunlar düşman yapıyor, Allah’ın dinine inananlar, insanları Allah’a, resulüne ve kitaba çağırır. Bizimkiler, kendi mezhebine, tarikatına, liderine, ÅŸeyhine, kendine çağırıyor. Ä°ÅŸi ehline vermiyorlar, haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana olup, zalime karşı çıkmıyorlar. Hani zalim babamız da olsa, mazlum düşmanımız da olsa, adaletten sapmayacaktık!
Söyleyecek söz çok. Ama bugünlük bu kadar. Namaz kılalım ama yetimi de görüp gözetelim ki, amellerimiz boÅŸa gitmesin.. “Ey iman edenler, iman ediniz” ayetinin bize verdiÄŸi mesajın üzerinde düşünelim.. Ramazan Bayramı’nı geride bıraktığımız bu günde, ramazanın ruhaniyeti, bereketi üzerimizde daim olsun inÅŸallah. Kıyısına geldiÄŸimiz ateÅŸ çukurunun kenarından kurtulmak için iÅŸ iÅŸten geçmeden bir ÅŸeyler yapalım. Allah’ın ipinden tutunalım ki, Allah’ın yardımı bize ulaÅŸsın. Selâm ve dua ile..
Henüz yorum yapılmamış.