'İç ve dış sorunlar birbirine girdi'

Her sorunu birbirinin içine sokarak ele almak sanırım bize mahsus bir durum.

Ãœlkenin acil çözüm sırasında yer alan bir çok problemi var. 30 yılı aÅŸan PKK , bir o kadar süredir devam eden Irak iç problemleri, altı yılı aÅŸan Suriye iç savaşı, 1974 den beri devam eden Kıbrıs müzakereleri, kurulduÄŸumuz günden beri devam kıta sahanlığı ve adaların statüsü problemleri, 40 yıldan beri yapılanan ve teÅŸkilatlanan FETÖ ve 1990’dan bu yana tanıştığımız radikalizm .  

Bu sorunların bir kısmı bize özgü bir kısmı ise uluslararası boyutta. Yani yalnızca evin önünü süpürmekle sorunlar temizlenecek gibi de gözükmüyor. Farkındaysanız sorunların büyük bir kısmı 30 yıl ve üzerindeki ki konular. Kronik hale dönüşmüş ve kemikleÅŸmiÅŸ konular. Çözüm ise her bir sorunun kendi içerisinde bir mantık ile çözülmesi. 

Yıllarca aldığımız eÄŸitimlerde bize öğretilen ilk konu, yakın hedef ilk öncelikli olandır çözüme ondan baÅŸlayın öğretisi idi. 

***

Sizce Türkiye’nin yakın hedefleri nedir desem herkes farklı bir ÅŸeyler söyleyebilir. Bence PKK , FETÖ ve Irak ve Suriye sorunlarıdır. Ä°kisi iç güvenliÄŸi tehdit ettiÄŸi için ilk öncelikli konudur. Irak ve Suriye deki geliÅŸmeler Türkiye’nin sınır güvenliÄŸini tehdit ettiÄŸi içinde diÄŸer acil çözülmesi gereken konulardır. Türkiye bu konuları çözerken dördüne de aynı anda kuvvet ayırabilir ve odaklanabilir. 

Peki diÄŸer problemler olarak saydığımız Kıbrıs ve kıta sahanlığını gibi problemleri çözüm yöntemi ne olmalıdır. GeçmiÅŸ örnekler de olduÄŸu gibi Kıbrıs sorunu BM gözetimde çözüme bırakılmış gözüküyor. Ortada fiili bir KKTC olduÄŸu içinde sorun yönetilebilir bir durumda gözüküyor. Ama Kıbrıs Rum kesimi AB girdiÄŸi için sorun artık AB sorunu olarak da algılanmaktadır. Burada yaÅŸanabilecek sorun birleÅŸme sürecinden deÄŸil bölgede bulunan doÄŸalgaz yatakları nedeniyle olacaktır. Bu konuda ÅŸimdilik alınacak tek tedbir, Türkiye oldu bittiÄŸi tanımayacağını belirtip bölgede deniz kuvvetlerini bulundurmaya devam etmesi gibi gözükmektedir.  

***

Kıta sahanlığı ve 12 mil sorunu ben TSK girdiÄŸim günden beri konuÅŸulan bir konudur. O günden beri de Türkiye bu konuyu tanımadığı belirtmektedir. Bu konuda devam farklı bir ÅŸey de yoktur. 

Son iki yıldan beri yaÅŸanan 18 ada, adacık ve kayalık sorunu daha önceki problemlere ek olarak eklenmiÅŸtir. Eklenme tarihi de Türkiye’nin Suriye, barikat ve FETÖ ile mücadele ettiÄŸi tarihlere denk gelmektedir. Yunanistan Türkiye’yi farklı bir alanda sıkıştırmak içinde sorunu daha karmaşık bir hale getirmiÅŸtir. Aynen daha önce Kardak krizinde olduÄŸu gibi başımızın sıkışık olduÄŸu bir dönemi seçmiÅŸtir. Bu sorunu askeri ve devletler hukuki anlamında kendi lehine çeviremeyeceÄŸi bildiÄŸi halde  gerilimi artırmayı tercih etmektedir. 

Hükümet bu sorunu Türkiye’nin gündeminden çıkarmak zorundadır. Çünkü her yaÅŸanan problemde önüne bu sorun getirilecektir. 

Katar sorunu gibi karışık problemleri çözmeye niyetlendiÄŸinde haklı olarak vatandaÅŸlarımız öncelik sırasını hatırlatacaktır. Adalar problemi varken nereye gidiyoruz diyecektir. 

Ä°lk öğretilen konunun arkasından bize öğretilen ikinci söylem , sorunları birbirinden ayrı ele alın ve uygulamaya geçin denirdi . Farklı yerlerde yaÅŸanan sorunları çözmek için farklı yöntemler tercih edilebilir . Bu ise önem sırası kaymasına yol açmaz . Türkiye bu baÅŸaracak büyüklükte bir devlettir. 

Türkiye yıllardır biriken ve halının altına atılan sorunları çözmek istiyorsa önce ÅŸu halıyı bir yerden kaldırmak zorundadır . Halıyı kaldırıp bakmazsa yalnızca halının dışına taÅŸanları süpürür. 

bizde yirmi yıl sonra 50 yıldan beri devam eden sorunlar diye yazmaya devam ederiz. Katar sorununa daha önce deÄŸindiÄŸim için ayrıca yazmayacağım . Ama Arap saçına dönen sorunlarımız yalnızca Araplar yüzünden olmadığı hatırlatarak bu konudaki son sözümü söylemek isterim . 

Sorunlar kırk yıllık olmaya baÅŸlamışsa problemin karışıklığını Arap saçı ile ifade etmeniz yetmez buna bir de kronik demeniz gerekir. 

Kaynak: Karar