Rasul
Bir şiar olarak peygamber sünneti
Sevgili Peygamberimizin kendine mahsus (özgü) olmayan bütün hallerini ve davranışlarını, hatta bunların beşeri olanlarını, kavminin âdetlerinin devamını teşkil edenlerini bir müslümanın, Peygamber aşkı sebebiyle kendine uygulamasında bir sakınca olamaz; hatta samimi ve aşkın kaçınılmaz eseri olarak gerçekleşirse manevi faydaları da olur. Fakat bütün ümmetin uygulaması belli derecelerde gerekli olan sözleri ve davranışları, Müslüman hayatında örnek olsun diye ortaya koyduklarıdır.
Hayrettin Karaman - Yeni Åžafak
Ahlâkı Kur'ân, yaÅŸayışı ve davranışı en güzel örnek olan Fahr-i Kâinât (s.a.v.) Efendimizin hem maddî, hem de manevî ve ruhânî hayatı müslümanlar için rehberdir, hayat programıdır. Müslümanlar O'nun izinden gidenlerin Allah sevgisine ulaÅŸacaklarına, Allah rızâsı ile kucaklaÅŸacaklarına inanırlar; bu sebeple sünnet-i seniyyeye (O'nun örnek davranışlarına) sarılırlar. Dünyanın neresine gitseniz, alt kültürleri farklı müslümanlarda ortak bir unsur olarak sünneti görür ve bulursunuz. Müslümanların kılık ve kıyâfetlerinden beÅŸerî iliÅŸkilerine, günlük hayat ve alışkanlıklarına kadar birçok alanda O'nun sünnetinin “ortak" izlerini farkedersiniz. Sünnetin birçok parçası ümmetin ÅŸiarı haline gelmiÅŸ, onun bir baÅŸka yapı taşını teÅŸkil etmiÅŸtir.
Bütün bu ÅŸiarların ırkçılık ve Arapçılıkla hiçbir iliÅŸkisi yoktur. Ä°slâmî ÅŸiarların çoÄŸu, Ä°slâm öncesi Arapların inanç, âdet ve alışkanlıklarına aykırıdır, onları deÄŸiÅŸtirmiÅŸ, kavmiyeti aÅŸan bir camianın sembolleri olarak yerlerini almıştır. Bunlar, “aralarında tanışma ve fazilette yarışma olsun diye küçük büyük sosyal guruplara ayrılmış insanlık camiasının müslüman kesimine ait" ÅŸiarlardır; bu câmiada üstünlük ölçüsü ahlâktır ve fazilettir, hiçbir kavmin diÄŸeri üzerinde peÅŸin üstünlüğü yoktur, üstünlük fazilet yarışında elde edilecek, onun da meyvesini bütün insanlık paylaÅŸacaktır.
Sevgili Peygamberimizin kendine mahsus (özgü) olmayan bütün hallerini ve davranışlarını, hatta bunların beşeri olanlarını, kavminin âdetlerinin devamını teşkil edenlerini bir müslümanın, Peygamber aşkı sebebiyle kendine uygulamasında bir sakınca olamaz; hatta samimi ve aşkın kaçınılmaz eseri olarak gerçekleşirse manevi faydaları da olur. Fakat bütün ümmetin uygulaması belli derecelerde gerekli olan sözleri ve davranışları, Müslüman hayatında örnek olsun diye ortaya koyduklarıdır.
Mesela O, bir ÅŸeyi yemeyi ve içmeyi beÅŸeri bir zevk olarak hoÅŸlanmıyor diye -Ona olan aÅŸku mahabbeti yüzünden- yemeyen ve içmeyen kimse yalnızca takdir edilebilir, ama aynı ÅŸeyi yiyen ve içen müslümana da “Sen sünnete riayet etmiyorsun" denemez. Ama ibadet, ahlak, muamelat, âdâb konularında yapıp ettikleri müslümanın titizlikle uygulamaya çalışması gereken sünnetlerdir.
Dünyanın neresine giderseniz gidin bir insan size tebessüm ederek “esselâmu aleykum" derse hemen arkasından musafaha edersiniz (tokalaşırsınız), öpüşmeden kucaklaşırsınız; uyguladığınız dört sünnet (tebessüm, selam, musafaha ve kucaklaÅŸma) sayesinde birden ortak olarak Ä°slam'ın saadet iklimine dalar, yalnızlığınızı ünsiyetle giderirsiniz.
Dini, rengi, sosyal mevkii ne olursa olsun insanın temel ihtiyaçlarından yoksun birine rastladığınızda sizdeki fazla ile onun ihtiyacını giderirseniz bir Peygamber sünnetini yerine getirmiÅŸ olursunuz…
Bu güzellikler böylece uzaar gider.
Henüz yorum yapılmamış.