Sosyal Medya

Güncel

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın'dan flaş açıklamalar

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Muhtemelen İdlib bölgesinde ağırlıklı olarak bizler ve Ruslar, Şam etrafında ağırlıklı olarak Rusya-İran, güneyde Deraa bölgesinde Ürdün'ün ve Amerikalıların içinde yer alacağı bir mekanizma üzerinde çalışılıyor. Hatta Rusların bir önerisi var, belki Kırgızlar, Kazaklar belirli sayılarda güç gönderebilirler" dedi. Kalın, "Katar tarafına Kuveyt üzerinden bir liste ulaştırılacak. Burada somut talepler ve Katar'ın yapması gerekenler olacak. Ağırlıklı olarak Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır olmak üzere dört ülke, taleplerini ileteceklerini ifade ettiler. Muhtemelen önümüzdeki birkaç gün içerisinde bu talep listesi Katar tarafına iletilecek. Tabii biz de takip edeceğiz" diye konuştu.



Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Katar tarafına Kuveyt üzerinden bir liste ulaştırılacak. Burada, somut talepler ve Katar'ın yapması gereken olacak. Ağırlıklı olarak Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır olmak üzere dört ülkenin taleplerini ileteceklerini ifade ettiler. Muhtemelen önümüzdeki birkaç gün içerisinde bu talep listesi Katar tarafına iletilecek. Tabii biz de takip edeceğiz." dedi.

Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde cumhurbaşkanlığı muhabirleriyle gerçekleştirdiği sohbet toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, soruları yanıtladı. TBMM Genel Kurulunun tatile girdiğini anımsatan Kalın, uyum yasalarının çıkartılmasının en önemli konu olduğunu ve buna ilişkin sürecin devam ettiğini ifade etti. Halk oylamasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, AK Parti Genel Başkanı seçilmesinin de bir diğer önemli konu olduğuna değinen Kalın, "Bu Türk siyasetinde yeni bir dönemin başlangıcıdır. Bildiğiniz gibi 'partili cumhurbaşkanlığı' aslında 1960'a kadar Türkiye'de olan bir şeydi. Daha sonra değiştirildi. Bunun dünyada çeşitli örnekleri de var. Tabii Cumhurbaşkanımızın liderlik vasıfları ve AK Parti'nin kurucu lideri olması dikkate alındığı zaman, bunun aslında yadırganacak bir şey olmadığını ve milletten büyük bir teveccüh gördüğünü müşahede ediyoruz. Zaten referandum sonuçları da bunu göstermiştir." dedi.

'TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ AÇISINDAN UMUT VERİCİ'

Erdoğan'ın genel başkan olmasının ardından AK Parti'yle olan ilişkisini daha sistematik biçimde yürüttüğünü belirten Kalın, Erdoğan'ın MKYK, MYK toplantılarının yanı sıra, iki grup konuşması yaptığını ve bunların da düzenli bir şekilde devam edeceğini bildirdi. Kalın, ekonomik gelişmelere ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak, "İlk çeyrekte yüzde 5'lik bir büyüme hakikaten Türk ekonomisinin yapısal gücünü ortaya koydu. Bu çok sevindirici bir tablo. Biz ikinci, üçüncü çeyrekte de bu ivmenin devam etmesini bekliyoruz. Tabii çevremizde yaşanan sorunları, sıkıntıları düşündüğünüz zaman Türk ekonomisinin bu performansı sergilemesi geleceğimiz açısından da umut verici ve şu ana kadar izlenen ekonomi politikalarının ne kadar haklı ve isabetli olduğunu da teyit ediyor." diye konuştu.

Ä°brahim Kalın, Türk ekonomisinin çevre ülkelerdeki olumsuz geliÅŸmeler, PKK, DEAÅž ve FETÖ'ye karşı mücadelenin yoÄŸun olarak devam ettiÄŸi bir dönemde baÅŸarı trendini muhafaza etmesinin Türkiye'nin geleceÄŸi açısından umut verici bir tabloyu ortaya koyduÄŸuna iÅŸaret ederek, "CumhurbaÅŸkanımız bununla yetinmiyor. BildiÄŸiniz gibi kendisinin zihninde 180 günlük bir eylem planı var. Yani yıl sonuna kadar özellikle bürokrasinin, ekonomiyle ilgili olsun diÄŸer alanlarda olsun, yeni bir ivmeyle tekrar çalışmalarına hız vermesi için kendisinin hazırlıkları var. Bunlar da inÅŸallah zaman içerisinde peyderpey hayata geçecek." ifadesini kullandı. 

