Alim
Muhyiddin b. Arabî ve Şeriat (1)
Muhyiddîb-n b. Arabî daha ziyade el-Fütûhâtu’l-mekkiyye isimli eserinde hem İslam’ın inanç esaslarını usûlü(akaidi) hem de ibadetleri ve muâmelâtı (fürûu) genel olarak Ehl-i Sünnet’inkine uygun olarak açıklamıştır.
Hayrettin Karaman - Yeni Åžafak
Muhyiddîb-n b. Arabî daha ziyade el-Fütûhâtu’l-mekkiyye isimli eserinde hem Ä°slam’ın inanç esaslarını usûlü(akaidi) hem de ibadetleri ve muâmelâtı (fürûu) genel olarak Ehl-i Sünnet’inkine uygun olarak açıklamıştır.
Eserinin eski baskı birinci cildinin giriş bölümünde kendisinin de benimsediği iman esaslarını açıklamadan önce kelam ilminin yeri ve değeri ile şeriat (fıkıh) ilminin önemi hakkında şu dikkat çekici açıklamayı yapmıştır (özetliyorum) :
Avamın (sıradan Müslümanların) akaidi (imanı, inancı) fıtrî akılları ve ailenin telkini ile elde edilmiÅŸ olup sahihtir, olması gerekendir. Hakikat bilgisine ulaÅŸmak için yola çıkmış bulunan kimsenin akaidini (iman esaslarını, neye nasıl inanacağını) akıl delilleri kadar kesin olan Kur’an’dan alması gerekir; çünkü Kur’an’ın Allah tarafından Peygamberimiz'e vahyedildiÄŸi kesindir, O’ndan da bize kesin bilgi veren tevatür yoluyla ulaÅŸmıştır. Bu imanın Kelam ilminin delillerine dayanması ÅŸart deÄŸildir. Bazılarının "Kelam’ın aklî delillerine dayanmayan iman sahih deÄŸildir" ÅŸeklindeki iddialarından ve mezheplerinden Allah’a sığınırız. Bu kiÅŸiler Kelam ilminin delilleriyle iman etmeden önce müslüman mıydılar, kâfir miydiler. Müslüman idiyseler Kelam delilleri ÅŸart deÄŸil demektir, müslüman deÄŸil idiyseler bu anlayış ve hüküm ne kadar tehlilkelidir.
Kelam ilminin deÄŸerli alimleri bu ilmi, müslüman olmak isteyenler okusun da buradaki delillere göre iman etsin diye ortaya koymadılar. Onların muhatapları Ä°slam imanına karşı olan ve bir takım sözde delillerle bu imanı çürütmeye kalkışan veya bazı iman esaslarını inkar eden bir kısım düşünürler, din mensupları ve felsefecilerdir. Kelamcılar onlara karşı islam imanını savunmak için bu ilmi telif etmiÅŸlerdir ki, bu inkarcıların söyledikleri imanları sahih olan ümmet fertlerinin kafaların ı karıştırmasın, temiz ve sahih inançlarına zarar vermesin! Allah onlardan razı olsun, cevher ve araz ilmini yazmalarının sebebi yalnızca budur, baÅŸkası deÄŸildir. Bu sebeple Kur’an’a iman eden kimse iman esalarını da tevilsiz ve baÅŸkasına yönelmesiz olarak ondan alacaktır. Kelam ilmi deÄŸerli olmakla beraber bir yerleÅŸim yerinde bir tane kelam aliminin bulunması yeterlidir.
Fıkıh ve dinin (ÅŸeriatın) fürûu (ibadetler, muâmelat, ukubât) alimlerine gelince Müslümanların, bu alimlerin çok olmasına ihtiyaçları vardır. Allah’a hamdolsun ÅŸeriat bütün ihtiyaçlarımızı karşılayacak kadar zengindir, yeterlidir.
Bir insan Kelam ilmine ait cevher, araz, cisim, cismanî, ruh, rûhânî gibi terimleri bilmeden vefat etse Allah ondan bunları sormayacak, onlara soracağı ancak kendilerini yükümlü kıldığı amel (ibadetler, muamelat, ukubat, helal, haram…) olacaktır.
Bu (yukarıdaki) açıklamadan sonra Allah’ı, melekleri ve yazdığını duyan ve okuyanları ÅŸahid tutarak her mümin gibi kendisinin de benimsediÄŸi iman esaslarını Selef dönemi sadeliÄŸinde ve mesela Ä°man Ebu Hanîfe’nin el-Fıkhu’l-ekber’indekine oldukça yakın bir çerçevede açıklıyor.
Bazı İslam düşünürlerinin tartışma hatta tekfir (dinden çıktıklarına hüküm) konusu olan ifadelerini reddeden bazı kısımlarını aktarayım :
Yaratılan ÅŸeylerin (havâdisin) Allah’ın varlığına girmesi veya O’nun yaratılanların içine girmesi (hulûl) Allah için sözkonusu olamaz, O bunlardan münezzehtir.
O mutlak olarak külliyyâtı bildiÄŸi gibi cüz’iyyatı da bilir (Yaratılanları hem bir bütün olarak hem de parça parça, her birini, özelliklerini, sıfat ve fiillerini…bilir.)
Kıyamette kabirlerdeki cesetlerin diriltilmesi gerçekleşecektir.
Henüz yorum yapılmamış.