Güncel
İhvan ve Hamas terörist değildir - Hayrettin Karaman
Müslüman Kardeşler’in felsefesi ilhamını sosyal adalet, eşitlik ve hukukun üstünlüğünü vurgulayan bir İslam anlayışından alır. İhvan, kurulduğu 1928’den bu yana iki şekilde yaşamıştır: Düşmanca bir siyasi muhitte sağ kalmak ve toplumun ötekileştirilmiş kesimlerini ayağa kaldırmak.
Hayrettin Karaman - Yenin Åžafak
Başını Suudi Arabistan’ın çektiÄŸi birçok Ä°slam ülkesi Katar’a karşı zalim bir ambargo baÅŸlattılar; bahane de hazır: “Katar teröristlere destek veriyor”. Peki kim bu teröristler? Hamas ve Ä°hvan.
Bahane bu da asıl maksat nedir ve ipler kimin elindedir?
Kısa, açık ve net cevap:
Asıl maksat Katar’ı yola getirmek, diÄŸerleri gibi talimatla hareket etmesini saÄŸlamaktır.
Ä°pler de ABD’nin elindedir.
Ä°lgililer bu asıl maksadı ve bu maksadın da merkezinde yer alan maddi menfaati (Katar’ın zenginliklerine el koymayı) tartışadursun, ben gülünç olan bahane üzerinde duracak, bu iki topluluÄŸun-örgütün terörist olmadığı gerçeÄŸine yetkili ağızlardan ışık tutmaya çalışacağım.
Önce sevgili Taha Kılınç’ın isabetli bir tespitinden baÅŸlayalım:
“Müslüman KardeÅŸler TeÅŸkilâtı, sadece sohbetlerle yetinen bir yapı deÄŸildi; siyasi ve askeri hedefleri de vardı. TeÅŸkilâta sembol olarak seçilen kompozisyondaki kitap ve kılıç birlikteliÄŸi, bu temel felsefeyi de özetliyordu. Ancak Hasan el Bennâ, bu siyasi ve askeri hedeflerin, toplumun geneli Ä°slâm’a sımsıkı sarıldığı takdirde ve zaman içinde kendiliÄŸinden gerçekleÅŸeceÄŸine inandığından, öncelik halkın eÄŸitilmesine verilmiÅŸti.”
Ben de geçmiÅŸte bir yazımda baÅŸtan beri Ä°hvan’ın ÅŸiddete uzak durduÄŸunu, bir ara “meÅŸru müdafaa mecburiyeti hasıl olursa diye bir hazırlık yapılması düşünüldüğü”nü, ancak fiilen amaca eÄŸitim, ikna ve demokrasi aracılığı ile ulaşılmanın ilke olduÄŸunu ifade etmiÅŸtim.
Bu yazıda ise bu yılın mart ayında Ä°hvan’ın sözcüsü Cihad el-Haddad’ın hapishaneden yazdığı bir mektubu geniÅŸ ölçüde iktibas edeceÄŸim (Mektup Timetürk’te yaymlanmıştı):
…Üç yıldan fazladır tutuklu bulunduÄŸum, Mısır’ın en kötü hapishanesindeki tek kiÅŸilik hücrenin karanlığından yazıyorum. Ömrümü adadığım Müslüman KardeÅŸler (Ä°hvan) hakkında ABD’de terör suçlamasıyla soruÅŸturma açılması nedeniyle kendimi bu yazıyı kaleme almak zorunda hissettim. Biz terörist deÄŸiliz. Müslüman KardeÅŸler’in felsefesi ilhamını sosyal adalet, eÅŸitlik ve hukukun üstünlüğünü vurgulayan bir Ä°slam anlayışından alır. Ä°hvan, kurulduÄŸu 1928’den bu yana iki ÅŸekilde yaÅŸamıştır: Düşmanca bir siyasi muhitte saÄŸ kalmak ve toplumun ötekileÅŸtirilmiÅŸ kesimlerini ayaÄŸa kaldırmak. Hal böyleyken, hakkımızda yazılmakta, konuÅŸulmakta ve fakat bize nadiren kulak verilmektedir. Sözlerimin bu ruhla anlaşılmasını ümit ederim.