'KATAR KONUSUNDA YAPICI BİR TUTUM İÇERİSİNDE OLDUK'

Dış politikaya iliÅŸkin görüşlerini de paylaÅŸan Kalın, Katar ile bazı Arap ülkeleri arasındaki krizin sıcaklığını koruduÄŸuna iÅŸaret etti. Bölgedeki bir diÄŸer geliÅŸmenin de Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz'in oÄŸlu vekil veliaht Muhammed bin Selman'ı veliaht prens olarak ataması olduÄŸunu vurgulayan Kalın, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'ın hem Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile hem de Kral Selman bin Abdülaziz ile birer telefon görüşmesi yaptığını anımsattı. ErdoÄŸan'ın tebriklerini ve baÅŸarı dileklerini ilettiÄŸini aktaran Kalın, "Hem Sayın CumhurbaÅŸkanımız hem de Kral Selman, Türk-Suud iliÅŸkilerinin bundan sonra güçlenerek devam edeceÄŸinin altını çizdi. Muhammed bin Selman da bu yönde tam bir kararlılık içerisinde çalışmalara devam edeceklerini ifade ettiler." diye konuÅŸtu. Kalın, Muhammed bin Selman ile iyi iliÅŸkileri bulunduÄŸunu ve düzenli olarak görüştüklerini belirterek, Muhammed bin Selman ile görüşerek tebriklerini ve baÅŸarı dileklerini ilettiÄŸini ifade etti. 

Kalın, şöyle devam etti:

"Biz özellikle Türkiye-Suudi Arabistan iliÅŸkilerinin geliÅŸtirilmesi noktasında bu atamanın inÅŸallah hayırlara vesile olmasını diliyoruz. Tabii Körfez'in en büyük ve en güçlü ülkesi, Ä°slam dünyasının ise en büyük ülkelerinden birisi olarak Suudi Arabistan'ın Katar'la yaÅŸanan gerilimin düşürülmesi ve krize barışçıl bir çözüm bulunması noktasında oynayacağı önemli bir rol var. Görüşmede bunun da altı çizildi. Katar konusunda yapıcı bir tutum içerisinde olduk. Bize düşen görevler söz konusu olduÄŸunda gerekli adımları atacağımızı ifade ettik." 

'BİZ DE TAKİP EDECEĞİZ'

ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, özellikle teröre destek suçlamasının delillerle temellendirilmesi gerektiğinin altının çizildiğini anımsatan Kalın, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Biz de aslında baÅŸtan beri hep bu noktanın üzerinde durduk. Yani teröre destek iddiası çok ciddi bir iddiadır. Bunun mutlaka temellendirilmesi gerekir. Katar da haklı olarak, böyle bir suçlamayla karşı karşıya kalan herhangi bir ülkenin yapacağı gibi, 'Deliller nedir, somut veriler nedir? Bunları bizimle paylaşın' dedi. Åžimdi Katar tarafına Kuveyt üzerinden bir liste ulaÅŸtırılacak. Burada, somut talepler ve Katar'ın yapması gereken olacak. Ağırlıklı olarak Suudi Arabistan, BirleÅŸik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır olmak üzere dört ülkenin taleplerini ileteceklerini ifade ettiler. Muhtemelen önümüzdeki birkaç gün içerisinde bu talep listesi Katar tarafına iletilecek. Tabii biz de takip edeceÄŸiz. Somut olarak taleplerin ne olduÄŸunu biz de takip edeceÄŸiz, deÄŸerlendireceÄŸiz." 

Kalın, körfez ülkeleri arasında saygın bir yere sahip olan ve arabuluculuk misyonuyla hareket eden Kuveyt Emiri Åžeyh Sabah'ın süreç içerisinde yapıcı bir rolü olduÄŸunu belirtti. Kalın, Åžeyh Sabah'ın 2014'te Katar'la Körfez ülkeleri arasında yaÅŸanan krizde de önemli bir rol oynadığını hatırlattı. 

