Musa - Firavun

Ahmet TaÅŸgetiren  - STAR

Firavun – Musa metaforu, zaman zaman iyilikle kötülüğün mücadelesi baÄŸlamında kullanılır. Mesela Mevlana Celaleddin Rumi şöyle der:

“Ey Hak yolcusu! GerçeÄŸi öğrenmek istiyorsan; Mûsâ da, Firavun da ölmediler; bugün senin içinde yaşıyorlar, senin varlığına gizlenmiÅŸler, senin gönlünde savaÅŸlarına devam ediyorlar!”

Bu mecaz, bizde son zamanlarda siyasi mücadele içinde düşmanlaÅŸtırma için kullanılmaya baÅŸladı. FETÖ'cüler çok kullandılar CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'a karşı. Ve ÅŸimdi de KılıçdaroÄŸlu'nun “Yürüyüş söylemi”nin ana malzemesi oldu. CumhurbaÅŸkanı'nı açıkça hedef alacak biçimde “Firavun” ifadesini kullanıyor, kendisini ve birlikte yürüyenleri de “Musa” diye niteliyor. Bunun yanında “Diktatör” sövgüsü de hem KılıçdaroÄŸlu hem de CHP'li yöneticiler tarafından mebzul miktarda sarf ediliyor.

KılıçdaroÄŸlu'nun bu yürüyüşe baÅŸlarken iÅŸin içine biraz “dini içerik” katmaya yönlendirildiÄŸi anlaşılıyor. “Adalet Allah'ın emri” gibi, “Peygamberimiz diyor ki...” gibi ifadeler bunun iÅŸareti. “Firavun - Musa” metaforu da muhtemel ki böyle bir saikle devreye sokulmuÅŸ bulunuyor.

“Dini içerik”boyutu, yürüyüşün “Adalet” mesajını daha geniÅŸ kitlelere taşıma arzusu bakımından anlaşılabilir. “Adalet” ile Ä°slam arasında da, gerçekten hayati alakalar kurulabilir. Firavun - Musa kıssaları da Kur'an'da, Ä°slam ÅŸuurunun inÅŸası sürecinde defalarca zikredilir.

KılıçdaroÄŸlu'nun yaptığı ise bana göre bu metaforu siyasi bir enstrümana dönüştürme niteliÄŸi taşıyor.“Firavun”u getirip, Tayyip ErdoÄŸan'a giydirmek, kendisine de Musalığı yakıştırmak, derin bir kanırtma eylemi olmaktan öteye gitmiyor.

Bu söylem tıpkı “Diktatör” söylemi gibi, açık bir düşmanlaÅŸtırma niyeti taşıyor. Muhtemel ki şöyle düşünülüyor: Belli bir toplum kesiminde ErdoÄŸan'a karşı derin bir nefret var, KılıçdaroÄŸlu da o nefreti beslerse yürüyüş maksadına ulaÅŸmış olur.

Bu yaklaşımın KılıçdaroÄŸlu'nun siyasi çizgisinde önemli bir etkisi olduÄŸu söylenebilir. KılıçdaroÄŸlu, grup konuÅŸmalarında da, “ErdoÄŸan'a sövgü” ağırlıklı cümleler kurmayı tercih eden bir politikacıdır.

Bu söylemin Grup toplantılarını takip edenler tarafından coşku ile karşılandığı gözlemleniyor. Söylemin yürüyüş kortejinde de, CHP tabanında da alıcısı bulunabilir. Hatta bu söylem çok daha marjinal gruplar zemininde çok daha keskin öfkelerle buluşabilir.

Mesela Kılıçdaroğlu bu söylemi devam ettire ettire İstanbul'a varırsa, gözü dönmüş kitlelerin kucağına da düşebilir.

Bilmiyorum, belki de kendisine 2019 hesapları için “ErdoÄŸan düşmanlığı”nın ana toparlayıcı malzeme olduÄŸu yönünde telkinlerde de bulunulmuÅŸtur.

Sormak isterim:

En azından adına “Adalet” koyduÄŸu bu yürüyüşten amacı bu mudur?

Benim “kendi tabanı dışına çıkma arayışı” diye yorumladığım ÅŸey, kısa süre içinde “Sözün ÅŸehveti” içinde havaya mı uçmuÅŸtur?

Şunu söyleyeyim:

Bu, üzüm yeme yaklaşımı değil, bağcı dövme yaklaşımıdır.

Soru ÅŸu:

- Adalet farkındalığı mı oluÅŸturmak istiyorsunuz, yoksa adaleti kullanıp, bir kiÅŸiye yönelik kin ve nefret tohumları mı ekmek istiyorsunuz?

Sonuçta Tayyip ErdoÄŸan, bu ülke insanının yüzde 52'sinin oyunu alarak CumhurbaÅŸkanı olmuÅŸ bir kiÅŸidir. KılıçdaroÄŸlu üslubunun altına imza atacak yeminli düşmanları bulunduÄŸu gibi, onu aÅŸkla seven topluluklar da var.

Kılıçdaroğlu'nun Firavun - Musa söylemi, bir kesimin düşmanlığını besler doğru, diğer kesimin de Kılıçdaroğlu'na düşmanlığını besler.

Peki bu durumda adalet nerede kalır?

Kılıçdaroğlu'nun, farz-ı muhal, Erdoğan'la birlikte çıktığı bir TV mülakatında Firavun- Musa denklemi kurabileceğini düşünüyor musunuz? O programdan insani bir sonuç çıkar mı?

Kılıçdaroğlu'nun bu küfürlü dilini her zaman yadırgadım. Kınadım. Bu keskin sirke halleri siyaseti zehirliyor.

“Adalet” diye bir sorunumuz var, doÄŸru. Onun sıcak gündem olması yanlış deÄŸil.

Ama sözün şehvetine kurban verilmeyecek bir gündem olmalı o.

***

Ve;

YeniBirlik'teki vatandaşa:Bana söverek var olamazsın. Kalemini yıka da yaz. Adam ol, konuşalım.