Biz ahlaken muhafazakârlar, kaynaklarını kamu hizmetine adamış, sosyal bilinci olan 90 yıllık bir taban hareketiyiz. Fikrimiz basittir: Ä°nanç, eyleme tahvil olmalıdır. Yani inancın testi, baÅŸkalarının hayatında gerçekleÅŸtirmeyi istediÄŸiniz iyiliktir ve bir milleti kalkındırmanın, gençlerinin özlemlerini karşılamanın ve dünya ile yapıcı bir iliÅŸki kurmanın tek yolu insanların birlikte çalışmasıdır. ÇoÄŸulculuk ve kuÅŸatıcılığın inancımızın doÄŸasında bulunduÄŸuna inanıyoruz. Kimsenin ilahi yetkileri veya tek bir toplum vizyonu dayatma yetkisi yoktur. KurulduÄŸumuz günden bu yana halkın günlük ihtiyaçlarını karşılamak için ülkemizin kurumlarıyla siyasi ve toplumsal iliÅŸkiler tesis ettik. Mısır’da Hüsnü Mübarek döneminde en çok zulme uÄŸrayan grup olmamıza raÄŸmen kimi zaman diÄŸer siyasi oluÅŸumlarla koalisyon kurarak kimi zaman bağımsız olarak mecliste varlık göstermemiz, hukukta deÄŸiÅŸim ve reforma baÄŸlılığımızın delilidir. Åžahsiyetsiz partilerle dolu bir çevrede güçlüye hakikati haykırdık. Ä°ktidarı Mübarek’in oÄŸluna teslim etme planlarına karşı demokrasi yanlısı bağımsız örgütlerle çalıştık. GeniÅŸ bir yelpazeye dağılmış sendika ve işçi örgütleriyle de iÅŸbirliÄŸine gittik.
Mısır’ın yeni doÄŸmuÅŸ demokrasisinin ilk yılında, demokratik yönetimi daha ileriye taşımak amacıyla kendimizi devlet kurumlarını reforma vakfettik. Bu kurumlardaki sertlik yanlılarından göreceÄŸimiz tepkinin çapından habersizdik. Devletteki yolsuzluÄŸun üstesinden gelmek için yeterli araçlarımız yoktu. Sokaklardaki protestoları göz ardı ederek hükümet üzerinden reformlar yürüttük. Hataya düştük.
Düştüğümüz hatalara dair ÅŸu ana dek çok sayıda kitap yazıldığından eminim, fakat insaflı bir tahlil, güç kullanımına esaslı bir muhalefet sergilediÄŸimizi gösterecektir. Kusurlarımız çoksa da içlerinde ÅŸiddet yok. Benzersiz bir devlet ÅŸiddetine karşın barışçıl direniÅŸ üzerindeki ısrarımız, ÅŸiddet karşıtlığına yönelik tartışmasız baÄŸlılığımız hakkında çok ÅŸey anlatır…
Åžiddet gruplarını, Müslüman KardeÅŸler’in doÄŸurduÄŸunu veya onların “ÅŸubelerimiz” olduÄŸunu duyuyoruz. Bu çılgınca bir saptırmadır. Bilakis ÅŸiddeti seçerek Müslüman KardeÅŸler’den kopanlar bizim felsefemizde, toplum vizyonumuzda ve hareketimizde bu aşırılığa bir yol bulamadıkları için bunu yaptılar. Bu aşırıların hepsi deÄŸilse de ezici bir çoÄŸunluÄŸu bizi mürted (dinden dönmüş) olarak veya siyasi saflık içinde görmektedir…
Geriye dönüp baktığımda, siyasi manevraların hizmet etmek için yaÅŸadığımız halk ile aramızda mesafe oluÅŸturmasından dolayı üzüntü duyuyorum ki Arap Baharı’ndan çıkarılmış acılı bir derstir bu. Siyasi yol kazalarımızı da kabul ediyoruz, fakat toplumsal müzakereyi savunanların hapse atılıp ardından asılsız suçlamalara maruz kalması akıl almaz, basiretsiz ve ürkütücü bir emsal teÅŸkil etmektedir.
(Pazar günü Hamas inşallah)
Henüz yorum yapılmamış.