Kendilerinin de bu giriÅŸimi desteklediklerini, Katar, Suudi Arabistan ve diÄŸer Körfez ülkelerinin Türkiye için önemli komÅŸular ve müttefikler olduÄŸunu vurgulayan Kalın, "Biz hiçbir Körfez ülkesiyle herhangi bir gerilim içerisinde olmak istemeyiz. Onların birbirleriyle bir gerilim içerisinde bulunmasını da arzu etmeyiz. Bizim baÅŸtan beri bu krizle ilgili yaklaşımımız hep bu oldu. Yani eÄŸer iki arkadaşınız, iki dostunuz, iki komÅŸu ülke birbiriyle ihtilaf ediyorsa, bununla ilgili sizin üzerinize düşen bir ÅŸey varsa bunu yapmak için harekete geçmeniz gayet doÄŸal." ifadesini kullandı. 

CumhurbaÅŸkanının ilk günden itibaren gerçekleÅŸtirdiÄŸi yoÄŸun telefon diplomasisinin amacının da bu olduÄŸunu aktaran Kalın, "Orada herkesin üzerinde mutabık kaldığı konu bu meselenin, bu krizin müzakere yoluyla çözülmesi. Karşılıklı güven ve saygı esasına dayalı olarak gerilimin azaltılması noktasında ise Katarlıların bir talebi var. Onlara uygulanan blokajın haklı olmadığı, gayrı insani olduÄŸu, uluslararası normlara aykırı olduÄŸu, ayrıca Ramazan ayının manevi havasını, ruhunu da düşündüğünüz zaman, bunun Müslüman ülkeler arasında olması gereken kardeÅŸlik, dostluk hukukuna da aykırı olduÄŸunu ifade ettiler." dedi. Ä°brahim Kalın, Türkiye'den Katar'a gıda ağırlıklı insani yardım gönderilmesi noktasında bakış açılarının bu olduÄŸunu, sevkıyatın devam ettiÄŸini belirterek, ÅŸunları kaydetti: 

"Ä°nsani gerekçelerle yaptığımız bu yardımlar, bundan sonra da ihtiyaç olması halinde devam edecek. Bizim deÄŸerlendirmemiz, Katar'a karşı uygulanan bu yaptırımların aşırı olduÄŸu ve sıradan vatandaÅŸların hayatını etkileyecek noktaya gelmesinin de üzüntü verici olduÄŸu ÅŸeklinde. Åžu anda tabii Suudi Arabistan'ın özellikle Hadimul Haremeyn Åžerifeyn Selman bin Abdülaziz'in oynayacağı rol önem arz ediyor. Katarlıların ise 'Blokaj kaldırılsın, biz ondan sonra oturup konuÅŸalım' gibi bir yaklaşımı var. 'Bu endiÅŸe ve talepler neyse masada konuÅŸalım' diyorlar. Sayın CumhurbaÅŸkanımız bu çerçevede hem Muhammed bin Selman'la hem Selman bin Abdülaziz ile bu konuları paylaÅŸtılar." 

'İLİŞKİLERİN KARŞILIKLI ÇIKAR VE SAYGI ESASINA DAYALI OLMASI GEREKİYOR'

Ramazan Bayramı'ndan sonra CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan'ın, 7-8 Temmuz'da G20 zirvesi için Almanya'ya gideceÄŸini hatırlatan Kalın, yoÄŸun bir G20 gündeminin kendilerini beklediÄŸini söyledi. Kalın, küresel ekonomi, finans sisteminin güçlendirilmesi, dijital teknolojiler, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi, kadınların ekonomiye katılımı ve 2030 sürdürülebilir kalkınma hedefleri gibi baÅŸlıkların G20'nin ana gündem maddelerini oluÅŸturacağını belirtti. Bununla ilgili ErdoÄŸan'ın konuÅŸmalarının, zirve marjında yapacağı ikili görüşmelerinin olacağı bilgisini paylaÅŸan Kalın, "Bunlardan bir tanesi konusunda Kral Selman ile mutabık kaldılar. Orada da Kral Selman'la bir görüşmesi olacak. Åžu anda onun programı üzerinde çalışılıyor." dedi. Kalın, ErdoÄŸan'ın Antalya'daki G20 zirvesinde gündeme getirdiÄŸi, daha sonra Çin'de de gündem olan "küresel terörle mücadele" konusunun bulunduÄŸunu hatırlattı. Bu konunun devam edeceÄŸini kaydeden Kalın, "Biz yine bu konuda gerekli müdahaleleri ve katkıları yapmaya devam edeceÄŸiz. Zira terör, mülteci krizi gibi diÄŸer konular sıcaklığını muhafaza ediyor. Küresel boyutta hem bölge siyasetini hem diÄŸer ülkeleri etkilemeye devam ediyor." deÄŸerlendirmesinde bulundu. 

