Ä°slam
Hocasız Ramazan hayali
Taksim’de bir miting hatırlıyorum. Tansu Çiller, Murat Karayalçın ve Alparslan Türkeş artarda kürsüye çıkıp ne kadar laik olduklarını anlattılar. Hatta, Karayalçın, “Biz katı laikiz” dedi. Tuhafıma gitmişti. Sonradan anladım. Hem gördüm de... Varmış, laikliğin katı, sıvı ve gaz halleri!
Yusuf Ziya Cömert - Karar
Bir ara ‘Yarının eski Ramazanları’ baÅŸlığı altında bir yazı yazmıştım. 28 Åžubat devri olabilir.
28 Åžubat devri ne demektir?
Taksim’de bir miting hatırlıyorum. Tansu Çiller, Murat Karayalçın ve Alparslan TürkeÅŸ artarda kürsüye çıkıp ne kadar laik olduklarını anlattılar. Hatta, Karayalçın, “Biz katı laikiz” dedi. Tuhafıma gitmiÅŸti.
Sonradan anladım. Hem gördüm de... Varmış, laikliğin katı, sıvı ve gaz halleri!
Müslümanlığın, solculuğun, sağcılığın, demokratlığın, liberalliğin... Her şeyin katısı, sıvısı, gaz hali var.
Her taraf gaz kokuyor.s
O mitingin yapıldığı gündür, 28 Åžubat’ın miladı. Galiba o miting de Åžubat’ta olmuÅŸtu.
Ne zamana kadar sürdü derseniz, benim aklıma yatan 2011 seçimleridir.
Hatta daha detaylı söyleyelim. Seçimden sonraki günlerde Abdullah Gül’ün –MHP’nin yardımıyla 367 garabeti aşılarak- CumhurbaÅŸkanı seçildiÄŸi gündür, 28 Åžubat’ın son günü.
Demek ki 28 Şubat 17 sene sürmüş.
‘Eski Ramazanlar’ lafı cazip deÄŸil.
Zannediyorum, 60’larda, 70’lerde ÅŸiÅŸirdiler o lafı. Öyle ÅŸiÅŸmiÅŸ olarak kaldı.
Ramazan’ın anlamından uzak bir gündemi vardı ‘Eski Ramazanlar’ın.
Direklerarası, Ortaoyunu, Hacivat,
Karagöz...
Bunlardı ‘eski ramazanlar’ edebiyatının malzemesi.
Bazen de iftarlar, ÅŸerbetler,
hurmalar, güllaçlar.
Tövbe! Bir şey demiyorum.
Bunlar gayet güzel, benim de
hoÅŸuma gidiyor.
Fakat bu mudur?
BaÅŸka bir ÅŸey yok mudur Ramazan’da?
28 Åžubat’ta buldular baÅŸka bir ÅŸey.
İmanımız gevredi, kalkancılardan, aczimendilerden, çeşit çeşit nevzuhur işkence
metotlarından.
Ä°ÅŸkence metodu?
Bir takım kokoşların, bir takım denyoların İslamı ellerinde evirip çevirmeleri.
Hocalar da vardı ekranda.
Mayışık.
Müslümanlar ‘olaÄŸan şüpheli’ ya...
Bizim mollalarda bir müdafaa halleri.
‘Aslında öyle deÄŸil.’ ‘Öyle anlamamak lazım.’ ‘Böyle anlamak lazım...’
Bir de ‘kestane kopurundan çıkmış kopurunu beÄŸenmemiÅŸ’ modelleri var.
(Kopur: Kestanenin dışını kaplayan dikenli kabuk.)
Milletin namazını, orucunu, duasını beğenmeyen, cami cemaatini aşağılayan tipolojiler...
Emevi namazıymış...
Kendisi sanki Abbasi namazı kılıyor!
Veya Osmanlı namazı.
(Osmanlı namazını şimdi ben uydurdum. Olmayacağı daha iyi anlaşılsın diye.)
Zekeriya Beyaz, devrin allamelerinden.
Ä°lahiyat’a dekan da oldu ya...
Hey gidi Ayasofya!
Hey gidi Bekri Mustafa!
Devlete itaatin başörtüsünden önemli olduğunu anlatıyor.
Ben, hiçbir kitapta görmedim öyle itaat!
Devlet, ‘Allah’ın yerine koyulur mu? Tövbeler olsun!
Buna benzer şeyler yazmıştım.
‘Ä°leride, eski ramazanlar muhabbeti, iÅŸte böyle olacak’ demiÅŸtim.
Bugün, o günler geldi.
Ä°ÅŸte, ‘Eski Ramazanlar’da ne kavuklu,
ne piÅŸekar.
Ne İsmail Dümbüllü, ne Bal Mahmut.
Fakat, 28 Åžubat’ın ‘terörize’ ettiÄŸi Ramazanlar mazide kaldı.
Peki, ‘Yeni Ramazanlar’ nasıl?
Sizi bilmem. Bana gına geldi.
Sabah hoca, akÅŸam hoca, sahurda hoca...
Hoca, evde olsun.
Mahallede, camide olsun.
Kahvehanede beraber çay içelim, evde beraber iftar, sahur edelim.
Ekranlardaki hocaların çoğu
tanıdığım insanlar.
Müslümanları tasnif edip kimini cennete, kimini cehenneme sokma lisanları olduğunu zanneden trol tipli hocalar dışında hiç biriyle sorunum yok.
Fakat şöyle bir kanaatim var.
Bu mübarek oruç, ekranlarda hocalar olmayınca da tutulabilir.
Bir sene, hiç hocasız bir Ramazan geçse?
Nasıl olur?
Diyeceksiniz ki, “Sana ne, seyretmek istemiyorsan kapat televizyonu!”
Haklısınız.
Kapatıyorum zaten.
Henüz yorum yapılmamış.