Kalın, Türkiye-Avrupa BirliÄŸi iliÅŸkilerine de deÄŸinerek 25 Mayıs'ta Brüksel'de yapılan görüşmelerin pozitif bir ortamda gerçekleÅŸtiÄŸini belirterek şöyle devam etti: 

"Amacımız son 3-4 aydır oluşan havayı değiştirmek, iklimi daha pozitif hale getirmek ve bu çerçevede Türkiye'nin, AB üyelik sürecinde atılacak adımları daha sağlam, sağlıklı, kolay bir şekilde atmak. Bununla ilgili de temmuz ayının başında Genişlemeden Sorumlu Komiser Johannes Hahn'ın bir Türkiye ziyareti olacak. Özellikle Avrupa Birliği Bakanımız Ömer Çelik ve Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu temaslarına devam ediyor. Türkiye'nin, AB üyeliği konusunda kararlılığı tam. O konuda herhangi bir değişiklik söz konusu değil. Fakat bu ilişkinin karşılıklı çıkar ve saygı esasına dayalı olması gerekiyor. Bazı AB üyesi ülkelerin Türkiye'ye yönelik ön yargılı yaklaşımlarını elbette kabul etmemiz mümkün değil."

İbrahim Kalın, çok sayıda Avrupalı liderin 15 Temmuz darbesinin boyutlarını tam olarak kavrayamadığını, erken reaksiyon vermediklerini, bu süreçte Türkiye'nin yanında güçlü bir şekilde durmadıklarını kendileriyle yapılan özel görüşmelerinde ifade ettiklerini aktardı. Darbe sonrasında Türkiye'de alınan birtakım tedbirler, OHAL gibi konularda da eksik değerlendirmelerin bulunduğunu vurgulayan Kalın, "Biz bu konuyu da onların gündemlerine getirmeye devam edeceğiz. Orada bir yeni sayfa açılması, özellikle referandum sürecinde yaşananların artık geride bırakılması konusunda genel bir mutabakatın olduğunu gördük. Bu memnuniyet verici bir durum. Konuyla ilgili de çalışmalarımız devam edecek." diye konuştu.

'TEKNİK ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR'

Kalın, Suriye, Irak ve diğer konulara da değinerek Suriye konusunda özellikle hem Astana hem Cenevre sürecinin devam ettiğini söyledi. Bir sonraki Astana toplantısının temmuz ayının başında yapılacağını anımsatan Kalın, daha sonra ise Cenevre toplantılarının olacağını dile getirdi. Baştan beri bunların "birbirine alternatif değil, birbirini tamamlayıcı" nitelikte olduğunu söylediklerini belirten Kalın, Astana sürecinin başında bazı ülkeler nezdinde tereddütlerin bulunduğunu ifade etti. Kalın, sürecin yürüyüp yürümeyeceği, Cenevre'ye alternatif olup olamayacağının konuşulduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama geldiÄŸimiz noktada yaklaşık 6-7 aylık sürede sürecin bazı somut neticelerini gördük. Mesela aralık ayı sonunda hayata geçirilen ateÅŸkes, ihlallere raÄŸmen çatışmaları nispeten asgariye indirdi. Åžu anda da bildiÄŸiniz gibi Sayın CumhurbaÅŸkanımızın 3 Mayıs'ta Soçi'ye yaptığı ziyarette kararlaÅŸtırılan bir 'çatışmasızlık bölgeleri oluÅŸturulması ve bunun mekanizmalarının kurulması' kararı var. Bununla ilgili teknik çalışmalar devam ediyor. 

BildiÄŸiniz gibi dört ana çatışmasızlık bölgesi belirlendi. Buralara kim, nasıl konuÅŸlanacak? Oradaki asayiÅŸi nasıl saÄŸlayacak? Süreci kim, nasıl izleyecek? Bununla ilgili Türk, Rus ve Ä°ranlı yetkililer arasındaki müzakereler yoÄŸun bir ÅŸekilde devam ediyor. Biz umutluyuz." Ä°brahim Kalın, bu iki sürecin bir arada yürümesinin, en azından çatışmaların durdurulması, insani yardımların ulaÅŸtırılması ve siyasi sürecin hızlandırılması noktasında önemli katkılar saÄŸlayacağına dikkati çekti. Suriye'nin giderek derinleÅŸen, kronik hale gelen bir mesele olduÄŸuna iÅŸaret eden Kalın, iÅŸin askeri-siyasi boyutu bir tarafa insani dramının her gün daha da derinleÅŸerek devam ettiÄŸini kaydetti. 

Kalın, dünyanın zengin, gelişmiş ülkeleri açısından ahlaki ve vicdani anlamda pek övünebilecekleri bir tablonun olmadığını vurguladı. "Mülteci krizi" konusunda özellikle Avrupa ülkelerinin takındığı tavra işaret eden Kalın, " 'Aman bize gelmesinler, bulundukları yerlerde kalsınlar, başka ülkelere gitsinler, böylece mülteci meselesinden en azından biz kurtulmuş olalım' yaklaşımı tabii çok palyatif bir yaklaşım." dedi. Kalın, terörle mücadele konusunda da çifte standart, ikiyüzlü yaklaşımın olduğu belirtti. DEAŞ ile PKK terörü arasında yapılan ayrıma işaret eden Kalın, şunları kaydetti:

"Terör tanımı açısından baktığınız zaman ikisi arasında hiçbir fark yok. Ama temel fark PKK terörünün Türkiye'yi hedef alması, DEAŞ terörünün ise diğer ülkeleri de hedef alması. Yani DEAŞ söz konusu olduğunda uluslararası koalisyonların kurulduğunu, bütün imkanların seferber edildiğini görüyoruz. Ama PKK terörü söz konusu olduğunda 'bu Türkiye'nin kendi meselesi' noktasına gelindiğini müşahede ettik. Hatta daha da ilerisi. YPG-PYD üzerinden 'PKK terörünün aklanması, meşrulaştırılması' gibi bir süreci de yaşadık. Bu yeni bir şey değil, yıllardır devam ediyor. Eğer bu yaklaşım değişmezse bundan sonraki yıllarda da terörle bu şekilde baş etmek zorunda kalacağız."

'ASIL MESELEYİ ÇÖZMÜYOR'

Kalın, ABD'nin, PYD-YPG terör örgütüne yönelik desteÄŸi ve Türkiye ile bilgi paylaşımı hakkındaki bir soru üzerine ise ÅŸu deÄŸerlendirmelerde bulundu: 
"Şu anda onunla ilgili Genelkurmay ve Milli Savunma Bakanlığımız arasında bir mekanizma işletiliyor. Bizim Washington seyahatimizde 'somut olarak size bu verileri ileteceğiz, böylece PYD'ye verilen silahlar Türkiye'ye karşı kullanılmayacak' dediler. Tabii bu bizim için yeterli bir durum değil, yani bu asıl meseleyi çözmüyor. Amerikalıların, Türkiye'ye yönelik tehditler söz konusu olduğunda bunun minimize edilmesi noktasında bir önerileri bu. Biz bunu yeterli görmüyoruz tabii. Çünkü baştan beri biz YPG'ye, PYD'ye bu şekilde silah ve destek verilmesini doğru bulmadığımızı ifade ettik, ediyoruz. PYD-YPG varsa biz o operasyonda yokuz. Tamam, buyursunlar yapsınlar ama Türkiye'ye dönük bir tehdit, bir risk söz konusu olduğunda da Türkiye bu konuda ulusal çıkarlarını korumak için gerekli adımları atar. Bunun için de kimseden izin almaz. O konuda bizim tavrımız çok net."

İbrahim Kalın, Amerika'nın, Obama döneminde başlattığı ve şimdi Trump'la devam eden bu politikasının sadece Türkiye açısından değil, Suriye'nin geleceği açısından da çok ciddi riskler barındırdığını kaydetti.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.